Emanet Takılan Takıda Kadının Kabulü Gerekir, Yoksa Bağışlama Sayılır
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2776 Karar No: 2019/8211 Karar Tarihi: 22.10.2019
Dava, ziynet alacağının iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Emanet Takı – Yargıtay Kararı
Davacı vekili ; davalının, davacıyı evden kovması nedeni ile davacının eşyalarını alamadan müşterek konuttan ayrıldığını, davalı ve ailesinin düğün gecesi müvekkilinin bilgi ve rızası dışında davacıya takılan … ziynet eşyaları ve takıların alındığını beyan ederek ziynetlerin aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; düğünde takıldığı iddia edilen ziynetlerin miktarının gerçeği yansıtmadığını, evlilik birliği içinde işyeriyle ilgili borçları ödemek için davacıdan 20 çeyrek altın istediğini ve davacının kendisine verdiğini, birlikte yaşanılan dönemde ziynetlerin idaresinin davacıda olduğunu, davacıyı evden kovmadığını, işyerindeki bir tartışma sonucunda davacının eve dönerek bir kısım eşya ve ziynetlerini alarak evden ayrıldığını, sonraki dönemde de kendisinin evde olmadığı bir zamanda davacının müşterek konuta gelerek kalan eşya ve ziynetlerini aldığını, hiçbir bankada kiralık kasasının bulunmadığını ve altınların sürekli davacı tarafından muhafaza edildiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu ziynetlerin, düğünden sonra davalının anne-babasına teslim edildiği, sonra da bir banka kasasına konulduğu, daha sonra ise davacının bu ziynetleri bir daha taktığını görenin olmadığı, davalının eşini evden kovduğu, bu sebeple de ziynet eşyalarını alamadığı ve davalının kabul ettiği 20 küçük altının ise bozdurulduğu hususunun açık beyanlarıyla da doğrulandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile ziynet eşyaları ve takıların aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değerinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar Dairemizin 17.04.2017 tarih ve 2015/19770 E. 2017/5377 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
“Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre; evlenme sebebiyle, gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak takılan ziynet eşyaları (altın vs.) emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece, düğünde davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde, düğünde erkeğe takılan ziynet eşyaları açısından da kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de kanıtlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir.
BK 244 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan dönme konusunda davalı tarafça bir iddia ileri sürülmediği gibi bu konuda açılmış bir dava da bulunmamaktadır. (Yargıtay 8.HD 2009/2348 Esas, 2009/6173 Karar)
Somut olayda; düğünde erkeğe takılan ziynetler davalı tarafından davacıya bağışlanmış sayıldığından; bu eşyalar yönünden de, davacı kadının davasını ispat ettiğine kanaat edilirse talebin kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile; ziynet eşyaları ve takıların aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değerinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Kısa Karar (Hüküm) ve Gerekçe
Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur. Hüküm, gerekçeyle bütünlük arz eder. Mahkemece gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulü ile; … ziynet eşyalarının ve takıların aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değerinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK‘ın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Ziynet alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda hak kaybına uğramamak için alanında yetkin bir avukattan hukuki yardım alınması oldukça önemlidir.
Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.
Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir.
Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.