Uyuşturucu Madde Bulundurmanın Kişisel Kullanım Amacına Yönelik Olup Olmadığının Değerlendirilmesi
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu – Madde 188
(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,
b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.
(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu – Madde 191 (Değişik: 18/6/2014 – 6545/68 md.)
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
(10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/378 Karar No: 2018/618 Karar Tarihi: 06.12.2018
Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 188/3-4, 62, 52, 53, 54, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, müsadereye ve mahsuba ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.09.2015 tarihli ve 206-299 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.01.2016 tarih ve 17103-271 sayı ile;
“…Sanıkta ele geçirilen 0,2 gramdan ibaret suça konu eroin maddesini kullanma dışında satma veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna dair …’nın sonradan döndüğü beyanı dışında, savunmasının aksine kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sabit olan fiilin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması…”
isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı
Yerel Mahkeme ise 25.03.2016 tarih ve 80-115 sayı ile;
“…Olayın sıcağı ile müdafisi huzurunda beyanı alınan tanığın samimi görülen ve bu sebeple üstünlük tanınan beyanında sanıktan uyuşturucu eroin aldığını beyan ettiği ve bu beyanı doğrultusunda sanığın evinde yapılan aramada tanığın üzerinde ele geçen uyuşturucu ile aynı neviden olan eroin maddesinin bulunmuş olmasının tanığın beyanını doğruladığı, tanık ile sanık arasında iftira atmayı gerektirir bir husumet bulunmaması, tanığın eşgalini verdiği sanığı teşhis etmiş olduğu hususları da göz önüne alındığında önceki kararda direnilmesi gerektiği…”
gerekçesi ile bozmaya direnerek önceki kararda olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istemli tebliğnamesi üzerine, Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 49-427 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu mu yoksa kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
03.06.2015 tarihli olay, yakalama, rızaen teslim ve muhafaza altına alma tutanağına göre; Kahramanmaraş Narkotik Büro Amirliği görevlilerinin 03.06.2015 tarihinde saat 12.55 sıralarında …. Ayşe Mahallesi, Ali Paşa Caddesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna yönelik olarak gerçekleştirdikleri devriye görevi esnasında, cadde üzerinde beklerken gördükleri ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan tanık …’nın durumundan şüphelenerek adı geçenin yanına gidip polis kimlik kartlarını gösterdikleri, üzerinde suç unsuru bulunup bulunmadığı sorulan tanık….’in cüzdandan çıkardığı beyaz kâğıda sarılı hâldeki uyuşturucu maddeyi görevlilere teslim ettiği,
12.06.2015 tarihli olay tutanağına göre; 03.06.2015 tarihinde uyuşturucu madde ile yakalanan tanık….’in suç konusu uyuşturucu maddeyi iki gün önce kullanmak amacıyla, 25 yaşlarında, beyaz tenli, kirli sakallı, kısa saçlı ve uzun boylu olan, …. Ayşe Mahallesinde oturan ve Hakan adında bir kardeşi bulunan … isimli şahıstan 15 TL karşılığında satın aldığını söylemesi üzerine, görevlilerce yapılan araştırma neticesinde söz konusu şahsın 39088445618 T.C kimlik numaralı, Veysal ve Müjgan oğlu sanık … olabileceği değerlendirilip adı geçenin bir adet fotoğrafının temin edildiği, görevlilerce 03.06.2015 tarihinde sanık …’a ait fotoğraf farklı kişilere ait fotoğraflar arasına konularak gösterildiğinde, tanığın uyuşturucu maddeyi satın aldığı kişi olarak sanık …’ı teşhis ettiği, 12.06.2015 tarihinde sanık …’ı yakalamaya yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, sanığın Kahramanmaraş Adliyesi Denetimli Serbestlik Bürosunda saat 08.00 ilâ 12.00 arasında kamu yararına çalıştırıldığının görevlilerce öğrenildiği, aynı gün Kahramanmaraş Adliyesine gidilerek saat 12.10 sıralarında sanık …’ın yakalandığı, sanığın yapılan üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, konu hakkında Cumhuriyet savcılığına bilgi verildiğinde sanığın ikametgâhında arama yapılması talimatının alındığı, ardından Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği adli arama kararına istinaden sanığın ikametgâhında 12.06.2015 tarihinde yapılan aramada; ikametin girişine göre avlunun sol tarafında bulunan tuvaletin içinde çinkoya sıkıştırılmış hâlde alüminyum folyoya sarılı bir fişek eroinin ele geçirildiği,
Kolluk tarafından düzenlenen 03.06.2015 tarihli fotoğraflı teşhis tutanağına göre; tanık …’nın görevlendirilen müdafisi eşliğinde yaptığı teşhiste, kendisine gösterilen farklı kişilere ait fotoğraflar arasından sanık …’ya ait iki numaralı fotoğrafı gösterip ele geçirilen suç konusu eroini adı geçenden aldığını belirttiği,
Adana Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen 16.06.2015 ve 07.07.2015 tarihli uzmanlık raporlarına göre; tanık …’dan ele geçirilen net 0,15 gram ağırlığındaki maddenin 0,03 gram, sanık …’un ikametgâhında ele geçirilen net 0,2 gram ağırlığındaki maddenin 0,07 gram eroin olduğu,
Anlaşılmıştır.
