Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması İddiasıyla Mirasçıya Dava Açılabilir mi?
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1101 Karar No: 2021/3651 Karar Tarihi: 30.06.2021
Mahkemesi: … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Dava Türü: Tazminat ve Tenkis Davası
Taraflar arasında görülen tazminat ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, 79 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise temlikin muvazaalı olduğunun sabit olduğu gerekçesiyle davacının tazminat isteği kabul edilmiş, karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiş; 79 parsel sayılı taşınmazda davalıların hiçbir zaman malik olmadıkları bu nedenle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tazminata hükmedilemeyeceği, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın da pay oranında açılması nedeniyle dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. bendi uyarınca, kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, 190 parsel bakımından karar verilmesine yer olmadığına, 249 ve 79 parseller bakımından ise davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tazminat, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’ın oğlu olan davalı …’a vekaletname verdiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak vekil eden mirasbırakana ait 249 parsel sayılı taşınmazı oğlu diğer davalı …’a devrettiğini, yine davalı …’ın anılan vekaletname ile mirasbırakana ait 79 parsel sayılı taşınmazı da dava dışı Ahmet Namlı’ya satış suretiyle temlik ettiğini, Ahmet’in taşınmazın satış bedelini ödediğini beyan etmesine rağmen bu bedelin terekeye yansımadığını, temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla, muvazaalı yapıldığını ileri sürerek 249 ve 79 parsel sayılı taşınmazların miras payına isabet eden bedellerinin yasal faiziyle tazminine, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş; 27.04.2017 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde 190 parsel yerine sehven 249 parsel yazdığını belirtip 249, 79 ve 190 parsel sayılı taşınmazların devredilen paylarının miras payı oranında tazminini, mümkün olmazsa tenkisini istemiş; 30.05.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, 249 parsel için 109.608,00 TL’nin, 79 parsel için 1.789.713,00 TL’nin, 190 parsel için 961.875,00 TL’nin satış tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizileriyle tahsilini istemiştir.
Davalılar, çekişme konusu taşınmazları temlik alan kişiler olmadıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, 190 parsel sayılı taşınmaz yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına; 249 parsel sayılı taşınmazın ise halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, 79 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise temlikin muvazaalı olduğunun sabit olduğu gerekçesiyle davacının tazminat isteği kabul edilmiş, karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiş; 79 parsel sayılı taşınmazda davalıların hiçbir zaman malik olmadıkları bu nedenle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tazminata hükmedilemeyeceği, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın da pay oranında açılması nedeniyle dinlenme olanağının bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. bendi uyarınca, kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, 190 parsel bakımından karar verilmesine yer olmadığına, 249 ve 79 parseller bakımından ise davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’ın … 4. Noterliğinin 28.04.2009 tarihli, 12983 yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı …’ı vekil tayin ettiği, mirasbırakanın çekişme konusu 79 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının tamamının vekil eliyle 09.01.2015 tarihinde dava dışı …ya satış suretiyle temlik edildiği, 1928 doğumlu mirasbırakanın 11.04.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak kızı davacı …, oğlu davalı … ile kendisinden önce ölen kızı …ın dava dışı mirasçılarının kaldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde 249 ve 79 parsel sayılı taşınmazları dava konusu etmiş, 27.04.2017 tarihli dilekçesinde ise, dava konusu ettiği taşınmazların 79 ve 190 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, dava dilekçesine 190 parsel yerine sehven 249 parselin yazıldığını beyan etmesine rağmen hem 27.04.2017 tarihli dilekçesinde hem de 30.05.2018 tarihli ıslah dilekçesinde 249, 79 ve 190 parsel sayılı taşınmazlar bakımından miras payı oranında tazminat, mümkün olmazsa tenkis isteğinde bulunmuştur.
Dava konusu edilmeyen taşınmazın sonradan davaya dahil edilmesi mümkün bulunmadığından ve bununla ilgili bir dava açılmadığından 190 parsel sayılı taşınmaz yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur.
Öte yandan, muris muvazaası hukuk nedenine dayalı taleplerde temliki yapan vekilin bir sorumluluğu bulunmadığından 79 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istem hakkında yazılı şekilde karar verilmesinde de bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, davacı muris muvazaası hukuki nedeni yanında aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine de dayanmıştır. Dava konusu 79 parsel sayılı taşınmaz mirasırakana vekaleten davalı … tarafından dava dışı Ahmet’e temlik edildiğine göre şartların oluşması halinde vekilden tazminat istenilmesi mümkündür.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 390.) maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
“Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.”
Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk mülga Borçlar Kanunu’nda daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu‘nun 508/1. maddesinde, “Vekil vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine de yer verilmiştir.
Hal böyle olunca, vekil olan davalı … mirasçı olduğuna göre mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri uygulanacağından, pay oranında tazminat isteğinde bulunulabileceği gözetilerek davalı … hakkındaki tazminat isteği bakımından dava konusu 79 parsel sayılı taşınmaz yönünden yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 371/1-a maddesi gereğince … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kamulaştırma bedelinin tespiti davası, tapu iptali ve tescil davası ile tenkis davası başta olmak üzere gayrimenkul ve taşınmaz hukuku ile ilgili süreçlerde herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir gayrimenkul avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Gayrimenkul hukuku alanında uzman Kayseri gayrimenkul avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; kamulaştırmasız el atma ile ilgili dava sürecinde müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri gayrimenkul avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.