Aile Konutunu Kullanmaya Devam Eden Eski Eşten Ecrimisil İstenebilir mi?
Alanında uzman Kayseri gayrimenkul avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz ecrimisil davalarında müvekkillerimize avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmetleri vermektedir. Ecrimisil; bir eşyanın, sahibinin rızası bulunmaksızın, onun üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmayan kötüniyetli 3. kişi tarafından kullanılmasından dolayı oluşan zarara karşılık verilen tazminat olarak nitelenen özel giderim biçimidir. Ecrimisil davası da; malı haksız ve kötü niyetli olarak kullanan ve geri verme yükümlülüğünü de yerine getirmeyen kişilerden haksız işgal tazminatının alınmasını amaçlayan bir dava türüdür.
Ecrimisil sanılanın aksine kira alacağı değildir. Kirada, kiracı ile kiraya verenin hukuka uygun olarak karşılıklı irade açıklamaları söz konusu iken; ecrimisilde hukuka uygun bir irade açıklaması yoktur. Kötüniyetli olan 3. kişinin, başkasına ait olduğunu bildiği bir gayrimenkulü, malikin veya zilyedin rızası olmadan sanki kendi malıymış gibi kullanması durumu söz konusudur. Ecrimisil davası ile ilgili daha fazla bilgi almak için 15 yılı aşkın deneyime sahip avukat kadromuz tarafından hazırlanan makalemizi inceleyebilir; dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.
Ecrimisil davası, özel olarak kanunda düzenlenmemişse de iyiniyetli olmayan zilyetin tazminat ödemesi Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir.
İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.
Eski Eşten Ecrimisil İstenebilme Şartlarına ilişkin Yargıtay Kararları
“Boşanan eş, boşanma davasının kesinleşmesi ile dava tarihi arasında aile konutunu kullanmaya devam eden eski eşten ecrimisil ve el atmanın önlenmesi isteyebilir.”
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4131 Karar No: 2021/1568 Karar tarihi: 06.10.2021
YARGITAY KARARI
Mahkemesi: … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi: … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18/07/2016 tarihinde verilen dilekçeyle el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davacının müdahalenin men’i talebine yönelik davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebine yönelik davasının kısmen kabulü ile, 71.400,00 TL’nin 18/07/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen 16/05/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraf vekillerince talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince tarafların istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, el atmanın önlenmesi isteği bakımından davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebine yönelik talebinin kısmen kabulü ile 19/12/2012 – 18/07/2016 (boşanma ilamının kesinleşme tarihi-dava tarihi) arasındaki dönem bakımından hesaplanan 53.762,00 TL ecrimisilden, davalının yargılama sırasında 30/10/2016 tarihli dekont ile kullanım bedeli karşılığı yapmış olduğu 48.443,13 TL ödeme mahsup edilerek sonuçta 5.318,87 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, fazla alınan temyiz harcının davacıya iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 06/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
“Boşanan eş çocukla birlikte kalıyorsa eşin evinde oturmasına muvafakat edildiği kabul edilir, muvafakatın geri alındığı ihtar-tanık ile ispat edilmelidir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6014 Karar No: 2021/3915 Karar tarihi: 28.04.2021
ÖZET: Somut olayda; tarafların …/…/…. tarihinde kesinleşen ilam ile boşanmalarına karar verilmiş, davacı tarafından …./…/…tarihinde kira sözleşmesi yapmak için tarafına başvurması, aksi durumda taşınmazı 10 gün içinde tahliye etmesi gerektiği davalıya ihtar edilmiş, ihtarname davalıya …/…/… tarihinde tebliğ edilmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece; müşterek çocuk varsa ve dava konusu konutta davalı eski eş ile birlikte kalıyorlarsa, eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eşin kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmeyeceği; hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gereği; davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerektiği, eldeki davada bu şartın ihtarname ile sağlandığı; ancak ihtarnamede işgalin sonlandırılması için davalıya 10 gün süre verildiği gözetilerek, ihtarnamenin tebliği tarihinin on gün sonrasından başlatılmak üzere ecrimisile hükmedilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ile boşanma ilamının kesinleşme tarihinden itibaren ecrimsile hükmedilmesi doğru görülmemiş, açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. (6100 S. K. m. 371)
