Seçim Döneminde Parti ve Adayların Leh veya Aleyhinde Memurların Propaganda Yapması Suç mu

Seçim Döneminde Parti ve Adayların Leh veya Aleyhinde Memurların Propaganda Yapması Suç mu - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Ağır Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Seçim Döneminde Memurların Propaganda Yapması Suç mu

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun

Adaylık hükümlerine aykırı hareketler ve propaganda yapamayacak olanlar – Madde 154

Özel kanunların adaylık koyma hususunda kabul ettiği esas ve şekillere uymaksızın adaylıklarını koyan memurlar ve yargıçlarla, adaylığını koymak için ordudan ayrılma isteğinde bulunmuş ve bu istekleri kabul edilmiş olmasına rağmen herhangi bir sebeple görevinden fiilen ayrılmadan veya resmi elbisesiyle propaganda yapan veya bu mahiyette herhangi bir harekette bulunan subaylar, askerî memurlar ve astsubaylar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.

Yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlarla, askerî şahıslar ve bu Kanunun 62 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı memur ve hizmetlilerin özel kanunlarına göre ilan olunan seçimin başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadar bir siyasi parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları halinde, fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

63 üncü maddede belirtilen yasaklara uymayanlar altı aydan bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Matbua dağıtımı – Madde 62

El ilanı mahiyetindeki matbuaları dağıtacak kimselerin seçme yeterliğini haiz olmaları şarttır.

Devlet, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseseler, İktisadi Devlet teşekkülleri ve bunların kurdukları müesseseler ve ortaklıkları ile diğer kamu tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışanlar, ilan dağıtamazlar.

Seçim süresince yapılamıyacak işler – Madde 63

62 nci maddede sayılanlarla, umumi menfaatlere hadim cemiyetler ve bunlarda görev almış bulunan memur ve hizmetliler seçimlerde de tarafsızlıklarını muhafaza etmek zorundadırlar.

Yukarıda yazılı olanların, 5830 sayılı Kanunda yazılı yasak hükümleri saklı kalmak üzere seçim süresince :

a) Siyasi partilere veya adaylara her ne nam ile olursa olsun bağış ve yardımlarda bulunmaları,

b) Memur ve hizmetlileriyle her türlü araç ve gereç ve imkanlarını siyasi bir partinin veya adayın emrinde veya her hangi bir siyasi faaliyette çalıştırmaları, kullanmaları veya kullandırmaları yasaktır.

Birinci fıkrada yazılı olanlarla, Bankalar Kanununa tabi teşekküllerin, siyasi bir partinin lehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyuna tesir etmek maksadiyle her türlü yayınlarda bulunmaları yasaktır.

Daha önce basılmış ve yayınlanmış ve yukarıki fıkradaki mahiyeti taşıyan her türlü kitap, broşür, afiş ve bunlara benzer yayınlar da aynı hükme tabidir.

Seçim Döneminde Parti ve Adayların Leh veya Aleyhinde Memurların Propaganda Yapması Suç mu

Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2015/625 Karar No: 2018/118 Karar Tarihi: 27.03.2018

Mahkemesi: Ceza Dairesi

İçtihat Metni

İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 11.05.2015 gün ve 1-1 sayı ile sanık …’ın 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a muhalefet suçundan beraatine oyçokluğuyla karar verilmiş,

Karşı Oy Gerekçesi

Daire Üyesi S. Pehlivan;

“Sanık hakkında 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 8/1. maddesi gereğince, 5 yılda bir yapılması gereken ve 30 Mart 2014 Pazar günü yapılacak olan mahalli idareler seçimlerine ilişkin, Yüksek Seçim Kurulunun 22.12.2013 gün ve 28859 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 576 sayılı kararında, mahalli idareler seçiminin başlangıç tarihinin 1 Ocak 2014 Çarşamba günü, seçim propagandası serbestliğinin başlangıç tarihinin ise 20 Mart 2014 Perşembe günü olarak belirlendiği, Kütahya Valisi olan şüphelinin seçimin başlangıç tarihinden sonra 11.03.2014 tarihinde, Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen ambulansların dağıtım töreninde yaptığı konuşmada; Simav ilçemizde hastane yapmakla ilgili süreci başlattık ama maalesef bunu da buradan söylemek zorundayım artık, Simav Belediye Başkanının karşı çıkması nedeniyle Simav’da bugüne kadar hala hastane inşaatına başlayamadık.” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyanın yerel televizyon ve gazatelerde yayımlandığı, yerel seçimlerin hemen öncesinde vali tarafından yapılan bu açıklamanın yerel seçimlerde oy kullanacak seçmen üzerinde şikâyetçi aleyhine etki yaratacak nitelikte olduğu, nitekim belediye başkanı olan şikâyetçinin seçimi kaybettiği, böylece seçim süresince tarafsızlığını korumak zorunda olan ve hiçbir parti veya bağımsız adayın leh ve aleyhinde herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaması gereken şüpheli valinin bu açıklamasıyla seçim yasaklarına uymayarak 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a aykırı hareket ettiği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

