Hakimin Reddine ilişkin Kararların Temyizi: Yargıtay Kararlarına Karşı Direnme Kararı Verilebilir mi

Hakimin Reddine ilişkin Kararların Temyizi Üzerine Verilen Yargıtay Kararlarına Karşı Direnme Kararı Verilebilir mi - Kayseri Avukat - Av. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Hakimin Reddine ilişkin Kararların Temyizi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu

Ret talebinin incelenmesi – Madde 42

(1) Hâkimin reddi talebine ilişkin karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak da verilebilir.

(2) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.

(3) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

(4) Reddi istenen hâkim, ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret talebi mercice reddolunan hâkimin, aynı durum ve olaylara dayanarak yeniden reddedilmesi hâli, hâkimin davaya bakmasına engel oluşturmaz.

(5) Ret talebinin merci tarafından kabul edilmemesi hâlinde, reddi istenen hâkim davaya bakmaya devam eder.

(6) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.

(7) Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek disiplin para cezası, bir önceki disiplin para cezasının iki katından az olamaz.

(8) Disiplin para cezasının tahsili için, davaya bakan mahkeme, dosyanın geliş tarihinden başlayarak iki hafta içinde gereğini yapar.

Ret talebine ilişkin kararlara karşı istinaf – Madde 43

(1) Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hâkimin reddi talebiyle ilgili merci kararları kesindir.

(2) Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 347 nci madde hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararları kesindir.

(3) Ret talebinin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret talebinin kabulüne ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.

Ret talebine ilişkin kararların temyizi – Madde 44

(1) Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.

(2) Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 347 nci madde hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararı kesindir.

(3) Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin talebin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret talebinin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur.

Hakimin Reddine ilişkin Kararların Temyizi Üzerine Verilen Yargıtay Kararlarına Karşı Direnme Kararı Verilebilir mi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2017/1550 Karar No: 2017/1406 Karar Tarihi: 22.11.2017

Mahkemesi: Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki hakimin reddi isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesince (merci), redd-i hakim talebinin kabulüne dair verilen 27.04.2015 gün ve 2015/31 D.İş., 2015/33 K. sayılı kararın incelenmesinin davacılar vekili ve yaşı küçük davacılar kayyımı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2015 gün ve 2015/9006 E., 2015/11052 K. sayılı kararı ile,

“…Taraflar arasında görülen dava sırasında davalılar vekili tarafından sunulan 10.04.2015 tarihli dilekçede özetle; “…davaya konu uyuşmazlığın, yaşı küçükler …, … ve …’ı temsilen kayyum … tarafından yapılan şirket hisse devir ve tapu devir işlemlerine onay verilip verilmemesi olmasına rağmen, mahkemece çekişmesiz yargıya tâbi bu uyuşmazlığın çekişmeli yargı işi haline getirildiği, kanuna açıkça aykırı görev ve yetki sınırını aşacak şekilde ara karar kurularak, tapu iptali ve tescil kararı verildiği, feragatle sona ermiş ve kesin hükümle sabit olan hususların kanuna açıkça aykırı olacak şekilde inceleme konusu yapıldığı, küçükler için yeni kayyum atandığı halde, dava da taraf olmayan Belma, Elif ve avukatlarının davaya kabul edildiğini…” ileri sürerek reddi hâkim talebinde bulunmuştur.

Reddedilen hâkim tarafından, hâkimin reddi talebinin reddi gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin kabulüne ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.06.2015 tarihli ek kararı ile; temyiz isteminde bulunanların hukukî yararı olmadığından temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine ilişkin ek karar ile birlikte merci tarafından verilen reddi hâkim talebinin kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekilleri ve yaşı küçük davacılara atanan yeni kayyum tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyayı inceleyen mercii tarafından verilen 27.04.2015 tarihli reddi hâkim talebinin kabulüne ilişkin kararın yaşı küçük davacılara velayeten, anneye asaleten vekil tarafından temyiz edilmesi üzerine merci tarafından 02.06.2015 tarihinde; temyiz edenlerin hukukî yararı olmadığından temyiz taleplerinin reddine karar verilmişse de; Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun kanun yollarına ilişkin düzenlemesi incelendiğinde mahkemelerin temyiz isteminde bulunanların hukukî yararı olup olmadığını inceleme ve bu gerekçe ile istemi ret etme görev ve yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece verilen temyiz talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçildi;

