Hizmet Tespiti Davasında Kamu Kuruluşlarında Geçen Çalışmanın Yazılı Belge ile Kanıtlanması Esastır
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2670 Karar No: 2017/1456 Karar Tarihi: 29.11.2017
Mahkemesi: İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.05.2015 gün ve 2013/682 E.-2015/277 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 08.02.2016 gün ve 2015/24474 E., 2016/1307 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, davacı; 01.05.1998-01.09.1999 tarihleri arasında 6360 sayılı Yasa ile davalı belediyeye bağlanan Bakış Belediye Başkanlığında çalıştığının tespitini talep etmiş olup, davacının, hizmet cetvelinde, 01.05.1998-14.08.1998 tarihleri arasında davalı belediyeden bildirimleri bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, yazılı gerekçelerle davacının 15.08.1998-01.09.1999 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de hüküm, eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Bu bakımdan; davalı işverenin kamu kurumu olduğu, kamu kuruluşlarında çalışanların hizmetlerinin kayıtlara geçirilmesinin ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılmasının asıl olduğu göz önünde tutularak, dava konusu döneme ilişkin işveren nezdindeki ücret tediye bordroları ve konuya ilişkin tüm belgeler eksiksiz olarak getirtilip, anılan belge ve bordrolardan sigortalının imzasını içerenlerden, imza aidiyeti yönünden çekişme bulunmayanlar ile, hata, hile, ikrah halleriyle sakatlığı iddia ve kanıtlanamayan belgelerin içeriklerinde gösterilen gün kadar çalışmanın karinesini teşkil edeceği göz önüne alınmalı, şayet, işveren hiçbir kayıt ibraz edemiyorsa, bunun sebebi sorularak ve fiili imkansızlık varsa, davacı ile birlikte çalışan bordro tanıkları dinlenilerek, o dönemdeki ücretlerinin ne şekilde ödendiği açıkça sorulmalı, Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin hangi nedenle bildirim dışı kaldığı yeterince araştırma konusu yapılarak, ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sigortalı çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin murisi ve eşi İbrahim Bozkurt’un Bakış Belediye Başkanlığında çöp toplama işinde 01.05.1998 ile 01.09.1999 tarihleri arasında çalıştığını, ancak Kurum kayıtlarında çalışmaların gözükmediğini belirterek İbrahim Bozkurt’un 01.05.1998 ile 01.09.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, bu nedenle öncelikle davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini, ayrıca işverenin sorumluluğunda bulunan yükümlülükler için Kurumun yükümlülüğünden söz edilemeyeceğini, davacının murisinin 01.05.1998 ile 14.08.1998 tarihleri arasında bildiriminin yapıldığını, söz konusu davada hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı işveren vekili davacının eşinin davalı belediye bünyesinde 01.05.1998 ile 14.08.1998 tarihleri arasında çalıştığını, 14.08.1998 tarihli dilekçesinde işten ayrılmak istediğini belirtmesi üzerine aynı tarih itibariyle işine son verildiğini ve bu tarih dışında başka çalışmasının bulunmadığını iddia ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının ve bir kısım bordro tanıklarının beyanları değerlendirildiğinde davacının murisinin 01.05.1998 ile 01.09.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz olarak çalıştığının anlaşıldığı, davalı işveren tarafından 01.05.1998 ile 14.08.1998 tarihleri arasındaki dönemlerin Kuruma bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının eşi İbrahim Bozkurt’un 15.08.1998 – 01.09.1999 tarihler arası dönemde Bakış Belediyesi Başkanlığında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine, davacının 01.05.1998 – 14.08.1998 arası döneme ilişkin talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle ve murisin kapanan Bakış Belediyesinde 15.08.1998 ile 01.09.1999 tarihleri arasında çalıştığına dair belgeye rastlanmadığından yeteri kadar bordro tanığı dinlendiği ve dinlenen bordro tanıklarının çalışmayı doğruladığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmü davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacının murisinin 15.08.1998 – 01.09.1999 tarihleri arasında kamu kuruluşunda geçen çalışmalarına dair yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hizmet tespiti davası 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79/10. maddesinde ve 01.10.2008 tarihinden sonraki dönemler yönünden ise 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinde düzenlenmektedir. Bu tür davalar olumlu tespit davalarıdır. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku, hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında, özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten hizmet tespiti davası, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup, kendiliğinden araştırma ilkesi söz konusudur.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79/10. maddesi bu tip hizmet tespiti davası için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir.
Somut olay bakımından davacının eşinin çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri belediye olup bir kamu kuruluşudur. Kamu kuruluşu olan davalı işyerinde geçen çalışmaların resmî kayıtlara dayanılması ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesi esastır. Davacının eşinin, kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır. Davacının kamu kurumu olan belediye bünyesinde ücretsiz çalışması hayatın olağan akışına aykırı olup, kamu kuruluşundaki çalışmaların resmî kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğuna göre tanık sözlerine dayalı olarak çalışmanın kanıtlandığının kabul edilmesi doğru değildir. Talep edilen dönemler yönünden yapılacak iş, davacının eşinin ücret bordrolarında gözüken yazılı belge ile ortaya koyulmuş çalışmalarını tespit etmek, davalı Belediyenin muhasebecisi, müdürleri dinlenerek davacının eşinin ücretini nasıl aldığını belirlemek, davacıdan bu tarihler arasında ücret ödendiğini kanıtlayan belge olup olmadığını sormak, varsa mahkemeye sunması için süre vermek, kamu kuruluşlarında geçen çalışmanın yazılı belge ile kanıtlanması asıl olduğundan ancak ücretin başkaca şekilde ödendiğini fiili ve somut olarak tespit etmek suretiyle gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kayseri İş Hukuku Avukatı
İş sözleşmesi hazırlanması ve sözleşmenin feshi gibi iş hukuku davası ve uyuşmazlıklarda taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için iş hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır. Kayseri iş hukuku avukatı kadromuz, iş hukuku alanında 15 yılı aşan deneyimi ile güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde; ihbar tazminatı davası, kıdem tazminatı davası, işe iade davası, fazla mesai alacağı ve benzer davaların açılması ve takibi, mobbing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davaların açılması ve takibi, fazla mesai ücretleri ve yıllık ücretli izinlerin kullandırılması, hesaplanması ve tahsili davaları açılması ve takibi konuları başta olmak üzere -bunlarla sınırlı olmamak üzere- iş hukuku ile ilgili her türlü konuda müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri iş hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.