Kamulaştırma Yapılmaksızın İdarenin Taşınmaza Fiili El Atması
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
Hakların sınırlandırılması ve mülkiyetin idareye geçmesi – Madde 25
Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi için 10 uncu madde uyarınca mahkemece yapılan tebligatla başlar. Mülkiyetin idareye geçmesi, mahkemece verilen tescil kararı ile olur.
Mahkemece verilen tescil kararı tarihinden itibaren taşınmaz mal sahibinin, kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz malda yeni inşaat veya ekim yapmak veya mevcut inşaatta esaslı değişiklikler meydana getirmek gibi kullanma hakları kalkar. Bundan sonra yapılanların değeri dikkate alınmaz.
Baraj, sulama şebekeleri ve boru hatları, karayolu, demiryolu, liman ve havaalanı gibi gelecek yıllara sari büyük projelerde kamu yararı kararı kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy muhtarlığında on beş gün süre ile asılmak suretiyle ilan edilir. Kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden itibaren, kamulaştırılacak taşınmazlar üzerine yapılan sabit tesisler ile dikilen ağaçların bedeli, kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmaz. Taşınmazlardaki bu sınırlama ilan tarihinin bitiminden itibaren beş yıl olup, (Anayasa Mahkemesinin 16/7/2020 tarihli ve Esas No.:2018/104; Karar No.:2020/39 sayılı Kararı ile bu fıkranın üçüncü cümlesinde yer alan “bu süre” ve “bir defaya mahsus olmak üzere beş yıl süre ile uzatılabilir.” ibareleri ile “Cumhurbaşkanı tarafından” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.)
Ek Madde 3
Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlâk Kanununun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılacak her türlü davada değer; taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerleme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) tablosundaki aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle güncellenir ve ortaya çıkan bedel hak sahibine ödenir. Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır.
Mülga 6830 sayılı Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların kamulaştırılması için kamulaştırma bedellerinin eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılması ve hak sahiplerine ödenmesi halinde, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri, kamulaştırma bedelinin ödendiği tarih itibarıyla kesinleşmiş kabul edilir. Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2023/5-297 Karar No: 2023/438 Karar tarihi: 10-05-2023
Özet: Somut olay değerlendirildiğinde; davacılar murisi tapu kayıt malikinin Tapu Müdürlüğünden tüm adresleri ile ana-baba adı ve doğum tarihleri tespit edildikten sonra bu bilgiler belirtilmek suretiyle adresinin tespiti ve ayrıca zabıta aracılığıyla adres araştırması yapılırken bu bilgilerin gösterilmesi gerekirken, muhtarlık, belediye ve jandarmaya müzekkere yazıldığı, ancak yazılan müzekkere ekinde liste olduğu belirtilmesine rağmen, ekli listenin dosya içinde olmadığı, ayrıca Tapu Müdürlüğünden yukarıda belirtilen bilgilerin alındığını gösterir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, yine Vergi Dairesinden alınan cevabi listede yazılı adres yönünden bir araştırma yapılmadığı gibi, bu adrese de tebligat çıkmadığı, bu nedenle usulüne uygun adres araştırması yapılmadığı anlaşılmakla; mahkemece tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu nedenle de davacıların tazminat talebinde bulunma haklarının olduğu nazara alınarak işin esasına girilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Ek 3 üncü maddesinin de değerlendirmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
(2942 s. K. m. 25, Ek m. 3) (6830 s. K. m. 7, 13, 14) (YİBK 11.02.1959 T. 1958/17 E. 1959/15 K.)
1. Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasından dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.01.2020 tarihli ve 2019/565 Esas 2020/43 Karar sayılı kararın, direnme uygun bulunarak davacılar vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
3. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin … ili … ilçesi … mevkiinde bulunan 48 parsel sayılı taşınmazda 870/22100 hisse ile mirasçı olduklarını, davalı idare tarafından usulüne uygun tebligat yapılmadan taşınmazın kamulaştırıldığını, müvekkillerine kamulaştırma bedelinin ödenmediğini, taşınmazın Arsa Ofisine devri için ferağ verilmediğini, değerinin yüksek olduğunu, bu sebeplerle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalı Cevabı
4. Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin taşınmaz malikleri adına bloke edildiğini, taşınmaz maliklerinin adreslerinin araştırıldığını, yapılan araştırmalar sonucunda tespit edilen adrese noter kanalı ile çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edildiğini, bunun üzerine 13.11.1982 ve 27.11.1982 tarihli … Gazetesi ile ilanen tebligat yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
5. Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2016 tarihli ve 2015/233 Esas, 2016/102 Karar sayılı kararı ile; davaya konu olan taşınmazda kamulaştırma kararının 1979 yılında alındığı, vergi dairesi, tapu müdürlüğü, belediye başkanlığı, muhtarlıktan gerekli adres araştırmaları yapıldığı ancak ilgiliye ulaşılamaması nedeniyle ilanen tebliğ yoluna gidildiği, bedelin bloke edildiği, bu nedenle kamulaştırma işleminin kesinleştiği ve Kanunda öngörülen 30 günlük hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
7. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.11.2018 tarihli ve 2018/6394 Esas, 2018/21297 Karar sayılı kararı ile;
“…2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesi gereğince; hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi taşınmaz sahibi için usulüne uygun tebliği ile başlar.
Davacılar murisine noter tebligatı tebliğ edilmemiştir. Kamulaştırma işleminin ilan yoluyla tebliğ edilebilmesi için de kamulaştırmanın yapıldığı tarihteki 6830 sayılı (mülga) İstimlak Kanunu’nun 7. maddesinde belirtilen tüm mercilerden adresin araştırması ve bu araştırma sonucunda adresinin tespit edilememiş olması gerekir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacılar murisi tapu kayıt malikinin Tapu Müdürlüğünden tüm adresleri ile ana-baba adı ve doğum tarihleri tespit edildikten sonra bu bilgiler belirtilmek suretiyle adresinin tespiti ve ayrıca zabıta aracılığıyla adres araştırması yapılırken bu bilgilerin gösterilmesi gerekirken, muhtarlık, belediye ve jandarmaya yazılan müzekkerelere ekli liste dosya içinde olmadığı, Tapu Müdürlüğünden yukarıda belirtilen bilgilerin alındığını gösterir bilgi ve belge olmadığı, yine Vergi Dairesinden alınan cevabi listede yazılı adres yönünden bir araştırma yapılmadığı gibi bu adrese de tebligat çıkmadığı, kaldı ki dava konusu taşınmazın idarece dosya içine konan gazete ilanında yer almadığı sonuç olarak usul ve uygun adres araştırması yapılmadan ve ilanen tebligat hususu ispatlanmadan, ilanen tebligatın geçerli olduğunun kabulü mümkün değildir.
Bu itibarla kamulaştırma işleminin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu nedenle de davacıların tazminat talebinde bulunma haklarının olduğu nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir,…”
gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
8. Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.01.2020 tarihli ve 2019/565 Esas, 2020/43 Karar sayılı kararı ile; “gazete ekindeki listede muris …’in isim ve soy isminin, baba isminin, hisse miktarının, parsel numarasının doğru olarak yazılı olduğu, böylece kamulaştırma işlemlerinin ilanen tebliğ edilmesine dair tebligatın geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği, tebliğ işlemlerinin yapıldığı 1979 yılında teknolojik ve kanuni imkân ve durumlara uygun olarak araştırmaların yeterli şekilde yapıldığı, davacıların aradan yaklaşık 35 sene geçtikten sonra taşınmazın usulsüz olarak kamulaştırıldığı ve kendilerine para ödenmediği yönündeki iddialarının samimi ve inandırıcılıktan uzak olduğu, davalı idarenin o yıllarda yapılması gereken şekilde murisin adresini araştırdığı, tespit edilen adrese noter aracılığı ile gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edildiği, murisin adresinin muhakkak tespit edilmesinin beklenemeyeceği, yapılan araştırmalara rağmen adresin tespit edilememesi hâllerinde ilanen tebligat yapılması gerektiği” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
9. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
10. Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı kararı ile;
“…12. Konunun açıklığa kavuşturulması için öncelikle kamulaştırmasız el atma kavramı ile ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
13. Kamulaştırmasız el atma müessesesi, kamulaştırma yetkisi bulunan bir idari makamın Anayasa’ya ve yasalara uygun işlemleri oluşturmaksızın bir kişinin malına kalıcı olarak el koyması ve onun üzerinde bir yapı ya da tesis yapması yahut o taşınmazı bir hizmete özgülemesi suretiyle mal sahibinin taşınmazı dilediği gibi kullanmasına engel olması hâlidir (Türk Hukuk Lügatı, Cilt I, Ankara 2021, s. 646). Kamulaştırmada, yöntem olarak Anayasa ve kanunlara uygun bir kamulaştırma işlemi yapılması söz konusu iken, kamulaştırmasız el atmada usulüne uygun bir kamulaştırma işleminden söz edilmesi olanaklı değildir.
