GDO ve Ürünlerinin Ticareti: GDO’lu Gıda ve Ürünlerin İzinsiz Olarak Satışı, İthali, Üretilmesi ve İşlenmesi

GDO ve Ürünlerinin Ticareti: GDO’lu Gıda ve Ürünlerin İzinsiz Olarak Satışı, İthali, Üretilmesi ve İşlenmesi - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Ağır Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

GDO ve Ürünlerinin Ticareti

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu

Yasaklar – Madde 5

(1) GDO ve ürünlerine ilişkin aşağıdaki fiillerin yapılması yasaktır:

a) GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi.

b) GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması.

c) Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi.

ç) GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı.

d) GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması.

Madde Gerekçesi

Madde ile; GDO ve ürünleri ile ilgili yasaklar belirlenmiştir. Yasaklar, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında ihtiyati tedbir prensibi esas alınarak ülkemizin rekabet üstünlüğüne sahip olduğu konular ile toplumsal hassasiyet taşıyan alanları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya arzının yasak olduğu hususu açıkça ifade edilmiş; böylece Cartagena Protokolü’nde de yer alan ihtiyati tedbir prensibi çerçevesinde insan, hayvan ve bitki sağlığı ve çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının sağlanması teminat altına alınmıştır.

Sorumluluğa ilişkin temel ilkeler – Madde 14

(1) GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanun kapsamında izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumludur. Bu sorumluluk, GDO ve ürünlerinin, başvuru ve kararda yer alan koşulları sağlamadığının anlaşılması durumunda zarar oluşmasa dahi geçerlidir.

(2) GDO’ların kapalı alanda kullanımı ve gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenler ile GDO’ları çevreye serbest bırakanlar ve üretenler bu faaliyetler sonucunda meydana gelen her türlü zarardan sorumludur.

(3) Ortaya çıkan bir zararın GDO’lardan kaynaklandığının kabul edilebilmesi için, zararın organizmaların sahip olduğu yeni özelliklerden veya organizmaların yeniden üretiminden veya değiştirilmesinden ya da organizmaların değiştirilmiş materyalinin başka organizmalara geçişinden kaynaklanması gerekir. Zararlardan kaynaklanan sorumluluğun tespitinde; zararların tarım, orman, gıda ve yem ürünlerinin içindeki genetik değişiklikten kaynaklanmış olup olmadığı göz önünde tutulur.

(4) Her ne amaçla olursa olsun piyasaya sürülmüş GDO ve ürünlerini karar koşullarına uygun olmayan bir şekilde muameleye tabi tutmak suretiyle veya başka bir yolla zararın ortaya çıkmasına ya da sonuçlarının ağırlaşmasına sebep olanlarla bunları ticari olarak üretenler, işleyenler, dağıtanlar ve pazarlayanlar bu zararlardan müteselsilen sorumludur.

(5) GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar hakkında birbirlerini bilgilendirmek zorundadır.

(6) GDO’ları muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararın meydana gelmemesi veya meydana gelen zararın sonuçlarının ağırlaşmaması için risk değerlendirmesine göre belirlenen tedbirlerin masraflarını karşılamakla yükümlüdür. Sorumlular, çevrenin zarar görmüş veya tahrip olmuş unsurlarının eski haline getirilmesi veya aynı değerdeki unsurların yerine konulması için gerekli masrafları da karşılar.

(7) GDO ve ürünlerinin neden olduğu zararların tazmin edilmesini talep hakkı, zarar görenin, zarardan veya zarar vereni öğrenmesinden itibaren iki yıl ve her halükarda zararı doğuran olayın meydana gelmesinden itibaren yirmi yıl sonra düşer.

(8) Zararın sel, dolu, heyelan, deprem gibi tabii afetlerden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde sorumluluk hükümleri uygulanmaz.

Madde Gerekçesi

Madde ile; GDO ve ürünlerini kapalı alanda kullananlar yanında, çevreye serbest bırakanlar veya yem, gıda, işleme ve tüketim amaçlı piyasaya sürenler ile diğer kişilerin sorumluluklarına ilişkin genel esaslar ve temel ilkeler belirlenmiştir.

Ceza hükümleri – Madde 15

(1) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya işlenen GDO’ları veya GDO ve ürünlerini, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, dört yıldan dokuz yıla kadar hapis ve yedi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya işlenen GDO’lardan elde edilen ürünleri, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Yalan beyanda bulunarak bu Kanun hükümlerine göre alınması gereken ithal veya işleme iznini alan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu izne dayalı olarak GDO’ların, GDO ve ürünlerinin veya GDO’lardan elde edilen ürünlerin ithal edilmesi, işlenmesi, kullanılması, satışa arz edilmesi, satılması, devredilmesi, kabul edilmesi, nakledilmesi veya bulundurulması halinde, ayrıca yukarıdaki fıkralardaki hükümlere göre cezaya hükmolunur.

(5) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve yararına olarak işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye yüz bin Türk Lirasından iki yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir ve ayrıca tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(6) Bu Kanunun 7 nci maddesinde düzenlenen yükümlülükleri yerine getirmeyen başvuru sahiplerine, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, her bir yükümlülük ihlali dolayısıyla on bin Türk Lirasından otuz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.

(7) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine aykırı olarak kapalı alanda kullananlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, on bin Türk Lirası idari para cezası verilir.

(8) 9 uncu maddenin sekizinci fıkrası hükmüne uymayanlar hakkında 2/10/1981 tarihli ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen cezalar uygulanır.

(9) Beşinci fıkra hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye davaya bakan mahkeme, altıncı ve yedinci fıkralar hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir.

Madde Gerekçesi

Madde ile; Kanuna aykırı hareket edenlere uygulanacak cezai hükümler düzenlenmiştir. Cezai yaptırımların caydırıcı özellikte olması ve ihtiyatlılık prensibinin uygulanmasına katkı sağlaması önem taşımaktadır. Bunun sağlanabilmesi için, Kanunda cezai hükümler risk oluşturma ve zarara sebep olma ayrımına gidilerek belirlenmiştir.

GDO ve Ürünlerinin Ticareti: GDO’lu Gıda ve Ürünlerin İzinsiz Olarak Satışı, İthali, Üretilmesi ve İşlenmesi

Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2017/185 Karar No: 2019/217 Karar Tarihi: 14.03.2019

Kararı veren Yargıtay Dairesi: 19. Ceza Dairesi

Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi

İçtihat Metni

Sanıklar … ve … hakkında 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘na muhalefet suçundan ayrı ayrı açılan ve birleştirilerek devam olunan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda, sanıkların aynı Kanun’un 15/1. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba ilişkin Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.06.2015 tarihli ve 152-242 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 11.01.2017 tarih ve 1022-180 sayı ile;

“…5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun 15/1. maddesinin, GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.’ şeklinde düzenlenmiş olması karşısında, sanıklar hakkında hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da hükmedilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.”

eleştirisi ile TCK’nın 53. maddesinin uygulanması yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.02.2017 tarih ve 326405 sayı ile;

“…1) Sanık …’nun yönetim kurulu başkanı, sanık …’nun yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu, Göze Tarım Ürünleri şirketince ABD’den ADM RICE şirketinden satın alınıp M/V OKSYWIE gemisi ile 17.11.2011 tarihinde Mersin limanına getirilen, bir kısmı suç tarihinde Mersin limanında depolarda, mevcut bir kısmı ise 20.03.2012 tarihli ihale ile Milli Savunma Bakanlığına satılan çeltik ve bu çeltikten üretilen pirincin GDO’lu olup olmadığı yargısal konuyu oluşturmaktadır.

Soruşturma ve yargılama aşamalarında yargılamaya konu ithal edilen çeltik ve bu çeltikten dahilde işlenerek üretilen pirincin GDO’lu olup olmadığına dair raporlar temin edilmiştir.

Mahkeme gerekçeli kararının 17/23. sayfasının sondan bir önceki paragrafından başlayarak devamı paragraflarda açıkladığı ve kabul ettiği nedenlerle hükme esas aldığı raporun kovuşturma sırasında mahkemenin 2013/476 talimat numarasıyla alınan rapor olduğunu beyan ve kabul etmiştir.

