Müşterek Faillik: Kasten Öldürme Suçuna İştirak Halinde Faillerin Sorumluluğu

Müşterek Faillik: Kasten Öldürme Suçuna İştirak Halinde Faillerin Sorumluluğu - Kayseri Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Müşterek Faillik: Kasten Öldürme Suçuna İştirak Halinde Verilecek Ceza

Özet: Maktulün inceleme dışı sanık tarafından defalarca bıçaklandığını görmesine rağmen, sanığın aynı anda maktulü, direncini kıracak şekilde dövmeye devam ettiği, olayın sonuna doğru söylediği “Yeter artık!” şeklindeki sözünden başka inceleme dışı sanığı engellemeye yönelik herhangi bir davranışta bulunmadığı, maktule yumruk atarak darp etmek ve inceleme dışı sanığın yanında yer alıp, iri yapılı olan maktule sayıca üstünlük sağlayarak maktulün savunmasını zaafa uğrattığı ve suçu işledikten sonra maktulü gece vakti yaralı bir hâlde olay yerinde bırakıp inceleme dışı sanıkla birlikte kaçtığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu değil kasten öldürme suçuna iştiraki oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu        

Esas No: 2017/279 Karar No: 2019/30 K. Tarihi: 22.01.2019

İçtihat Metni

Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 1. Ceza Dairesi

Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi

Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 37/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 81/1, 31/3, 62/1 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2008 tarihli ve 432-1 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.03.2010 tarih ve 4820-1617 sayı ile;

“…Sanık …’in bıçak kullanmadığını savunması, maktul hakkındaki Denizli Devlet Hastanesinin 16.07.2006 tarih ve 5927 sayılı muayene raporunda maktuldeki yaraların bir kenarının keskin olduğu, 16.07.2006 tarihli ölü muayene ve otopsi raporunda yaraların hangi tarafının keskin olduğunun tam olarak değerlendirilemediğinin belirtilmesi nedeniyle otopside görev yapan adli tıp uzmanından alınan 05.04.2007 tarihli ve 867 sayılı raporda ise sağ lomber bölgedeki 12 numaralı yaranın ortaya bakan açısının dar, dışarıya bakan açısının geniş olduğu, bununla birlikte sakrum solunda, sol gluteus üst iç kısımda ve sol gluteus orta kısımdaki 14, 15 ve 16 numaralı lezyonların her iki açılarının dar olduğu anlaşıldığından, bu lezyonların birden fazla türde kesici-delici aletle husule getirilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bildirilmesi karşısında; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maktuldeki yaraların tek ya da birden fazla aletle oluşup oluşmadığının tespiti için dosyanın maktule ait tüm tedavi evrakı, otopsi tutanak ve raporları, emanetteki bıçak ve ekspertiz raporları ile birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek rapor alınması gerektiği düşünülmeden eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Sanık …’in kasten öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden; suç tarihinde sanığın 16 yaşını bitirip 17 yaşından 3 ay 19 gün aldığının anlaşılması karşısında, 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesinin uygulanması sırasında alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza yerine, üst sınırdan ceza verilerek yazılı şekilde fazla ceza tayini,”

isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesince 29.12.2011 tarih ve 214-439 sayı ile; sanık …’in eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 86/2. maddesi kapsamındaki kasten yaralama suçunu oluşturduğu, maktul …’in şikâyet hakkını kullanmadığı ve kovuşturma şartının oluşmadığı gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 73 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmiş, bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 03.04.2013 tarih ve 192-2813 sayı ile;

“…Oluşa, dosya içeriğine ve özellikle sanık …’in soruşturma aşamasındaki anlatımı ile bunu doğrulayan Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun, maktuldeki yaralanmanın birden fazla kesici-delici aletle de meydana getirilmiş olabileceğine ilişkin 10.11.2010 tarih ve 3719 sayılı raporuna göre; hakkında verilen beraat kararı kesinleşen sanık … ile otelde kavga eden maktulün, dışarıda tekrar kavga etmemek için otelden ayrılmak istemediği, otelde çalışan sanık … ile hakkındaki hüküm onanan diğer sanık …’in ise maktulü zorla dışarıya çıkarmak istedikleri, buna direnen maktulün, sanıkların müdahalesi nedeniyle asma kattan aşağıya düştüğü ve burada da sanıklar tarafından birlikte bıçaklanmak suretiyle öldürüldüğü olayda, sanık …’in de eyleme fail olarak katılması nedeniyle eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği hâlde, delillerin yanlış takdir edilmesi suretiyle sanığın bıçak kullanmayıp sadece yumrukla vurması nedeniyle eyleminin TCK’nın 86/2. maddesi kapsamında yaralama suçunu oluşturduğu, maktulün de şikâyet hakkını kullanamadan ölmesi nedeniyle şikâyet yokluğundan kamu davasının düşmesine karar verilmesi,”

isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 24.10.2013 tarih ve 153-239 sayı ile;