Kütahya Valisi olarak görev yapan sanığın iddianamede belirtilen fiili işlediği hususunda bir tereddüt bulunmamakta olup, sanığın fiilin sübutuna yönelik herhangi bir itirazı da mevcut değildir.

Burada tartışılması gereken husus fiilin hukuki niteliğinin tesbiti ve sanığa atılı suçun manevi unsurunun oluşup oluşmadığına ilişkindir.

Öncelikle bu suçun faili 298 sayılı Kanun’un 154/2. maddesinde yazılı kişiler yani askeri şahıslar ile aynı kanunun 62. maddesinin 2. fıkrasında yazılı memur ve hizmetliler olabilecektir. Suç tarihinde Kütahya Valisi olan sanığın bu kapsamdaki kamu görevlilerinden olduğu hususunda bir tereddüt yoktur.

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 154/2. maddesinde Yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlarla, askerî şahıslar ve bu Kanunun 62. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı memur ve hizmetlilerin özel kanunlarına göre ilan olunan seçimin başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadar bir siyasi parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları halinde, fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Madde metninde yer alan;

Propaganda; çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar bütünü olup, bir fikrin her çeşit vasıtayla hedef kitleye telkin edilmesi şeklinde tarifi mümkündür.

Telkin: Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama, birisinin zihnine bir şeyler yerleştirme, bir fikri aşılamaya çalışma anlamlarını içermektedir.

Tesir: Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, bir şeyin verdiği izlenim gibi anlamları muhtevidir.

Suç tarihinde Kütahya Valisi olan sanığın, seçim takvimi içinde kalan zamanda ve bir sonraki mahalli idareler seçiminde Demokrat Parti’den Belediye Başkanı adayı ve o tarih itibariyle görevdeki belediye başkanı olan müdahille ilgili olarak, Simav İlçesine Devlet Hastanesi yapılmamasından müdahili sorumlu tuttuğu, bu konudaki konuşmayı Kütahya ilinde yaptığı ve daha sonra Tunçbilek beldesinde de aynı konuşmayı tekrarladığı anlaşılmaktadır. Sanığın yaptığı konuşmanın yapılacak seçimi etkilemeye yönelik olduğu, tanımları verilen propaganda, etki veya tesirde bulunma fiillerinin unsurları itibarıyle oluştuğu görülmektedir.

Bu kapsamda, sanığın müdahille ilgili yaptığı konuşma seçmen iradesi üzerinde tesir gücü olduğu değerlendirilerek, bir siyasi parti tarafından seçim broşürüne konu edilmiştir. Bu da başlı başına sanığın beyanlarının, tarafsızlığıyla bağdaşmadığını, bir adayın aleyhinde tesir ve telkin mahiyetinde olduğunu ortaya koymaktadır.

298 sayılı Kanun’un 154/2. maddesi sanığın da içinde bulunduğu bir kısım kamu görevlileri açısından seçim takvimi içinde adaylarla ilgili beyan ve mesajlarında tarafsızlık ilkesine bağlı olmaları hususunda diğer kişilere nazaran daha hassas olmaları şeklinde bir yükümlülük getirdiğinden sanığın beyanlarının ‘eleştiri özgürlüğü’ kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir.

Öte yandan sanığın yaptığı görev, müdahilin Kütahya ilinin en büyük ilçelerinden birinin Belediye Başkanı olması itibariyle, sanığın bir sonraki mahalli idareler seçimlerinde müdahilin Belediye Başkanı adayı olduğunu bilmediğine ilişkin savunmasının da inandırıcı olmadığı anlaşılmaktadır.