Mahkemesince mahkûmiyet hükmüne esas alınan raporda ‘…Numuneler çamaşır suyu ve distile su ile yıkanıp, çimlendirildikten sonra ise, örnek 2 ve örnek 3’ün bulunduğu tablodan da görüleceği üzere, analiz sonuçları negatiftir yani GDO’lu olmadığı saptanmıştır. Örnek 1’lerde GDO pozitif çıkması üzerine bunun neden kaynaklandığı araştırılmış ve yapılan araştırma sonucunda örneklerde soya bitki spesifik gen (Lektin), MON 89788 (soya), MO-3-2-6 (soya) tespit edilmiştir. Bilirkişinin analiz konusu şahit numunelerden 1 nolu örnekte yani hiçbir işlem uygulanmayan çeltik örneklerinde numunelerin GDO’lu fakat bu numunelerin çamaşır suyuyla yıkanmış veya çimlendirilmiş örneklerinde GDO rastlanmadığından dolayı ve örnek 1’deki pozitifliğin soya bulaşığından kaynaklandığı gerekçesiyle çeltik numuneleri GDO değildir.’ şeklinde sonucuna vardığı anlaşılmıştır.

Görüldüğü gibi mahkeme çoğunluk oyunun mahkûmiyet hükmüne esas aldığı rapor, suça konu çeltikte soya bulaşığı olduğu ve bu çeltikten üretilen pirinçte GDO pozitif çıkma nedeninin de değinilen soya bulaşığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Mahkeme gerekçeli kararının devam eden paragraflarında da ‘GDO bulaşanı’ olduğunu kabul etmekte ve bulaşan oranının %0’dan daha fazla yani zerre oranınca dahi olsa sanıkların 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun 15/1. maddesi uyarınca cezalandırılacağını kabul etmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre suça konu üründe GDO bulaşanı oranı (16.06.2014 tarihinde Bakanlık tarafından akredite edilmiş Ankara Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı Müdürlüğünün 2014/829 ve 2014/830 rapor numaralı analiz raporu içeriğine göre) %0,09’dan küçük soya şeklindedir. (gerekçeli kararın 12/23. sayfasından)

Suç tarihinde gerek 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nda gerekse 13.08.2010 tarihli ilgili yönetmelikte ‘GDO bulaşan oranının ne kadarının olması hâlinde’ ürünün GDO’lu sayılacağına dair bir düzenleme mevcut değildir.

Ancak suç tarihinde ve halen yürürlükte olan 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun 2/ğ bendinde ‘bulaşan’ kavramı şu şekilde tarif edilmiştir. ‘ğ) Bulaşan: Gıda veya yeme kasten ilave edilmeyen ancak, gıdanın birincil üretim aşaması dâhil üretimi, imalatı, işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması, ambalajlanması, paketlenmesi, nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel bulaşma sonucu gıdada bulunan, hayvan tüyü, böcek parçası gibi yabancı maddeler hariç olmak üzere her tür maddeyi,’ ifade eder. Bu tanımda dikkat çeken husus ‘kasten ilave edilmeyen’ ibaresidir. Bilindiği üzere suçun temel unsurlarından birisi kast olup kast yoksa kasti suç yoktur.

Suç tarihinden sonra 29.05.2014 tarih ve 29014 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelik ile ilgili Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik‘te yapılan değişiklik ile “nn) GDO Bulaşanı: Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO’ları, ifade eder.” tanımı ile konuya açıklık getirilmiştir.

Yine aynı ekleme ile “(4) Analiz sonucunda üründe %0,9 ve altında GDO tespit edilmesi hâlinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir.” denilerek GDO bulaşanı kavramına üst sınır getirilmiştir.

Suç tarihinde bulaşma oranı hiç mevcut değilken, suç tarihinden sonra kanun koyucu belirli bir miktarın üstünde bulaşma olması hâlinde artık kastın varlığını kabul edeceğini düzenlemiştir.

Dosyamıza konu çeltik ve bu çeltikten üretilen pirinçte rastlanan bulaşan GDO oranı, suç tarihinden sonra kabul edilen oranın dahi 10 katından daha azdır.

Önlenemeyen, tesadüfi olarak bulaşmayı GDO bulaşanı sayan kanun koyucu, kastî suçların tesadüfen işlenmeye müsait olmadığını da düzenlemiştir. Bu nedenle ithal edilen suça konu çeltiğe ne şekillerde bulaşabileceği kanun koyucu tarafından da gözetilmiş ve düzenlenmiş, bilirkişi raporları ile bulaşan olduğu tespit edilmiş, bulaşma oranı kısıtlaması suç tarihinde yok iken, suç tarihinden sonra getirilen üst sınırın dahi on katından daha az GDO bulaşanından sanıkların sorumlu tutularak cezalandırılmaları usul ve yasalara aykırıdır.

2) Ayrıca sanıklardan …’nun suça konu edilen çeltiğin ithal işlemlerine hiç katılmadığı, bu konuda adı geçen sanığın katıldığı bir şirket kararının olmadığı, bu ithalata ilişkin sözleşmede katılımının olmadığı ve devam eden işlemlerde de dahilinin olmadığı gözetilmeksizin, salt bir anonim şirketin yönetim kurulu başkanı olmakla atılı suçtan sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesi usul ve yasalara aykırıdır.”

düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 01.03.2017 tarih ve 2006-1762 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Kabahatli tüzel kişilikler Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi A.Ş. ve…Gıda ve İthalat Maddeleri Pazarlama İnşaat ve Sanayi A.Ş. hakkında idari para cezası verilmesi ve haklarında güvenlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına dair karar temyiz edilmemiş; Özel Dairece, şikâyetçi Gümrük ve Ticaret Bakanlığının temyiz isteminin, suçtan doğrudan doğruya zarar görmemesi nedeniyle reddine karar verilmiş; inceleme dışı sanıklar …, … ve … hakkında 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘na aykırılık suçundan verilen beraat hükümleri ise onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar … ve … hakkında 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na aykırılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 23.04.2013 tarihli ve 5306-389 sayılı iddianamesi ile; Mersin Gümrük Müdürlüğüne bağlı olarak antrepoculuk faaliyeti yürüten … Gıda San. Antrepoculuk Ltd. Şti. ile adı geçen şirketin duvar komşusu olan ve çeltik fabrikası işleten Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin yetkilileri olan sanıklar … ve …’nun, Amerika’da bulunan “ADM RICE” isimli şirketten 12.04.2012 tarihinde Mersin Limanına “M/V Free Hero” isimli gemi ile getirdikleri ve bir kısmını işleyerek iç piyasaya sürdükleri toplam 16.524.400 kg genetiği değiştirilmiş orta taneli çeltikler ile 23.02.2013 tarihinde “Universal Durban” isimli gemi ile getirdikleri 16.232.620 kg genetiği değiştirilmiş orta taneli çeltikleri Biyogüvenlik Kurumundan izin almadan yurda sokmak suretiyle 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla 5977 sayılı Kanun’un 15/1. maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 53, 54 ve 63. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 15.07.2014 tarihli ve 9667-703 sayılı iddianamesiyle; Göze Tarım Ürünleri Paz. San. Tic. A.Ş.’nin yetkilisi olan sanıkların, Amerika’da bulunan “ADM RICE” isimli şirketten 17.11.2011 tarihinde Mersin Limanına “M/V OKSYWIE” isimli gemi ile 10.518.547 kg genetiği değiştirilmiş dökme uzun taneli çeltikler getirmek ve bu çeltiklerin bir kısmının işleyerek katılan … Bakanlığına ihale yoluyla satmak suretiyle 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla 5977 sayılı Kanun’un 15/1. maddesi ve Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 53, 54 ve 63. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,

Açılan kamu davalarının Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13.08.2014 tarihli ve 321-232 sayılı kararı ile birleştirildiği,

Soruşturma sırasında suça konu 21.391.640 kg orta taneli çeltik ve 73.310 kg pirinç ile 10.518.547 kg dökme uzun taneli çeltik türü eşyaya el konulduğu, Çanakkale Deniz İkmal Komutanlığı ambarında bulunan 16.395 kg pirincin ise el konulmaksızın muhafaza altına alındığı,

Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine göre; Fettahoğlu Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Pazarlama İnşaat ve Sanayi Anonim Şirketi yönetim kurulu başkanının …, yönetim kurulu başkan vekilinin …, yönetim kurulu üyesinin ise … olduğu, … ve …’nun şirket kaşesi üzerine alacakları münferit imza ile şirketi her konuda temsil ve ilzam etmeye yetkilendirildikleri,

Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin yönetim kurulu başkanının …, yönetim kurulu başkan yardımcısının …, yönetim kurulu diğer başkan yardımcılarının ise … ve …’nun olduğu, … ve …’nun münferit imza yetkilerine sahip oldukları,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 29.05.2013 tarihli yazısına göre; Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) ithalatına ilişkin denetim ve kontrollerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlere Dair Yönetmelik ve Biyogüvenlik kararlarına göre yürütüldüğü, Biyogüvenlik Kurulu tarafından bugüne kadar gıda amaçlı onay verilmiş bir gen olmadığından ithalat kontrollerinde GDO tespit edilen gıdaların yurda girişine izin verilmediği, Kurul tarafından sadece hayvan yemlerinde, yem ya da yem ham maddesi olarak kullanılmak amacıyla 3 adet soya fasulyesi ve 16 adet mısır çeşidinin onaylandığı, bu kapsamda GDO açısından riskli olması muhtemel mısır, soya, kolza, pamuk, papaya, domates, şeker pancarı, çeltik, patates ve ürünlerinin GDO analizine tabi tutulduğu, ithalat aşamasında gıda ürünleri için GDO tarama analizlerinin bakanlıkça yetki alınmış 10 kamu, 25 özel gıda kontrol laboratuvarlarında, GDO gen belirleme ve miktar analizlerinin ise yine bakanlıkça yetki alınmış 4 kamu, 2 özel gıda laboratuvarlarında yapıldığı, 7 kamu, 21 özel gıda laboratuvarının GDO tarama analizinde TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu) tarafından akredite edildiği, yem numunelerinin ise Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü, İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü ve Ulusal Gıda Referans Laboratuvarları tarafından analiz edildiği, analiz sonucunda ithale konu ürünün bulunduğu ildeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından ilgili firmaya uygunluk ya da uygunsuzluk yazısı düzenlendiği, yetkilendirilen kurumların yönetmelik hükümlerine uymak zorunda oldukları ve bu yönetmelik hükümlerine göre yetkilendirildikleri, GDO analizi yapan bu laboratuvarlarda bu güne kadar yapılan rutin denetimlerde GDO analizlerinde herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığının bildirildiği; yazı ekine GDO analizlerinde görevli laboratuvar listesi ve akredite laboratuvar liste örneklerinin eklendiği; gönderilen listede bulunan ve dosyaya ilişkin olarak analiz yapan, Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü, Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğü, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gıda Enstitüsü Laboratuvarı, Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü, Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü, MRL Özel Gıda Kontrol Laboratuvarı, MSM Özel Gıda Kontrol Laboratuvarı, STA Özel Gıda Kontrol Laboratuvarının GDO analizlerinde yetkisi olan laboratuvarlardan olduğunun anlaşıldığı,

Sanıklar müdafilerince, suça konu ürünlerin ticari faturaları ile ithal ettikleri “ADM RICE” firmasınca ürünlerde GDO bulunmadığına ilişkin (Eurofins Laboratuvarınca düzenlenen) sertifika ile bitki sağlı sertifikalara dair bir takım belgelerin dosyaya ibraz edildiği,

I- Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 23.04.2013 tarihli ve 5306-389 sayılı iddianamenin konusunu oluşturan orta taneli çeltikler ile ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen raporlar;

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 16.04.2012 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 2.500.000 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (MSM Özel Kontrol Laboratuvarlığınca ürünlere ilişkin olarak yapılan muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 06.06.2012 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 1.764.440 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (Özel MRL Merkez Araştırma ve Kontrol Laboratuvarlığınca ürünlere ilişkin olarak yapılan muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 06.06.2012 tarihli yazısı ile; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 4.085.560 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (Özel MRL Merkez Araştırma ve Kontrol Laboratuvarlığınca yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) numune örneklerde GDO Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğunun bildirildiği,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 31.08.2012 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 4.650.000 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (Özel MRL Merkez Araştırma ve Kontrol Laboratuvarlığınca yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 22.02.2013 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen toplam 5.288.840 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (memur H.. Önel tarafından getirilen çeltik numunelerine ilişkin olarak MSM Özel Kontrol Laboratuvarı tarafından ürünlerde GDO saptanmadığına dair verilen raporlar dikkate alınarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 08.03.2013 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 8.680.000 kg orta taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (STA Kalite Kontrol Gıda Laboratuarı Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin Zirai Karantina Müdürlüğünün 16.04.2012 ve 27.02.2013 tarihli yazılarında; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketince Amerika Birleşik Devletlerinden ithal edilen 13.975.606 kg ve 16.251.043 kg çeltiğin kontrolünün 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanun’u gereğince yapıldığı, söz konusu eşyanın gümrük idaresince uygun görülecek geçici depolama yeri veya antrepoya alınmasında bir sakınca bulunmadığı, eşyanın müteakip kontrolü yapıldıktan sonra kesin giriş izni verileceğinin bildirildiği,

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin Zirai Karantina Müdürlüğünün 16.04.2012; 05.06.2012; 29.08.2012; 21.02.2013; 05.03.2013; tarihli yazılarına göre; ithalatı yapılmak üzere Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketince beyan edilen 2.500.000 kg, 4.085.560 kg; 1.390.046 kg, 1.398.794 kg, 4.650.000 kg ve 8.680.000 kg orta taneli çeltiğin ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin Zirai Karantina Müdürlüğünün 27.02.2013 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına Amerika Birleşik Devletleri menşeili Amerika Birleşik Devletlerinden getirilen ve ithal edilmek istenen 16.251.043 kg olan çeltikten alınan numunelerin Bitki Karantinası Yönetmeliği’ne göre ilgili olduğu organizmalar yönünden temiz bulunduğu,

Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından STA Kalite Kontrol Gıda Laboratuvarı A.Ş.’ye düzenlettirilen 05.03.2013 tarihli deney raporuna göre; Mersin İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 05.03.2013 tarihinde gönderilen orta taneli çeltiklerde yapılan taramalarda numuneler üzerinde pestisit (zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak yada zararlarını azaltmak için kullanılan madde yada maddelerden oluşan karışım) kalıntılarının saptanmadığının bildirildiği,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün 02.03.2013 tarihli yazısında; Müdürlüklerince alınan bir istihbari bilgide, Mersin Gümrük Müdürlüğünce onaylı 28.02.2013 tarihli, göndericisinin ADM RICE INC, alıcısının Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. olduğu, paketlenmemiş ve ambalajlanmamış 2.500.000 kg ve 2.788.840 kg dökme halde orta taneli çeltik cinsi ürünlerin sağlığı zararlı olduğunun bildirilmesi üzerine … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketi’ne oluşturulan heyet katılımıyla 02.03.2013 tarihinde gelindiği, antrepo sorumlusu tarafından 28.02.2013 tarihli beyanname muhteviyatı eşyadan 33 AHT 34 plakalı araca 20 adet yükleme yapılarak toplamda 370.220 kg eşyanın Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş firması deposuna aktarıldığı, geri kalan eşyanın antreponun C deposunda olduğunun bildirildiği, firmadan alınan 2013 yılı stok kayıt listesinde eşyaların B-3 ve C-3 deposunda bulunduğunun görüldüğü, yapılan kamera incelemesinde firmanın Mersin Limanında bulunan dökme halde aynı çeltik türü eşyanın (millileşmemiş) hali hazırda antrepoya sevkiyatının yapıldığı, bu eşyaların B-1 ve C nolu depolara boşaltıldığı, aynı zamanda bu depolardan söz konusu ithalat beyannameleri kapsamında yüklemenin yapıldığı, millileştiği beyan edilen eşya ile millileşmemiş eşyanın birbiri ile karıştırıldığının görüldüğü, söz konusu antrepodan Gümrük idaresinin haberi olmadan çeltik türü eşyaların çıkarıldığı ve antreponun bitişiğinde bulunan firmaya ait fabrikaya aktarıldığı beyan edilen insan sağlığına zararlı olduğu şüphesi bulunan çeltik türü eşyanın 370.220 kg’nın insan sağlığına zararlı olup olmadığının tespit edilmesi için arama izni yapılmasının Cumhuriyet Başsavcılığından talep edildiği hususlarının belirtildiği,