Dava: Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.03.2019 tarihli ve … Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar: Davacı vekili; vekil edeni ve davalının 20.06.2017 tarihinde kesinleşen ilam ile boşanmalarına karar verildiğini ancak davalı eski eşin halen vekil edeni adına tam hisse ile kayıtlı bağımsız bölümde işgalinin devam ettiğini bildirerek el atmanın önlenmesi ve 20.06.2017 tarihinden itibaren ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; vekil edeninin müşterek çocuklar ile birlikte yaşadığını, taraflar arasında katılma alacağı davasının da derdest olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalının bir nolu bağımsız bölüme yönelik el atmasının önlenmesine ve 20.06.2017 tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan 1.179 TL ecrimisilin kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Dava; el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
1. Davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; tarafların 20.06.2017 tarihinde kesinleşen ilam ile boşanmalarına karar verilmiş, davacı tarafından 04.07.2017 tarihinde kira sözleşmesi yapmak için tarafına başvurması, aksi durumda taşınmazı 10 gün içinde tahliye etmesi gerektiği davalıya ihtar edilmiş, ihtarname davalıya 06.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece; müşterek çocuk varsa ve dava konusu konutta davalı eski eş ile birlikte kalıyorlarsa, eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eşin kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmeyeceği; hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gereği; davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerektiği, eldeki davada bu şartın ihtarname ile sağlandığı; ancak ihtarnamede işgalin sonlandırılması için davalıya 10 gün süre verildiği gözetilerek, ihtarnamenin tebliği tarihinin on gün sonrasından başlatılmak üzere ecrimisile hükmedilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ile boşanma ilamının kesinleşme tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiş, açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK‘nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Taşınmazın aile konutu şerhi, boşanma kararının kesinleşmesi ile ortadan kalkar, şerh kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/728 Karar No: 2010/2047 Karar tarihi: 25.02.2010
Özet: Dava bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Bir başka deyişle yolsuz niteliğe dönüşür. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez. Şerhin eldeki davadan sonra terkin edilmiş olması da neticeye etkili değildir. Çapın sağladığı mülkiyet hakkında değer verilmek suretiyle el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile de karar verilmesi gerekir.
(4721 S. K. m. 194, 683, 995)
Dava: Davacı, davalı ile boşandıklarını, kayden maliki bulunduğu 396 ada 28 parsel 9 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu bağımsız bölümünün aile konutu olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın aile konutu olması nedeni ile davalı tarafından kullanımının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar: Davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazı tasarruf ettiği, esasen tarafların karı koca oldukları taşınmazın sicil kaydında Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörüldüğü şekilde aile konutu şerhi bulunduğu ne var ki, görülen boşanma davası neticesinde kurulan boşanmaya dair hükmün 4.2.2008 tarihinde kesinleştiği öte yandan, eldeki davanın açılmasından önce sicil kaydında yer alan aile konutu şerhinin terkini isteği ile 29.5.2008 tarihinden açılan davanın kabul ile sonuçlandığı ve 14.9.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Bir başka deyişle yolsuz niteliğe dönüşür. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez. Şerhin eldeki davadan sonra terkin edilmiş olması da neticeye etkili değildir.
