Bozma Kararına Direnme Halinde Yeni Delillere Göre veya Değişik Gerekçe ile Karar Verilebilir mi

Yargıtay'ın Bozma Kararına Direnme Halinde Yeni Delillere Dayanarak veya Değişik Gerekçe ile Karar Verilebilir mi - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Kayseri Sosyal Güvenlik Hukuku Avukatı - Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Yargıtay Dairesinin Bozma Kararına Direnme

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu

Bozmaya uyma veya direnme – Madde 373

(1) Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.

(2) Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

(3) Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

(5) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.

(6) Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

(7) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.

4857 sayılı İş Kanunu

Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları – Madde 21

İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.

Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler.

İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.

İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını,

belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.

Yargıtay'ın Bozma Kararına Direnme Halinde Yeni Delillere Dayanılarak veya Değişik Gerekçe ile Karar Verilebilir mi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2019/321 Karar No: 2021/1415 Karar Tarihi: 16.11.2021

Mahkemesi: İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … İş Mahkemesince verilen asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 03.08.1998-31.12.2009 tarihleri arasında ustabaşı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshi üzerine açılan feshin geçersizliğinin tespiti davası sonucunda işe iadesine karar verildiğini, 14.12.2011 tarihli ihtarname ile davalının işe başlatma davetine istinaden işe başlamak için işyerine gittiğini, davalı işveren ile yaptığı görüşmede ücretinin eski ücretinin ödeneceğinin bildirildiğini, davalının iş güvencesi tazminatından kurtulmak amacı ile müvekkilini işe davet ettiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

5. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl davada bilirkişi raporu ile tespit edilen yıllık izin ücreti alacağının talep edilmeyen kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

6. Davalı vekili asıl dava cevap dilekçesinde; iş sözleşmesinin 31.12.2009 tarihinde davacının kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek feshedildiğini, işe iade davası sonucunda 14.12.2011 tarihli ihtarname ile 19.12.2011 tarihinde işe başlaması için davet gönderildiğini, davacının ise 20.12.2011 tarihinde müvekkili hakkında takip başlattığını, 19.12.2011 tarihi itibariyle işe başlamaması nedeniyle hakkında tutanak düzenlendiğini, buna göre feshin haklı hâle geldiğini, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Davalı vekili birleşen dava cevap dilekçesinde; yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilini ibra ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı

8. Bakırköy 30. İş Mahkemesinin 26.02.2015 tarihli ve 2013/510 E., 2015/54 K. sayılı kararı ile; Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 2010/40 E., 2010/174 K. sayılı kararı ile feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verildiği ve davacının usulüne uygun işe iade başvurusuna rağmen davalı işverence işe başlatılmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

9. Bakırköy 30. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 10.04.2018 tarihli ve 2015/14244 E., 2018/8207 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra

“…Somut uyuşmazlıkta, davacının davalıya başvurusu üzerine davalı tarafca 14.12.2011 tarihli ihtarname ile davacı işe davet edilmiş, davacı bunun üzerine 16.12.2011 tarihinde işyerine gitmiş, davacı 20/12/2011 tarihinde işe iade davasının mali sonuçlarına yönelik takip yapmış ve 23.12.2011 tarihinde davacıya işe davet konusunda ikinci ihtarname yollanmıştır. Davacının dosyadaki hizmet döküm cetvelinden anlaşıldığı üzere aslında işe başvurduğunda ve işe başlamak üzere işverene gittiğinde başka işyerinde çalıştığı ve dava tarihi itibariyle de bu yerde çalışmasına devam ettiği anlaşılmakla işe başlamada samimi olmadığı gibi davacının iyiniyetinden de söz edilemez. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21/7.maddesi uyarınca işçinin başlamaması halinde fesih geçerli hale geleceğinden işçi boşta geçen ücret alacağına hak kazanamaz. Dolayısıyla 4 aylık sürenin de kıdemine eklenmesi olanaklı değildir. Davacının feshin geçerli hale geldiği 31.12.2009 tarihine göre 4 aylık süre ilave edilmeden tazminat ve alacaklarının hesaplanması, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen ücret alacağının ise reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