02.03.2013 tarihli numune alma tutanağına göre; Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.03.2013 tarihli ve 454 değişik iş sayılı arama ve el koyma kararına istinaden 02.03.2013 tarihinde Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. firmasına gelindiği, Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ve … personelince oluşturulan heyetle ve firma yetkililerinin de katılımıyla Mersin Gümrük Müdürlüğünce onaylı 28.02.2013 tarihinde göndericisinin “ADM RICE INC”, alıcısının Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. olduğu, … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketi-1 İsimli A Tipi genel antreposundan eşyaların bir kısmı olan 370.220 kg dökme halde orta taneli çeltik cinsi eşyanın nerede olduğun sorulduğu, firma yetkilisince 130 ton çeltiğin işlendiği, 240 tonun ise B-4 nolu siloda olduğunun beyan edildiği, fabrikanın B-4 nolu silosunda olduğu görülen paketlenmemiş ve ambalajlanmamış dökme halde orta taneli çeltik cinsi eşyadan ve söz konusu çeltikten üretildiği beyan edilen pirinç türü eşyadan usulüne uygun olarak ikişer bez torba içerisinden numuneler alındığı,

03.03.2013 tarihli iş yeri arama el koyma ve yediemin teslim tutanağına göre; paketlenmemiş ve ambalajlanmamış 2.500.000 kg ve 2.788.840 kg dökme halde orta taneli çeltik cinsi ürünlerin bulunduğu … Gıda Sanayi Antrepoculuk Ltd Şirketine … denetiminde yine aynı müdürlüğün personellerinden oluşturulan heyetle ve Tarım İl Müdürlüğü personelinin de katılımıyla 02.03.2013 tarihinde gidildiği, geliş nedeni açıklandıktan sonra antrepo sorumlusu tarafından söz konusu eşyada, 33 AHT 34 plakalı araca 20 adet yükleme yapılarak toplamda 370.220 kg eşyanın Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş firmasının deposuna aktarıldığı, geri kalan eşyanın C Deposunda bulunduğunun bildirildiği, firmadan alınan 2013 yılı stok kayıt listesinde eşyaların B-3 ve C-3 deposunda bulunduğunun görüldüğü, A Tipi genel antreponun yapılan kamera incelemesinde, firmanın Mersin Limanında bulunan benzer çeltik türü eşyanın hâlihazırda antrepoya sevkiyatının yapıldığı, bu eşyaların B-1 ve C nolu depolara boşaltıldığı, aynı zamanda aynı depolardan söz konusu ithalat beyannameleri kapsamında yüklemenin yapıldığının görülmesi üzerine söz konusu antrepodan Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş firmasının deposuna aktarılan 370.220 kg çeltik türü ürünlerle ilgili olarak gerek bahse konu ürünlerin yurda girişinin uygun olup olmadığı gerekse gümrük idaresinin izni olmasızın antrepodan ürün tahliye edilip edilmediği yönünde tespit ve incelemeler sonuçlanıncaya kadar firmaya gönderilen ürünlerin muhafaza edilmesi ve söz konusu iş yerinde gerekli tespit ve inceleme yapılabilmesi için Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen arama ve el koyma kararı üzerine söz konusu iş yerine gidildiği, söz konusu antrepodan tahliye edilen ürünlerle ilgili yapılan arama ve incelemede iş yeri yetkilisinin beyanına göre 240 tonun B-4 numaralı silosunda, geriye kalan yaklaşık 130 ton ürünün ise üretim bantlarına alındığı, bu hâliyle üretim tesisine alınan ürünlerin miktar olarak tespit edilme şansının olmadığı, yetkili tarafından beyan edilen B-4 silosunda bulunan 240.000 kg çeltik türü eşyaya el konularak B-4 nolu silosu … antrepoya ait yetkilendirilmiş gümrük müşavirinin kullanımında bulunan gümrük güvenlik mührü ile mühürlenerek Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş yetkilisi …’na yedi emin olarak teslim edildiği, 130.000 kg üretim bandında bulunan çeltiğin işlenmesi sonucu elde edilen pirinç türü eşyalardan, tartım sonucunda 37.260 kg olduğu tespit edilen 38 haral içerisindeki pirinç ve 17 balette 1362 torba, 25 kg’lık çuvallarda 34.050 kg pirinç olmak üzere yapılan üretim sonucunda elde edilen toplam 73.310 kg pirinç türü eşyaya da el konulup bu eşyaların fabrikanın bitişiğinde bulunan … antreposuna taşınarak antrepo müdürü …’e yedi emin olarak teslim edildiği,

06.03.2013 tarihli tutanakta; … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketine ait A Tipi genel antrepoya Mersin Kaçakçılık ve İstihbarat Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ve … personellerinden oluşan heyete Control Union gözetim firmasının surveylerinin katılımıyla 06.03.2013 tarihinde saat 10.00 sıralarında gelindiği, yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri Yetkilisi ve Saha Operasyon Sorumlusu nezaretinde Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş ye ait dökme halde orta taneli çeltik cinsi ürünün bulunduğu C, B-1, B-3, B-4, A, A-1, A-3 ve C-3 depolarının kapılarında bulunan mühürlerin sağlam olduğu görülerek heyet huzurunda bu mühürlerin kırıldığı, surveyler tarafından yapılan ölçümde C nolu depoda 1.844.000 kg, B-1 nolu depoda 1.801.000 kg, B-3 nolu depoda 2.568.000 kg, B/4 nolu depoda 2.406.000 kg, A nolu depoda 1.579.000 kg, A-1 nolu depoda 2.647.000 kg, A-3 nolu depoda 2409.000 kg, C-3 nolu depoda 3.757.000 kg olmak üzere toplam da 19.011.000 kg olarak tespit edildiği,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü tarafından 02.04.2013 tarihinde düzenlenen tutanağa göre; alınan istihbari bilgi doğrultusunda 28.02.2013 tarihli ithalat beyannamesi muhteviyatına göre, göndericisinin “ADM RICE INC.”, alıcısının Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. olduğu, paketlenmemiş ve ambalajlanmamış 2.500.000 kg ve 2.788.840 kg dökme halde orta taneli çeltik cinsi ürünlerin bulunduğu … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketi isimli A Tipi genel antrepoya Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ile Mersin Gümrük Müdürlüğünce oluşturulan heyete Tarım İl Müdürlüğü personelinin de katılımıyla 02.03.2013 tarihinde saat 10.30 sıralarında gelindiği, yetkili gümrük müşavirinin geliş nedenini açıklayarak antrepo sorumlusu tarafından 28.02.2013 tarihinde gelen eşyadan 33 AHT 34 plakalı araca 20 adet yükleme yapılarak toplamda 370.220 kg eşyanın Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. firmasının deposuna aktarıldığı, geri kalan eşyanın antreponun C deposunda bulunduğunun bildirildiği, firmadan alınan 2013 yılı stok kayıt listesinde eşyaların B-3 ve C-3 deposunda bulunduğunun görüldüğü, yapılan kamera incelemesinde firmanın Mersin Limanında bulunan benzer çeltik türü eşyanın hâlihazırda antrepoya sevkiyatının yapıldığı, bu eşyaların B-1 ve C nolu depolara boşaltıldığı, aynı zamanda bu depolardan söz konusu ithalat beyannameleri kapsamında yüklemenin yapıldığının görüldüğü, antrepo sorumlusunun, eşyaları havalandırmak için sık sık depo değiştirmek zorunda olduklarını stok kayıtlarında bu nedenle değişiklik yapmayı unuttuklarını beyan ettiği, beyanname muhteviyatı olduğu ifade edilen C deposundan ve şüpheli görünen aynı tür dökme halde orta taneli çeltik türü eşyaların bulunduğu C-3, B-1, B-3, B-4 nolu depolardan üç metrelik dip sondası yardımıyla usulüne uygun paçal yöntemiyle, Tarım İl Müdürlüğünde görev yapan gıda kontrol görevlisi Gümrük Muhafaza ve Muayene Memurları tarafından ikişer adet bez torba içerisinde numune alındığı,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün 04.04.2013 tarihli yazısında; 12.04.2012 tarihinde Mersin Limanına “M/V Free Hero” isimli gemi ile Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. firması adına 16.524.400 kg dökme çeltik türü ürünün geldiği, bu ürünlerin 2.500.000 kg’ının 16.04.2013 tarihli ve IM015657 sayılı Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi ile gemiden direk ithalatının yapıldığı, ürünler için Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 16.04.2012 tarihli ve 26623 sayılı uygunluk yazısı düzenlendiği, 14.024.400 kg’ın 12.04.2013 tarihli ve AN004533 sayılı antrepo beyannamesi ile … Gıda Sanayi Antrepoculuk Ltd. Şti. isimli A33000053 nolu A Tipi Genel Antreposuna alındığı, antrepoya alınan bu ürünlerin 850.000 kg’ın 06.06.2012 tarihli ve IM024077 sayılı, 2.500.000 kg’ın 06.06.2012 tarihli ve IM024081 sayılı, 735.560 kg’ın 06.06.2012 tarihli ve IM024085 sayılı, 650.000 kg’ın 03.09.2012 tarihli ve IM037489 sayılı Serbest Dolaşıma giriş beyannamesiyle olmak üzere toplam 8.735.560 kg’ının ithalatının yapıldığı ve antrepodan çıktığı, 06.06.2012 tarihli Serbest Dolaşıma giriş beyannameleri için Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 06.06.2012 tarihli ve 41683 sayılı uygunluk yazısı, 03.09.2012 tarihli Serbest Dolaşıma giriş beyannamesi için Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 31.08.2012 tarihli ve 61719 sayılı uygunluk yazısının yazıldığı, antrepo beyannamesi muhteviyatından kalan 5.288.840 kg orta taneli çeltik için Serbest Dolaşıma giriş beyannamesi düzenlendiği ayrıca ürünler için Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 22.02.2013 tarihli ve 13911 sayılı uygunluk yazısı düzenlendiği, bu iki beyanname muhteviyatı eşyadan 370.000 kg’ın antreponun yanında bulunan Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. isimli firmaya sevk edildiği, geride kalan 4.918.840 kg orta taneli çeltiğin antrepoda bulunduğu,