Tanık … kollukta; üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla sanık …’tan olay tarihinden iki gün önce 15 TL karşılığında satın aldığını, sanık …’ın 25 yaşlarında, beyaz tenli, kirli sakallı, kısa saçlı ve uzun boylu olduğunu, Hakan adında bir kardeşinin bulunduğunu ve …. Ayşe Mahallesinde ikamet ettiğini, mahkemede ise; suç konusu uyuşturucu maddeyi Sakarya Mahallesinde tanımadığı kişilerden satın aldığını, olay günü kendisini durduran polislerin, cüzdanında ele geçirilen eroini sanıktan aldığını söylemesini istediklerini, sanıktan uyuşturucu madde satın almadığını, emniyette alınan ifadesinde ve yaptırılan teşhiste sanığı ve kendisine gösterilen fotoğraflardaki kişileri tanımadığını söylediğini, düzenlenen tutanakların kendisine imzalattırıldığını ancak okutturulmadığını ifade etmiştir.
Sanık … kollukta ve sorguda; tanık….’i tanımadığını, tanığın üzerinde ele geçirilen uyuşturucu madde ile bir ilgisinin bulunmadığını, adı geçenin beyanlarını kabul etmediğini, kimseye uyuşturucu madde satmadığını, ikametgâhında ele geçirilen eroini kullanmak amacıyla 11.06.2015 tarihinde tanımadığı bir kişiden (2) paket hâlinde ve 40 TL karşılığında satın aldığını, bir paketini kullandığını diğer paketi ise daha sonra kullanmak amacıyla evine bıraktığını, ikametinde arama yapılmadan önce polislere kullanmak amacıyla evinde uyuşturucu madde bulundurduğunu söyleyip eroinin yerini gösterdiğini, mahkemede ise; tanık….’i tanımadığını, tanık….’in yakalanmasından dokuz gün sonra evinde arama yapıldığını, adı geçenin yakalandığı tarih ve saat itibarıyla denetimli serbestlik tedbiri nedeniyle Kahramanmaraş Adliyesinde bulunduğunu, bu nedenle söz konusu tarih ve saatte evinde olmasının mümkün olmadığını, satın aldığı uyuşturucu maddeleri tuvalette kullandığı için suç konusu eroinin de burada ele geçirildiğini, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun suç ve hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;
“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır…
(4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması, …
hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevki, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.
Dördüncü fıkraya göre ise, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması üçüncü fıkrada tanımlanan suçun konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkraya göre verilecek cezanın artırılmasını gerektirmektedir.
Aynı Kanun’un “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” başlıklı 191. maddesinin 1. fıkrası ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da kullanmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
Üçüncü kriter; bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Narkotik Büro Amirliği görevlilerince uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna yönelik olarak 03.06.2015 tarihinde saat 12.55 sıralarında …. Ayşe Mahallesi, Ali Paşa Caddesinde gerçekleştirilen devriye görevi esnasında, şüpheli davranışları nedeniyle durdurulup cüzdanında net 0,03 gram eroin ele geçirilen tanık….’in, kollukta alınan ifadesinde suç konusu maddeyi sanıktan aldığını söylediği, adı geçenin gösterilen farklı kişilere ait fotoğraflar arasından sanığı teşhis ettiği, kimlik ve adres bilgileri tespit edilen sanığın tam dokuz gün sonra denetimli serbestlik tedbiri kapsamında adliyede çalıştığı sırada görevlilerce 12.06.2015 tarihinde yakalandığı, aynı tarihte sanığın ikametgâhında yapılan aramada bir parça hâlinde net 0,07 gram eroinin ele geçirildiği olayda;
Tanık….’in kollukta, cüzdanında ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanıktan aldığını ifade etmesine karşın mahkemede, suç konusu eroini tanımadığı kişilerden satın aldığını söyleyip soruşturma evresindeki beyanından dönmesi, tanık….’de suç konusu eroinin ele geçirilmesi sonrasında aynı gün açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilen sanığın yakalanarak üzerinde veya evinde herhangi bir arama işlemi yapılmayıp tam dokuz gün sonra evinde görevlilerce yapılan aramada, kolayca erişilebilir yerde ve bir parça hâlinde suç konusu eroinin ele geçirilmesi, net 0,07 gram eroinin miktar itibarıyla kullanma sınırları içinde kalması, sanığın üzerinde ve ikametgâhında yapılan aramada başkaca bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ile uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediğini gösterir herhangi bir bulgunun elde edilmemiş olması, sanığın aşamalarda, tanık….’i tanımadığını, adı geçene uyuşturucu madde satmadığını ve evinde ele geçirilen eroini kullanmak için bulundurduğunu söyleyip atılı suçlamayı kabul etmemesi birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, tanık….’de ele geçirilen eroini sattığına ilişkin adı geçenin sonradan döndüğü ve suç atma niteliğinde kalabilecek olan soruşturma evresindeki soyut beyan ve teşhisi dışında delil bulunmadığı, ayrıca evinde ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeyi satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla bulundurduğuna ilişkin sanığın savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil de bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
1- Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli ve 80-115 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın sabit olan eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir.
Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.