İzah olunan nedenlerle sanığa atılı fiilin gerek maddi gerekse manevi unsurları itibariyle oluştuğu ve suçun sübut bulduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun ‘sanığın beraatine’ dair kararına katılmıyorum.”

görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

Hükmün katılan … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istemli 29.06.2015 gün ve 1-1 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:

Katılan …’ın 30.03.2014 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçiminde, yürütmekte olduğu Simav Belediye Başkanlığı görevi için tekrar aday olduğu, sanık …’ın ise Kütahya Valisi olarak görev yaptığı,

Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinde yapılan depremsellik araştırması sonucunda bazı blokların yıkılmasının uygun görüldüğü, 19.05.2011 tarihinde Simav ilçesinde meydana gelen 5.9 şiddetindeki deprem nedeniyle de hastane binasının A ve B bloklarının yıkılmak zorunda kalındığı ve iki yüz yatak olan kapasitenin yüz otuz yatağa düştüğü, bunun üzerine Kütahya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce 11.08.2011 tarihli yazı ile Sağlık Bakanlığından yeni hastane binasının yapılmasının talep edildiği, bu talep üzerine Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığının 09.09.2011 tarihli yazı ile ilçede tespit edilecek hastane yapımına uygun arsa alternatiflerinin bildirilmesinin istendiği, bu istek doğrultusunda Kütahya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce 20.10.2011 tarihli yazı ile alternatif arsa listesinin bildirildiği,

Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Daire Başkanlığının 01.12.2011 tarihli yazısında; Simav İlçesinde hastanenin yapılacağı arsanın tespiti için personel görevlendirildiği, bu kapsamda mevcut hastane arsası, Belediyeye ait fuar alanı, terminal bulunduğu alan ve şahıslara ait arazilerin incelendiği, fuar alanının uygun olmasına rağmen Belediye Başkanının bu hususta olumsuz görüş bildirdiği, bu nedenle en uygun arsanın, gerek konum ve ulaşım kolaylığı, gerek halkın alışkanlığı, gerekse de gözle yapılan zemin değerlendirilmesi açısından mevcut hastanenin bulunduğu arsanın bitişiğindeki belediyeye ait yaklaşık dört dönümlük park alanının da dahil edilmesiyle hastane yapımına uygun olduğunun belirtilip bu hususta gerekli işlemlerin yapılmasının istendiği,

Bu istek üzerine yapılan başvuru sonrasında Simav Belediye Meclisinin 05.01.2012 tarihli kararı ile park alanına eşdeğer başka bir alan bulunmadığından bahisle imar değişikliği talebinin reddine oyçokluğuyla karar verip hastane binasının mevcut hastane arsası üzerine yapılması durumunda 54 nolu parselin Sağlık Bakanlığına bedelsiz olarak devredileceğinin belirtildiği,

Mülkiyeti Belediye Başkanlığına ait olan Leylekkürü mevkiindeki fuar alanı olarak görünen arsanın bir kısmı için yapılan imar değişikliği talebinin de Belediye Meclisi tarafından 09.02.2012 tarihli kararı ve oyçokluğu ile reddedildiği,

Bu gelişmeler sonrasında Sağlık Bakanlığının 07.06.2012 tarihli yazısı ile 2009 yılından beri yapılan araştırmalarda hastane yapımına uygun arsa temin edilemediğinin, teknik elemanların yaptığı saha araştırmasında mülkiyeti Spor Genel Müdürlüğüne ait olan ve spor tesisi alanı olarak görünen Hisarardı Mahallesindeki arsanın hastane yapımı için uygun olduğunun bildirilip bu hususta gerekli işlemlerin yapılmasının istendiği, bu istek üzerine yapılan başvuru sonrasında Simav Belediye Meclisinin 05.07.2012 tarihli kararı ile imar değişikliği talebinin reddine oyçokluğuyla karar verildiği,

Bunun üzerine Kütahya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 30.07.2012 tarihli yazısı ile ilçede hastane yapımı ile ilgili süreç açıklanıp mülkiyeti Belediye Başkanlığına ait Leylekkürü Mevkiindeki taşınmazın bir kısmının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca nazım imar planı yapılarak hastane alanı olarak ayrılmasının Sağlık Bakanlığından talep edildiği,

Talep sonucu beklenirken Belediye Meclisinin 11.09.2012 tarihinde hal ve pazar alanının, 19.01.2013 tarihinde ise otogar alanının sağlık tesisi alanı olarak imar değişikliğine karar verip otogar alanı niteliğindeki arsa ile ilgili Kamu Hastaneler Kurumu ile bir protokol yapıldığı, ancak alınan bu kararlar doğrultusunda bir girişimde bulunulmadığı,

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünün 25.04.2013 tarihli yazısı ile Leylekkürü Mevkiindeki arsaya ilişkin imar plan değişikliği teklifinin uygun görülerek 22.04.2013 tarihli makam oluru ile onaylandığı, bunun üzerine katılanın Simav Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü adına 05.06.2013 tarihli yazı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yapmış olduğu imar planı değişikliklerine itiraz ettiği, yapılan itirazın Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 24.07.2013 tarihli makam oluru ile reddine karar verildiği,

Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğünün 02.10.2013 tarihli yazısı ile bahsi geçen arsa üzerinde kamulaştırma işlemlerinin başlatılmasının istendiği, bu istek üzerine Kütahya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 07.10.2013 tarihli yazısı ile re’sen sağlık alanı olarak tespit edilen arsanın maliye hazinesine devrine muvafakat edilmesinin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Taşınmaz mala; kaynak veya irtifak hakkına ihtiyacı olan idare, 8’inci madde uyarınca bedeli tespit eder. Bu bedel esas alınarak ödeyeceği bedeli de belirterek mal sahibi idareye yazılı olarak başvurur. Mal sahibi idare devire muvafakat etmez veya altmış gün içinde cevap vermez ise anlaşmazlık, alıcı idarenin başvurusu üzerine Danıştay ilgili idari dairesince incelenerek iki ay içinde kesin karara bağlanır.” hükmü uyarınca Simav Belediye Başkanlığından talep edildiği, Belediye Başkanlığınca altmış gün içinde cevap verilmemesi sebebiyle Kütahya Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 24.12.2013 tarihli talebi ile uyuşmazlığın çözümü için Danıştay’a başvurulduğu,

Danıştay’da bu talebe ilişkin hukuki süreç devam ederken Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kütahya iline tahsis etmiş olduğu yedi adet ambulansın 11.03.2014 tarihinde yapılan dağıtım töreninde kürsüye davet edilen sanık yaptığı konuşmada;

“Sayın vekilim, çok değerli çalışma arkadaşlarım, çok aziz Kütahyalılar, ben de bu soğuk günde en kalbi duygularımla hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bugün hayırlı bir hizmetin devreye sokulması için böyle bir programı tertip etti arkadaşlar. Ben tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Uzun zamandan beri sağlıkta dönüşümle ilgili yapılan çalışmaları özellikle ilimizde kendi imkânlarımızda dahil olmak üzere bunları da katmak suretiyle yerel imkânları da katmak suretiyle yapılan çalışmaları an be an beraber gerçekleştirdik. Bunun mutluluğunu hep beraber yaşadık. Çok küçük gibi gelebilir ama alınan bir takım cihazlar biraz önce sayın vekilimiz bir tıp profesörü olarak bunu söylemesinden sonra benim çok fazla bir şey söylememe gerek kalmaz ama aldığımız cihazlar, Sağlık Bakanlığımızın gönderdiği cihazlar bu ilçelerimiz dahil olmak üzere bugün birçok hastalığın teşhisinde en büyük yardımcı ve destek olmaktadır. Yine bugün ilimizde 700 yataklı devlet hastanesi inşaatıyla ilgili çalışmalar başlamıştır. Bunun ihale süreci inşallah yakın bir zaman içerisinde yapılacak, temeli atılıp, Kütahya Merkezde mevcut hastaneye ilave olarak 700 yataklı bir hastaneyi daha aziz milletimizin hizmetine sunmuş olacağız. Geçen Sayın Başbakanımızın ilimizi ziyaretlerinde Sağlık Bakanımıza verdiği talimatla bu gerçekleşmiş oldu. Bunun yanında bir ilave hizmet daha almış olduk. O da Yoncalı’da mevcut fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezine ilave olarak yeni 100 yataklı bir hastaneye daha inşallah kavuşmuş olacağız. Bu belki biraz gecikmemizin de bize faydası olmuş oldu.