23.02.2013 tarihinde Mersin Limanına “Universal Durban” isimli gemi ile Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. isimli firma adına 16.232.620 kg dökme orta taneli çeltik türü eşya geldiği, bu eşyanın tamamının 27.02.2013 tarihli ve AN002849 sayılı antrepo beyannamesi ile … Gıda Sanayi Antrepoculuk Ltd. Şti. isimli A33000053 nolu A Tipi Genel Antreposuna alındığı, söz konusu antrepo beyannamesi muhteviyatı ürünlerin 8.680.000 kg için Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. isimli firma adına onaylı 11.03.2013 tarihinde Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi düzenlendiği, beyannamenin sarı hat kriterine göre işlem gördüğü ve kapatıldığı, ancak eşyaların Göze Tarım Ürünleri firmasına sevk edilmediği, ürünler için Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 08.03.2013 tarihinde uygunluk yazısının düzenlendiği,

Sonuç olarak iki antrepo beyannamesiyle gelen toplam 32.757.020 kg çeltik türü, bu ürünlerden 21.391.460 kg çeltik ile 73.310 kg pirinç türü eşyaya GDO’lu olması nedeniyle el konulduğu, kalan 10.995.560 kg orta taneli çeltiğin serbest dolaşıma sokulduğunun bildirildiği,

12.03.2013 tarihli kamera inceleme tutanağına göre; … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketine ait … A Tipi genel antreposunda bulunan Mersin Gümrük Müdürlüğünce onaylı 17.11.2011 tarihli antrepo beyannamesi muhteviyatı orta taneli çeltik eşyasının ithali için açılan 28.02.2013 tarihli ithalat beyannameleri toplamı 5.288.840 kg eşyanın ithali için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından uygunluk yazısı alınmak üzere 21.02.2013 tarihinde … A Tipi Genel Antreposunda bulunan bahse konu orta taneli çeltik türü eşyadan numune alındığının (memur H.. Önel tarafından alınan numuneler) 21.02.2013 tarihli “ithal edilen yem maddeleri, gıda maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin kontrol ve denetim tutanağı numune alma tutanağı ve etiketi” belgesinden anlaşılmış olduğu, … A Tipi Genel Antreposu kamera kayıtlarının 21.02.2013 tarih saat 08.00 ile 21.02.2013 tarih saat 20.00 arasında kaydettiği görüntülerin incelendiği, kameraların harekete duyarlı olması nedeniyle görüntünün zaman zaman kararıp aydınlandığı bazı kameraların da görüntü vermediğinin tespit edildiği, mevcut kayıtlarda yapılan görüntü inceleme neticesinde, 21.02.2012 tarih saat 08.00 da 21.02.2013 tarihi saat 20.00’a kadar … Antreposu yetkilisi tarafından içinde 12.04.2012 tarihli antrepo beyannamesi muhteviyatı orta taneli çentik türü eşyanın bulunduğu beyan edilen C ambarından herhangi bir numune alma işlemi olduğunun tespit edilemediği, C ambarı yakınındaki C-3, B-1, B-3 ve B-4 ambarlarından da herhangi bir numune alım işleminin tespit edilemediği,

01.04.2013 tarihli kamera inceleme tutanağına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. isimli firma adına onaylı 06.06.2012 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile … Antreposunda ithalatı yapılan çeltiklerden 05.06.2012 tarihinde antrepo deposundan Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde görevli Ziraat Mühendisi Melek Gezer tarafından 03.09.2012 tarihinde, 29.08.2012 tarihinde antrepo deposunda Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde görevli Gıda Mühendisi H.. Kayapınar tarafından 28.02.2003 tarihinde, antrepodan ithalatı yapılan çeltiklerden 21.02.2013 günü antrepo deposundan Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde görevli Ziraat Mühendisi H.. Önel tarafından numune alındığına dair tutanaklar tanzim edildiğinin görüldüğü, … Gıda Sanayi Antrepoculuk Limited Şirketi firmasında çeltik türü eşyanın bulunduğu depoların numunelerin alındığı tarihteki kamera görüntülerinin yapılan incelemesinde; 05.06.2012 tarihinde saat 17.58′ … Antreposunun B-4 nolu deposu önüne görüntüden siyah renkli olduğu anlaşılan bir aracın geldiği otomobilin bagajının açıldığı, bagajdan bir şeyler alındığı, biri bayan olan 3 kişinin B-4 nolu depoya girdiği, daha sonra bu kişilerin B-3 nolu depoya girdiği, depodan çıkan bu kişilerce otomobilin bagajına bir şeyler konulduğu saat 18.05 te de depodan ayrıldıkları, kameraların uzak olması nedeniyle görünen kişilerin depolarda ne yaptıkları, otomobil bagajından ne aldıkları ve koyduklarının net görülemediği; 28.02.2012 tarihinde saat: 15.33’de … Antreposunun C-3 nolu deposu önüne siyah renkli olduğu anlaşılan bir otomobilin geldiği bagajdan bir şeylerin alındığı, biri bayan dört kişinin bu depoya girdiği, söz konusu aracın bagajına depodan getirilen iki adet dolu torbanın koyulduğu, kameraların uzak olması nedeniyle görünen kişilerin depolarda ne yaptıkları, otomobil bagajından ne aldıkları ve koyduklarının net görülemediği; 05.03.2013 günü saat 14.54’te … Antreposunun A-3 nolu deposu önüne siyah renkli olduğu anlaşılan bir otomobilin geldiği, otomobil bagajından bir şeyler alındığı biri bayan olan üç kişinin A-3 nolu depoya girdiği, depodan çıkan kişilerin elinde şeffaf poşetlerin bulunduğu, bu kişilerin bu poşetler ve sonda ile saat 14.59’da A-1 nolu depoya girdiği ve depodan iki şeffaf poşet ile çıkıldığı,

