İlaç Kalıntısı Bulunan Gıdanın Satışı Suçunda Ceza Miktarı ve Dava Zamanaşımı Süresi

Limitlerin Üzerinde Zirai İlaç Kalıntısı Bulunan Gıdanın Satışını Yapan Sanığa Dava Zamanaşımı Süresinin Dolması Halinde Ceza Verilebilir mi - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Ağır Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Limitlerin Üstünde Zirai İlaç Kalıntısı Bulunan Gıdanın Satışı

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti – Madde 186

(1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

Madde Gerekçesi

Madde metninde, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin veya ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması suç olarak tanımlanmıştır.

Her türlü yenilecek veya içilecek şeyler ya da ilaçlar, bu suçun konusunu oluştururlar. Ancak, bunların, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatının değiştirilmiş olması gerekir.

Söz konusu suç, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatı değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin ya da ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması suretiyle işlenebilir. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur.

Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçun, resmî izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi hâlinde, cezanın artırılması öngörülmüştür.

Dava zamanaşımı Madde 66 

(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,

e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,

geçmesiyle düşer.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.

(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.

(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.

(5) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.

(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.

(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz.

Madde Gerekçesi

Tasarının dava zamanaşımına ilişkin düzenlemesi esas itibarıyla muhafaza edilmiştir. Ancak, suçlar arasında cürüm ve kabahat ayrımı kaldırılmasına ve çeşitli ceza yaptırımlarına ilişkin getirilen yeni hükümlere paralel olarak madde metninin ifade biçiminde bazı değişiklikler yapılmıştır.

Madde metnine yeni bir fıkra olarak, çocuklar açısından fiili işlediği sıradaki yaşı göz önünde bulundurulmak suretiyle ayrı zamanaşımı sürelerinin belirlenmesine ilişkin bir hüküm konulmuştur.

Tasarıda, dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde ağırlatıcı ve hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan cezanın üst sınırının göz önünde bulundurulacağı belirtilmekteydi. Ancak, yapılan değişiklikle, dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin de dava zamanaşımı sürelerinin tespitinde göz önünde bulundurulması gerektiği yönünde düzenleme yapılmıştır.

İlaç Kalıntısı Bulunan Gıdanın Satışını Yapan Sanığa Dava Zamanaşımı Süresinin Dolması Halinde Ceza Verilebilir mi

Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2016/1096 Karar No: 2018/123 Karar Tarihi: 27.03.2018

Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 20. Ceza Dairesi

Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi

İçtihat Metni

Bozulmuş gıda ticareti yapma suçundan sanık … O.. U..’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 186/1-2, 43, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis ve 12.480 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.03.2009 gün ve 1050-222 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 02.03.2016 gün ve 14210-1226 sayı ile;

“…1- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Antalya İl Kontrol Labaratuvar Müdürlüğü’nün ve İnterlab Gıda Kontrol Laboratuvarı’nın İhracat Muayene ve Analiz Raporlarına göre zirai ilaç kalıntısı değerlerinin fazlalığı nedeniyle, Rusya Federasyonu’na ihraç edilemeyen suç konusu yaş sebzelerin, sanık tarafından iç piyasada tüketime sunulduğuna ya da satıldığına ilişkin sanığın savunmalarının aksine kuşku sınırlarını aşan mahkûmiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi.

2- Kabule göre;

a- 5179 sayılı Kanun’un 29. maddesinde 08.02.2008 tarih, 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik ile; 5179 sayılı Kanun’un 18. maddesinde belirtilen sağlığın korunması ile ilgili yasakları ihlal eden kişilerin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kamu Sağlığına Karşı Suçlar başlıklı bölümünde yer alan hükümlere göre cezalandırılacağı belirtilmiş olması karşısında; suç tarihinde yürürlükte bulunan 5179 sayılı Kanun’un 29. maddesinin (ı) bendinde öngörülen ceza ile 5237 sayılı TCK’nın 186. maddesinde öngörülen ceza karşılaştırılıp lehe Kanun saptanmadan 5237 sayılı TCK’nın 186. maddesi hükümleri ile uygulama yapılması,

b- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Antalya İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nün ve İnterlab Gıda Kontrol Laboratuvarı’nın ihracat muayene ve analiz raporlarında belirtilen bulgular dikkate alınarak suç konusu yaş sebzelerin ‘kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya değiştirilmiş’ nitelikte olup olmadığı hususunda uzman kurum yada kuruluştan rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekeceğinin gözetilmemesi,

c- … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni temsile yetkili şube müdürü olan sanığın bu suçu resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlemediği gözetilmeden TCK’nın 186. maddesinin 2. fıkrası gereğince artırılması,

d- Suç tarihi 30.11.2007, 08.12.2007, 12.12.2007 ve 15.12.2007 olduğu halde gerekçeli karar başlığında 30.11.2007 olarak gösterilmesi,

e- Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı bulunmayan müşteki kurum lehine, sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi,

f- Hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bir karar verilmemesi…”

isabetsizliklerinden bozulmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,

Karşı Oy Gerekçesi

Daire başkanı … ve Daire Üyesi H. Torlak;

“Sanık O.. U..’ın sahibi olduğu … Şirketler Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi iş yerinde … Kontrol ve Denetim elemanlarınca;

29.11.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 39.000 kilogram hıyar,

07.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 39.000 kilogram domates,

11.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 38.800 kilogram hıyar,

12.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 38.800 kilogram hıyardan alınan numuneler üzerinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Antalya İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce yapılan analiz sonucu Rusya Federasyonu maksimum limitleri ve Türk Gıda Kodeksi (TGK) maksimum rezüdü limitleri üzerinde pestisit kalıntısı (zirai ilaç kalıntısı) tespit edilmiştir.

Antalya İl Tarım Müdürlüğünce sanığın sahibi olduğu … Kard.. Gıda San. Tic. Ltd. Şirketine gönderilen yazılarda, hıyar ve domateslerde limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunduğundan Rusya Federasyonu’na ihracatının yapılamayacağı iç piyasaya da tüketime sunulamayacağından ancak 3’üncü bir ülkeye ihracatının yapılabileceği bildirilerek, ürünler Firma yetkilisine yediemin olarak teslim edilmiştir. Firmaya gönderilen yazılarda ihracatın gerçekleştiğine dair Bitki Sağlık Sertifikası ve Gümrük çıkış evraklarının bazı ürünlerde 10 gün bazı ürünlerde 15 gün içinde İl Tarım Müdürlüğüne ibraz etmeleri gerektiği, süresi içinde ihracatı gerçekleştiremez ve gerekli evrakları ibraz etmemeleri durumunda hakkında 5179 sayılı Kanun gereğince işlem yapılacağı tebliğ edilmiştir.

Antalya İl Tarım Müdürlüğünce … Kard.. Gıda San. Tic. Ltd. Şirketine yediemin olarak teslim edilen ürünlerin, limitlerin üzerinde zirai ilaç (pestist) kalıntısı olması nedeniyle insan sağlığı açısından tüketilmesinin sakıncalı olduğu, 3’üncü bir ülkeye ihracının gerçekleşmediği ve ürünlerin akıbeti bilinmediğinden firma hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.

Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 18. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“İnsan sağlığının korunması amacıyla, gıda maddelerini ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve/veya satan iş yerleri;

a) Bakanlıkça çıkarılacak ilgili yönetmeliklerde belirtilen asgarî teknik, hijyenik ve güvenlik şartlarını taşımak zorundadır.

b) Gıda kodeksine uyulmaksızın gıda maddelerini imal edemez, mübadele konusu yapamaz ve muameleye tâbi tutamaz.

c) İnsan sağlığına zarar verecek muhteviyatta gıda maddeleri üretemez, içerisine zararlı bir madde katamaz, böyle bir maddenin kalıntısını bulunduramaz ve gıdaya zararlı özelliğe yol açacak herhangi bir işlem uygulayamaz.”

Aynı Kanunun 29/a maddesinin (ı) fıkrasında; Bu Kanunun 18. maddesinde belirtilen sağlığın korunması ile ilgili yasakları ihlal eden gerçek kişiler veya tüzel kişiliğin yasal temsilcilerinin üç aydan altı aya kadar hapis ve beş milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılacağını ve malların müsaderesine hükmolunacağı düzenlemiştir.