Hal böyle olunca, çapın sağladığı TMK md.683’den kaynaklanan mülkiyet hakkında değer verilmek suretiyle el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile de karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 25.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Boşanan eş çocukla birlikte kalıyorsa eşin evinde oturmasına muvafakat edildiği kabul edilir. Muvafakatın geri alındığına ilişkin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekirken boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması doğru değildir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/16270 Karar No: 2021/1792 Karar tarihi: 02.03.2021
Özet: Somut olayda, davacı tarafından davalı …’a 05.07.2013 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği anlaşıldığından, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması doğru olmamıştır. (AİHS m. 6) (2709 S. K. m. 36) (6100 S. K. m. 336)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Karar
Kararı temyiz eden davalılar tarafından kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talep edildiğine göre, bu talep hakkında karar verme yetkisi kanun yolu incelemesini yapacak olan Yargıtay’a aittir (HMK mad.336/3). Dosya arasına alınan ve dilekçe ekinde sunulan bilgi ve belgeler, Devletin mahkeme harcı almasındaki menfaati ile başvuranın mahkeme vasıtasıyla hakkını korumadaki çıkarları arasındaki adil denge, Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ile bu kapsamda adalete ve mahkemeye erişim hakkı dikkate alınarak adli yardım talebi yerinde görüldüğünden, HMK’nin 334 ve devamı maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, davalıların temyiz harç ve giderlerinden geçici olarak muaf tutulmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 6 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, vekil edeni ile davalılardan …’ın boşandığını, boşanma kararının 25.4.2013 tarihinde kesinleştiğini, davalı … ile diğer davalı müşterek çocuk …’nın dava konusu 6 numaralı meskende oturduğunu, davalılardan …..’a ihtar keşide edilmesine rağmen evi boşaltmadığını açıklayarak, davalıların dava konusu 6 numaralı bağımsız bölüme elatmasının önlenmesine ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 1.000,00 TL ecrimisilin davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacı ile davalılardan ….. arasındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının devam ettiğini, bu davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, taşınmazın boşanmadan önce aile konutu olduğunu, müşterek çocuğun engelli olduğunu beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu 6 numaralı meskene davalıların müdahalesinin menine, 25.04.2013 tarihinden dava tarihi olan 19.09.2013 tarihine kadar toplam 3.125,00 TL ecrimisilin davalı …’dan kendi adına asaleten çocuğu … …’e velayeten alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Her ne kadar Mahkemece davacı lehine, davacı ile davalılardan ….. arasındaki boşanma kararının kesinleştiği tarih olan 25.04.2013 tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmiş ise de, davalı … müşterek çocuk … ile birlikte dava konusu konutta ikamet ettiğinden, hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin, müşterek çocuk ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gerekir. Davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eş, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmelidir (ihtarname, tanık, yemin v.s.). Davacı, dava tarihinden önceki bir tarihte varlığı kabul edilen iznini geri aldığını davalı eski eşe ilettiğini ispatlayamazsa, eldeki davanın açıldığı tarihte bu iznini geri aldığı kabul edilir ve dava tarihinden önceki zaman dilimi için ecrimisil talebi reddedilir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı …’a 05.07.2013 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği anlaşıldığından, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
Sonuç: Davalılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda 2. bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK‘nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eş kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmez. Boşanma kararının kesinleşmesi başlı başına eski eşi taşınmazın işgali yönünden kötüniyetli hale getirmez. Hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gerekir. Davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerekir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1211 Karar No: 2021/1933 Karar tarihi: 04.03.2021
YARGITAY KARARI
Dava Türü: El atmanın Önlenmesi ve Ecrimisil