Mersin Kaçakçılık ve İstihbarat Gümrük Muhafaza Memurlarınca 25.07.2013 tarihinde düzenlenen tutanakta; … denetimindeki A Tipi Genel Antreposunun 21.02.2013 tarihinde 08.00-18.00 saatleri arasında tüm kamera görüntüsünün yapılan incelemesinde, antrepoda mevcut 14 kameranın olduğu, 7 numaralı kameranın gün boyunca bozuk görüntü kaydettiği, antreponun giriş kapısını gören 14 numaralı kameranın 21.02.2013 tarihinde saat: 14.50 civarından sonraki kaydının bulunduğunun görüldüğü, mevcut tüm kamera görüntülerinin yapılan incelemesi sonucunda H.. Önel isimli memurun antrepoya geldiğine dair herhangi bir kamera görüntüsüne ulaşılmadığının belirtildiği,

Gümrük muhafaza memurlarınca 10.04.2013 tarihinde düzenlenen tutanağa göre; MSM Özel Kontrol Laboratuvarınca analizi yapılan ve analiz sonucunda 22.02.2013 tarihli raporlar düzenlenen (memur H.. Önel tarafından analizi yapılmak için getirilen numuneye ilişkin) çeltik türü eşyaya ait laboratuvarda bulunan mevcut şahit numunenin teslim almak için 10.04.2013 tarihinde adı geçen laboratuvara gidildiği, şahit numunenin teslim alındığı, ancak şahit numunenin konulduğu ve üzerinde mühür bulunan siyah poşette yapılan incelemede, poşetin uç kısmına atılan düğümün hemen altında olduğu ve bu poşetin ağzının, mühre herhangi bir zarar verilmeden rahatlıkla açılabileceğinin görüldüğü,

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 17.04.2013 tarihli ve 260 sayılı raporda; resmi istek üzerine numunesi gönderilen (memur H.. Önel tarafından analizi yapılmak için getirilen numuneye ilişkin) çeltiğin uzun taneli olduğunun (9,43) belirtildiği,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü 23.04.2013 tarihli yazısında; Göze Tarım Ürünleri firmasının daha önce ithal etmiş olduğu çeltik türü ürünlerin ithalat aşamasında analizinin yapıldığı Laboratuvarlar ile yapılan yazışmalar sonucunda, analizi yapılan çeltiklerin şahit numunelerinin Laboratuvarlarında saklama sürelerinin geçmesi nedeniyle bulunmadığının bildirildiği,

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi Gıda Enstitüsü (TÜBİTAK-MAM) tarafından 22.03.2013 tarihli ve 719/2719 sayılı analiz raporlarına göre; 06.03.2013 tarihinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce gönderilen çeltik numunelerinde yapılan testler sonucunda, ürünlerde 35S ve NOS dizilimlerine rastlanıldığı, bu dizilimlerin genetik modifiye ürünlerde mevcut olan DNA dizilimleri olduğundan ürünün genetik modifiye olduğu, analiz tespit limitinin ise % 0.05 olduğu,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünün 15.04.2013 tarih ve 442 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü tarafından gönderilen orta taneli pirinçlerde yapılan tarama testlerinde 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin saptanmadığı,

İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. O.. Öcalgiray Moneküler Biyoloji – Biyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi (İTÜ-MOBGAM) tarafından 22.04.2013 tarihinde düzenlenen 949-813 sayılı, Yrd. Doçent Dr. A.. Tunga Akarsubaşı’nın adı geçen merkezin müdürü olarak, Yüksek Biyolog C.. Ketre’nin analizi yapan, Dr. M.. Kolukırık’ın ise bilirkişi olarak imzaladığı rapora göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, GDO tarama testi yapılmak üzere merkeze getirilen ürünlerin 35S, NOS, Bt63 ve LLRICE601 dizilimlerini içerdiği; LLRICE diziliminin ABD kökenli Agrobacferium tumfaciens tekniği ile üretilmiş genetiği değiştirilmiş bir pirinç olduğu, ABD tarafından LLRICE601 ve LLRICE604 ırklarının onaylanmamış, LLRICE62 ve LLRICE06 ırklarının onaylanmış olduğu, 2006 yılında Bayer’in, ABD Tarım Bakanlığına LLRICE601’in bir cins uzun pirince bulaştığının bildirildiğini, ABD Tarım Bakanlığının yaptığı araştırmada ABD pirincinin %30 undan fazlasının LLRICE601, LLRICE604 ve LLRICE602 pirinciyle kontaminite edildiğinin tespit edildiği, bu nedenle Bayer çiftçilerine tazminat ödendiği, 2006 ile 2007 yılları arasında 30’dan fazla ülkede ABD den ithal edilen pirinçlerde, Bayer’e ait onaylanmamış 3 adet GD pirinç türünün izlerinin tespit edildiği; Bt63 diziliminin haşaratlara karşı dayanıklı Çin’de devlet desteğiyle geliştirilmiş bir pirinç ırkı olduğu, bu dizilimin güve türlerine toksit bir protein ürettiği, farelere yapılan deneylerde bu protein’in alerji benzeri sorunlar oluşturduğu, bu nedenle üretiminin yasak olduğu, merkeze gönderilen numunelerde LLRICE601 ve Bt63 ırklarının ikisinin birlikte var olduğu,

İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. O.. Öcalgiray Moneküler Biyoloji – Biyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi (İTÜ-MOBGAM) tarafından 05.04.2013 tarihinde düzenlenen 949-794 sayılı, Yrd. Doçent Dr. A.. Tunga Akarsubaşı’nın adı geçen merkezin müdürü olarak, Dr. Ş.. Korulu Koç’un analizi yapan, Dr. M.. Kolukırık’ın ise bilirkişi olarak imzaladığı rapora göre; GDO tarama testi için Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü yetkili personelince getirilen ürün numunelerinin, ürünlerin taşınması ve depolanması esnasında ürüne bulaşmış olabilecek ürün dışındaki GDO’lu gıdaların uzaklaştırılması için numunelerin analiz öncesi steril su ile iki defa yıkandığı, analizlerde Real – Time PCR analizleri ve Roche Light Cycler 480 – ll cihazının kullanıldığı, yapılan inceleme sonucunda numuneleri alınan ürünlerin, bitki DNA’sı, 35S ve NOS dizilimlerini içerdiği,

Basın organlarında ABD’den ithal edilen suça konu pirinç ile alakalı olarak çıkan haberlere istinaden, Tarım Müsteşarı Clay M. Hamilton tarafından imzalan ve 04.04.2013 tarihinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğüne gönderilen yazı içeriğinde; bahsi geçen pirinç sevkiyatının ABD tarafından geri çevrilmediği, ABD’de üretilen bu pirincin Amerikalıların tükettiği pirinç ile aynı tür ve kalitede olduğu, ABD’de GDO’lu pirinç üretilmediği, bahsi geçen pirincin ihracattan önce test edildiğini ve GDO içermediğine dair sertifika verildiği, gemilerde bir önceki kargodan kalan ölçülmeyecek kadar düşük seviyelerde toz, çöp, polen veya test esnasında yanlışlıkla gerçekleşen bulaşmaların yapılan testlerde ortaya çıkabileceği, gıda, yem ve tohum üretiminde %100 saflığın imkansız olduğu, tarım ürünlerinde istenmeden bu tür karışımların olabileceği, fakat bu karışımların ürünün kalitesini etkilemediği, düşük seviyede çıkan bu değerlerle ilgili politika eksikliği nedeniyle uluslararası ticarette aksamalar olabileceğinin bildirildiği,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünün 12.04.2013 tarihli yazısına göre; Dünya’daki otorite kuruluşlarca verilen bilgiler doğrultusunda yapılan araştırmalara göre, Dünya ticaretine konu genetiği değiştirilmiş çeltik üretimine rastlanılmadığı,

Mersin Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 13.05.2013 ve 30.04.2014 tarihli yazılarında; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş.’de yapılan denetimde Mersin Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile el konulan 21.391.460 kg çeltik ile 73.310 kg pirinç ürünü içerisinde Mersin Limanına “Universal Durban” isimli gemi ile 22.03.2013 tarihinde Göze firması adına gelen 16.232.620 kg dökme orta taneli çeltik ürününün tamamının bulunduğunun firma tarafından beyan edildiği,

