Bilişim Sistemi Aracılığıyla Dolandırıcılık ve Hırsızlık
Bilişim suçları alanında yetkin Kayseri Bilişim Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek bilişim suçları ile ilgili uyuşmazlık ve dava süreçlerinde gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü kovuşturma, soruşturma ve dava süreçlerinde müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız.
Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Bilişim sistemleri aracılığıyla dolandırıcılık ve hırsızlık başta olmak üzere bilişim suçları ile ilgili Kayseri bilişim avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; Kayseri Bilişim Avukatı kadromuzun hazırladığı makale ve kararları inceleyebilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.
Bilişim Sistemi Aracılığıyla Dolandırıcılık Suçuna ilişkin Emsal Yargıtay Kararları
Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suretiyle Haksız Çıkar Sağlama
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiin delil bulunmadığına, soruşturmanın eksik yapıldığına, suçun sabit olmadığına ilişen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Dolandırıcılık suçu; hileli davranışlarla bir kişinin aldatılıp onun veya bir başkasının zararına, failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlaması suretiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketlerin, gerçek bir kişiye yöneltilmiş olması, onun kandırılarak çıkar sağlanması gerekir. Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda ise, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler araç olarak kullanılıp gerçek kişiler aldatılarak çıkar sağlanmaktadır. Bankaların etkin işlevi bulunan çek, hesap cüzdanı, dekont gibi maddi varlıklarının kullanılması halinde ise, banka vasıta kılınarak dolandırıcılık suçu oluşacaktır.
Gerçek bir kişiyle karşı karşıya gelmeden, yüz yüze veya telefon, bilgisayar, bilgi geçer gibi bir başka vasıta kullanılarak görüşmeden, konuşmadan, kişilere yönelik hileli davranışlarla aldatılmadan sadece bilişim sistemi kullanılarak doğrudan doğruya çıkar sağlanması halinde “bilişim sistemine girerek haksız çıkar sağlama suçu” gerçekleşecektir.
Somut olayda ise; sanığın, katılanın G … Bankası 1. Levent Şubesi’nde bulunan hesabına internet bankacılığı yoluyla girip hesaptaki paradan 3.200.00 TL’yi … Bankası … Şubesi’ndeki kendi hesabına internet yoluyla havale ettikten sonra parayı çekerek haksız menfaat sağladığı iddia ve dosya içeriğine uygun kabul edilmesi karşısında; gerçek kişiye yönelen hile oluşturacak nitelikte bir hareketin bulunmaması ve tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirilmesi nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının bulunmadığı, “verilinin taşınabilir bir mal olarak kabul edilmesinin olanaklı olmaması nedeniyle hırsızlık suçunun unsurlarının da gerçekleşmediği eylemin, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK’nın 525/b (5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 244/4.) maddesine uygun “bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlama” maddesinde öngörülen bilişim suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşürerek bilişim sistemlerinin aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/ı. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı (mülga) Ceza Muhakemesi Usul Kanunu’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas: 2009/1616 Karar: 2009/11328)
Bilişim Sistemini Bozma Suretiyle Haksız Çıkar Sağlama
Dolandırıcılık suçunda unsur olan hileli davranışların gerçek kişiye yönelmesi ve bunun sonunda onun veya başkasının malvarlığı aleyhine sanığın veya başkasının yararına haksız bir menfaat sağlanması gerekeceği, somut olayda ise, sanığın bilgisayara virüs bulaştırmak suretiyle ele geçirdiği şifreleri kullanarak şikayetçinin G. Bankası Bergama Şubesi’nde bulunan yatırım hesabına girip hesaptaki paradan 21.400 TL’yi G. Bankası Galata Şubesine Ö. K. adına havale ettirmek ve sahte kimlikle parayı çekmekten ibaret eyleminde, gerçek kişiye yönelen hileli bir hareket bulunmaması nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, fiilin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 244/4.maddesinde öngörülen “bilişim sistemini bozma suretiyle haksız çıkar sağlama” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde “bilişim sistemlerinin aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün (BOZULMASINA), oyçokluğu ile karar verildi. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas: 2009/3019 Karar: 2009/6644)
Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Nitelikli Hırsızlık
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Müştekinin hesabından, internet bankacılığını kullanan sanığın kendi banka hesabına 10.000,00 TL havale yaptığı ve bu parayı çektiğinin anlaşılması karşısında; müştekinin banka hesabında bulunan parasına ulaşmak için bilişim sistemlerini araç olarak kullanan sanığın eyleminin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 tarih ve 11-193/268 sayılı kararında da ayrıntıları açıklandığı üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-e maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı biçimde uygulama yapılması,
2- Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