“…Atılı eylem bakımından suça sürüklenen çocuk …’nın suç kastının ve ceza yargılamasının temel ilkelerinden olan kuşkudan sanık yararlanır ilkesinin dikkatle değerlendirilmesi zorunludur. Olay tarihinde suça sürüklenen çocuk …’nın, hakkındaki hüküm kesinleşen diğer suça sürüklenen çocuk … ile birlikte çalıştıkları otelde taşkınlık çıkaran maktul …’i otelden çıkarmak amacıyla harekete geçtiği konusunda herhangi bir kuşku yoktur. Bu tartışma sürecinde maktulün asma kattan aşağıya düştüğü, her iki suça sürüklenen çocuk tarafından darp edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki ölü muayene ve otopsi tutanağı ile Denizli ATK Şube Müdürlüğünün 30.11.2011 tarih ve 2011/2832 sayılı raporu uyarınca maktulde ölüme neden olan kesici delici alet yaraları dışında küt travmatik lezyonların da bulunduğu belirlenmiştir. Suça sürüklenen çocuk …’nın atılı eylem sırasında hakkındaki hüküm kesinleşen suça sürüklenen çocuk …’ın suçta kullandığı kesici delici alet dışında silahtan sayılabilecek herhangi bir araç kullandığı her türlü kuşkudan uzak, somut ve inandırıcı biçimde kanıtlanamamıştır. Suça sürüklenen çocuk …’ın sonradan vazgeçtiği soruşturma aşamasındaki ilk anlatımları ile 17.07.2006 tarihinde emniyet görevlileri tarafından düzenlenen ve suça sürüklenen çocuk …’ın anlatımına dayanan tutanak dışında atılı eylem sırasında suça sürüklenen çocuk …’nın da kesici delici alet kullandığı konusunda somut bir bulguya ulaşılamamıştır. Ölü muayene ve otopsi tutanağı ile belirlenen maddi bulgular ile adli emanette bulunan ve suçta kullanılan kesici alet üzerinde yapılan incelemeler sonucunda da atılı suçta birden fazla kesici alet kullanıldığı olgusu tıbben ayırt edilememiştir. Gerek suça sürüklenen çocuk …, gerek suça sürüklenen çocuk …, gerekse ilk yargılama sürecinde dinlenen tanıklar … ve … yargılama konusu eylemde suça sürüklenen çocuk …’nın silahtan sayılan herhangi bir alet kullanmadığını, yalnızca darp etmek suretiyle maktulü yaraladığını açıkça dile getirmişlerdir. Bu bakımdan suça sürüklenen çocuk …’nın atılı eylem sırasında suça sürüklenen çocuk …’ın kasten öldürmeye yönelen eylemine katıldığı konusunda her türlü kuşkudan uzak, somut ve inandırıcı kanıt bulunmamaktadır. Ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesi de gözetilerek suça sürüklenen çocuk …’nın atılı eylemde suç kastının kapsamıyla sınırlı biçimde sorumlu tutulması zorunludur. Buna karşın suça sürüklenen çocuk …’nın hakkındaki hüküm kesinleşen suça sürüklenen çocuk …’ın maktulün vücuduna isabet eden kesici delici alet darbelerine bağlı büyük organ yaralanmasından kaynaklanan iç ve dış kanama sonucu ölümüne neden olma eylemine katıldığı mutlak biçimde kanıtlanamamıştır. Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin her türlü kuşkudan uzak biçimde ortaya konulmasıdır. Suça sürüklenen çocuk …’nın, diğer suça sürüklenen çocuk …’ın kesici delici aletle gerçekleştirdiği kasten öldürme eylemine doğrudan doğruya katıldığı her türlü kuşkudan uzak biçimde kanıtlanamadığından ve maktulde tespit edilen kesici delici alet yaraları dışındaki küt travmatik lezyonların maktulün yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, buna karşın maktulün basit kasten yaralama eylemi bakımından süresi içerisinde şikâyet hakkını kullanamadığı anlaşıldığından suça sürüklenen çocuk …’nın maktul …’e yönelik eyleminin basit kasten yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesi zorunlu görülmekle, Mahkememizin 29.12.2011 tarih ve 214-439 sayılı kararında direnilmesine, suça sürüklenen çocuk …’nın maktul …’e yönelik basit kasten yaralama eylemi bakımından süresinde şikâyette bulunulmadığından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 73 ve 5271sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının kovuşturma şartı yokluğundan düşürülmesine karar vermek gerektiği”

gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.04.2014 tarihli ve 103446 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 215-1174 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun‘a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.03.2017 tarih ve 16-790 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin, sanık …hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen düşme kararıyla sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1- Sanık …’nın eyleminin, inceleme dışı sanık …’ın kasten öldürme suçuna 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 37/1. maddesi kapsamında iştiraki mi, yoksa TCK’nın 86/2. maddesi kapsamındaki kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun,

2- Eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılması hâlinde, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin

Belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

16.07.2006 tarihli olay ve görgü tespit tutanağı ile suç yerinin incelenmesi raporunda; Denizli ili, Pamukkale kasabası, Turgut Özal Bulvarı, …Oteli önünde bıçakla yaralama olayı olduğunun öğrenilmesi üzerine olay yerinde yapılan incelemelerde; …Otel-Barın önünde, cadde üzerinde, sol tarafta birkaç yerinden bıçakla yaralanmış bir kişinin sağ bacağının üzerine yatık şekilde yerde yattığı, görünüş itibarıyla alkollü olan bu kişinin bilincinin yerinde olduğu, olay yerine çağrılan ambulansla tedavisi için Denizli Devlet Hastanesine kaldırıldığı, şahsın olduğu yerde kan birikintisi bulunduğu, 10 metre ileride yine kan birikintisinin olduğu, yaklaşık 30 metre ileride Kargılı Sokak girişinde sağ ve sol tarafta karşılıklı kan izlerinin olduğu, otelin bahçesindeki havuz bara 2,5 metre mesafede mavi çöp bidonu içerisine atılmış biri askılı, diğeri kısa kollu iki adet beyaz renkli kanlı atlet olduğunun belirtildiği,

16.07.2006 tarihinde saat 21.15’te düzenlenen yakalama tutanağında; olay günü saat 21.00 sıralarında polis noktasına gelerek “Geceki bıçaklamayı ben yaptım. Teslim olmak istiyorum” diyen inceleme dışı sanık …’ın görevlilere teslim olduğu ve suçta kullandığı bıçağın yerini gösterebileceğini belirttiğinin tutanak altına alındığı; aynı tarihte saat 21.40’ta düzenlenen tutanakta ise; inceleme dışı sanık …’ın bıçağı attığı yeri göstermesi üzerine Nebioğlu Meydanı, …Motel karşısındaki boş arazide ekmek bıçağının ele geçirildiğinin bildirildiği,

Ele geçirilen bıçakla ilgili olarak aynı tarihte düzenlenen ön inceleme raporunda; söz konusu ekmek bıçağının, siyah plastik saplı, sap kısmı 14 cm, kesici kısmı 17 cm olduğu ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamına göre yasak niteliği haiz olmadığı tespitine yer verildiği,

17.07.2006 tarihli yakalama tutanağı ile aynı tarihte saat 17.00’de düzenlenen tutanakta; sanık …’nın Pamukkale kasabası, … Otel isimli yerde polis memurları tarafından yakalandığı belirtildikten sonra, görevlilerce sanık …’ya olayda kullanmış olduğu bıçağın akıbetinin sorulduğu, sanığın bıçağı otelin karşısında bulunan su arığına attığını beyan etmesi üzerine sanıkla birlikte bahse konu su arığına gidildiği, ancak yapılan aramalarda bıçağın bulunamadığı bilgilerine yer verildiği,

İnceleme dışı sanık … hakkında Denizli Devlet Hastanesince 16.07.2006 tarihinde saat 23.20’de düzenlenen raporda; …’ın vücudunda darp cebir izine rastlanılmadığının belirtildiği; aynı sanık hakkında Adli Tıp Kurumu Denizli Şube Müdürlüğünce düzenlenen 17.07.2006 tarihli raporda ise; …’ın herhangi bir aktif psikopatolojisinin bulunmadığı, bildirilen yaşa göre tıbben daha büyük olması lazım geldiği, 16.07.2006 tarihinde işlediği iddia edilen bıçakla kasten adam öldürme suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olduğu ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğunun mütalaa edildiği,

Sanık … hakkında Denizli Devlet Hastanesince düzenlenen 17.07.2006 tarihli raporda; sanığın vücudunda darp cebir izine rastlanılmadığının bildirildiği,

Maktul … hakkında Denizli Devlet Hastanesince düzenlenen 16.07.2006 tarihli raporda; saat 03.20’de bıçaklama nedeniyle getirilen maktulün renginin soluk olduğu, damar yolu açılmasına rağmen hızlı kan kaybına bağlı şuurunun giderek bulanıklaştığı, sol kalça lomber bölge altında 2 cm uzunluğunda bir tarafı keskin, kalçaya nafiz 10 cm girişli; aynı yerin 4-5 cm altında cilt altına devam eden 4-5 cm uzunluğunda 1,5 cm genişliğinde bir kenarı keskin; lomber bölge orta hattın solunda 1,5 cm genişliğinde cilt altı adale devamlı 4-5 cm uzunluğunda bir kenarı keskin; torakal bölge T11-12 hizasında, sol yanda, derin batına nafiz 2 cm genişliğinde bir kenarı keskin kanamalı yaralar, sol göğüs 3-4. kot hizasında bir kenarı keskin 3-4 cm genişliğinde cilt altına nafiz düzgün kenarlı açık yara bulunduğu, ayrıca maktulün yüksekten düştüğü, lomber bölgede ağrı olduğu, maktul acil ameliyata alındığı için film çekilemediği, alkol tespiti yapılamadığı, maktulün hayati tehlikesi olduğunun belirtildiği,