Yurt dışına ihracat da yapan firma sahibi ve yetkilisi olan sanık O.. U.., Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 21.05.2008 tarihli savunmasında ‘numune alınan ürünlerde limitin üstünde ilaç kalıntısı çıktığını, deposunda bulunan bu ürünlerin kendilerine yediemin olarak teslim edildiğini, ancak 3’üncü bir ülkeye ihraç edilemediği için çürüdüğünü’ beyan etmiş, ancak ürünlerin imha edildiğine ilişkin herhangi bir savunmada bulunmamıştır. Depoda bulunan ürünlerle ilgili olarak, 20.12.2008 tarihinde tutulduğu iddia edilen sanığın şirketinde çalışan kişilerin imzasını taşıyan imha tutanağı, sanık müdafii tarafından 06.03.2009 tarihinde mahkemeye ibraz edilmiştir. Sanık, soruşturma aşamasındaki savunmasında imha edildiğini belirtmediği dikkate alındığında, bu tutanağın suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve sonradan düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Bu ürünler, yediemin olarak firmaya teslim edildiği ve bu ürünlerle ilgili yapılması gereken işlemler Antalya İl Tarım Müdürlüğünce yazılı olarak firmaya tebliğ edildiğine göre; sanık, limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunan ürünlerle ilgili hangi işlemlerin yapılacağını bilecek durumdadır. Kendisine tebliğ edilen yazılarda belirtilen sürelerde ihracat evraklarını, ihracat yapılmamış ise gerekli evrakları İl Tarım Müdürlüğüne ibraz etmesi gerektiği halde bu işlemlerden hiç birini yerine getirmemiştir.

Sanık O.. U..’ın yurt dışına ihraç etmek üzere depoladığı 39.000 kilogram domates ile toplam 116.600 kilogram hıyarda limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunan bu ürünlerin akıbetinin ne olduğu, iç piyasaya sürülüp sürülmediği, imha edilmiş ise imha işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumun belirlenmesi için eksik araştırmaya dayalı olarak hükmün bozulmasına karar verilmesi düşüncesinde bulunduğumuzdan, sayın çoğunluğun sanığın beraatine ilişkin görüşüne katılmıyoruz.”

düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 02.05.2016 gün ve 21999 sayı ile;

“İtiraza konu uyuşmazlığın, sanık O.. U..’ın yurt dışına ihraç etmek üzere depoladığı 39.000 kilogram domates ile toplam 116.600 kilogram hıyarda limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunan bu ürünlerin akıbetinin ne olduğu konusunda sanığın savunmasına itibar edilip edilemeyeceği ya da mahkemece iç piyasaya sürülüp sürülmediği, imha edilmiş ise imha işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılmasının gerekip gerekmediği konusuna ilişkindir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti başlıklı 186. maddesine göre;

“(1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilâçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adli para cezası verilir.

(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.”

Madde metninde, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin ya da ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması suç olarak tanımlanmıştır.

Her türlü yenilecek veya içilecek şeyler ya da ilaçlar, bu suçun konusunu oluştururlar. Ancak, bunların, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatının değiştirilmiş olması gerekir. Söz konusu suç, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya muhteviyatı değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeylerin ya da ilâçların satılması, tedarik edilmesi veya bulundurulması suretiyle işlenebilir. Bu bakımdan söz konusu suç seçimlik hareketli bir suçtur.

Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi hâlinde, cezanın artırılması öngörülmüştür. Buna göre, bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticaretini yapan kimse eczacı, doktor gibi resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek veya sanat sahibi kimse olup da, bu sanatın icrası kapsamında anılan suçu işler ise faile verilen ceza arttırılacaktır

Bu suçla korunan hukuki yarar, kamunun sağlığının korunmasıdır, bu hükümle toplumda yaşayan kimselerin hayatı ve sağlığının tehlikeye sokabilecek şekilde, gıda veya ilaçların satılmasına engel olunması amaçlanmaktadır.

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçunun belli bir mağduru yoktur, bu suçun mağduru tüm toplumdur, bu suç kamuya karşı işlenen bir suçtur.