Mahkemesi: … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2018 tarihli ve … Karar sayılı kararıyla, açılan davada her iki talebin kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi dosyası üzerinden verilen 07.09.2018 tarihli adli yardım talebinin reddine dair ek kararın kaldırılmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin adli yardım talepli olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili müvekkili ile davalının … 1. Aile Mahkemesinde açılan … Karar sayılı boşanma davası neticesinde boşandıklarını ve boşanma kararının 30.10.2013 tarihinde kesinleştiğini, davalının boşanma kararının kesinleşmesine rağmen vekil edenine ait … parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu mesken nitelikli bağımsız bölümü işgale devam ettiğini, davalıya haksız işgali nedeniyle … 2. Noterliğinden 05.09.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek anılan taşınmazın tahliyesi istendiği halde davalının haksız işgaline devam ettiğini açıklayarak davalının anılan mesken nitelikli taşınmaza vaki haksız el atmanın önlenmesini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere haksız işgal nedeniyle 1.000,00 TL ecrimisilin 31.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra ecrimisil talep miktarını arttırarak 5.650,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı dava konusu taşınmaz hakkında boşanmadan sonra … 1. Aile Mahkemesinin … sayılı dosyasıyla mal rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağı davası açtığını, anılan davanın sonuçlanmasından önce dava konusu taşınmazda aile konutu olarak 2 çocuğuyla birlikte oturmakta iken kendisinden evin tahliyesinin istenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamında toplanan delillerden, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından davacı ile davalı arasında boşanma davasının … 1. Aile Mahkemesinin … Karar sayılı dosyasında görüldüğü, … 1. Aile Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda tarafların boşanmalarına karar verildiği ve boşanma kararının 30.10.2013 tarihinde kesinleştiği, dava konusu yerin davacı adına kayıtlı olduğu, davacının boşanmanın kesinleşme tarihi olan 30.10.2013 tarihinden itibaren dava açma hakkının bulunduğu, mahkemede görülen bu davanın 09.10.2014 tarihinde açıldığı, tarafların boşanmasının 30.10.2013 tarihinde kesinleşmesi nedeni ile dava konusu yerin aile konutu olamayacağı, dava konusu yerde davalının oturduğu, davalının dava konusu yerde haklı bir sebeple oturduğunu yani kira sözleşmesine dayanarak veya intifa hakkına dayanarak oturduğunu ispatlayamadığı, davacının davasının sübut bulduğu, davacının meni müdahale talebinin kabulüne, ecrimisil istemi yönünden ise, davacının boşanma kararının kesinleşmesi tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil talep etme hakkının bulunduğu, ıslah dilekçesi nazara alınarak davacı vekilinin ecrimisil talebinin kabulüne karar vermek gerektiği şeklindeki gerekçelerle davanın kabulü ile davacının men’i müdahale talebinin kabulü ile davalının 18409 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan … bağımsız bölüme yaptığı müdahalenin men’i ile boş olarak davacıya teslimine, davacının ecrimisil talebinin kabulü ile 5.650,00 TL ecrimisil bedelinin 1.000,00 TL’nin dava tarihinden, ıslah edilen kısım olan 4.650,00 TL’nin ise 12.03.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Karar sayılı dosyası üzerinden verilen 07.09.2018 tarihli adli yardım talebinin reddine dair ek kararının kaldırılmasına, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2018 tarihli ve … Karar sayılı kararının usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine bu defa davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı adli yardım talepli olarak temyiz talebinde bulunulmuştur.
Dava, tapulu taşınmazda mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine dayanmaktadır.
Davalı vekilinin adli yardım talebi, açıkça dayanaktan yoksun olmaması sebebiyle usul ve yasaya uygun bulunmakla, talebin kabulüne karar verilerek temyiz incelemesine devam olundu.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre davalı vekilinin elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin ecrimisil talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, boşanma kararının kesinleşme tarihi ile iş bu davanın dava tarihi arasındaki dönem için 5.650,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eş kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmez. Zira boşanma kararının kesinleşmesi başlıbaşına eski eşi taşınmazın işgali yönünden kötüniyetli hale getirmez. Hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gerekir. Davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerekir (ihtarname, tanık, yemin vs. ile). Davacı, dava tarihinden önceki bir tarihte varlığı kabul edilen iznini geri aldığını davalı eski eşe ilettiğini ispatlayamazsa, eldeki davanın açıldığı tarihte bu iznini geri aldığı kabul edilir ve dava tarihinden önceki zaman dilimi için ecrimisil talebi reddedilir. Dosya kapsamına göre, davalı …’in, müşterek çocuklar ile birlikte