16.07.2006 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; saat 03.25’te bıçakla yaralama nedeniyle Denizli Devlet Hastanesine getirilerek ameliyata alınan ve saat 09.30’da eks olduğu anlaşılan maktulün vücudunda, alın orta kısmında saçlı deriye komşu bölgede 3×3 cm ebadında parşömenleşmiş sıyrık, sağ kaş 1 cm üzerinde 0,5 cm uzunluğunda 2 adet parşömenleşmiş sıyrık, sağ göğüs medialinde ve burun sağında ekimoz, sol aksilla önünde transvers 6 cm uzunluğunda, cilt, cilt altı ve kas dokusunu ilgilendiren sütüre edilmiş kesici alet yarası, sol dirsek posteriorunda 1×1 cm ebadında parşömenleşmiş sıyrık, sol ön kol orta posteromedialde 1×1 cm ebadında parşömenleşmiş sıyrık, sol el bileği sırtında 4×2 cm alanda sıyrıklar, sol el parmakları arka kısmında çok sayıda sıyrık, sağ lomber bölgede 10-11. kaburgalar hizasında, orta çizgiye 11 cm uzaklıkta, 2,5 cm uzunluğunda, medial açısı dar, lateral açısı geniş olan kesici delici alet yarası, sol lomber bölgede 12. kaburga hizasında orta çizgiye 5 cm mesafede, oblik pozisyonda, 3 cm uzunluğunda sütüre edilmiş kesici delici alet yarası, sakrum solunda sütüre edilmiş oblik seyirli 2 cm uzunluğunda kesici delici alet yarası, sol gluteus üst iç kısımda, oblik pozisyonda 3 cm uzunluğunda kesici delici alet yarası, sol gluteus orta kısımda, oblik seyirli 2 cm uzunluğunda kesici delici alet yarası, sağ lomber bölgede, gluteus üst kenarının 5 cm üzerinde, 5×3 cm ebadında çizgisel kırmızı ekimoz, sol gluteus lateralinde, 1 cm çaplı sıyrıklı ekimoz, sol gluteus lateral üst kenarının hemen üzerinde, 4×2 cm ebadında ekimoz, sol diz medialinde, 3×3 cm ebadında ekimoz ve 1 cm uzunluğunda sıyrık, sol ayak lateral malleol üzerinde, 1 cm uzunluğunda sıyrık, sağ ayak 1. metatars üzerinde sıyrık bulunduğu, sakrum solda, sol gluteus üst iç kısımda ve sol gluteus orta kısımdaki kesici delici alet yaralarının aynı açıda oblik olduğu ve her iki açısının dar olduğu, sol lomber bölgede 12. kaburga hizasındaki yaranın her iki açısının dar intibağı uyandırmakla birlikte sütürasyon geçirmiş olması nedeniyle tam değerlendirilemediği, maktulün vücudunda toplam 6 adet kesici delici alet yarası bulunduğu, bunlardan sağ ve sol lomber bölgedeki iki adet kesici delici alet yarasının öldürücü nitelikte olduğu, maktulün vücuduna isabet eden kesici delici alet darbelerine bağlı büyük organ yaralanmasından kaynaklanan iç ve dış kanama nedeniyle öldüğünün belirtildiği,

25.08.2006 tarihli ekspertiz raporunda; … Otelin önünde asfalt üzerinden alındığı belirtilen 3 adet kan örneğinin, maktulden alındığı belirtilen kan örneği ile genotipik olarak uyumlu olduğu, çöp kutusundaki atletlerden alındığı belirtilen kan örneklerinin ise sanıklardan alınan örneklerden farklı olup erkek genotip özelliği gösterdiği bilgilerine yer verildiği,

Adli Tıp Kurumu Denizli Şube Müdürlüğünce düzenlenen 05.04.2007 tarihli raporda; maktulün vücudundaki kesici delici alet yaralarının birden fazla türde kesici-delici aletle husule getirilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu kanaatinin bildirildiği,

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen 10.11.2010 tarihli raporda ise; kesici-delici alet yaralarının tamamının, incelemeye gönderilen ve suçta kullanılan bıçakla husule getirilmiş olabileceği gibi benzer özellikte birden fazla kesici-delici aletle meydana getirilmiş olabileceği, mevcut verilerle aralarında tıbben ayrım yapılamadığının belirtildiği,

Denizli Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.11.2011 tarihli raporda; maktulün vücudundaki kesici-delici alet yaralanması dışındaki küt travmatik lezyonların basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde olduğu tespitine yer verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan … mahkemede; maktul …’in kardeşi olduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini bilmediğini, şikâyetçi olduğunu,

