Emekli Maaşına Haciz Konulması için Borçlunun Muvafakatı ve Haczedilemezlikten Önceden Feragat

Hizmetlerimiz

Emekli Maaşına Haciz Konulması için Borçlunun Muvafakatı ve Haczedilemezlikten Önceden Feragat Edilmesi - Kayseri İcra Avukatı - Kayseri Borçlar Hukuku Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Emekli Maaşına Haciz Konulması

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı Madde 93

Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.

Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanır. Bu alacaklar için 89 uncu madde gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı, 88 inci maddede belirtilen ödeme süresinin son gününü takip eden günden itibaren uygulanır.

Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücȗ davaları, on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı tarihi; rücȗ konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.

Zamanaşımından sonra yapılan ödemeler kabul edilir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi sigortalıların zamanaşımı nedeniyle prim ödenmeyen süreleri, sigortalılık süresinden sayılmaz ve bu süreye ilişkin sigortalılık hak ve yükümlülükleri düşer.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu

Haczi caiz olmıyan mallar ve haklar – Madde 82

Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:

1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,

2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,

3. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası,

4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,

5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları,

6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,

7. Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevat,

Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,

8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,

9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,

Askeri malüllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,

10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,

11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,

12. Borçlunun haline münasip evi,

13. Öğrenci bursları.

Medeni Kanunun  807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline munhasırdır.

Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.

İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.

Kısmen haczi caiz olan şeyler – Madde 83

Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.

Önceden yapılan anlaşmalar – Madde 83/a

82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.

Emekli Maaşına Haciz Konulması için Borçlunun Muvafakatı ve Haczedilemezlikten Önceden Feragat

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2017/13-1980 Karar No: 2021/829 Karar Tarihi: 24.06.2021

Özet: Somut olay incelendiğinde; davacı Kurum emeklisi, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı sırada banka nezdinde aldığı emekli maaşından takas ve virman suretiyle tahsilat yapılmasına muvafakat etmiş, kredi taksitleri bir süre sorunsuz ödenmiş ancak davacı daha sonra ödeme güçlüğüne düşmüş, kredi taksitlerini ödeyememiştir. Banka sözleşmedeki bu düzenlemeden hareketle emekli maaşının dörtte birine bloke koyarak kredi borcuna mahsup etmiştir. Ne var ki İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılıp maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceğinden kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakat da geçerli sayılmaz.

(2709 s. K. m. 2, 5, 17) (6502 s. K. m. 5) (5510 s. K. m. 88, 93) (2004 s. K. m. 79, 82, 83) (1086 s. K. m. 440) (YHGK 07.03.2018 T. 2017/13-2899 E. 2018/420 K.)

1. Taraflar arasındaki muarazının giderilmesi ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 2. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 28.01.2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın Balçova şubesinden emekli maaşını aldığını, 2013 yılının Aralık ayı başında emekli maaşının dörtte biri üzerine bloke konulduğunu, bu suretle her ay gerçekleşen kesintinin ilgili şubeden çekilen tüketici kredisine dayalı olarak yapıldığının anlaşıldığını, bloke konulan hesap emekli maaşı hesabı olduğundan haciz ve bloke işleminin gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürerek blokenin kaldırılmasına ve yapılan kesintisinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan tüketici kredisi sözleşmesi ile taahhütname kapsamında davacıya kredi tahsis edilerek kullandırıldığını, davacının emekli maaşından tüketici kredisi kesintilerinin tahsiline muvafakat verdiğini, bankanın rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. İzmir 2. Tüketici Mahkemesinin 28.08.2014 tarihli ve 2014/195 E., 2014/1285 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde yer alan takas mahsup talimatının standart olup içeriğinin davacının haklarını iyi niyet kurallarına aykırı olarak zedelediği, davacı aleyhine dengesizlik yarattığı, sözleşme ve talimat içeriğinin müzakere edildiği hususunun davalı banka tarafından ispat edilemediği, sözleşmenin bu hükümlerinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 5. maddesi uyarınca haksız şart teşkil ettiği, tüketicinin maaşına bloke konularak borcu için takas ve mahsup yapılamayacağı ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesi uyarınca da maaşın haczedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının emekli maaşına davalı banka tarafından konan blokenin kaldırılmasına, kesilen 1.376,70TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 09.02.2016 tarihli ve 2014/47782 E., 2016/3648 K. sayılı kararı ile;

“…5510 sayılı Kanun’un 93.maddesine değişiklik getiren ve 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32/2-b maddesi gereği, “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” Bu yasa İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiğinden takibin kesinleşmiş olması şartıyla 28.2.2009 tarihi ve sonrasında artık borçlunun 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır. Bahsedilen yasal düzenlemelerin, haciz, icra takibi olmadan temlik ve taahhütnamelere göre emekli maaşı hesabından kredi ödemeleri yapılmasına ilişkin durumlarda da kıyasen uygulanması gerekir.