dava konusu dairede oturduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hal böyleyken davalıya gönderilen … 2. Noterliğinin 05.09.2014 tarihli ve 14939 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya tebliğ tarihi olan 08.09.2014 tarihinden anılan ihtarname ile davalıya tahliye için verilen 15 günlük sürenin bitim tarihi olan 24.09.2014 tarihi ile dava tarihi olan 09.10.2014 tarihi arası süre için hesaplanan ecrimisilin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere taraflar arasındaki boşanma davasının kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasındaki süre esas alınarak ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Sonuç: Davalı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle ecrimisil bakımından yerinde görüldüğünden kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, HMK’nin 373/1. maddesi gereği kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 04.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Boşanan eş çocukla birlikte kalıyorsa eşin evinde oturmasına muvafakat edildiği kabul edilir. Davacı tarafından davalı eski eşe çıkarılan ihtarnamede davalının soyismi değil başka bir soyisim yazılı olduğundan, bu ihtarname ile rızanın geri alındığı kabul edilemeyeceğinden, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas Yıl/No: 2019/17 Karar No: 2021/1816 Karar tarihi: 02.03.2021
Özet: Dosya kapsamına göre, davalı …’nin, müşterek çocuklar ile birlikte dava konusu dairede oturduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının boşandıktan sonraki soyismi ‘…’, boşanmadan önceki soyismi ‘…’ olduğu halde, davacı tarafından davalı aleyhine keşide edilen ihtarnamede ve ihtarnamenin tebliğ zarfında davalının soyisminin ‘Tok’ olarak yazılarak yapılan ihtarname tebliğinin usulsüz olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının dava konusu yerde oturmasının haksız işgal olarak nitelendirilemeyeceği, davacı tarafından davalıya çıkarılan ihtarnamede davalının soyismi değil başka bir soyisim yazılı olduğundan, bu ihtarname ile rızanın geri alındığı kabul edilemeyeceğinden, ecrimisil talebi yönünden de davanın reddini karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi yanlış olup, İlk Derece Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir. (6100 S. K. m. 371, 373)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarihli ve … sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.03.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı adına kimse gelmedi. Karşı taraftan davacı vekili Avukat …geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 20357 ada 24 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 5 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalının vekil edeninin eski eşi olup taraflar arasındaki boşanma davasının 09.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, buna rağmen davalının, hiçbir haklı ve hukuki gerekçeye dayanmadan dava konusu dairede oturmaya devam ettiğini, davalıya 08.05.2017 tarihli ve 11780 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini ve ihtarnamenin 10.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek, davalı tarafından dava konusu yere yapılan el atmanın önlenmesine ve boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanacak ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, ecrimisil ve müdahalenin men’i davasının ön şartının haksız işgal ve kötüniyet olduğunu, vekil edeninin ve müşterek çocukların taşınmazı 6284 sayılı Yasa kapsamında kullandığını, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin vekil edenine tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, .. taşınmazın 1/1 bağımsız bölüm 18/2400 paylı davacı … adına kayıtlı mesken niteliğindeki taşınmaza davalının el atmasının önlenmesine, 7.306,67 TL ecrimisilin ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nce istinaf talebi esastan reddedilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre davalı vekilinin elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin ecrimisil talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün tam hisse ile davacı … adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının dava konusu taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, davalının, davacının eski eşi olduğu, aralarındaki boşanma davasının 09.09.2016 tarihinde kesinleştiği, tarafların müşterek çocuklarının bulunduğu, davacı tarafından davalı aleyhine Konya 8.Noterliği tarafından 08.05.2017 tarihinde ihtarname keşide edildiği, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, boşanma kararının kesinleşme tarihi olan (09.09.2016) ile iş bu davanın dava tarihi olan (13.06.2017) arasındaki dönem için 7.306,67 TL ecrimisil bedelinin tespit edildiği ve Mahkemece bu bedelin davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, boşanma