Sayın Başbakanımızın burada valilikte yaptığımız toplantıda verdiği talimat neticesi inşallah bunu da hayata geçirmiş olacağız. Arsa ile ilgili şu anda çalışmaları başlattık. Yine bildiğiniz gibi Tavşanlı’da hastane inşaatımız bitmiştir. İnşallah yakın bir zaman içerisinde geçici kabulü tamamlanıp, hizmete sunacağız. Yine Simav ilçemizde hastane yapmayla ilgili süreci başlattık. Ama maalesef buradan bunu da söylemek zorundayım artık. Belediye Başkanımızın karşı çıkması nedeniyle Simav’da bugüne kadar hala hastane inşaatına başlayamadık. Kısır çekişmelerden dolayı yapılan hizmeti engellemelerden dolayı maalesef yapamadık. Ama bugün yine aynı şekilde Gediz ilçemizde inşaat, devlet hastanesi inşaatımız devam etmektedir. O nedenle biz hizmetin yapılmasının yönünde emek ve destek veren herkesin herkese şükranlarımızı buradan ifade etmek istiyorum. İnşallah bu yapacak olduğumuz hizmetlerle beraber insanlarımız en iyi hizmete kavuşmuş olurlar. Buradan baştan bir husus daha belirtmek istiyorum. Bu tüm toplumumuzda maalesef var. 112 acil çağrı merkezine gereksiz zamanlarda gereksiz kişiler belki bazen telefon adresi dahi sormaktalar. O nedenle bunu çoluk çocuğumuza herkese buradan tekrar ifade etmek istiyorum, 112 acil çağrı merkezini lüzumsuz yere meşgul etmeyelim. Çok acil bir durum olabilir, sizlerin yüzünden gecikme olabilir. O nedenle böyle bir şeye girmeyelim. Yine çok zaman zaman bugün aldığımız ambulanslarla da filomuzu yeniliyoruz ama trafik kurallarına uymadığımız zaman özellikle ambulanslarımızın geçiş üstünlüğüne dikkat etmemiz lazım. Siren ve acil durumlarda siren çaldığında acil durumlarda trafikte bulunan tüm vatandaşlarımızın duyarlılık göstermesini buradan tekrar ifade etmek istiyorum.

Bugün burada ilçelerine ve 112 merkezlerine gönderilecek olan ambulanslar Sağlık Bakanlığımız tarafından alınan 7 ambulans, İl Özel İdaresi tarafından alınan 1 ambulans ve dün akşam geldi 1 ambulansımız daha var onu da planladık. Onunda işlemlerini tamamladıktan sonra yani işlemlerde şudur; aldığımız ambulansların tamamının sigorta ve tüm işlemlerini yapıp ondan sonra teslim ediyoruz. Çünkü kazaya maruz kaldığı zaman hukuki sıkıntıları yaşamasın diye onu da inşallah bir ay içerisinde bir aya kalmaz bir aya kalmadan onu da teslim etmiş olacağız ve böylelikle bugün itibariyle de 59 ambulansımız milletimizin hizmetinde olacak. Ambulanslar karadan yapılan ambulanslar var, bildiğiniz gibi bunun yanında ambulans hizmeti olarak helikopter ambulans hizmetlerini veriyoruz. Yine bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı nerede var ise gerek yurt içi gerek yurt dışı ambulans uçaklarla da bu milletine hizmet etmeye gayret etmektedir. Bu mevcut imkânları, sizlerden topladığımız vergileri yine sizlerin hizmetinize sunmaktayız. Burada İl Genel Meclisimize de teşekkür etmek istiyorum. Ambulans, umke araçları, yine AFAD’a kurtarma araçları, yine geçen programda belki söylemeyi unutmuştum, gıda kontrol aracı, sağlıklı beslenme adına gıda kontrol aracı alımı gerçekleştiriyoruz. Son üç yılda özellikle çok büyük katkı ve destek verildi. Ben buradan tüm İl Genel Meclisi üyesi arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Aynı hizmetin bundan sonra da devam etmesini temenni ediyorum.