Somut olayda bu açıklamalar karşısında 28.2.2009 tarihinden sonraki yasal düzenleme ile emeklinin muvafakati ile emekli maaşı hesabından kesintinin mümkün bulunmasına ve davacının, davalı bankaya verdiği temlik ve taahhütnamelerin muvafakat niteliğinde olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”

gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Mahkemece 30.06.2016 tarihli ve 2016/667 E., 2016/648 K. sayılı karar ile ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tüketici kredisinin imzalanması sırasında, kredi borcunun teminatı olarak banka nezdindeki emekli maaşı hesabından virman/takas/mahsup suretiyle ödeme yapılmasının borçlu tüketici tarafından kabul edildiği düzenlemesini içeren sözleşme hükümlerinin geçerli ve tarafları bağlayıcı sayılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuyla ilgili mevzuat hükümleri ve ilkelerin açıklanması gerekir.

.13. Gerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda gerekse diğer kanunlarda cebri icraya ilişkin hükümlerin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda öngörülen temel hak ve ilkelere ilişkin düzenlemelere aykırı olmaması gerekir. Bu anlamda özellikle, hukuk devleti, hak arama özgürlüğü, sosyal devlet, adil yargılanma ve hukukî dinlenilme hakkı, eşitlik ilkesi, ölçülülük ilkesi, insan onuru, yaşam hakkının ve kişiliğin korunması, ailenin ve çocukların korunması ve mülkiyet hakkı gibi temel hak ve ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekir. Zira Anayasa’nın 2. maddesinde anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralı olduğu ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağı; 5. maddede de devletin amaç ve görevleri arasında kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu açıkça hükme bağlanmıştır (Topuz, G.: 5510 sayılı Kanunda Öngörülen Emekli Aylığının Haczedilmezliği Kuralı ve Bu Kuralın Anayasaya Uygunluğu Üzerine Düşünceler, AÜHFD., 65. cilt, 4. sayı, 2016, s. 3019).

14. Alacaklının, borçlunun mal varlığından tatmin edilmesi ilkesi takip hukukunda asıldır ve bu ilkenin sınırları da kanunla çizilmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu gerek İİK gerekse bazı özel kanunlarda haczedilemeyecek veya yalnızca bir bölümünün haczi mümkün birtakım mal ve haklar öngörmüştür. Amaç, borçlu ve ailesinin mutlak yoksulluğa düşürülerek ekonomik varlığını kaybedip, Devlet yardımına muhtaç hale getirilmesine engel olmaktır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., İstanbul 2016, s. 186).

15. Takip hukukunda sorumluluk kural olarak şahsi emeğe değil mala yöneliktir. Dolayısıyla borçlu iktisadi ve sosyal açıdan varlığını sürdürebilmek için şahsi emeğini ortaya koyarak bir gelir elde etmişse bunun üzerine borcun tamamı kadar haciz koymak Anayasa’nın 17. maddesindeki “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir düzenlemesine aykırılık teşkil edecektir (Yavaş, M.: Maaş ve Ücret Haczi, TBB Dergisi, Sayı 84, 2009, s.94).

16. Bu anlamda kanun koyucu birtakım mal ve hakların haczedilemeyeceğini kararlaştırmıştır.

17. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu bu konuda kısmen veya tamamen haczedilemezliğe ilişkin bir ayrıma gitmiş ve kısmen haczedilemeyen mal ve hakları 83. maddede düzenlenmiştir;

“Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.”

18. Aynı Kanun’un “Önceden yapılan anlaşmalar” başlıklı 83/a maddesi hükmüne göre ise “82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” Önceden feragatin geçersizliğinin nedeni, borçlunun hacizden önceki bir dönemde böyle bir anlaşmanın sonuçlarını ve hacze gelindiğinde kendisine yükleyeceği yükün ağırlığını tahmin edemeyeceğinin varsayılmasıdır. Bu halde, borçluyu bizzat kendisine karşı koruma gereği vardır (Kılıçoğlu, E.: İcra Sözleşmeleri, İstanbul 2005, s. 130).

19. Bu maddeyle, borçlu ile alacaklının hacizden önceki dönemde aslında haczedilmemesi gereken mal veya hakkın haczedilebileceği konusunda yaptıkları sözleşmelerin geçerli olmayacağı düzenlenmiştir. Anılan düzenleme sadece icra takibinin kesinleşmesi sonrası bu yönde yapılan sözleşmeleri değil, icra takibi yapılmadığı durumlarda da sözleşmelere borçlunun haczi mümkün olmayan mal veya haklarına bloke konulması ve kesinti yapılması sonucunu doğuran muvafakatlerin de geçersiz olacağına ilişkin emredici bir hüküm niteliğindedir.

20. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde ise tamamı haczedilemeyen mal ve haklar düzenlenmiş olup bu hükümdeki mal ve haklar borçlu ve ailesinin yoksul kılınıp sonuçta Devletin sosyal yardımına muhtaç bırakılmaması ve borçlunun ekonomik varlığını devam ettirebilmesi düşüncelerine dayanılarak haczedilemez olarak kabul edilmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasına göre “mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar” haczedilemez.

21. İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir [İİK, m. 82/son (ek fıkra 02.07.2012 tarihli, 6352 sayılı Kanun, m. 16)].

22. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesinde belirtilen özel kanunlarında haczedilemeyeceğinin kararlaştırıldığı hak ve alacaklardan biri de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Sigortalılara ve hak sahiplerine bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 88. maddeye göre tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez (5510 s. K. md. 93/1).

23. Anılan maddenin devamına 18.02.2009 tarihli ve 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesiyle; Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir. ibaresi eklenmiştir. Bu hüküm ile icra takibinin kesinleşmesi sonrasında takip alacaklısının borçlunun emekli maaşı üzerine haciz konulması talebinin kabul edilebilmesi, borçlunun muvafakati şartına bağlanmıştır. Borçlu hacze muvafakat etmez ise haciz talebi reddedilecektir.

24. Gelinen aşamada bu hükmün konuluş amacı irdelenmelidir.

25. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesine eklenen ve yukarıda 21. bentte bahsi geçen düzenleme öncesi dönemde; İİK’nın 79. maddesi hükmüne göre icra memurlarının haciz talebine konu mal veya hakkın haczinin mümkün olup olmadığını denetleme imkanı bulunmadığından SGK gelir, aylık ve ödenekleri de haczedilmekte, sonrasında takip borçlularının haczedilemezlik şikayetleri icra mahkemeleri önüne taşınıp Kanun’un açık hükmü gereği emekli maaşları üzerine konulan haciz kaldırılmaktayken; gerek Kurum gerekse icra daireleri ve mahkemeleri nezdinde gereksiz iş yüküne neden olan bu duruma son vermek için 5510 sayılı Kanun’un 93/son düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu hüküm icra takibinin kesinleşmesinden sonraki aşamayla ilgili olup kıyas yoluyla takip ve haciz öncesi dönemdeki sözleşmelerle borçlunun emekli maaşına kredilerin ödenmesi amacıyla bloke konulmasına veya kesinti yapılmasına yönelik verdiği muvafakatlere uygulanamaz.

26. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı Kurum emeklisi, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı sırada banka nezdinde aldığı emekli maaşından takas ve virman suretiyle tahsilat yapılmasına muvafakat etmiş, kredi taksitleri bir süre sorunsuz ödenmiş ancak davacı daha sonra ödeme güçlüğüne düşmüş, kredi taksitlerini ödeyememiştir. Banka sözleşmedeki bu düzenlemeden hareketle emekli maaşının dörtte birine bloke koyarak kredi borcuna mahsup etmiştir. Ne var ki 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılıp maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceğinden kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakat da geçerli sayılmaz. Direnme kararındaki bu yöne ilişkin kabul bu nedenle haklı ve yerindedir.

27. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında eldeki davada takip aşamasına geçilmemiş olduğundan İİK hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın bu nedenle sözleşme ve tüketici hukuku hükümleri çerçevesinde çözümlenmesinin gerektiği, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde emekli maaşını garanti göstererek kredi kullanan ve bu suretle başka bankalara olan borçlarını kapatarak ekonomik fayda sağlayan ancak sonrasında borcunu ödemeyen tüketicinin maaşından sözleşme gereğince ödemesi gereken taksit tutarının çok daha altında ve emekli maaşının dörtte biri oranında kesinti yapılmasının hukuka uygun olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ve buna ek olarak alınan taahhütnamede kararlaştırılan takas ve mahsup düzenlemesinin haksız şart niteliği taşımadığı, sosyal devlet ilkesi çerçevesinde tüketicilerin de kanun koyucu tarafından korunduğu, buna rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde haksız şart iddiasında bulunulmasının hukuk önünde korunmayacağı, aynı hususların Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2018 tarihli, 2017/13-2899 E., 2018/420 K. sayılı kararında da benimsendiği, Özel Daire kararının bu nedenle haklı ve yerinde olduğu, direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

28. Diğer taraftan dava tarihi 28.01.2014 olduğu halde, direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında 27.05.2016 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

29. Sonuç olarak usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” hükmü gereği uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

Kayseri İcra Avukatı

İcra ve iflas uyuşmazlıklarında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için alanında yetkin bir avukattan hukuki yardım alınması oldukça önemlidir. Dava sürecinde güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Alanında yetkin Kayseri icra avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, tasarrufun iptali, itirazın iptali, istirdat davası, istihkak davası, menfi tespit davası, ihtiyati haciz başta olmak üzere her türlü icra ve iflas hukuku uyuşmazlıklarında taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Kayseri icra avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan icra ve iflas süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.