Tanık … savcılıkta; inceleme dışı sanık …’ın babası olduğunu, … Otel isimli iş yerini işlettiğini, olay günü maktul …’in otele geldiğini görmediğini, o sırada bahçede oturduğunu, sonradan otele gelen inceleme dışı sanık …’yi de görmediğini, oğlu …’in yanına gelerek maktul ile …’nin tartıştıklarını söylediğini, daha sonra …’in koşarak yanından gittiğini, bir süre sonra dışarıdan gürültü geldiğini, otelin lokanta tarafından ön kısmındaki yola çıktığında maktulü yaralı hâlde yerde gördüğünü, maktulün yanında kimsenin olmadığını, maktulün arabalara el işareti yaptığını, hemen polisi aradığını, bir süre sonra polislerin ve ambulansın geldiğini, maktulün hastaneye kaldırıldığını, oğlu … ile sanık …’in o sırada otelde olmadıklarını, sabaha karşı otele geldiklerini, olayla ilgili kendisine bir şey söylemediklerini, maktulü inceleme dışı sanık …’nin bıçakladığını duyduğunu, kimden duyduğunu hatırlamadığını,

Tanık … aşamalarda; olay günü tanık …, inceleme dışı sanık … ve sanık … ile birlikte otelin havuzlu bahçesinde bir masada oturdukları sırada biri hamile olan iki kadın ile maktulün müşteri olarak otele geldiklerini, …’in oda göstermek için kendilerini yukarıya götürdüğünü, bu kişileri odaya yerleştirdikten sonra …’in geri geldiğini, bir süre sonra kavga sesleri duyulduğunu, … ile …’in ne olduğuna bakmak için yanlarından gittiklerini, maktulün “… ağabey yapma dur” şeklinde sözler söylediğini, hemen ardından … ile …’in maktulü bahçeden getirdiklerini, maktulle birlikte otele gelen iki kadın ile yanlarında bulunan tanımadığı bir erkeğin otelin dışına doğru gittiklerini, o sırada havuz başındaki masalardan birinde oturan ve …’in babası olan tanık …’ın, … ile …’e maktulü kastederek “Atın bu adamı dışarıya” dediğini, bunun üzerine … ile …’in maktulün koluna girerek maktulü ön kapıdan otel bahçesinin dışına çıkardıklarını, bir süre sonra … ve …’in geri geldiklerini, …’in babası…’ya “Ben galiba adamı öldürdüm” dediğini, …’in de …’e bağırarak “Niye sen de benim gibi dövmedin de adamı bıçakladın” dediğini, bunun üzerine…’nın, … ve …’e “Kaçın buradan, kaybolun” dediğini, arkasından…’nın polisi aradığını, kendilerine de “Siz yabancısınız, bir şey görmediniz, sorarlarsa böyle deyin” dediğini,

Tanık … savcılıkta; olay tarihinde tanık …, inceleme dışı sanık … ve sanık … ile birlikte … Otelin bahçesinde aynı masada oturduklarını, akşam saat 22.00 sıralarında daha önceden tanımadığı maktul ile yanında bulunan iki kadının otele geldiklerini, …’in yanlarından ayrılarak bu kişileri üst kata çıkartıp oda ayarladıktan sonra geri geldiğini, kısa bir süre sonra üst kattaki odadan sesler gelmeye başladığını, üst katın merdivenlerinde otele sonradan gelen inceleme dışı sanık …’nin, … ve …’e bağırarak “Adam kadınları dövdü, bahçeye kaçtı, onu bulup getirin” dediğini, bunun üzerine … ve …’in bahçe içerisinde maktulü aramaya başladıklarını, arka tarafta maktulü yakalayarak geri getirdiklerini, merdiven üzerinde …’nin maktule vurduğunu ve … ile …’e “Bunu dışarı atın” dediğini, bunun üzerine … ile …’in, maktulün koluna girip bulundukları bahçede önlerinden geçerek otelin önüne doğru götürdüklerini, bu arada … ile iki kadının otelden ayrılıp gittiklerini, bu olaylar olurken …’in babası olan ve oteli işleten tanık …’ın havuzun başındaki masada oturmakta olduğunu,…’nın, oğlu …’e durumu sorduğunda …’in “Bu şerefsiz yukarıda kadınları dövmüş” diye cevap verdiğini, bunun üzerine…’nın da … ve …’e maktulü kastederek “Atın bu şerefsizi dışarı ne yaparsanız yapın” dediğini, … ve …’in de maktulü dışarıya doğru götürdüklerini, bir iki dakika sonra maktulün “Ölüyorum, kurtarın beni” diye bağırdığını, akabinde … ve …’in koşarak bahçeden içeri girdiklerini, …’in, babası…’ya “Baba ben adamı vurdum” dediğini, …’in de …’e hitaben “Niye bıçak vurdun, benim de başımı belaya soktun” dediğini, … ile …’in birlikte kaçıp otelden ayrıldıklarını,…’nın da polisi arayarak olaydan sonradan haberi olmuş gibi durumu bildirdiğini, kendilerine de “Siz burada hiçbir şey görmediniz, yabancısınız, herhangi bir şey söylemeyin” dediğini,