11. Bakırköy 30. İş Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2018/190 E., 2018/374 K. sayılı kararı ile; bozma kararına karşı davacı asılın mahkemece beyanının alındığı, beyan içeriğinden davacının işe iade konusunda iyi niyetle 15.01.2010 tarihinde dava açtığı, Bakırköy 9. İş Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 22.03.2010 tarihinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verildiği, bu karardan sonra davacının işe iadesine yönelik işverence herhangi bir işlem yapılmayıp temyiz yoluna başvurulduğu, davacının bu süreçte başka bir işe başlamasının kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, işe iade kararının kesinleşmesinden sonra da ilk kararda da belirtildiği gibi iyi niyetli olarak işe başlatılması yönünde davalı işverence girişimin bulunmadığı, davacının uzun süren yargılama sürecinde başka bir yerde çalışıyor olmasının kötü niyetli olarak algılanması hâlinde yargılama sürecinde işçinin işsiz kalmasını gerektireceği, bunun da anayasal güvence olan çalışma hakkından mahrumiyetine yol açacağı, henüz davalı işverence aynı şartlarda iş başvurusu kabul edilip de çalışmaya başlatılmayan işçinin başka bir yerinde sigortalı çalışmasının işe başlama başvurusunda iyi niyetli olmadığı şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacı işçinin feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade kararı sonrası davalı işverence işe davet edildiği tarihte ve dava tarihi itibariyle de başka bir işyerinde çalışıyor olmasının işe başlamada samimi ve iyi niyetli olmadığını gösterip göstermeyeceği; buradan varılacak sonuca göre iş sözleşmesinin feshinin geçerli hâle gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

16. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre;

Mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

18. Somut olayda, mahkemece verilen asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının başvurusu üzerine davalı tarafça işe davet edildiği, davacının işyerine gittiği ve sonrasında işe iade davasının mali sonuçlarına yönelik davalı hakkında icra takibi başlattığı, davalı işverence işe davet konusunda ikinci ihtarnamenin gönderildiği, hizmet döküm cetvelinden anlaşıldığı üzere davacının işe başvurduğunda ve işe başlamak üzere işverene gittiğinde başka işyerinde çalıştığı ve dava tarihi itibariyle de bu yerde çalışmasına devam ettiği, buna göre işe başlamada samimi olmadığı gibi iyi niyetinden de söz edilemeyeceği, bu durumda fesih geçerli hâle geleceğinden boşta geçen ücret alacağına hak kazanamayacağı gibi 4 aylık sürenin de kıdemine eklenmesinin de olanaklı olmadığından bu süre ilave edilmeden tazminat ve alacakların hesaplanması ile işe başlatmama tazminatının da reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

19. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada bozma kararına karşı davacı asılın beyanının alındığı ve direnme adı altında verilen kararının gerekçesinde davacı asılın işe iade davası açtıktan sonraki sürece ilişkin beyanının değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

20. Yapılan bu açıklamalar göre, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı davacı asılın beyanı değerlendirilmek suretiyle direnme adı altında verilen kararın, usul hukuku anlamında bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası toplanan yeni delile dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkemece bozmaya karşı diyecekleri sorulmak üzere davacı asılın duruşmaya davet edilmesinin söz konusu olmadığı, davacı asılın beyanının alınmasının tahkikatın bir parçası olduğu, bu nedenle yeni bir delil niteliğinde kabul edilmeyeceği gerekçesiyle ön sorunun bulunmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

22. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

23. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

İş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin dava ve uyuşmazlıklarda taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için iş hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Kayseri iş hukuku avukatı kadromuz, iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanında 15 yılı aşan deneyimi ile güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde; ihbar tazminatı davası, kıdem tazminatı davası, işe iade davası, fazla mesai alacağı, ilave tediye alacağı ve benzer davaların açılması ve takibi, mobbing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davaların açılması ve takibi, fazla mesai ücretleri ve yıllık ücretli izinlerin kullandırılması, hesaplanması ve tahsili davaları açılması ve takibi konuları başta olmak üzere -bunlarla sınırlı olmamak üzere- iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku ile ilgili her türlü konuda müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri iş hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; iş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.