14. Ancak kamulaştırmasız el atma ile kamulaştırmanın konu, amaç ve yetki yönüyle benzer yönleri bulunmaktadır. Her iki müessesenin de oluşması için, kamulaştırma yapmaya yetkili devlet kamu tüzel kişileri veya kamu kurumları tarafından kamulaştırma işleminin yapılması veya kamulaştırmasız el konulmuş olması gereklidir. Kamulaştırmasız el atmada da, kamulaştırmada olduğu gibi, taşınmazın edinilmesinde kamu yararının bulunması zorunludur. Gerek kamulaştırmanın gerekse kamulaştırmasız el atmanın konusu sadece özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallardır.
15. Yukarıda açıklandığı üzere, kamulaştırmasız el atma müessesesi mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olmakla birlikte, çağdaş bir yaklaşımla ve sosyal devlet ilkesi gereği olarak uygulamada, taşınmaz malikine, dava yoluyla mülkiyetin bedele çevrilmesi ya da idarenin hakkın özünü zedeleyen el koyma eylemine son verilmesi yolu açılmıştır.
16. Kamulaştırmasız el atma hâlinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden, ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmaktadır. Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır (11.02.1959 tarihli ve 1958/17 E. 1959/15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinden)…
40. Mülkiyet hakkına ve kamulaştırmasız el atmaya ilişkin bu açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde; dava konusu 48 parsel sayılı taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından İmar ve İskan Bakanlığının 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı Olur’u ile kamulaştırma işlemine tabi tutulduğu, idare tarafından taşınmazda payı bulunan malik …’in adresinin tespiti amacıyla Bakırköy 4. Bölge Tapu Sicil Muhafızlığına, Kocasinan Emlak Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Halkalı Belediye Başkanlığına, Bakırköy Jandarma Komutanlığına ve Halkalı Köyü Muhtarlığına müzekkere yazıldığı, gelen müzekkere cevaplarına istinaden tapu müdürlüğü tarafından bildirilen adrese noter kanalı ile kamulaştırma evraklarının gönderildiği, ancak tebligatın malikin tanınmadığından bahisle 16.10.1979 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine idare tarafından 13.11.1982 ve 27.11.1982 tarihlerinde … Gazetesi aracılığı ile ilanen tebligat yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
41. Mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından 48 parsel sayılı taşınmaz malikleri aleyhine açılan tescil davasında Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.1985 tarihli ve 1984/337 E. 1985/10 K. sayılı kararı ile, davalıların adreslerinin meçhul kaldığı, yaptırılan zabıta tahkikatının semere vermediği, ilan yolu ile meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalıların duruşmaya gelmediği, duruşmanın devamı sırasında davalılardan …, … , … ’nun gelerek rızaen ferağ verdikleri gerekçesiyle anılan kişiler dışındaki paydaşlar yönünden hisselerinin İstimlak Kanunu’nun 17. maddesi gereğince iptali ile taşınmazın idare adına tesciline karar verilmiş olup, verilen karar tapu müdürlüğünce 26.11.1985 tarihinde tapu kaydına işlenerek idare adına tescil edilmiştir.