Tanık … mahkemede; taraflar arasındaki kavganın dükkânının önünde yaşandığını, bağırtı sesleri duyunca dışarıya çıktığını, sanıklarla maktulün kavga ettiklerini, maktulün sanıklara vurduğunu ve yere yıktığını, maktulün elinde bıçak olduğunu, sanıkların da yaralanmamak için maktulü tuttuklarını, üçünün birlikte yere düştüklerini, yerde debelendikleri sırada maktulde kan gören sanıkların bir anda donakaldıklarını, maktulün yaralı olmasına rağmen yürüyebildiğini, bıçağın yerde kaldığını, ayrıca maktulün sanıklara ağza alınmayacak küfürler ettiğini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; suçlamayı kabul etmediğini, olay yerinde olmadığını, olayın meydana geldiği sırada garson olarak çalıştığı barda bulunduğunu, oradan hiç ayrılmadığını, sanıkları simaen tanıdığını, kendileriyle samimiyetinin olmadığını, sanıkların beyanlarını kabul etmediğini,

İnceleme dışı sanık …savcılık ve sorguda; babası olan tanık …’ın işlettiği …Otel’de garsonluk yaptığını, olay tarihinde saat 21.30-22.00 sıralarında maktul …’in iki kadınla birlikte otele gelerek bir süre restoran kısmında oturduklarını, daha sonra maktulle kadınlar arasında tartışma yaşandığını, kadınlardan birisinin erkek arkadaşı olduğunu bildiği inceleme dışı sanık …’ın da otele geldiğini, maktule doğru silah çektiğini ve tokat attığını, olayın daha fazla büyümemesi için araya girdiğini, … ile tanımadığı iki kadını otelden gönderdiğini, maktulü de göndermek istediğini ancak maktulün …’den korktuğu için dışarı çıkmak istemediğini, otelden ayrılması için ısrar edince maktulün restoran kısmının balkonundan aşağıya atladığını, beton zemine düştüğü için “Yaralandım” diye bağırdığını, hemen otelde çalışan sanık … ile maktulün yanına gittiklerini, maktulü kollarından tutarak caddeye çıkardıklarını, amaçlarının ambulans çağırıp tedavisi için maktulü hastaneye göndermek olduğunu, bu sırada maktulün kendilerine küfredip tehdit içerikli sözler söylediğini ve yumrukla vurmaya başladığını, bunun üzerine … ile birlikte maktule yumruklarıyla vurduklarını, maktulün elini beline attığını görünce üzerinde bulunan siyah saplı ekmek bıçağını çıkardığını, aynı zamanda sanık …’in de üzerinde bulunan siyah saplı, iki tarafı keskin, sustalı bıçağı çıkardığını, maktulü bıçakladığını, neresine vurduğunu bilmediğini, sanık …’in de maktule sustalı bıçakla vurduğunu, maktulün aldığı yaralar sonucu yere düşmesi üzerine sanık … ile beraber otelin üst tarafında bulunan ağaçlık alana giderek saklandıklarını, yaklaşık bir saat sonra sanık … ile birlikte inceleme dışı sanık …’nin yanına gittiklerini, …’nin kendilerini marinada sakladığını, sabah sanık …’le otele geri döndüklerini, hava karardıktan sonra karakola giderek teslim olduğunu, suçta kullandığı bıçağın yerini de gösterdiğini, polise teslim olduğunda sanık …’in otelde işine devam etmekte olduğunu, sonradan sanık …’in de teslim olduğunu öğrendiğini, maktulün kendilerine küfredip tehdit etmesi ve elini beline atması nedeniyle olayın meydana geldiğini,