Bugün buradaki gerçekleştirdiğimiz ambulansla beraber ambulans hizmetindeki geldiğimiz noktayı ben tekrar buradan ifade etmek istemiyorum ama bugün itibariyle ilimizin genel sağlık sistemiyle ilgili sağlık sistemiyle ilgili bir takım bilgileri sizlere vermek istiyorum. Yine geçenlerde hatırlarsanız Kasım ayında burada bir program gerçekleştirmiştik. Zafer Kalkınma Ajansıyla Halk Sağlığı Müdürlüğümüz bu proje kapsamında mobil mamografı cihazı alıp burada teslim etmiştik. Bunu ne yaptık bugüne kadar işte bizim yaptığımız hizmeti de burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Kadınlarımızdan 40-65 yaşı arası kadınlarımızın Aslanapa, Dumlupınar, Pazarlar ve Şaphane ilçelerindeki ve köylerindeki tüm kadınlarımız taranmıştır. Bu önümüzdeki hafta inşallah Hisarcık ilçemizde devam edecektir. Teşhis cihazı olan Ketemde il merkezimizde Gediz, Simav ve Tavşanlı ilçelerimizdeki teşhisler zaten merkezde yapılmaktadır. Diğer ilçelerimizde de yapılmayan, teşhis merkezi olmayan ilçelerimizde de mobil araçlarımızda yine aynı şekilde tarama hizmetleri devam edecek. Bu her sene tekrarlanması gereken bir hizmettir. O nedenle bizim açımızdan çok önemli, insanlarımızın sağlığa ayaklarında hizmeti kavuşması adına. Burada biraz önce ifade edildi 58’e çıktık. Yılsonu itibariyle 49’duk. Bugün 58. Önümüzdeki hafta veya da bir ay içerisinde 59 ambulansa kavuşmuş olacağız. 9 ambulanstan buraya geldik. Yine ilimizin genel yatak sayısı 2002 yılında 1323 iken ekim ayı sonu itibariyle 1495 yatak kapasitesine ulaştık. Yatak başına düşen nüfusumuz 2002’de 425 iken bugün 337’dir. Yatak işgal oranımız il geneli itibariyle 64.95’ten 63.71’e düşmüştür. Yine ilimizdeki sağlık personeli adına sağlık personeli ile ilgili verileri de sizlerle paylaşmak istiyorum. 2002’de kamuda uzman doktor 151’dir. 2013 sonu itibariyle ilimizdeki uzman doktor, kamu hastanelerindeki uzman doktor sayısı 299’dur. Pratisyen hekimimiz 257’den 266’ya diğer sağlık personelimizle beraber toplamda baktığınız zaman sağlık personelinin tamamı 2002 yılında 2746, 2013 sonu itibariyle ilimizdeki sağlık personelinin toplamı 3780’dir. Bu Kütahya’da insana verilen, sağlığa verilen değerin bir göstergesidir. Yine bir uzman hekime düşen hasta sayısı 2002’de 3497 iken bugün 1541 ’dir. Yani daha önce hastaneye gittiğimizde bir uzman hekimin bize ayıracağı saat ikiye katlanmıştır. Bugün bir pratisyen hekime düşen sayı yine aynı şekilde bunlara baktığımız zaman, tüm göstergelere baktığımız zaman sağlıkta belli bir noktaya geldik. Ben burada başta sayın başbakanımız olmak üzere sağlık bakanımıza ve sağlık bakanlığı çalışanlarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu dönem içerisinde yatırım harcamalarına 72 milyon TL para harcanmıştır. Yine bu dönem içerisinde tıbbi araç, gereç ve donanımla ilgilide 50 milyon TL para harcanmıştır.

Ben bu duygularla bu yapılan hizmetlerin bundan sonra da devam etmesini, insanımıza yapılan belki de en önemli hizmetlerden bir tanesi sağlık alanındaki ve en dar zamanında, en zor şartlar altında bulunduğu bir dönemde en iyi hizmetin, en kaliteli hizmetin sunulmasına vesile olan herkese tekrar huzurunuzda teşekkür ediyorum. Ambulanslarımızın da hayırlı olmasını diliyorum. Kazasız belasız tüm arkadaşlarıma hayırlı hizmetler diliyorum. Teşekkür ediyorum”

Bu konuşmada yer alan Yine Simav ilçemizde hastane yapmayla ilgili süreci başlattık. Ama maalesef buradan bunu da söylemek zorundayım artık. Belediye Başkanımızın karşı çıkması nedeniyle Simav’da bugüne kadar hala hastane inşaatına başlayamadık. Kısır çekişmelerden dolayı yapılan hizmeti engellemelerden dolayı maalesef yapamadık. şeklindeki sözlerin yerel yayın yapan Btv kanalında “Simav devlet hastanesi çekişmeler nedeniyle yapılamıyor” alt yazısı ile haber olarak sunulup, Simav’ın Sesi isimli yerel gazetede “Simav’da hastane inşaatına …’ın karşı çıkması nedeniyle başlayamadık” başlığı altında yayımlandığı, yayımlanan bu gazete haberinin ise Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Teşkilatı tarafından broşür haline getirtilip dağıtıldığı,

Danıştay 1. Dairesinin 26.03.2014 gün ve 9-440 sayılı kararı ile bahsi geçen arsanın sağlık tesisi inşasında kullanılmak üzere 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca hazineye devrine oybirliği ile karar verildiği,

Katılanın 30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler seçiminde Belediye Başkanlığına seçilemediği,

Katılanın mahalli idareler seçimini etkilediğini iddia ederek sanıktan şikâyetçi olması üzerine 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 174/2. maddesi gereğince Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmaya başlanıp sanığın anılan Kanunun 154/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,

Anlaşılmaktadır.