Suçun konusu, yenilecek ve içilecek şeyler ve ilaçlardır. Yenilecek ve içilecek şeylerden amaç, insanlar tarafından tüketilen gıda maddeleridir. Suça konu gıda maddesinin bozulmuş veya niteliğinin değiştirilmiş olması gerekir. Bu bozulmanın kendiliğinden olması ile dışarıdan müdahale ile bozulması arasında fark yoktur. Bunun yanı sıra suça konu gıda maddelerinin kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya değiştirilmiş olması gerekir. Kişilerin sağlığını tehlikeye sokmaması halinde suç oluşmayacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 186/1. maddesinde yazılı suç, bağlı hareketli bir suçtur. Suçun hareket unsurunu yalnızca, satmak, temin etmek ve bulundurmak eylemleri oluşturur.

Bu suç, seçimlik hareketli bir suçtur, failin satma, tedarik etme ve bulundurma eylemlerinden birisini yapması ile suç tamamlanır. Hepsini bir arada yapması şart değildir. Ancak fail, bu hareketlerden birden fazlasını bir arada yapsa bile, eylem tek suç olmaya devam eder.

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, bir tehlike suçudur. Bu nedenle suçun oluşması için kişilerin hayatı veya sağlığının tehlikeyi düşmüş olması yeterlidir, ayrıca kişilerin hayatı ve sağlığının zarar görmesine gerek yoktur.

Ancak kişilerin sağlığı ve hayatı zarar görmüş, örneğin bu eylem sonucu kişiler yaralanmış veya ölmüş ise, fail ayrıca bu suçtan da cezalandırılacaktır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda,

Sanık O.. U..’ın yetkilisi olduğu … Kard.. Gıda San. Tic. Ltd. şirketinin yurtdışına (Rusya Federasyonu) ihraç edeceği sebzelerden … Kontrol ve Denetim elemanlarınca alınan numunelerde 29.11.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu, 39.000 kilogram hıyar, 07.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 39.000 kilogram domates, 11.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 38.800 kilogram hıyar, 12.12.2007 tarihinde yapılan kontroller sonucu 38.800 kilogram hıyardan alınan numuneler üzerinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Antalya İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce yapılan analiz sonucu, Rusya Federasyonu maksimum limitleri ve Türk Gıda Kodeksi (TGK) maksimum rezüdü limitleri üzerinde pestisit kalıntısı (zirai ilaç kalıntısı) tespit edilmiştir.

Antalya İl Tarım Müdürlüğünce sanığın sahibi olduğu … Kard.. Gıda San. Tic. Ltd. şirketine gönderilen yazılarda, hıyar ve domateslerde limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunduğundan Rusya Federasyonu’na ihracatının yapılamayacağı, iç piyasaya da tüketime sunulamayacağından ancak üçüncü bir ülkeye ihracatının yapılabileceği bildirilerek, ürünler firma yetkilisine yediemin olarak teslim edilmiştir. Firmaya gönderilen yazılarda, ihracatın gerçekleştiğine dair bitki sağlık sertifikası ve gümrük çıkış evraklarının bazı ürünlerde on gün bazı ürünlerde ise on beş gün içinde il tarım müdürlüğüne ibraz etmeleri gerektiği, süresi içinde ihracatı gerçekleştiremez ve gerekli evrakları ibraz etmemeleri durumunda, hakkında 5179 sayılı Kanun gereğince işlem yapılacağı tebliğ edilmiştir.

Antalya İl Tarım Müdürlüğünce, … Kard.. Gıda San. Tic. Ltd. şirketine yediemin olarak teslim edilen ürünlerin limitlerin üzerinde zirai ilaç (pestist) kalıntısı olması nedeniyle insan sağlığı açısından tüketilmesinin sakıncalı olduğu, üçüncü bir ülkeye ihracının gerçekleşmediği ve ürünlerin akıbeti bilinmediğinden firma hakkında, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.

Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 18. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“İnsan sağlığının korunması amacıyla, gıda maddelerini ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve/veya satan işyerleri;

a) Bakanlıkça çıkarılacak ilgili yönetmeliklerde belirtilen asgarî teknik, hijyenik ve güvenlik şartlarını taşımak zorundadır.

b) Gıda kodeksine uyulmaksızın gıda maddelerini imal edemez, mübadele konusu yapamaz ve muameleye tâbi tutamaz.

c) İnsan sağlığına zarar verecek muhteviyatta gıda maddeleri üretemez, içerisine zararlı bir madde katamaz, böyle bir maddenin kalıntısını bulunduramaz ve gıdaya zararlı özelliğe yol açacak herhangi bir işlem uygulayamaz.”

Aynı Kanunun 29/a maddesinin (ı) fıkrasında; bu Kanunun 18. maddesinde belirtilen sağlığın korunması ile ilgili yasakları ihlal eden gerçek kişiler veya tüzel kişiliğin yasal temsilcilerinin üç aydan altı aya kadar hapis ve beş milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılacağı ve malların müsaderesine hükmolunacağı düzenlemiştir.

Yurt dışına ihracat da yapan firma sahibi ve yetkilisi olan sanık O.. U.., Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 21.05.2008 tarihli savunmasında, numune alınan ürünlerde limitin üstünde ilaç kalıntısı çıktığını, deposunda bulunan bu ürünlerin kendilerine yediemin olarak teslim edildiğini, ancak üçüncü bir ülkeye ihraç edilemediği için çürüdüğünü beyan etmiş, ancak ürünlerin imha edildiğine ilişkin herhangi bir savunmada bulunmamıştır. Depoda bulunan ürünlerle ilgili olarak, 20.12.2008 tarihinde tutulduğu iddia edilen sanığın şirketinde çalışan kişilerin imzasını taşıyan imha tutanağı, sanık müdafii tarafından 06.03.2009 tarihinde mahkemeye ibraz edilmiştir. Sanık soruşturma aşamasındaki savunmasında imha edildiğini belirtmediği dikkate alındığında, bu tutanağın suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve sonradan düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Bu ürünler, yediemin olarak firmaya teslim edildiği ve bu ürünlerle ilgili yapılması gereken işlemler Antalya İl Tarım Müdürlüğünce yazılı olarak firmaya tebliğ edildiğine göre; sanık, limitlerin üzerinde zirai ilaç kalıntısı bulunan ürünlerle ilgili hangi işlemlerin yapılacağını bilecek durumdadır. Kendisine tebliğ edilen yazılarda belirtilen sürelerde ihracat evraklarını, ihracat yapılmamış ise gerekli evrakları il tarım müdürlüğüne ibraz etmesi gerektiği halde bu işlemlerden hiçbirini yerine getirmemiştir.

Sanık O.. U..’ın, üzerinde limitlerin üstünde zirai ilaç kalıntısı bulunan ve yurt dışına ihraç etmek üzere depoladığı 39.000 kilogram domates ile toplam 116.600 kilogram hıyarın akıbetinin ne olduğu, iç piyasaya sürülüp sürülmediği, imha edilmiş ise imha işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumun belirlenmesi için eksik araştırmaya dayalı olarak hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, sanık O.. U..’ın savunmalarının aksine kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi şeklinde yasal olmayan, yetersiz gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu…”

görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 20. Ceza Dairesince 08.06.2016 gün, 1926-3564 sayı ve oyçokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık … hakkında bozulmuş gıda ticareti yapma suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık … (O..) …hakkında verilen bozulmuş gıda ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında bozulmuş gıda ticareti yapma suçundan eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Sanık hakkında 16.09.2008 tarihli iddianame ile 5179 sayılı Kanunun 18 ve 29. maddeleri yollamasıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 186/1-2, 43 ve 53. maddeleri uyarınca Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda ticareti yapma suçundan kamu davası açıldığı, 09.03.2009 tarihinde sorgusu yapılan sanık hakkında aynı tarihte atılı suçtan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, sanık müdafii tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece “sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, kabul göre de; 5179 sayılı Kanun’un 29. maddesinin (ı) bendinde öngörülen ceza ile 5237 sayılı TCK’nın 186. maddesinde öngörülen ceza karşılaştırılıp lehe Kanun saptanmaması, sebzelerin ‘kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya değiştirilmiş’ nitelikte olup olmadığı hususunda rapor aldırılmaması ve sanık hakkında TCK’nın 186. maddesinin 2. fıkrasının uygulanamayacağının gözetilmemesi…” isabetsizliklerinden hükmün bozulmasına karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Özel Dairece verilen bozma ilamının bir numaralı bendine karşı itiraz kanun yoluna başvurulduğu,

