Ziynet Eşyalarının İadesi – Yargıtay Kararları

Takı ve Ziynet Eşyalarının İadesi - Kayseri Boşanma Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Takı ve Ziynet Eşyalarının İadesi

Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik ve takılar, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Düğünde takılan ziynet eşyasının düğün borçları ve ev eşyalarının alımında bozdurulması halinde, bu konuda kadın eşin rızasının geri alınmamak üzere kocaya bağış şeklinde verildiği hususunun ispatı davalı kocaya düşmektedir.

Aile hukuku dava ve uyuşmazlıklarında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.

Boşanma davası ve aile hukuku uyuşmazlıklarında taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, 15 yılı aşkın deneyimi ve boşanma avukatı kadrosu ile müvekkillerimize avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.

Ziynet Eşyalarının İadesi ile ilgili Örnek Yargıtay Kararları

Ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse hüküm fıkrasının açık olması ve duraksama yaratmaması, ayrıca hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarlarının açıkça yazılması gereklidir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Esas No: 2018/5708 Karar No: 2018/13056 Karar tarihi: 20.12.2018

ÖZET: Dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu‘nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır. Ancak hükümde, bilirkişi raporunda tespit edilen ve iadesine karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik miktar (gram ve ayarı) ve değerlerinin, ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken gösterilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün dosyada bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

(6100 S. K. m. 297) (2004 S. K. m. 24) (1086 S. K. m. 438, 440)

Dava: Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı; davalının eve sabaha karşı ve alkollü gelmeleri çoğalınca tartışmaların da arttığını, son olarak davalının müşterek haneye 14/12/2014 pazar sabahı saat 06:00’da geldiğinde tartışma yaşanması üzerine müşterek haneyi terk ettiğini, düğün esnasında takılan 10 bilezik, 2 metrelik zincir ve 100 adet çeyrek altının davalının ailesi tarafından elinden alındığını, satılarak parasının davalının ailesi tarafından kullanıldığını ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20,000 TL bedelinin ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş, 03.03.2016 tarihinde talebini 29.740 TL’ye yükseltmiştir. Davalı; davacı kadının eşine karşı daha ağır kusurlu ve sadakatsizlik yaptığının ispatlandığı durumlarda davaya bakan Mahkemenin davacı kadının edinilmiş mal ve katkı payı alacaklarını tamamen ya da kısmen indirme durumunun mevcut olduğunu, davacının kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, 19.11.2015 havale tarihli beyan dilekçesinde ise düğün takılarından 6 adet bilezik ile 2 metrelik altın zincirin davalının ablası tarafından davacıya emanet olarak verildiğini, düğünden sonra da iade edildiğini, belirtilenden daha az sayıda küçük altın takıldığını, bu küçük altınların davacının izni ve geri iade edilmesi talep edilmeksizin evlerinin inşaatında kullanıldığını, davacıya emanet bilezikler haricinde 4 adet bilezik takıldığını, bu bileziklerin de yine davacının izni ve geri iade edilmesi talep edilmeksizin davacının dişlerinin yaptırılmasında kullanıldığını, kalan takıları da evden kaçarak ayrılırken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, 81 adet çeyrek altın, 22 ayar 20’şer gram 5 adet bilezik ve 2 metre 18 ayar zincirden oluşan ziynet eşyalarının davalı tarafça davacıya aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde 29.740,00 TL ziynet eşyası bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur. İİK’nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır. Ancak hükümde, bilirkişi raporunda tespit edilen ve iadesine karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik miktar (gram ve ayarı) ve değerlerinin, ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken gösterilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün dosyada bulunan ve hükme esas alınan 20.01.2016 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün 1. fıkrasında yer alan; “81 adet çeyrek altın, 22 ayar 20’şer gram 5 adet bilezik ve 2 metre 18 ayar zincirden” ifadesinin çıkartılarak yerine “81 adet çeyrek altın (12.960,00 TL), 22 ayar 20’şer gram 5 adet bilezik (9.400,00 TL) ve 2 metre 18 ayar 90 gr zincirden (7.380,00 TL)” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2018 gününde oybirliği ile karar verildi. 

