Nafaka Borçlusunun Cezaevinde Olması Yoksulluk Nafakası Ödeme Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırır mı

Nafaka Borçlusunun Cezaevinde Olması Yoksulluk Nafakası Ödeme Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırır mı - Aile Hukuku - Kayseri Boşanma Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Nafaka Borçlusunun Cezaevinde Olması

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

Yoksulluk nafakası – Madde 175

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

Nafaka Borçlusunun Cezaevinde Olması Yoksulluk Nafakası Ödeme Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırır mı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2020/2-28 Karar No: 2022/1392 Karar tarihi: 27.10.2022

Özet: Dosya kapsamı itibari ile tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler ve toplanan tüm deliller incelendiğinde; davalı erkeğin çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, davalı erkeğin tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, davacı kadın ev hanımı olup hiçbir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, ceza evinde hükümlü veya tutuklu olmanın yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası isteme koşullarının oluştuğu ve yoksulluk nafakasına davalının cezaevinden tahliye edileceği tarihten itibaren hükmedilmesinin de hakkaniyete uygun olacağı gerekçesinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

(4721 s. K. m. 166, 175, 178) (2004 s. K. m. 344) (YHGK 07.10.1998 T. 1998/2-656 E. 1998/688 K.) (YHGK 16.05.2007 T. 2007/2-275 E. 2007/275 K.)

1. Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının görücü usulüyle tanıştıktan sonra 11.03.2013 tarihinde evlendiklerini, evliliklerinden bir müşterek çocuklarının olduğunu, davalı eşin on dört yaşında olan … ile birlikte … ilinin … ilçesine kaçtıklarını, davalı hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan dolayı … Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2377 soruşturma sayılı dosyasıyla soruşturma başlatıldığını, davalının kaçtığı kişinin müvekkilinin amcasının kızı olduğunu, davalı ile evlenirken büyük mutluluk duyduğunu ve eşine çok değer verdiğini, ancak evliliklerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen böyle bir olayın meydana gelmesinden dolayı maddi ve manevi sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, müvekkil için aylık 500TL, müşterek çocuk için ise aylık 300TL olmak üzere toplam 800TL tedbir nafakasına, bu nafakaların boşandıktan sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamı ile 40.000TL maddi ve 40.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacının amcasının kızı olan … ile duygusal yakınlaşmasından dolayı sıkıntılı süreçler yaşadığını, eşi ile severek evlendiğini, hiçbir şekilde onu aldatmayı aklına getirmediğini, duygusal bir boşluk yaşadığı sırada kendisine mesaj atmak sureti ile ilgisini cezbeden … ile yakınlaştığını, bu hatasının sonucunda tutuklandığını ve yuvasının dağıldığını, … Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucunun beklenmesini talep ettiklerini, müvekkilinden talep edilen tazminat tutarlarının yüksek olduğunu, müvekkilinin tutuklu olmasından dolayı nafaka taleplerini de karşılama gücünün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 12.01.2017 tarihli ve 2014/733 E., 2017/12 K. sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve davacı eş ile birlikte yaşamaktan kaçındığı için tam kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereği tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 100TL tedbir-iştirak nafakası, davacı kadın yararına da 200TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20.000TL maddi ve 20.000TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.

8. … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 21.06.2017 tarihli ve 2017/763 E., 2017/916 K. sayılı kararı ile; davalı kocanın cinsel istismar ve hürriyeti tahdit suçlarından dolayı mahkûmiyetine karar verildiği ve hükmen tutuklu olduğu, davacı kadının ev hanımı olup boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, ancak davalı kocanın düzenli bir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, tutukluluk veya hükümlülük hâlinin ne zaman sona ereceğinin bilinmediği, cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmanın nafaka yükümlüğünü ortadan kaldırmayacağı, davalının cezaevinde bulunduğu sürede nafaka yükümlülüğü altına sokulmasının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun  344. maddesi gereğince hapsen tazyik müeyyidesi ile karşı karşıya bırakacağı, yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi hâlinde ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası talep etme hakkının zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda davalının boşanma hükmünün kesinleşmesinden bir yıl bir gün sonra tahliye edilmiş olması hâlinde yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtulacağı gerekçesiyle davalının nafakalara yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 4. ve 5. maddeleri kaldırılarak yerine ortak çocuk için 100TL iştirak, davacı kadın için 200TL yoksulluk nafakasının davalının cezaevinden tahliye tarihinden geçerli olmak üzere tahsiline karar verilmiştir.

