Mal Rejiminin Tasfiyesi

Mal Rejiminin Tasfiyesi - Kayseri Boşanma Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacaklar

Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir. Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin tasfiyesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir. Mal rejiminin tasfiye tarihi, karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm (rayiç) değeri belirlenmelidir. 

Aile hukuku davalarında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır. 

Boşanma davası ve aile hukuku uyuşmazlıklarında taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, 15 yılı aşkın deneyimi ve boşanma avukatı kadrosu ile müvekkillerimize avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kişisel Eşyalar, Mal Rejimi Tasfiyesinden Önce de İstenebilir

Eşlerden her biri kişisel eşyalarını mal rejimi sona ermeden de isteyebilir. Bu istek mal rejiminin tasfiyesi halinde istenebilecek “değer artış payı ” veya ” katılma alacağı ” olarak değerlendirilemez.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2010/22037 Karar No: 2011/21890 Karar Tarihi: 13.12.2011

Mahkemesi: … 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanunu’nun 184/3. maddesi gereğince davacı-davalının kabul beyanının sonuç doğurmayacağına ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi koşullarının da gerçekleşmemiş bulunduğunun anlaşılmasına göre davacı-davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı-davalı kadın, kendisine ait olduğunu iddia ettiği çeyiz eşyalarının iadesini istemiş ve nispi harçta yatırmıştır. Eşlerden her biri kişisel eşyalarını mal rejimi sona ermeden de isteyebilir. Bu istek mal rejiminin tasfiyesi halinde istenebilecek “değer artış payı ” veya ” katılma alacağı ” olarak değerlendirilemez. Bu dava hakkında taraf delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.12.2011

Mal Rejimi Tasfiyesinde Eşya/Malın Karara En Yakın Tarihteki Rayiç Bedeli Esas Alınır

Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir. Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin tasfiyesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir. Tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2021/5662 Karar No: 2021/9119 Karar Tarihi: 06.12.2021

Mahkemesi: Aile Mahkemesi

Dava Türü: Ziynet ve Katılma Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın ve davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelemesinde;

Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı kadının temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu mad.235/1). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir (TMK mad.228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK mad.227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK mad.232 ve 239/1) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, mahkemece, dava konusu aracın hasarlı çıkması nedeniyle iade edilmesi nedeniyle ödenen bedelin ilk karar tarihi (03.12.2015) ile son karar tarihi (10.11.2020) arasında geçen sürenin uzunluğu dikkate alındığında değerin güncelliğini yitirdiği anlaşılmakla, araç nedeniyle ödenen bedelin tasfiye tarihi itibariyle (bozma ile de günceliğini yitireceğinden verilecek karar tarihine en yakın tarih itibariyle) sürüm (rayiç) değerinin belirlenerek, buna göre artık değere katılma alacağına hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalı erkeğe yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, ve 292.10 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06.12.2021

Mahkemece Tasdik Edilmeyen Protokole İtibar Edilemez

Boşanma davasında dosyaya sunulan protokol mahkemece tasdik edilmeyip, anlaşmalı boşanma şartları oluşmadığından çekişmeli boşanma gerçekleştiğinden protokoldeki beyanlara, feragata itibar edilemez.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Esas No: 2018/9159 Karar No: 2019/9855 Karar Tarihi: 05.11.2019

Dava Türü: Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak

Mahkemesi: … 4. Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 4. Aile Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.10.2019 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı … asil ve vekili Av. … ve karşı taraftan davalı … asil ve vekili Av. … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, davacının evlilik birliği içinde elde ettiği gelirini davalı eşe, para biriktirmek ve ev almak amacıyla verdiğini, davalının ise bankalarda birikim yaptığını, … Bankasında 2010 yılında yaklaşık 66.000 Dolar paraları bulunduğunu, boşanma aşamasında paranın taraflarca eşit oranda bölüşüleceği konusunda anlaştıkları halde davalının herhangi bir miktar vermediğini açıklayarak, evlilik birliği içinde biriktirilen ve bankada bulunan paraların tespitinin yapılarak, davacıya düşen miktardan fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsilini istemiştir.