Ziynet eşyalarının aynen iadesi ve bedel iadesinde temyiz edenin usuli kazanılmış hakkı dikkate alınarak hüküm kurulmalıdır. Ayrıca borçlunun seçimlik hakkı vardır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2020/917 Karar No: 2020/1480 Karar tarihi: 24.02.2020

Mahkemesi: Aile Mahkemesi

Dava Türü: Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından hükmün tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

2- Mahkemece verilen 10/05/2016 tarihli ilk hükümde, davanın kabulü ile 25 adet bilezik ve 8 adet çeyrek altının taleple bağlı kalınarak 30.000.00 TL’lik kısmının davalı tarafından davacıya aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde 30.000.00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.12.2018 tarih, 2017/9888 esas ve 2018/12703 karar sayılı ilamıyla, “Dosyaya sunulan CD ve fotoğrafların incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda, davacı tarafça talep edilen ziynet eşyalarının ayar ve gramlarının birbirinden farklılık gösterdiği belirlenerek değerlerinin hesaplandığı, ne var ki, mahkemece hüküm kısmında yalnızca 25 adet bilezik ve 8 adet çeyrek altının aynen iadesine mümkün olmadığı halde 30.000,00 TL’nin davalıdan alınmasına şeklinde hüküm kurulduğu, iadesine karar verilen ziynet eşyalarının gram ve ayarlarının hükümde gösterilmediği, kararın bu hali ile açık ve infaza elverişli olmadığı, hüküm altına alınan ziynet eşyalarının gram ve ayarının hükümde gösterilerek, davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK’nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisinin doğru görülmediği” gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozma sebebine göre davalı erkeğin sair temyiz itirazlarının ise incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 18/04/2019 tarihli son kararda davanın kabulü ile 25 adet bilezik 22 ayar her biri 25 gr toplam (625 x91,00.TL)’den 56.875,00.TL, 1 adet bilezik 13 gr (13×91,00.TL)’den 1.183,00.TL, 26 adet çeyrek altın (26×153,00.TL)’den 3.978,00.TL olmak üzere toplam 62.036,00.TL değerindeki ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde taleple bağlı kalınarak 30.000,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece verilen 10/05/2016 tarihli 25 adet bilezik ve 8 adet çeyrek altının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 30.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline yönelik ilk karar davacı kadın tarafından temyiz edilmediğine göre bu miktarlar bakımından davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.12.2018 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere dosyaya sunulan CD ve fotoğrafların incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda, davacı tarafça talep edilen ziynet eşyalarının (bileziklerin) ayar ve gramlarının birbirinden farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde davalı erkek aleyhine “25 adet bilezik 22 ayar her biri 25 gr toplam (625 x91,00.TL)’den 56.875,00.TL, 1 adet bilezik 13 gr (13×91,00.TL)’den 1.183,00.TL, 26 adet çeyrek altın (26×153,00.TL)’den 3.978,00.TL olmak üzere toplam 62.036,00.TL değerindeki ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 30.000,00.TL ziynet alacağına hükmedilmesi doğru değildir.

O halde, davalı erkek yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek, davalı erkeğin iade ile mükellef olduğu varlığı davacı tarafça kanıtlanan ve bozma öncesi alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen;

2 adet 25’er gram (taleple bağlı kalınarak) 22 ayar toplam değeri 4.750,00 TL olan mega bilezik,

14 adet 15’er gram 22 ayar toplam değeri 19.110,00 TL olan bilezik,

5 adet 13’er gram 22 ayar toplam değeri 5.915,00 TL olan bilezik,

2 adet 20’şer gram 22 ayar toplam değeri 3.640,00 TL olan bilezik,

1 adet 15 gram 14 ayar (200,00 TL işçilik bedeli ile birlikte) toplam değeri 1.160,00 TL olan bilezik,

1 adet 15 gram 14 ayar (200,00 TL işçilik bedeli ile birlikte) toplam değeri 1.160,00 TL olan kelepçe bilezik,

8 adet toplam değeri 1.224,00 TL olan çeyrek altından

oluşan ziynetler yönünden taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilecek yerde, bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.02.2020

Davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.

Düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken yanında götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Esas No: 2016/17833 Karar No: 2018/5063 Karar tarihi: 10.05.2018

ÖZET: Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; dosyanın konusunda uzman yeni bir bilirkişiye tevdii ile, dosyada mevcut CD’ler incelenmek sureti ile, düğün töreni sırasında takı sepetine atıldığı tespit edilen kapalı kutular içinde hayatın olağan akışına uygun olarak ne miktarda (gram/çeyrek/yarım/bilezik vs.) ziynet eşyası olabileceği, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar vs. niteliklerinin göz önüne alınarak davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen CD’lerde hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

(4721 S. K. m. 6)

Dava: Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı; tarafların 23/07/2011 tarihinde evlendiklerini, evlilik süresince davalının maddi ve manevi yükümlülüklerini yerine getirmeyerek evi terk ettiğini, düğün esnasında takılan ziynet eşyalarının düğünden sonra rızası hilafına davalının ailesi tarafından alındığını ve iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde 50.000 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; düğünde takılan altınların balayından dönünceye kadar şahsına ait kasada muhafaza edildiğini, balayı dönüşü davacının istediklerini aldığını, bahsi geçen altınların halen bankada kendisine ait banka kasasında bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiş; 13.02.2014 tarihli dilekçede 20 adet küçük altının kasaya konulduğunu sonra bozdurulup tatil yapıldığını, kalanın da davacıda olduğunu beyan etmiştir.

Mahkemece; davalı tarafından ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken banka kasasına konulduğu, bu nedenle davacı kadının ziynet eşyalarını almadan müşterek konuttan ayrıldığı, düğün CD görüntülerinden ziynetlerin miktar ve niteliğinin kesin bir şekilde tespit edilemediği, ancak hayatın olağan akışı içerisinde düğünün yapıldığı salon, davetliler, takı kutuları, ve defalarca dolup boşalan takı sepeti birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin afaki olmadığı, bu sayıda ziynet eşyasının, bu nitelikteki bir düğünde takılma olasılığının kuvvetle muhtemel olduğu, yok saymanın ise hak kaybına sebep olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, 150 Adet 1/4 Ziynet Altın x 170.00 TL = 25.500,00TL, 16 Adet Reşat 22 Ayar bilezik. (Ortalama 15. gram.) 16×15 = 240 gr.x 101,00.TL = 24.240,00.TL, 10 Adet 1/2 yarım altın x 340,00.TL = 3.400,00.TL, 1 Adet 2 1/2 Ziynet altın x 1.700,00.TL = 1.700,00.TL, 1 Adet altın Set (ortalama 25 gram ) 25 gr. x 82,00TL = 2.050,00.TL,toplam 56.890,00 TL, yukarıda yazılı ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde, dava tarihindeki bedelleri toplamı olan 56.890.TL.den davacının tefrik dilekçesinde talep ettiği miktara göre 50.000.TL. ziynet eşyası alacağının (taleple bağlı kalınarak) tefrik tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.

Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken yanında götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir.

Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.

Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.

Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.

Somut olayda, davacı kadın ziynet eşyasının varlığını ispat etmek için delil olarak düğün DVD’sini dosyaya sunmuştur. DVD çözümüne ilişkin bilgisayar teknisyeni bilirkişinin sunduğu 17.02.2016 tarihli raporda; 44 adet küçük kutu, 1 yüzük, 1 bileklik, 1 bilezik, 1 altın, 7 adet büyük kutunun takı sepetine koyulduğunun tespit edildiği görülmüştür.