Özel Dairenin Bozma Kararı:

.9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.02.2019 tarihli ve 2017/6531 E., 2019/1501 K. sayılı kararı ile;

“…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- İlk derece mahkemesince davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne aylık 200.00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı erkeğin istinaf talebi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2017 tarihli, 2017/763 esas ve 2017/916 karar sayılı kararı ile davalı erkeğin yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin kabulü ile aylık 200.00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkeğin cezaevinden tahliye tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı erkeğin halen … Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/128 esas sayılı dosyası üzerinden mahkum olduğu 16 yıl 8 ay ve 2 yıl 6 ay hapis cezalarından dolayı ceza infaz kurumunda hüküm özlü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de dosya kapsamından yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bu durumda davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir …”

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/882 E., 2019/1492 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

15. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Yoksulluk nafakası” başlıklı 175. maddesi ile “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” hükmü düzenleme altına alınmıştır. Maddede geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus uygulamada kurallara bağlanmıştır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarihli ve 1998/2-656 E., 1998/688 K.; 16.05.2007 tarihli ve 2007/2-275 E., 2007/275 K.; 20.06.2019 tarihli ve 2017/2-2424 E., 2019/751 K. sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir.

16. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302).

17. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır.

18. Eldeki davada; tarafların 11.03.2013 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda taraflardan erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek boşanmaya karar verilerek davacı kadın yararına 200TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının istinaf başvurusu üzerine yoksulluk nafakasına yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak “Boşanma ile yoksulluğa düşecek davacı kadın yararına 200 TL yoksulluk nafakasının, davalı …’ın cezaevinden tahliye tarihinden geçerli olmak üzere, davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde kararın düzeltilmesine karar verildiği, hükmün davalı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece davalı erkeğin cezaevinde bulunduğu, herhangi bir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı gerekçesiyle davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğu anlaşılmaktadır.

19. Dosya kapsamı itibari ile tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler ve toplanan tüm deliller incelendiğinde; davalı erkeğin çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, davalı erkeğin tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, davacı kadın ev hanımı olup hiçbir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, ceza evinde hükümlü veya tutuklu olmanın yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, davacı kadın yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası isteme koşullarının oluştuğu ve yoksulluk nafakasına davalının cezaevinden tahliye edileceği tarihten itibaren hükmedilmesinin de hakkaniyete uygun olacağı gerekçesinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı erkeğin herhangi bir malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı, kendisi yoksul olan kişinin nafaka ile sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

21. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

22. Ne var ki, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı Özel Dairece incelenmediğinden, bu yön hakkında gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olduğundan, yoksulluk nafakası miktarına yönelik temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2015/16669 Karar No: 2015/18135 Karar Tarihi: 12.10.2015

Mahkemesi: Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından, tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle müşterek çocuk Kaptan lehine 21.03.2013 tarihinde anneye teslim tarihinden kararın kesinleşmesine kadar 250 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, 09.07.2013 tarihli duruşmada ise, hükmedilen nafakanın duruşma tarihi itibariyle 150 TL’ye indirildiği, hükümle birlikte müşterek çocuk Kaptan’ın anne bakım ve gözetiminde olmaması sebebiyle tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verildiğinin ve inceleme tarihi itibarıyle müşterek çocuk Kaptan’ın ergin olduğunun anlaşılmasına göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Mahkemece; davacı-davalı erkeğin cezaevinde olduğu, sürekli gelirinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek davalı- davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez. Yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı- davacı kadının okulda temizlikçi olarak çalıştığı, asgari ücret aldığı bildirilmiştir. Davalı- davacı kadının vekili ise, müvekkilinin geçici olarak çalıştığı işinden 08.06.2013 tarihinde çıkarıldığını beyan etmiştir. Mahkemece davalı-davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa gelirinin sürekli olup olmadığı, kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, yoksulluğa düşmesi halinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi gereğince, davalı-davacı yararına, davacı- davalının mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, isteğin yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.