Katılan …; sanığın söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını ve hastanenin sanki kendisi yüzünden yapılamadığı algısı uyandırdığını, kararları alan belediye meclisinde on altı üye bulunduğunu, kendisi ve ekibinin toplamda beş kişi olup çoğunluk oluşturmadıklarını, hastane yapılması için hal ve pazar ile otogar alanının imar değişikliğini yaptıklarını, ancak herhangi bir adım atılmadığını, sanığın göreve başladığı 2013 yılı Mayıs ayından beri hiçbir zaman hastane konusunu açmadığını, ancak seçimlere on beş gün kala hastaneyi kendisinin yaptırmadığını beyan ederek siyasi linç girişiminde bulunduğunu ve seçimleri kaybettiğini beyan etmiştir.

Sanık …; ambulans teslimi sırasında kendisinin de konuşma yaptığını, şikâyete konu sözleri söylediğini, ancak konuşmasının bir bütün olarak bilgi verme amacı taşıdığını, hastanenin yapım sürecinin uzunluğunu anlatıp bu hususu paylaştığını, konuşmasının seçimle ilgili olmadığını, beyanlarının gazetede yayımlanması ve bir parti tarafından broşür haline getirilmesinin ise bilgisi dışında gerçekleştiğini savunmuştur.

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un Adaylık hükümlerine aykırı hareketler ve propaganda yapamayacak olanlar başlıklı 154. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;

“Yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlarla, askerî şahıslar ve bu Kanunun 62’nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı memur ve hizmetlilerin özel kanunlarına göre ilan olunan seçimin başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadar bir siyasi parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları halinde, fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.”

Bu suçun faili, yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlar, askerî şahıslar, yine devlet, katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseseler, iktisadi devlet teşekkülleri ve bunların kurdukları müesseseler ve ortaklıkları ile diğer kamu tüzel kişiliklerinde memur ve hizmetli olarak çalışan kimseler olabilir. Sadece madde metninde sayılan sıfatlara sahip olan kimselerin fail olabilecekleri bu suç, özel faillik sıfatının kurucu unsur olması sebebiyle gerçek özgü suç niteliğindedir.

Bu suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen kimselerin seçimin başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadarki süreçte bir siyasi parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları gerekmektedir. Failin bu suçtan cezalandırılması ise eylemlerinin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmamasına bağlıdır.

2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un Seçim dönemi-seçim başlangıç tarihi ve seçim günü başlıklı 8/1. maddesinde yer alan “Mahalli İdareler seçimleri beş yılda bir yapılır. Her seçim döneminin beşinci yılındaki 1 Ocak günü seçimin başlangıç tarihidir, Aynı yılın Mart ayının son Pazar günü oy verme günüdür” hükmüne istinaden Yüksek Seçim Kurulunun aldığı 30.11.2013 gün ve 554 sayı ile 07.12.2013 gün ve 576 sayılı kararlarda da belirtildiği üzere 2014 yılında yapılacak mahalli idareler seçiminin başlangıç tarihi 1 Ocak 2014, oy verme günü ise 30 Mart 2014’tür.

Propaganda; bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı ve benzeri yollarla gerçekleştirilen çalışma; objektif olmayan bilgilerin kullanılması suretiyle kişilerin düşüncesini etkileyip bir algıyı teşvik etme amacı taşıyan sistematik bir çaba,

Telkin; bir düşünceyi, duyguyu aşılama, belleğe sokma, zihinde yer ettirme; bir kişinin diğer kişilerin düşüncelerini, hislerini veya davranışlarını yönlendirdiği psikolojik bir süreç,

Tesir ise; etki etme, bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü,

Anlamlarına gelmekte olup suçun hareket unsurunu oluşturan bu kavramların ortak noktası, her birinin aynı zamanda ifade açıklaması niteliğinde tezahür edebilmesidir.

Anılan kavramlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde yer alan,

“1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.

2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”

hükmü göz önüne alınarak yorumlanmalıdır.

Kanun koyucu, demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan seçme ve seçilme hakkının her türlü etkiden uzak bir şekilde kullanılabilmesi için inceleme konusu suçu ihdas ederek bazı kamu görevlilerine ifade özgürlüğünün kullanılması noktasında kısıtlamalar getirebilir. Madde metninde belirtilen kişilerin statüleri ve toplum üzerindeki etkileri göz önüne alındığında bu kısıtlamalar ve buna bağlı olarak getirilen yükümlülükler bireyin ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracak mahiyette de olamaz. Bu itibarla bu suçun faili olabilecek kişilerin seçimin başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadarki süreçte olsa dahi bir siyasi parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda ile telkin ve tesir boyutuna ulaşmayıp salt bilgi verme mahiyetinde olan söylemleri bu suça vücut vermez.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları değerlendirildiğinde;