3- Çalınan eşyanın değeri göz önüne alındığında TCK’nın 61 maddesi gereğince alt sınırından uzaklaşılması gerekmekte ise de; 5237 sayılı TCK’nın 244/4. maddesine göre temel cezayı belirleyen mahkemenin “kanunen ve takdiren suçun işleniş şekli ve sureti, meydana gelen zarar miktarı da gözetilerek alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığından” diyerek hapis cezasını alt sınırdan belirlemesine rağmen adli para cezasında alt sınırdan uzaklaşarak çelişki yaratması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı (mülga) CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca ceza süresi bakımından sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 19.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (Yargıtay 17. Ceza dairesi Esas: 2015/12982 Karar: 2016/5594)
Bilişim Sistemi Aracılığıyla Dolandırıcılık ve Bilişim Suretiyle Hırsızlık
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 244/4. maddesinde, “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin ….. Bankasında bulunan hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekinin hesabına girerek 410,00 TL’yi havale yoluyla kendi hesabına havale ettiği, sanığın eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesabına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2) Sanığın suç tarihinde sabıkasız olduğu, 19.04.2008 tarihli belgede müştekinin zararının giderildiğinin belirtildiği, müştekinin 20.04.2009 tarihli celsede de sanığın tüm zararlarını karşıladığını belirttiği halde “müştekiye ait zararın karşılanmadığı anlaşıldığından” gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3) T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı (mülga) CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza süresi yönünden kazanılmış hakkının korunmasına, 29.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 17. Ceza Dairesi Esas : 2015/8568 Karar : 2016/2521)
Bilişim Sistemine Girme Suretiyle Hırsızlık ve Haksız Kazanç Sağlama
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-TCK’nın 244/4. maddesinde, “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin banka hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekiye ait 7.700 TL’nı, havale yoluyla kendi hesabına havale etmesi şeklindeki eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Suça konu sürücü belgesinin fotokopiden ibaret olduğunun oluşa uygun şekilde kabul edilmesine göre, fotokopi belge üzerinde aldatıcılık niteliği yönünden araştırma yapılamaması nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının bulunmadığı, imzalanan sahte hesap sözleşmesi ile birlikte eylemin bütün halinde özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı düşünülmeden resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
3- Sanık hakkında TCK’nın 244/4. maddesi uyarınca kurulan hükümde, aynı Kanunun 62. maddesinin uygulanması sırasında adli para cezasının 320 gün ve devamında 7.680 TL olarak belirlenmesi yerine 321 gün ve neticeten 7.704 TL adli para cezası olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
4-6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, sanığa yüklenen yargılama giderinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olması nedeniyle Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına 08.09.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi Esas: 2015/10794 Karar: 2015/13233)
Bilişim Sistemi Aracılığıyla Dolandırıcılık ve Hırsızlık
I- Katılana ait banka hesabına rızası dışında internetten girilerek sanığın hesabına para aktarılması ve paranın İstanbul ilindeki bir bankamatikten çekilmesi şeklinde gelişen olayda; sanığın suça konu paranın çekilmesinde kullanılan banka kartını sadece askerlik yaptığı dönemde Marmaris’te kullandığı ve sonrasında kaybettiği şeklindeki inkara yönelik savunması karşısında, suça konu bankamatik kartının hangi tarihlerde ve nerede kullanıldığı ile banka hesabında 2005 yılından sonra hareket bulunup bulunmadığının araştırılması ve suça konu havalenin yapıldığı N. İ. Hizmetleri Tic. Ltd. Şirketine ait 0.. IP numaralı bilgisayar ile sanık arasında bağlantı bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
II- Kabule göre de;
1- Katılanın banka hesabında bulunan parasına ulaşmak için bilişim sistemlerini araç olarak kullanan sanıkların eylemlerinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17/11/2009 tarih ve 11-193/268 sayılı kararında da ayrıntıları açıklandığı üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-e maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5237 sayılı TCK’nın 244/4 maddesinde hem hapis, hem de adli para cezasının öngörülmüş olması ve hapis cezasında temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulduğu halde, uygulama maddesinde adli para cezasının alt sınırı belirlenmemiş olmakla, aynı Kanun’un 52. maddesinin 1. fıkrası uyarınca beş gün olacağı gözetilmeden adli para cezasında gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması,
3- Adli para cezası uygulanırken dayanak yapılan 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin kararda gösterilmemesi,
4- Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan 5237 sayılı TCK’nın 53/1 maddesinde düzenlenen tüm tedbirlerin uygulanması yerine gerekçe gösterilmeksizin (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 14/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi Esas: 2013/31828 Karar: 2014/23264)
Bilişim Sistemi Aracılığıyla Hırsızlık ve Dolandırıcılık
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Katılanın kovuşturmadaki anlatımından, olay günü önce … isimli kişinin banka hesabından 1.000,00-TL paranın katılanın yetkilisi olduğu Makina firmasının hesabına aktarıldığı, aynı gün katılanın anılan firmasının hesabından da 4.600,00-TL paranın sanığın banka hesabına aktarıldığının ve dava dışı şahsın hesabından 1.000,00-TL paranın aktarılması eylemine dair olarak da dava açıldığının anlaşılması karşısında; ilgili dosyanın araştırılarak, mümkünse dosyaların birleştirilmesi, olmadığı taktirde dava dosyasının bu davayı ilgilendiren delillerinin onaylı örneklerinin dosya içine konularak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,