Savcılıkta alınan ek ifadesinde; önceki ifadelerinde anlatmadığı bir hususun olduğunu, inceleme dışı sanık …’nin kendisine maktulü kastederek “Bu adamı sen öldür, öldürmezsen ben seni öldürürüm” dediğini, ilk başta kabul etmediğini, ancak …’nin kendisine baskı yaparak tehdit ettiğini, kendisini kollayıp saklanmasına yardımcı olacağını söylediğini, bu konuşmalar esnasında sanık …’in yanında olmadığını, …’ye maktulü öldüreceğine dair söz verdiğini, bunun üzerine …’nin otelden gittiğini, daha sonra maktulün yanına giderek maktulü dışarı çıkarmak istediğini, ancak maktulün otel dışına çıkmak istemediğini, maktulle aralarında itişme yaşandığını, o esnada sanık …’in de yanlarına geldiğini, sanık …’le birlikte maktulü dışarı çıkarmaya çalıştıklarını, maktulün kaçarak otelin üst katına çıktığını ve 2,5-3 metre yüksekteki balkondan aşağıya atladığını, yerde bulunan cam kırıkları ve demir parçalarının üzerine düştüğünü, hemen sanık …’le maktulün yanına gidip otel bahçesinin dışına çıkardıklarını, sanık …’in maktule yumruk attığını, kendisinin de üzerinde bulunan ekmek bıçağıyla maktule rastgele vurduğunu, …’in elinde bıçak olup olmadığını bilmediğini, sanık …’e maktulü öldüreceğini söylemediğini, kendisinin maktule vurmaya başlaması üzerine sanık …’in de maktule vurduğunu, Cumhuriyet savcısı tarafından sorulan soru üzerine; sanık …’le maktulü bıçakladıktan sonra üstlerinde bulunan kanlı giysileri çıkartıp …Otel’in önündeki çöp bidonuna attıklarını ve yaya olarak ağaçlık bölgeye giderek bir süre saklandıklarını, çöp bidonunda bulunan kanlı atletlerin kendilerine ait olduğunu, bıçaklama olayına sadece kendisi ile sanık …’in karıştığını,

Mahkemede önceki ifadelerinden farklı olarak; sanık …’in maktule neyle vurduğunu hatırlamadığını, sanık …’te bıçak bulunmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık … savcılıkta; inceleme dışı sanık …’ın arkadaşı olduğunu, …’e yardımcı olmak için …’in babasıyla birlikte işlettiği otele çalışmaya gittiğini, olay tarihinde saat 21.30-22.00 sıralarında maktul …’in iki kadınla birlikte otele geldiklerini, yaklaşık yarım saat sonra odalarından gürültü gelmeye başladığını, … ile birlikte odaya gittiklerini, kadınlardan birinin arkadaşı olan … isimli kişinin de orada olduğunu, maktul … ile … arasında ağız kavgası yaşandığını, … ile birlikte araya girdiklerini, …’yi otelin dışına çıkardıklarını, otel görevlilerinin de maktulü odadan dışarıya çıkarmaya çalıştıklarını, maktulün birlikte geldiği kadınlarla dışarı çıkabileceğini söyleyerek bu kadınları tehdit ettiğini, bunun üzerine … ile birlikte maktulün koluna girerek otelin restoran kısmına götürdüklerini, ancak maktulün bir anda kendilerinden kurtulup balkondan aşağıya atladığını, zeminde bulunan demirlerin üzerine düşerek yaralandığını, “Belim” diye bağırarak sırtını tuttuğunu, … ile birlikte yeniden maktulün kollarına girerek otelin önündeki caddeye kadar çıkardıklarını, bu sırada maktulün dirsekleriyle kendilerine vurmaya başladığını, maktulün …’e yumrukla vurmaya başladığını, …’in de maktule karşılık verdiğini, maktulün saldırgan davranışları üzerine kendisinin de kavgaya katılarak maktule yumrukla vurmaya başladığını, maktulü yeteri kadar hırpaladığını düşünerek vurmayı bıraktığını, ellerinde kan görmesi üzerine baktığında …’in elinde bulunan bıçakla maktulü bel ve kalça hizasından bıçaklarken gördüğünü, …’e “Yeter artık” diyerek kaçmaya başladığını, 50 metre kadar gittikten sonra durduğunu, peşinden …’in de geldiğini, birlikte otelin ilerisindeki ağaçlık alana gittiklerini, yarım saat kadar saklandıklarını, …’in kendisinden suçu üzerine almasını istediğini, kendisini tehdit ettiğini, bu konuşmadan sonra …’nin yanına gittiklerini ve durumu anlattıklarını, …’in …’ye “Tartıştığın adamla kavga ettik. Kendisini 5-6 yerinden bıçakla yaraladım. Zannedersem öldü” dediğini, …’nin de “Korkmayın bir şey olmaz” dediğini, sabaha kadar …’nin yanında kaldıklarını, sabah otele döndüklerini, akşam saatlerinde …’in polise giderek teslim olduğunu, olayda kesinlikle bıçak kullanmadığını, …’in savcılık ve sorgudaki ifadelerini kabul etmediğini, polis tarafından tutulan 17.07.2006 tarihli tutanağı da kabul etmediğini, yakalandığı ana kadar iki gece uykusuz kaldığını ve alkollü olduğunu, yorgunluğu ve alkolün verdiği tesirle polislere ne söylediğini bilemediğini, olay yerinin yakınındaki çöp kovasında bulunan atletlerin kendisine ait olmadığını,

Mahkemede bu beyanlarına ek olarak; maktul kendisine yumruk ile vurduğu için hatırladığı kadarıyla maktule üç defa yumrukla vurduğunu, poliste kendisine baskı yapıldığını, bu yüzden polislere çift tarafı keskin, siyah saplı, sustalı bıçakla maktule vurduğunu söylemek zorunda kaldığını, kavga sırasında …’i uyarması üzerine …’in maktulü bıçaklamayı bıraktığını, inceleme dışı diğer sanık …’nin …’i azmettirdiğini sonradan öğrendiğini,

Savunmuştur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinin birinci fıkrasında “(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.” şeklindeki hüküm ile müşterek faillik düzenlenmiştir.

Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.

Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:

1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.

2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.

Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.

Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira müşterek faillikte aranan en önemli unsurlardan birisi, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmasıdır.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Kasten öldürme suçundan hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşen inceleme dışı sanık …’ın, babası olan tanık …’ın işlettiği …Otel’de çalıştığı, …’in arkadaşı olan sanık …’nın olaydan birkaç gün önce …’e yardımcı olmak amacıyla otele gelerek çalışmaya başladığı, 16.07.2006 tarihinde saat 21.30-22.00 sıralarında maktul … ile birlikte kimlik bilgileri tespit edilemeyen iki kadının otele geldikleri, …’in, maktul ve iki kadını bir odaya yerleştirdikten sonra sanık … ile birlikte otelin bahçesine dönerek tanıklar Gülüzar ve Gülşen’le oturmaya devam ettikleri, kısa bir süre sonra maktul ve yanında bulunan kadınların odasından gürültü gelmesi üzerine … ile sanık …’in yukarıya çıktıkları, bu sırada kimlik bilgileri tespit edilemeyen kadınlardan birisinin arkadaşı olan inceleme dışı sanık …’nin de otele geldiği ve maktul ile … arasında tartışma yaşandığı, … ile sanık …’in araya girmeleri üzerine …’nin iki kadını da yanına alarak otelden ayrıldığı, … ile sanık …’in maktul …’i de otelin dışına çıkarmak istedikleri, ancak …’den korkan maktulün otelden ayrılmak istemediği, bunun üzerine tanık…’nın da maktulün dışarı çıkartılması yönündeki talimatları doğrultusunda … ile sanık …’in maktulün koluna girerek onu dışarı çıkarmaya çalıştıkları, bu sırada başına bir şey gelmesinden korkan maktulün, … ve sanık …’ten kurtularak 3-4 metre yüksekteki balkondan otelin bahçesine atladığı ve belini incittiği, hemen bahçeye inen … ile sanık …’in tekrar maktulün koluna girerek bahçe kapısının dışına götürdükleri, burada maktul ile … ve sanık … arasında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine …’in elinde bulunan bıçakla, sanık …’in de yumruklarıyla maktulü yaraladıkları ve olay yerinden kaçtıkları, hastaneye kaldırılan maktul …’in kesici delici alet darbelerine bağlı büyük organ yaralanmasından kaynaklanan iç ve dış kanama sonucu öldüğü olayda; sanık …’in, otelde taşkınlık çıkaran maktulü dışarı atmak için inceleme dışı sanık … ile birlikte maktulün koluna girmesi, sanıkların dışarı çıkmak istemeyen maktulü zorlamaları üzerine maktulün başına bir şey geleceğinden endişe ederek 3-4 metre yüksekteki balkondan aşağıya atlaması, yere düşen maktulün peşinden giden sanıkların, maktulü bu sefer de otel bahçesinden dışarı çıkarmaya çalışmaları, bu sırada sanıkların maktulü darbetmeleri birlikte değerlendirildiğinde, olayın başlangıç ve gelişimine göre her iki sanıkta da birlikte maktule yönelik suç işleme kararlarının olduğu; öte yandan sanık …’in olayda başka bir bıçak kullandığı hususu her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanmamış ise de, sanık …’in, maktulün inceleme dışı sanık … tarafından defalarca bıçaklandığını görmesine rağmen, aynı anda maktulün direncini kıracak şekilde sanığın maktulü dövmeye devam etmesi, olayın sonuna doğru sanık …’e hitaben “Yeter artık” şeklindeki sözünden başka inceleme dışı sanık …’i engellemeye yönelik herhangi bir davranışta bulunmadığı gibi maktule yumruk atarak darbetmek ve sanık …’in yanında yer alarak yaşça küçük olmalarına rağmen iri yapılı olan maktule karşı sayıca üstünlük sağlayıp maktulün savunmasını zaafa uğratması ve suçu işledikten sonra maktulü gece vakti yaralı bir hâlde olay yerinde bırakıp sanık …’le birlikte kaçması karşısında, sanık …’in, inceleme dışı sanık … ile birlikte suçun işlenişi üzerinde ortak hâkimiyet kurduğu anlaşıldığından, öldürme suçunu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesinin birinci fıkrası anlamında müşterek fail olarak işlediğinin kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla sanık …’in eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu anlaşıldığından Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç karşısında ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.

Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.