Davalı … vekili, tarafların boşanma davası sırasında birlikte düzenledikleri 24.01.2012 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün 4. maddesi ile edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca tarafların taleplerinin olmayacağı yönünde karşılıklı olarak anlaştıklarını, mahkeme içi ikrar söz konusu olduğunu, mahkeme içi ikrarın kesin delil olup, aynı konulara ilişkin yeniden talepte bulunulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, tarafların TMK’nin 166/1. maddesi uyarınca boşandıkları, boşanma ile birlikte tarafların mal rejiminin tasfiyesine ilişkin yapmış oldukları anlaşmanın, hakim huzurunda ikrar niteliğinde olduğu ve tarafları bağlayacağı, her ne kadar somut olayda anlaşmalı boşanma şartları oluşmamış ise de, protokoldeki mal rejiminden herhangi bir hak ve alacağının olmadığına ilişkin davacı beyanına rağmen, aradan dört yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra yeniden mal rejiminin tasfiyesinin istenilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından esas yönünden, davalı vekilince vekalet ücreti ve ihtiyati tedbir yönlerinden karar istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi; tarafların boşanmalarına ilişkin … 2. Aile Mahkemesi’nin 30.03.2012 tarihli ve … sayılı dosya kapsamındaki tarafların imzalı beyanları dikkate alındığında bu beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, mahkeme içi ikrarla taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili düzenleme yapıldığının, bu beyanların kendilerini bağlayacağının, tek taraflı bu beyanlardan dönülemeyeceğinin, böylece görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca boşanma dosyasında davacı erkeğin, gerek davalı kadının imzasını içeren protokoldeki düzenlemeye, gerekse mahkemeye gönderdiği benzer açıklamaları ve ikrarı içeren dilekçesindeki beyanına güvenerek boşanmayı kabul ettiğine göre, artık kadının bu açıklamaları ve beyanları yok sayarak, görülmekte olan bu davayı açması ve talepte bulunması “Dürüst davranma” kuralına aykırılık teşkil ettiğinden, davacı kadının dürüstlük kuralına aykırı davrandığının, bu durumun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin kabulü gerektiği, diğer yandan davacının doğmamış haktan feragat edemeyeceği ileri sürülebilirse de; boşanma nedeniyle eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının dava tarihi itibarıyla sona ermekte olup mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibarıyla doğacağı ancak bu hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerektiği, bu durumda davacı kadının beyanlarının boşanma davasının yargılaması devam ederken yapıldığı anlaşıldığına göre doğmamış haktan söz etmenin de mümkün olmadığı gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde boşanma dosyasındaki beyanlara değer verilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, davanın reddinin ön şart gerçekleşmediğinden red olarak kabulü gerektiği bu nedenle ön şart yokluğu gözetildiğinde, davalı yararına kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince 1.980 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığından, ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş olması da doğru olduğundan davalı vekilince yapılan istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, boşanma davasında sunulan 24.01.2012 tarihli protokolde geçen beyanların hukuki nitelendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Protokolün ikinci bendinde taraflar üzerinde kayıtlı bulunan taşınır ve taşınmazların boşanmadan sonra yine kendi üzerlerinde kalacağı ve tarafların işbu boşanma nedeni ile birbirlerinden tazminat adı altında herhangi bir ödence talep etmediklerini, dördüncü bendinde ise, tarafların edinilmiş mallarda katılma rejimi uyarınca bir taleplerinin olmayacağı kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde erkek tarafından boşanma dava dilekçesiyle birlikte ilgili protokolün Mahkemesine sunulduğu, kadının cevap dilekçesinde ise boşanma protokolüne atıfta bulunarak boşanma protokolü esaslarına bağlı kalarak boşanmak istediğini bildirdiği ve taraflar arasında protokolün imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki boşanma dava dosyası incelendiğinde taraflar arasındaki boşanmanın anlaşmalı olarak gerçekleşmediği, kadının protokole atıfta bulunduğu cevap dilekçesi dışında mal rejimi tasfiyesine dair dilekçesi yahut beyanı bulunmadığı, taraflarca sunulan protokol Mahkemece tasdik edilmediği gibi dosyada tanık dinlendiği, sonuç olarak TMK’nin 166/1 maddesine dayalı olarak tarafların boşanmasına karar verildiği ve hüküm ikinci fıkrasında “Taraflar karşılıklı olarak kendileri için nafaka, maddi ve manevi tazminat talep etmedikleri için bu konularda karar verilmesine yer bulunmadığına,” hususunun karara bağlandığı, bu hükmün taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği sabittir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin haklara yönelik tarafların anlaşmalı boşanma için mahkemeye sundukları ve tasdik edilmeyen porotokol dışında beyanları bulunmamaktadır.

24.01.2012 tarihli protokol tanzim edilerek anlaşmalı olarak (TMK mad. 166/3) açılan anlaşmalı boşanma davasının yargılaması sırasında davalının duruşmaya gelmemesi sebebiyle dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK mad.166/1) nedenine dayalı boşanma davasına dönüşmüştür. Mahkemece tanıklar dinlenerek şiddetli geçimsizlik nedeniyle Türk Medeni Kanunu‘nun 166/1. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmiştir. Anlaşmalı boşanma koşulları oluşmadığından davaya devam edilip boşanmaya karar verildiğine ve boşanmanın mali hükümlerinin düzenlendiği boşanma protokolü taraflarca mahkemeye verilmiş olmasına rağmen hakim tarafından uygun bulunup hüküm fıkrasında tasdik edilmeyen protokol hükümsüz kalmıştır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra davalı erkeğin banka hesaplarındaki para yönünden davacının katılma alacağı talebinin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan yönlerden hüküm usul, Yasa ve Daire uygulamasına aykırı bulunmuş olup bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.