Antalya Ticaret Sicili Memurluğundan alınan 06.11.2007 tarihli belgeye göre; … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirket yetkili müdürünün sanık O.. … olduğu,

Sanık  O.. U..’ın hissedarı ve yetkilisi olduğu … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketince Rusya’ya ihraç edilmek istenen sebzelerden Kumluca İlçe Tarım Müdürlüğü ve … görevlilerince numuneler alındığı, Antalya İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce alınan numuneler hakkında düzenlenen raporlara göre; cyprodinil, dichlofluanid, triadimenol, acetamiprid ve carbarly isimli pestistlerin tespit edildiği, tespit edilen bu pestisitlerin Rusya Federasyonu Maksimum Rezidü limitlerinin üzerinde olması nedeniyle söz konusu ürünlerin Rusya’ya ihracatının yapılamayacağı, tespit edilen bu değerlerin Türk Gıda Kodekslerine de uygun olmaması nedeniyle sebzelerin ülke içerisinde tüketime sunulamayacağı, ancak herhangi bir kıstas belirtmeyen üçüncü bir ülkeye ihracatının yapılabileceği, üçüncü ülkeye ihracatın gerçekleştiğine ilişkin bitki sağlık sertifikası ve gümrük çıkış evrakının on gün içerisinde il tarım müdürlüğüne beyan edilmesinin sanığın yetkilisi olduğu şirkete bildirildiği, söz konusu sebzelerin ise yediemin olarak … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine bırakıldığı, şirkete bildirilen süre içerisinde ürünlerin herhangi bir üçüncü ülkeye ihracatının gerçekleştirilmediği ve ayrıca imhasının da yapılmadığı,

… Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi çalışanlarınca düzenlenen “imha tutanağı” başlıklı 20.02.2007 tarihli belgede; Rusya’ya ihraç edilmek üzere depoda bulunan ürünlerin çürümeleri nedeniyle çöpe atılmak üzere işçiler tarafından toplandığının belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

İnceleme dışı sanık …; … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin Antalya toptancı halindeki şubesinde yevmiyeci olarak çalıştığını, iş yeri yetkilisinin sanık O.. olduğunu, kendisinin herhangi bir yetkisinin bulunmadığını, numune alınmak için gelindiğinde iş yerinde sadece kendinin bulunduğunu, belgeleri yetkili olarak imzalamadığını, söz konusu sebzelerin bozulması nedeniyle atıldığını ifade etmiştir.

Sanık O.. U..; … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin hissedarı ve yetkilisi olduğunu, İzmir Seferihisar ilçesinde bulunan şirketin faaliyet alanının meyve ve sebze ihracatı olduğunu, dönemsel olarak Antalya’dan Rusya’ya sebze ihracatı yaptıklarını, yurt dışına gönderilmeden önce üreticiden satın aldıkları sebze ve meyveler üzerinde Tarım Bakanlığı görevlilerince numune alınıp analiz yapıldığını, 2007 yılı sonunda yapacakları ihracat ile ilgili olarak sebzelerden görevlilerce numune alındığını, alınan numunelerde limit üstü ilaç kalıntısı çıktığı belirtilerek, sebzelerin yediemin olarak şirketlerinin deposuna bırakıldığını, söz konusu sebzelerin üçüncü bir ülkeye ihracatını gerçekleştirmeye çalıştıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını, bu süre zarfında çürümeleri nedeniyle sebzeleri dökmek zorunda kaldıklarını, iş yoğunluğu nedeni ile bu durumu tarım müdürlüğüne bildiremediklerini, sebze ve meyveler üzerinde limit üstü ilaç kalıntısı bulunmasının üreticinin sorumluluğunda olduğunu, toptancı olmaları nedeniyle üreticiden aldıkları malın kalitesini kontrol etme imkanlarının bulunmadığını savunmuştur.

Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının, “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü bölümünde, Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti başlıklı 186. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.”

Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; failin, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her türlü yenilecek veya içilecek şeyleri ya da ilaçları satması veya tedarik etmesi yahut bulundurması gerekmektedir.

Suçun konusu, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her türlü yenilecek veya içilecek şeyler ya da ilaçlardır. Bu bozulmanın kendiliğinden ya da dışarıdan müdahale ile oluşması arasında fark yoktur. Bunun yanı sıra suça konu gıda maddelerinin kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş veya değiştirilmiş olması gerekir. İlaç veya gıdanın kişilerin hayatı veya sağlığını tehlikeye düşürmemesi durumunda suç oluşmayacaktır.

Mağduru tüm toplum olan bu suçun oluşabilmesi için kişilerin hayatı veya sağlığının tehlikeye düşmüş olması yeterli olup ayrıca kişilerin hayatı veya sağlığının zarar görmesine gerek yoktur. Ancak bu eylem sonucu kişiler yaralanmış veya ölmüş ise fail ayrıca bu suçtan da cezalandırılacaktır. Dolayısıyla söz konusu bu suç bir tehlike suçudur.

Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi hâli artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Bu artırım nedeninin uygulanabilmesi için failin resmi izne dayalı olarak bir meslek ya da sanat icra etmesi ve bu meslek veya sanatın icrası kapsamında gıda ve ilaçlarının ticaretini yapıyor olması gerekmektedir. Bu kapsamda aşçı, fırıncı, pastacı, eczacı ve doktor gibi mesleklerle iştigal edenler hakkında bu artırım fıkrası uygulanabilecektir. Diğer taraftan alınacak olan resmi iznin bakanlık, valilik, belediye ya da başka bir resim kurum tarafından verilmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. (Osman Yaşar – Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, Yorumlu- Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet, 1. Baskı , Ankara, 2010, C. 4, s. 5137-5140)

Bu aşamada Türk Ceza Kanunu’ndaki zamanaşımına ilişkin düzenlemeler üzerinde durulmasında zorunluluk bulunmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin onbeş yıl, (e) bendinde ise beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinin 3. fıkrasında, zamanaşımının belirlenmesinde suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin de göz önünde bulundurulacağı öngörülmüştür. Nitelikli haller açısından kanun koyucunun tercih ettiği yaptırım sistemi dikkate alınmaksızın, ister bağımsız bir yaptırım öngörülmüş olsun, isterse belirli bir oran dahilinde artırım yöntemi tercih edilmiş olsun, dava zamanaşımı süresi bakımından daha ağır cezayı gerektiren tüm nitelikli haller dikkate alınmalıdır.

Aynı Kanunun 67. maddesi uyarınca kesen bir nedenin varlığı halinde zamanaşımı süresi, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978–250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi halinde mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın, üreticiden alıp Rusya’ya ihraç etmek istediği sebzelerden alınan numunelerde Rusya Federasyonu Maksimum Rezidü limitleri ile Türk Gıda Kodeksinin üzerinde pestist kalıntılarının tespit edildiği olayda; sanığın yetkilisi olduğu … Kard.. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin faaliyet alanının üreticiden aldığı ürünleri depolayıp ihraç etmek olduğu, tanımlanan bu faaliyetinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 186. maddesinin 2. fıkrası kapsamında resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanat icrası kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla sanığa atılı eylemin aynı maddenin birinci fıkrası kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.

Yukarıda kabul edilen bu kabul ve nitelendirme karşısında; sanığa atılı bozulmuş gıda ticareti yapma suçunun yaptırımı, 5327 sayılı TCK’nın 186/1. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası olup, TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suç sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir.

Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 15.12.2007 ve öncesinde gerçekleştirilen eylemlerle ilgili olarak, zamanaşımını kesen en son işlemin 09.03.2009 tarihli mahkûmiyet hükmü olduğu, anılan tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresinin, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 09.03.2017 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı (mülga) CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmelidir.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,

2- Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 02.03.2016 gün ve 14210-1226 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.03.2009 gün ve 1050-222 sayılı hükmünün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,

Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.