Mahkemece hükme esas alınan 22.10.2015 havale tarihli kuyumcu bilirkişi raporunun ise tamamen varsayıma dayalı olarak hazırlandığı anlaşılmış olup, davalı taraf bu rapora karşı; teknik inceleme ihtiva etmediği, masalar dolaşılarak takıların bohçaya atıldığı ve takıların mahiyetinin belirlenmediğini ileri sürerek itiraz etmiş olup, bu rapora itibar edilerek karar verilemez.

Hal böyle olunca Mahkemece; dosyanın konusunda uzman yeni bir bilirkişiye tevdii ile, dosyada mevcut CD’ler incelenmek sureti ile, düğün töreni sırasında takı sepetine atıldığı tespit edilen kapalı kutular içinde hayatın olağan akışına uygun olarak ne miktarda (gram/çeyrek/yarım/bilezik vs.) ziynet eşyası olabileceği, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar vs. niteliklerinin göz önüne alınarak davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen CD’lerde hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK‘nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre; evlenme sebebiyle, gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak takılan ziynet eşyaları (altın vs.) emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece, düğünde davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde, düğünde erkeğe takılan ziynet eşyaları açısından da kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de kanıtlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Esas No: 2016/19427 Karar No: 2018/6233 Karar tarihi: 31.05.2018

Mahkemesi: Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı; boşanma davasına karşı açtığı ve tefrik edilen davada; davalının evden zorla kovduğunu, ziynet, çeyiz, şahsi eşyalarının davalıda kaldığını belirterek; ziynet ve kendisine ait eşyaların aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 37.675,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, belirtilen ziynet eşyaların cins ve miktarının gerçeği yansıtmadığını, ziynetlerin davacı tarafından giderken yanında götürüldüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacı kadına alınan tüm ziynet eşyalarının davalılarda kaldığı, davacı kadının hiçbir eşyasını alamadan evden ayrıldığı, … üzerinde yapılan tespitlere göre mevcut olduğu anlaşılan ziynet eşyaları ve para yönünden davacının haklı olduğu, diğer ziynetler yönünden somut delil bulunmadığından ziynet eşyalarına ve paraya ilişkin talebin kısmen kabulü ile aynen iadesine olmadığı takdirde bedelleri toplamı 11.683,18 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsiline, keşif mahallinde davacıya teslim edilen dava konusu eşyalar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının şahsi eşya listesinde yazılı olup keşif mahallinde bulunmayan eşyaların davacı tarafça çeyiz olarak götürüldüğü ispatlanamadığından 4 kalemden ibaret bu eşyalar yönünden davanın reddine ve diğer altı kalem eşyanın da davalı ve davalının aile yakınları tarafından alınmış olması nedeniyle davalının kişisel malı olduğundan bu eşyalara yönelik talebin reddine, keşif mahallinde bulunamayan bir adet halının da ortak eşya olarak alındığı sabit olmadığından davacının bu talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dosyanın incelenmesinde; dava konusu ziynet eşyalarından 30 adet çeyrek altın talep edildiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre cd üzerinde yapılan tespitlerde 10 adet damada 9 adet geline olmak üzere toplam 19 çeyrek altın takıldığının belirtildiği, dinlenen davalı tanık beyanında da 19 çeyrek altın takıldığının ifade edildiği, mahkemece cd üzerinde tespit edilen ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne ilişkin gerekçe oluşturulmasına karşın 10 çeyrek altın yönünden davanın reddedildiği görülmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre; evlenme sebebiyle, gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak takılan ziynet eşyaları (altın vs.) emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece, düğünde davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde, düğünde erkeğe takılan ziynet eşyaları açısından da kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de kanıtlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir.

O halde; mahkemece; aksi iddia ve ispat edilmediğine göre, düğünde erkeğe takılan 10 çeyrek altının da, davalı tarafından davacıya bağışlanmış sayıldığından, bu eşyalar yönünden de talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kayseri Boşanma Avukatı - Hukuki Yardım

Aile hukuku herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.

Boşanma davası ve aile hukuku uyuşmazlıklarında taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, 15 yılı aşkın deneyimi ve boşanma avukatı kadrosu ile müvekkillerimize avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.