42. Sonuç itibariyle; davalı idarece adres araştırması yapılmış, davacılar murisinin tapu müdürlüğünce bildirilen adresine kamulaştırma belgeleri tebliğe çıkarılmış, ancak bila tebliğ iade nedeniyle idare tarafından gazete aracılığı ile ilanen tebligat yapılmıştır. Yayımlanan gazete ilanlarında ise taşınmazın parsel numarası, yüzölçümü, m2 fiyatı, istimlak bedeli, malik, baba adı ve hissenin eksiksiz olarak bulunduğu anlaşılmakla ilanen tebligatın usulüne uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
43. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında idarece Kocasinan Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından bildirilen adrese tebligat çıkartılmadığı, davacılar murisinin bloke edilen kamulaştırma bedelini aldığına dair herhangi bir dekont sunulmadığı, somut olayda hak düşürücü sürenin geçmediği, bu nedenle Özel Daire bozma kararındaki nedenlerle hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
44. Hâl böyle olunca mahkemece verilen direnme kararı yerindedir. Ne var ki davacılar vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden değerlendirme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir…”
gerekçesiyle direnme kararı uygun bulunarak davacılar vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Karar Düzeltme İstemi
11. Hukuk Genel Kurulunun yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki davada, dava konusu taşınmazın kamulaştırma belgelerinin davacılar murisine tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre eldeki davanın dinlenme olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce ilgili mevzuat hükümlerinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
14. Konuya ilişkin ilk yasal düzenleme 31.08.1956 tarihli ve 6830 sayılı (mülga) İstimlak Kanunu’nda yer almakta olup, anılan Kanun’un 7 nci maddesi, kamulaştırmayı yapan idareye, taşınmaz mal sahiplerinin adreslerinin tapu ve vergi kayıtları üzerinden veya haricen yaptıracağı araştırma ile belirlenmesi yükümlülüğünü getirmiştir.
15. 6830 sayılı (mülga) İstimlak Kanunu’nun 13 üncü maddesinde ise; “İstimlâki kararlaştırılan yerlerin tapu ve tapu kaydı yoksa vergi kayıtları ile ve ayrıca haricen yapılacak tahkikatla tesbit edilen mal sahibi, zilyed ve diğer alâkalılarından ikametgâhı tesbit edilmiş olanlara istimlâk olunacak gayrimenkulun plân veya ebatlı krokisi, istimlâk kararı ve takdir olunan kıymeti ve istimlâkin hangi idare lehine yapıldığı ve açılacak davalarda husumetin kime tevcih edileceği 15 gün içinde noter marifetiyle tebliğ olunur. Tebligatta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri tatbik olunur… Köy lehine istimlâklerde, tebligat ihtiyar meclisi huzurunda şahsa yapılır. Tevsik edilen tebliğ muteberdir…” hükmü yer almaktadır. Kanun koyucunun kamulaştırmada özel bir önem gösterdiği tebligatın ne şekilde yapılacağı 13 üncü maddede açıklanmış, prensip itibariyle doğrudan doğruya ve mal sahibinin tespit olunan adresine noter vasıtasıyla tebligat yapılması esası kabul edilmiştir.
16. Aynı Kanun’un 14 üncü maddesinde; “İstimlâk olunacak gayrimenkulün sahibi zilyed ve diğer alâkalılar veya istimlâki yapan idare tarafından 13 üncü madde gereğince ikametgâhlarında tebligat yapılmış olanlar tebliğ tarihinden itibaren 15 gün, bunlar haricindekiler son ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde istimlâk muamelesine karşı Şûrayı Devlette ve takdir edilen bedel ile maddi hatalara karsı da gayrimenkulün bulunduğu mahal asliye hukuk mahkemesinde dâva açabilirler. Şu kadar ki, Şûrayı Devlete müracaat edildiği takdirde mahkemeye müracaat müddeti Şûrayı Devlet kararının katîleştiği tarihten, bu karar aleyhine karar tashihi istenmiş ise bu talebin reddine dair ilâmın tebliği tarihinden cereyana başlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Dolayısıyla taşınmaz mal sahibi yönünden, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda, takdir olunan bedele karşı adli yargıda dava açma süresi 6830 sayılı (mülga) İstimlak Kanunu’nun 14 üncü maddesinde düzenlenmiş olup; anılan madde uyarınca taşınmazın malik, zilyet ve diğer ilgililerin, 13 üncü madde gereğince ikametgâhlarında tebligat yapılmış olanları tebliğ tarihinden itibaren 15 gün, bunlar haricindekiler son ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde adli ve idari yargıda dava açabileceklerdir.