2-) Katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına para havale edildikten sonraki sanığın banka hesabına ait hesap hareketlerinin getirtilerek ve ilgili bankadan sorularak, paranın kim tarafından, nasıl ve nerede çekildiği veya harcandığının araştırılması, banka şubesinden veya bankamatiklerden çekilmiş olması halinde kamera kayıtlarının getirtilmesi, kamera kayıtları temin edilmesi halinde de parayı çeken kişinin sanık olup olmadığı veya sanıkla irtibatlı olup olmadığının araştırılması, havale işleminin yapıldığı IP numarasının olay tarihinde bağlı olduğu bilgisayar ile IP numarasının kayıtlı olduğu kişilerin kimlik bilgilerinin ve sanık ile irtibatlarının araştırılması ve sanığın suçu işlemediğine dair savunmasının doğru olup olmadığının tespiti bakımından tüm deliller toplandıktan sonra, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması veya bilişim konusunda teknik yeterliliği ve uzmanlığı olan ilgili kolluk birimlerine gerekli inceleme ve araştırma yaptırılması ile yapılacak inceleme sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile eksik inceleme ve kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-) Katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına internet yoluyla ve katılanın şifrelerinin elde edilerek para aktarılması eyleminin 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-e maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden hatalı hukuki nitelendirme ile aynı Kanunun 244/4. maddesiyle uygulama yapılması,
4-) Kabule göre de;
a-) İddianamede sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı halde, sanığa ek savunma hakkı verilmeden 5237 Sayılı TCK’nın 244/4. maddesinde yer alan bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle menfaat temin etme suçundan cezalandırılmasına karar verilerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226/1. maddesine aykırı davranılması,
b-) Sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 244/4 maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulduğu ve anılan maddede hapis cezası ve adli para cezası birlikte düzenlendiği halde, sadece hapis cezasına hükmedilip adli para cezasına hükmedilmemesi,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesinin gözetilmesine, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi- Esas No: 2014/37402 Karar No: 2017/6916)
Bilişim Sistemi Kullanılması Suretiyle Haksız Çıkar Sağlama
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) TCK’nın 244/4. maddesinde, “… Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin banka hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekiye ait 1000 TL’yi, EFT yoluyla kendi hesabına havale ederek aynı gün içinde çekmesi eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-) TCK’nın 53/1. maddesinin c bendindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun, “kendi alt soyu” yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin düşünülmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
3-) Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık A.K.’in temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı 326/ son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 27.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 13. Ceza dairesi Esas: 2013/19796 Karar: 2014/18903)
Bilişim Sistemi Aracılığıyla Dolandırıcılık Suçunun Cezası
TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanığın, internet bankacılığı aracılığıyla katılana ait banka hesabından, kendi hesabına para aktarma biçimindeki eyleminin, TCK’nın 142/2-e maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 244/4. maddesi gereğince yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
TCK’nın 244/4. maddesinde hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da düzenlendiği ve birlikte hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, yeniden kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 30.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 2. Ceza dairesi Esas: 2014/37954 Karar: 2017/6242)
Kayseri Bilişim Avukat - Hukuki Yardım
Bilişim suçları davalarında herhangi bir hak kaybı yaşanmaması için gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması sürecinde uzman bir bilişim avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri bilişim avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek bilişim suçları ile ilgili uyuşmazlık ve dava süreçlerinde taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bilişim suçlarına ilişkin yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete uğramama adına öncelikle eylemin hangi suç tipine uyduğunun duraksama yaşanmayacak bir şekilde tespiti, sonrasında ise ceza miktarını etkileyebilecek tüm unsurların göz önünde bulundurulması ve güncel Yargıtay kararlarının takip edilmesi gereklidir. Alanında yetkin Kayseri bilişim avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; bilişim suçlarına ilişkin dava süreçlerinde savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Bilişim suçları ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Kayseri bilişim avukatı kadromuzun hazırladığı makale ve kararları inceleyebilirsiniz. Bilişim suçları ile ilgili olarak Kayseri bilişim avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.