İncelenen dosya kapsamına göre, hâkimin reddi için ileri sürülen hususlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmamasına rağmen, mercii tarafından, “2. Sulh Hukuk Mahkemesi hâkimliğince tesis edilen işlemlerin küçüklerin menfaatlerini korumak amacıyla hareket edildiği, bu konuda fazla hassasiyet gösterilmesi nedenleriyle hâkimlikçe bir başka olgunun amaçlanmadığı” kanaati ile hakimin reddi talebinin kabulüne karar verilmişse de, maddî bulgu ve delillerle desteklenmeyen soyut iddialar nedeni ile, hâkimin reddi talebinin kabulüne karar verilmesi, ileride giderilmesi mümkün olmayacak zararlara yol açacağından kabul edilemez. Aksi halde bir yerde görev yapan hâkimlerin, aynı yöntemle reddedilmesi sağlanarak, tabiî hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açılacağı unutulmamalıdır. Hal böyle olunca, merciin, hâkimin reddi talebini kabul eden kararı usûl ve kanuna aykırıdır…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda merci tarafından önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava redd-i hâkim talebine ilişkindir.

Taraflar arasında görülen dava sırasında davalılar vekili davaya konu uyuşmazlığın yaşı küçükler …, … ve …’ı temsilen kayyım … tarafından yapılan şirket hisse devir ve tapu devir işlemlerine onay verilip verilmemesi olmasına rağmen, mahkemece çekişmesiz yargıya tabi bu uyuşmazlığın çekişmeli yargı işi haline getirildiği, kanuna açıkça aykırı görev ve yetki sınırını aşacak şekilde ara karar kurularak tapu iptali ve tescil kararı verildiğini, feragatle sona ermiş ve kesin hükümle sabit olan hususların kanuna açıkça aykırı olacak şekilde inceleme konusu yapıldığını, küçükler için yeni kayyım atandığı halde, davada taraf olmayan Belma, Elif ve avukatlarının davaya kabul edildiğini ileri sürerek redd-i hâkim talebinde bulunmuştur.

Reddi istenen hâkim Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nda düzenlenen hâkimin reddinin yasal koşulları oluşmadığından reddi hakim talebinin reddi yönünde görüş belirtmiştir.

Merci (Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi) tarafından, Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliğince tesis edilen işlemlerin küçüklerin menfaatlerini korumak amacıyla hareket edildiği, bu konuda fazla hassasiyet gösterilmesi nedenleriyle hâkimlikçe bir başka olgunun amaçlanmadığı, yapılan işlemlerle redd-i hâkim talebinde bulunanların hak ve menfaatlerinin istenmese de zedelenmiş bulunduğu gerekçesiyle hâkimin reddi talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyizi üzerine merci tarafından temyiz isteminde bulunanların hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle temyiz talebi reddedilmiştir.

Temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar davacılar vekili ve yaşı küçük davacılar kayyımının temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Merci tarafından önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararını davacılar vekili ve yaşı küçük davacılar kayyımı temyize getirmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından redd-i hâkim koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında uyuşmazlık konusunun incelenmesinden önce redd-i hâkim talebinin kabulüne yönelik merci tarafından verilen kararın ilgili Özel Daire tarafından bozulmasına ilişkin Yargıtay kararına direnilmesinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.

Sorunun çözümü, 1086 sayılı (mülga) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 36/A maddesinin (5236 sayılı Kanunla değişiklikten önceki metin) incelenip irdelenmesini zorunlu kılmaktadır.

Şöyle ki; 1086 sayılı HUMK 36/A maddesi (Ek madde: 16/07/1981-2494/8 md.)’nde yer alan düzenlemeye göre :

“Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi istemi ile ilgili merci kararları kesindir.

Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde, ret istemi hakkındaki merci kararları tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir; bu halde 433’üncü madde hükmü uygulanmaz. Yargıtay dairelerinin bu husustaki kararlarına uymak zorunludur.

Ret isteminin reddine ilişkin merci kararının Yargıtayca bozulması veya ret isteminin kabulüne dair merci kararının Yargıtayca onanması halinde, ret sebebinin doğduğu tarihten başlayarak, reddedilen hakimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafından itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.”

Dolayısıyla Yargıtay ilgili dairesinin hâkimin reddi talepleri hakkındaki merci kararlarının temyizi üzerine vermiş olduğu kararlara uymak zorunludur. Başka bir anlatımla bu kararlara karşı direnme kararı verilemez. (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.V, İstanbul 2001, s.4703).

Hâl böyle olunca redd-i hâkim talebinin kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Yargıtay Özel Dairece verilen bozma kararına karşı direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, merci tarafından Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacılar vekili ve yaşı küçük davacılar kayyımının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.11.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.

Medeni hukuk alanındaki dava süreçlerinde etkin bir temsil için deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim  bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Dava sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. Medeni hukuk alanında uzman avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek hukuk davalarında sürece katılan taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermekte ve taraflara hukuki yardım sunmaktadır.

Hukuk davaları alanında uzman avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.