17. 6830 sayılı İstimlâk Kanunu’nu yürürlükten kaldıran ve 08.11.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 05.05.2001 tarihinde 4650 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi 25/1 inci maddesinde “Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar.” hükmü öngörülmüş; 14 üncü maddesinde ise, taşınmaz mal sahibi, zilyet ve diğer ilgililer yönünden 30 günlük dava açma süresinin, noter vasıtasıyla tebligat yapılmış olanlar hakkında tebliğ tarihinden, tebligat yapılamayanlar hakkında noter tebligatı yerine geçmek üzere gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
18. Dolayısıyla 6830 sayılı (mülga) İstimlak Kanunu’nun 7 nci maddesi, kamulaştırmayı yapan idareye, taşınmaz mal sahiplerinin adreslerinin tapu ve vergi kayıtları üzerinden veya haricen yaptıracağı araştırma ile belirlenmesi yükümlülüğünü getirmiş; kamulaştırma işleminin tebliğ usul ve şeklini düzenleyen 13 üncü maddesinde ise, kamulaştırılması kararlaştırılan yerlerin tapu ve vergi kayıtları ve haricen yapılacak tahkikatla tespit edilecek mal sahibine noter vasıtasıyla tebliğ olunacağı öngörülmüş, araştırmalara rağmen ikametgâhı bulunmayanlara ise ilanen tebligat yolu da uygun görülmüştür.
19. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacılar murisi tapu kayıt malikinin Tapu Müdürlüğünden tüm adresleri ile ana-baba adı ve doğum tarihleri tespit edildikten sonra bu bilgiler belirtilmek suretiyle adresinin tespiti ve ayrıca zabıta aracılığıyla adres araştırması yapılırken bu bilgilerin gösterilmesi gerekirken, muhtarlık, belediye ve jandarmaya müzekkere yazıldığı, ancak yazılan müzekkere ekinde liste olduğu belirtilmesine rağmen, ekli listenin dosya içinde olmadığı, ayrıca Tapu Müdürlüğünden yukarıda belirtilen bilgilerin alındığını gösterir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, yine Vergi Dairesinden alınan cevabi listede yazılı adres yönünden bir araştırma yapılmadığı gibi, bu adrese de tebligat çıkmadığı, bu nedenle usulüne uygun adres araştırması yapılmadığı anlaşılmakla; mahkemece tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu nedenle de davacıların tazminat talebinde bulunma haklarının olduğu nazara alınarak işin esasına girilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Ek 3 üncü maddesinin de değerlendirmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı idarece adres araştırması yapıldığı, davacılar murisinin tapu müdürlüğünce bildirilen adresine kamulaştırma belgeleri tebliğe çıkarıldığı, ancak bila tebliğ iade nedeniyle idare tarafından gazete aracılığı ile ilanen tebliğ edildiği, yayımlanan gazete ilanlarında ise taşınmazın parsel numarası, yüzölçümü, m2 fiyatı, istimlâk bedeli, malik, baba adı ve hissenin eksiksiz olarak bulunduğu, ayrıca idare tarafından İstimlâk Kanunu’nun 17 nci maddesi uyarınca açılan tescil davasında, davalıların adreslerinin meçhul kaldığı, yaptırılan zabıta tahkikatının semere vermediği, ilan yolu ile meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalıların duruşmaya gelmediği, duruşmanın devamı sırasında davalılardan Rüveyda, Nazike ve Münire’nin rızaen ferağ verdikleri gerekçesiyle anılan kişiler dışındaki paydaşlar yönünden hisselerinin İstimlak Kanunu’nun 17 nci maddesi gereğince iptali ile taşınmazın idare adına tesciline karar verildiği anlaşılmakla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
21. Hâl böyle olunca karar düzeltme isteminin kabulü ile, Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas., 2022/1736 Karar sayılı direnme kararının uygun bulunmasına ilişkin kararın kaldırılarak; direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı direnme kararının uygun bulunmasına ilişkin kararın kaldırılmasına, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde karar düzeltme harcının yatıranlara geri verilmesine,
10.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
Kadastro tespitine itiraz davası, tapu iptali ve tescil davası, önalım davası, kira bedelinin tespiti ve kiracının tahliyesi davaları, ecrimisil davası, kamulaştırma bedelinin tespiti davası ile tenkis davası başta olmak üzere gayrimenkul ve taşınmaz hukuku ile ilgili süreçlerde herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir gayrimenkul avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Gayrimenkul hukuku alanında uzman Kayseri gayrimenkul avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; kamulaştırmasız el atma ile ilgili dava sürecinde müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri gayrimenkul avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.