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kütahya Valiliği ve Sağlık Bakanlığı arasındaki yazışmalar, Simav Belediye Meclisi kararları, Simav Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünün itiraz yazısı, Danıştay 1. Dairesinin 26.03.2014 gün ve 9-440 sayılı kararı, depremsellik raporu ve tüm dosya kapsamından; 19.05.2011 tarihinde meydana gelen deprem neticesinde Simav Devlet Hastanesinin binasının hasar görüp kapasitesinin düşmesi nedeniyle yeni hastane binası inşası için yasal prosedürün başlatıldığı, yaklaşık dört yılı bulan bu süreçte tespit edilen arsa alternatiflerine yönelik çok sayıda talebin, Simav Belediye Başkanı olan katılanın olumsuz oy kullandığı Belediye Meclisi kararları ile reddedildiği, yine Kütahya Valiliğinin mülkiyeti Belediye Başkanlığına ait Leylekkürü Mevkiindeki taşınmazın bir kısmının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca nazım imar planı yapılıp hastane alanı olarak ayrılmasına ilişkin Sağlık Bakanlığına yaptığı müracaat üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bu talebin yerine getirilmesine müteakip katılanın, Simav Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü adına 05.06.2013 tarihli yazı ile Sağlık Bakanlığının bu kararına da itiraz ettiği, bu itirazın reddine karar verilmesinin ardından Sağlık Bakanlığının Kütahya Valiliğinden bahsi geçen arsa üzerinde kamulaştırma işlemlerinin başlatılmasını istediği, Kütahya Valiliğinin de Simav Belediye Başkanlığından arsanın maliye hazinesine devrine muvafakat edilmesini istediği, Simav Belediye Başkanlığının bu isteğe altmış gün içinde cevap vermemesi nedeniyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca Kütahya Valiliğinin uyuşmazlığın çözümü için 24.12.2013 tarihinde Danıştay’a başvurduğu, bu aşamada sanığın 2014 yılı mahalli idareler seçiminin başlangıç tarihi ile oy verme günü arasındaki 11.03.2014 tarihinde Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kütahya iline tahsis ettiği 7 adet ambulansın teslimine ilişkin törende Kütahya ili genelinde sağlık alanındaki gelişmelere ilişkin açıklamalar yaptığı; bu açıklamalarda yer alan Yine Simav ilçemizde hastane yapmayla ilgili süreci başlattık. Ama maalesef buradan bunu da söylemek zorundayım artık. Belediye Başkanımızın karşı çıkması nedeniyle Simav’da bugüne kadar hala hastane inşaatına başlayamadık. Kısır çekişmelerden dolayı, yapılan hizmeti engellemelerden dolayı maalesef yapamadık.” şeklinde söylemlerin yerel yayın yapan Btv kanalında “Simav devlet hastanesi çekişmeler nedeniyle yapılamıyor” alt yazısı ile haber olarak sunulup, Simav’ın Sesi isimli yerel gazetede “Simav’da hastane inşaatına …’ın karşı çıkması nedeniyle başlayamadık” başlığı altında yayımlandığı, yayımlanan bu gazete haberinin ise Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Teşkilatı tarafından broşür haline getirtilip dağıtıldığı,

Uyuşmazlık konusunu oluşturan beyanların, somut gerçeğe aykırılık taşımaması ve hitap edilen kitlenin seçimlere yönelik düşüncelerini objektif olarak etkileme amacına yönelmemesi nedeniyle bir siyasi parti veya bağımsız adayın lehine ve aleyhine propaganda, tesir veya telkin kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira sanığın yaptığı konuşma bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu beyanların yeni hastane yapımı sürecinde katılanın tutumuna ilişkin eleştiri ve tamamlanan tüm sağlık hizmetlerine rağmen Simav ilçesinde yapımı amaçlanan hastanenin neden yapılamadığı hususunda bilgi verme niteliğinde olduğu, bu beyanların bir siyasi parti tarafından broşür haline getirilip dağıtılması eylemine sanığın iştirakinin bulunduğuna ilişkin bir iddia veya delilin bulunmadığı anlaşıldığından sanığa atılı suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, sanığın üzerine atılı suçtan beraatine ilişkin Özel Daire kararı isabetli olup, katılan …’ın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna her yönüyle uygun olan beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 11.05.2015 gün ve 1-1 sayılı; sanığa atılı 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a muhalefet suçundan kurulan beraat hükmünün ONANMASINA,

2- Dosyanın, Yargıtay 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.