kararının kesinleşme tarihi ile iş bu davanın dava tarihi arasındaki dönem için 7.306,67 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, eşler arasındaki boşanmanın kesinleşmesiyle davalı eski eş kendiliğinden ecrimisil ödemeye mahkum edilmez. Hayatın olağan akışı gereği, davacı eşin müşterek çocukları ile birlikte davalı eski eşin dava konusu konutta kalmasına muvafakat ettiğinin kabulü gerekir. Davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi için davacı eşin, davalı eski eşe verdiği kabul edilen muvafakatını ecrimisil dava tarihinden önce geri aldığını, konuttan çıkarma iradesini ilettiğini ispat etmesi gerekir (ihtarname, tanık, yemin v.s. ile). Davacı, dava tarihinden önceki bir tarihte varlığı kabul edilen iznini geri aldığını davalı eski eşe ilettiğini ispatlayamazsa, eldeki davanın açıldığı tarihte bu iznini geri aldığı kabul edilir ve dava tarihinden önceki zaman dilimi için ecrimisil talebi reddedilir. Dosya kapsamına göre, davalı …’nin, müşterek çocuklar ile birlikte dava konusu dairede oturduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının boşandıktan sonraki soyismi ‘…’, boşanmadan önceki soyismi ‘…’ olduğu halde, davacı tarafından davalı aleyhine keşide edilen ihtarnamede ve ihtarnamenin tebliğ zarfında davalının soyisminin ‘Tok’ olarak yazılarak yapılan ihtarname tebliğinin usulsüz olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının dava konusu yerde oturmasının haksız işgal olarak nitelendirilemeyeceği, davacı tarafından davalıya çıkarılan ihtarnamede davalının soyismi değil başka bir soyisim yazılı olduğundan, bu ihtarname ile rızanın geri alındığı kabul edilemeyeceğinden, ecrimisil talebi yönünden de davanın reddini karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi yanlış olup, İlk Derece Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Davalı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, HMK’nin 373/1. maddesi gereği kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Boşanma kesinleşmeden açılan ecrimisil davası reddedilir, sonradan dava şartı yerine getirilmez.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
2014/20407 E. , 2017/1537 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, haksız işgal tazminatı(ecrimisil) isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 5 nolu dairenin kendisine ait olduğunu, eski eşi davalının tüm ihtarlara rağmen haklı ve geçerli bir sebebi olmaksızın taşınmazda oturmaya devam ettiğini, bedel ödemediğini ileri sürerek 22.07.2009-14.01.2011 tarihleri arası toplam 11.564,50 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazın aile konutu olduğunu, boşanma kararının henüz kesinleşmediğini ve kullanımının haksız olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, aile konutu şerhinin, davacının ecrimisil talebinin önüne geçmeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu … parsel sayılı taşınmazın 30/180 payının davacı adına kayıtlı olduğu, kat irtifakı veya kat mülkiyeti bulunmayan yapıdaki 5 nolu daireyi davalının kullandığı, davalı ile davacının 24.05.1983 tarihinde evlendikleri, … 2. Aile Mahkemesi’nin 01.12.2010 tarih … sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 05.07.2012 tarihinde kesinleştiği, … 3. Aile Mahkemesi 02.02.2010 tarih … sayılı kararında çekişme konusu taşınmaza aile konutu şerhi verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın aile konutu olduğu, tarafların boşanmalarına ilişkin kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 05.07.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 14.01.2011 tarihinde açıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Bilindiği üzere, her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Taraflar arasında boşanma davası devam ederken, bu davanın açıldığı, boşanma kararının yargılama aşamasında kesinleştiği, dava tarihi itibariyle evliliğin devam ettiği, taşınmazın aile konutu olup davalı eş tarafından kullanılmasının haksız ve kötüniyetli sayılamayacağı tartışmasızdır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kısmen kabul kararı verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa kararla daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunlu olduğu gözardı edilerek kısa kararda “Davacının davasının kabulüne” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda ”Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine” denilmek suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Tarafların evlilik birliğinin, boşanma davasının kesinleştiği tarih itibariyle sona erdiği ve taşınmazın aile konutu özelliğini kaybettiği, davalının ancak bu tarihten sonra kötü niyetli duruma geleceği açıktır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
2015/3244 E. , 2016/5983 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava Türü: Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, eski eşi olan davalı ile boşandıklarını ve boşanma ilamının kesinleştiğini, ancak davalı ile paydaş oldukları kat mülkiyeti kurulu … parsel sayılı taşınmazı davalının kullanmaya devam ettiğini ve payına karşılık herhangi bir ödeme yapmadığını, noter kanalı ile ihtarname gönderdiği halde sonuç alamadığını ileri sürerek, şimdilik 10.000.-TL ecrimisilin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ıslahla ecrimisil miktarını 46.363,50.-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, adına çıkartılan tebligatın usulsüz olup, davacı ile aralarındaki başka bir dava dosyası aracılığı ile eldeki davadan 30.04.2014 tarihinde haberdar olduğunu, çekişmeye konu taşınmazın aile konutu olduğunu, davalının evi terk edip başka bir kadınla yaşadığını, ecrimisil isteyemeyeceğini, kaldı ki mal rejiminin tasfiyesi konusunda derdest davasının bulunduğunu, bu nedenle Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesinin de gözetilmesi gerektiğini, bilirkişinin taşınmazın içini görmeden hesaplama yaptığını, yaptığı masraflar sebebi ile hapis hakkını kullandığını, intifadan men şartının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının boşanma davasındaki adresine tebligat yapılmış olması sebebi ile tebligatın usulsüz olmadığı, işin esası bakımından ise; boşanma davası açılmakla tarafların Türk Medeni Kanunu gereğince ayrı yaşama haklarının olduğunu, davacının bu nedenle boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren ecrimisil isteyebileceği gerekçesi ile ıslah da gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu, kat mülkiyeti kurulu … parsel sayılı taşınmazdaki 1-2-3 nolu bağımsız bölümlerin 1/2 payının davacı, 1/2 payının ise davalı adına kayıtlı olduğu, karı koca olan tarafların Bodrum 3. Aile Mahkemesi’nin 27.12.2010 tarih, … sayılı kararı ile boşandıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; ecrimisil kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlüğü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatıdır.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın, taraflar arasında geçimsizlik başlamadan önce müşterek yaşadıkları konut olduğu, diğer bir söyleyişle aile konutu olarak kullanıldığı, boşanma davasının kesinleştiği tarih itibariyle tarafların evlilik birliğinin sona erdiği ve taşınmazın aile konutu özelliğini kaybettiği, davalının ancak bu tarihten sonra kötü niyetli duruma geleceği açıktır.
Ne var ki, eldeki davanın 27.06.2012 tarihinde açıldığı, UYAP’tan çıkartılan davalının nüfus kayıt içeriğine göre; taraflar hakkındaki boşanma kararının ise davanın açılmasından sonra 19.07.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Evlilik birliği devam ederken boşanma davası sırasında ecrimisil istenemez.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4241 Karar No: 2021/3278 Karar tarihi: 07.04.2021
YARGITAY KARARI
Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava Türü: Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, taraflar halen evli olmakla birlikte boşanma davasının sürdüğünü, müvekkilinin 1/2 pay ile maliki olduğu dava konusu daireyi davalı tarafın tek başına kullandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.800 TL ecrimisilin boşanma davasının açıldığı tarih olan 16.02.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar halen evli olduğundan müvekkilinin dava konusu evde işgalci olmadığını, davacı tarafın boşanma davası kesinleşmeden ecrimisil talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 8.860,06 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Bilindiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 3 nolu dairenin tapuda taraflar adına 1/2 paylı olarak kayıtlı olduğu, daire aile konutu olarak kullanılmakta iken boşanma davasının açıldığı, eldeki dava açıldığı sırada tarafların halen evli olduğu ve boşanma kararının eldeki davada yargılama devam ederken 02.12.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve uygulamada kararlılık kazandığı üzere; evlilik birliği devam ettiği sürece, eşlerden birinin diğerine ait taşınmazdan yararlanması, yasal ve sosyal destek olarak kabul edilmekte olup, Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, aile konutu olarak kullanılan taşınmaz ile ilgili en erken boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren ecrimisil istenebilir.
O halde, mahkemece davanın açıldığı tarihte evlilik birliği devam etmekte olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalıya gönderilen ihtarnameye değer verilerek yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek uyuşmazlık ve dava süreçlerinde katılan taraflara avukatlık ve arabuluculuk hizmeti ile hukuki yardım sunmaktadır.
Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Kayseri avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.