Mersin Limanına “M/V Free Hero” isimli gemi ile 12.04.2012 tarihinde Göze Tarım Pazarlama ve Ticaret A.Ş. adına 16.524.400 kg dökme çeltik ürünü geldiği, bu ürünün 11.235.560 kg’ın 5 ayrı serbest dolaşım giriş beyannamesi ile çekildiği, bu gemiden kalan 5.288.840 kg’ın ise Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile el konulan ürünün içerisinde bulunduğunun firma tarafından beyan edildiği, işletmede yapılan izlenebilirlik denetiminde serbest dolaşım beyannamesi ile çekilen 11.235.560 kg orta taneli çeltik ürününün işlendiği, bu üründen 6.179.558 kg pirinç, 1.123.556 kg kırık pirinç, 1.685.334 kg kepek ve 2.247.112 kg kavuz elde edildiğinin tespit edildiği, elde edilen pirincin 5. 000.000 kg’ının Libya’ya ihraç edildiği, 1.179.558 kg’lık kısmın ise ihraç edilmek üzere firma deposunda bulunan 2.480.000 kg’lık ürün içerisinde olduğunun firma tarafından beyan edildiği, firmanın ihracat beyanının Gıda Güvenlik Bilgi Sisteminden teyit edildiği, işletmenin deposunda bulunan 2.480.000 kg ürünün ise yediemine alındığı, yediemine alınan ürünlerden numune alınarak Mersin İl Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde GDO tarama testi analizi yaptırıldığının belirtildiği; yazı ekine Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce 15.04.2013 tarihinde (Rapor No:442) yapılan ve numunelerde 35S, FMV ve NOS dizilimlerinin tespit edilemediğine ilişkin muayene ve analiz raporunun eklendiği,

14.05.2013 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda; savcılık tarafından gönderilen numunelerde GDO bulunup bulunmadığına yönelik üniversiteye bağlı Moleküler Biyoloji ve Genetik Araştırma Merkezi (MOBGAM) tarafından yaptırılan analizlerle ilgili olarak inceleme başlatıldığını, rektör yardımcısı başkanlığında bir kısım öğretim üyelerinden oluşan komisyon tarafından başlatılan inceleme kapsamında, analiz için İTÜ Rektörlüğüne bağlı MOBGAM Müdürlüğüne gönderilen talep yazısı üzerine Merkez Müdürü Yardımcı Doçent Dr. A.. Tunga Akarsubaşı’nın gayriresmi olarak üniversite de kadrolu öğretim elemanı olmayan ve İTÜ ile herhangi bir bağlantısı da bulunmayan Dr. M.. Kolukırık’ı rektörlüğün bilgisi olmadan şifai olarak görevlendirdiği, konuya özel yazılı ve resmi bir görevlendirmenin bulunmadığı, bu durumunu usule aykırı olduğu, inceleme komisyonu tarafından yapılan analizleri bilimsel açıdan incelemekle görevlendirilen ve konu hakkında uzman olan üniversite öğretim üyesi Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz’ın belirttiği üzere daha önceden verilen söz konusu raporların teknik hatalarla dolu olduğu ve bilimsel gerçeklerin çarpıtıldığının anlaşıldığı ve konu hakkında Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz’dan Yardımcı Doçent Dr. A.. Tunga Akarsubaşı ve Dr. M.. Kolukırık tarafından verilen raporlara ilişkin görüş bildirilmesinin istendiği bilgilerinin yer aldığı,

Hakkında inceleme başlatıldıktan sonra daha önce verdiği raporları yeniden gözden geçirilerek görüşüne başvurulan Dr. M.. Kolukırık’ın, 08.05.2013 tarihinde verdiği görüş raporunun sonuç kısmında; analiz edilen numunelerde genetiği değiştirilmiş pirinç ırkları olan Bt63 ve LLRice’ın bulunmadığı hususunun belirtildiği,

Yardımcı Doçent Dr. A. Tunga Akarsubaşı ve Dr. M. Kolukırık’ın verdiği raporların bilimsel açıdan incelenmesi amacıyla İTÜ Rektörlüğünce oluşturulan inceleme komisyonu kararı doğrultusunda görüş bildirmesi istenen Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz “pirinç analizlerine istinaden verilen raporların değerlendirilmesi” başlığını taşıyan 14.05.2013 tarihli raporunun sonuç kısmında; yapılan testlerde teknik uyumsuzlukların olduğu, analizlerdeki şüpheli uygulamalar, yöntemdeki hassasiyet problemleri, çıkan yanlış negatif ve yanlış pozitif sonuçların analiz sonucunda elde edilen sonuçlara olan güveni tümden yok eder mahiyette olduğu, verilen tüm raporlarda sunulan mevcut deneysel veriler ışığında pirinçlerin ne GDO’lu olduğunu ne de GDO’suz olduğunun ne de başka bitkilerden bir kontaminasyon olup olmadığının bilimsel bir şekilde söylemenin mümkün olmadığı, Avrupa Komisyonunun konu ile çıkarttığı ve sürekli olarak yenilediği deneysel raporlardan da anlaşılacağı üzere bu tür analizlerin sayısal, hassas DNA miktar analizlerinin yöntemlerinin göreceli değil kesin miktar temelli tayinlerinin sadece primerlerle değil problar kullanarak daha hassas ölçümlerin ve bulaşma ihtimallerinin de deney kurgusu içerisine konularak yapılması gerektiğinin belirtildiği,

Yargılama aşamasında, mahkemece 12.09.2013 tarihinde yapılan keşif sonucu antrepodan alınan orta taneli çeltiklerin incelenmesine yönelik olarak konusunda uzman bilirkişilerce rapor düzenlenmesi amacıyla Yerel Mahkemenin talebi üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca isimleri bildirilen ve Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü ile Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünde görevli olarak çalışan Biyologlar A.. Alma, Dr. Ş.. Başıaçık Karakoç ve H. Aytül Martlı tarafından düzenlenen 21.11.2013 tarihli (28.11.2013 havale-Talimat No: 2013/476 sayılı) raporda; tarama analizinde, 35S Promotor, NOS Terminatör ve FMV Promotor gen bölgelerinden birinin veya birkaçının bulunmasının ürünün GDO içerdiğinin göstergesi olduğu, analizde test limitinin 10 kopya olduğu bu değerin yaklaşık 1000 tane içerisinde 1 tane GDO lu olduğu taktirde tespit edilebilir anlamı taşıdığına ilişkin GDO analizine ilişkin genel bilgi verildikten sonra, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince talimat yoluyla laboratuvara gönderilen 2 adet çeltik numunesinin GDO’lu olup olmadığı, GDO’lu olduğunun tespiti halinde bu durumun çeltikten mi yoksa kontaminasyon mu olduğuna ilişkin gerekli analizlerin yapıldığı, 30921 ve 30922 nolu 2 adet çeltik numunesinin mühürlenmiş olarak teslim alındığı, numunelerin tüm bilirkişiler huzurunda açılarak analize başlandığı ve bu sürecin fotoğraflandığı, numunelerden 3’er örnek alınarak işleme başlandığı, örnek 1 de herhangi bir işleme tabi tutulmadan geldiği hali ile öğütülerek, örnek 2 de örneğin dış yüzeyi %10 luk çamaşır suyu ve steril su ile yıkandıktan sonra öğütülerek, örnek 3 de örneğin çimlendirilerek GDO analizlerine başlandığını, analiz stratejisi gereği numunelerin GDO tarama analizine (35S Promotor, NOS Terminatör, FMV Promotor) alındığı, yapılan analizlerde elde edilen sonuçlara göre, 30921 ve 30922 nolu örneklerin, örnek 1 diye adlandırılan hiçbir işlem uygulanmamış numunelerde tarama analiz sonuçlarının pozitif olduğu yani numunelerin GDO’lu olduğu, örnek 2 ve örnek 3 olarak adlandırılan ve çamaşır suyu ve steril su ile yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde GDO tarama analiz sonucunun negatif olduğu yani numunelerin GDO’lu olmadığı, örnek 1 de GDO pozitif çıktığından bunun nereden kaynaklandığını araştırıldığı ve bunun için soya bitki spesifik gen (Lektin), mısır bitki spesifik gen (Zein), kanola bitki spesifik gen (CruA), pamuk bitki spesifik gen (Acp1), şeker pancarı bitki spesifik gen (Gin2) referans genlerin analiz edildiği ve numunenin içeriğinin araştırıldığı, 30921 örnek 1 ve 30922 örnek 1 numunelerinde bu çeşitlerden sadece soya bitki spesifik gen (Lektim) tespit edildiği daha sonra genetiği değiştirilmiş soya gen bölgelerinin arandığı, örnek 1 de MON89788 (Soya), 30922 örnek 1 de MON40-3-2-6 (Soya) tespit edildiği, ayrıca bu GDO’lu pozitif numunelerde GDO pirinç çeşitlerinin LL601, LL62, Bt63 analizlerinin yapıldığı ve negatif sonuç alındığı, sonuç olarak, çeltiklerin örnek 2 ve örnek 3 olarak adlandırılan yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde GDO tarama analiz sonuçları negatif olduğundan çeltiğin GDO’lu olmadığı sonucuna varıldığı, eğer pirinç GDO’lu olsaydı yıkanmış ve çimlendirilmiş numunelerde de aynı sonucun alınması gerektiğinin, çünkü ürünün GDO’lu olduğu zaman çeltiğin bütün hücrelerinin de GDO’lu olması gerektiğinin beklendiği, örnek 1 deki pozitifliğin GDO’lu soya bulaşması sonucu oluştuğunun yapılan analiz sonucunda belirlendiğinin, numunelerin GDO’lu pirinç yönünden de test edildiğinin ve LL601, LL62, Bt63 dizilimlerinin de negatif olduğu tespit edildiğinden, çeltik numunelerinin GDO’lu olmadığı sonucuna ulaşıldığının tespit edildiği,

ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümünde görevli Prof. Dr. G. Candan Gültekin tarafından 04.04.2014 tarihinde düzenlenen raporda; TÜBİTAK-MAM incelemesi hakkında değerlendirmede; tarama testleri sonucunda çeltik örneklerinde 35S ve NOS terminatör bölgelerinin ticari tarama kitleri kullanılarak bulunduğunu, Real Time PCR yönteminin kullanılarak GDO tarama analizine son verildiğini, analizlerin detaylarının dosyada bulunmadığını, testlerin tarama testlerinden sonra kesildiğini, hangi GDO bulunduğuna dair daha ileri testlerin yapılmadığını,

İTÜ, Moleküler Biyoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi (MOBGAM) incelemeleri hakkındaki değerlendirmede; İTÜ yetkili komisyonunun görevlendirmiş olduğu uzman Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz’ın da raporunda detaylı biçimde belirtmiş olduğu gibi, İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Araştırma Merkezi (MOBGAM) tarafından yapılan incelemeler sırasında yanlışlıklar yapıldığı, MOBGAM tarafından pirinç spesifik genler olan Gos 9 ve Phospholipas D (PLD) genlerinin GDO göstergesi olarak değerlendirildiği ve dolayısıyla çeltik/pirinçlerin GDO’lu olduğu konusunda yanlış sonuca varıldığı, Gos 9 ve PLD genlerinin bitki yani çeltik/pirinç spesifik geni olduğu, GDO olmayan pirinçlerde de bulunur nitelikte olduğu, pirinçlerde bu genlerin varlığına bakarak GDO olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılamayacağı,

Talimat No: 2013/476 sayılı bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde; Ulusal Gıda Referans Laboratuvarında görevlendirilen bilirkişiler vasıtasıyla incelemeler neticesinde, hazırlanan bilirkişi raporunun değerlendirme kısmında çeltik numunelerinin GDO’lu olmadığı ifadesinin kullanıldığı, bu incelemenin tarafınca detaylı irdelenmesi sonucunda “çeltik numuneleri GDO’lu değildir” sonucuna varılamayacağı, analiz sonucunda 2 farklı genetiği değiştirilmiş soyanın bulaşan olarak bulunduğu, bu soya çeşitlerinden 30921 örnek 1 de MON89788 soya çeşidi, 30922 örnek 1 de ise MON40-3-2-6 soya çeşidinin tespit edildiği, 30922 nolu örnek 1 de 35S, NOS ve FMV transgenic elementleri MON40-3-2-6 soya için olması gereken sonuçları verirken, 30921 nolu örnek 1 transgenetik elementlerinin MDN89788 soya için olması gereken sonuçları vermediği, MON89788′ in tespit edildiği ifade edilen 30921 nolu örneğin MON89788’de bulunmayan 35S ve NOS terminator bölgesini içerdiği, 30921 nolu örnek 1 de iddia edildiği gibi sadece MON89788 soya bulaşması durumunda, 35S ve NOS terminator analizlerinin pozitif göstermemesi gerektiği, bu pozitifliğin başka bir GDO’nun daha varlığına işaret ettiği, bunun başka bir GDO bulaşması olabileceğini veya test edilmeyen veya tanı testleriyle bulunamayan başka bir GDO varlığını da gösteriyor olabileceği, sonuç olarak bu pozitifliklerin pirinçte GDO olmadığı veya yalnızca soya bulaşanı olduğu savını çürütebilecek nitelikte olduğunu, sonuç olarak, 30921 ve 30922 nolu örnek 2 ve örnek 3 de yapılan çamaşır suyu ile yıkama ve çimlendirme gibi uygulamalar sonrasında trasgenic elementlerde veya tanı testlerinde pozitif sonuç verecek bir şahit GDO-çeltik’in analizler sırasında kullanılmadığı gerekçesiyle bu örneklerin (30921 ve 30922 nolu örneklerin örnek 2 ve örnek 3 leri) sonuçlarının anlam ifade etmediği, 30921 nolu örnek 1 de bulaşan olarak tespit edildiği iddia edilen MON89788 GD Soyanın 35S ve NOS dizilimlerini bulundurmadığı, buna karşın FMV dizilim bölgesini içerdiğinin bilindiğini, oysa bu örneğin 35S ve NOS dizilimlerinin varlığını gösterdiğini, tanı testinde MON89788 varlığı gösterildiğine göre, bu transgenic elementlerin varlığının bu çeltik/pirincin başka bir GDO ile karışmış olduğunun göstergesi olabileceği, diğer olasılıkta ise; yapılan incelemelerin yeterli ve sağlıklı bir sonuca ulaşmak için hükmü esas alınamayacağı, yeniden inceleme yapılması gereken hususların ise; 1- Örneklemelerde Avrupa Birliği ve dünyada kabul edilen örnekleme sistemlerinin uygulanması, 2- GDO pozitif pirinç ile 30921 ve 30922 örneklere ait yapılan tüm analizlerin paralel biçimde yapılması, 3- 30921 nolu örnek 1 de 35S ve NOS bölgeleri için pozitifliğin nereden geldiğinin detaylı araştırılması, 4- Deneylerde çeltik/pirinç bitki spesifik gen bölgeleri de kullanılması, 5- İleri testlerin yapılarak çeşit bulunmasına gidilmesi, 6- Tüm incelemeler tamamlanıp en son aşamaya gelindiğinde onaylı GDO bulaşması olduğundan emin olunması durumunda ise bulaşan için miktar tayini yapılması gerektiğinin belirtildiği,

II- Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 15.07.2014 tarihli ve 9667-703 sayılı iddianamenin konusunu oluşturan suça konu uzun taneli çeltik ve pirinçler ile ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen raporlar;

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 05.06.2012 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 5.000.000 kg uzun taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (Özel MRL Merkez Araştırma ve Kontrol Laboratuvarlığınca yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 30.07.2012 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 1.875.000 kg uzun taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 04.03.2013 tarihli yazısına göre; Göze Tarım Ürünleri Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından beyan edilen 3.782.807 kg uzun taneli çeltik ürünün ilgili mevzuata göre yapılan denetiminde (MSM Özel Kontrol Laboratuvarlığınca yapılan GDO tarama testinde ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının kontrolüne tabi ürünlerin ithalat denetimi tebliği çerçevesinde ithalinin uygun olduğu,

MSM Özel Kotrol Laboratuvarlığı tarafından düzenlenen 10.04.2013 ve 23.12.2011 tarihli muayene ve analiz raporuna göre; Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından ithalat kapsamında gönderilen uzun taneli pirinçlerde 35S, NOS ve FMV dizilimlerine rastlanılmadığı,

… Bursa Tedarik Bölge Başkanlığının 10.09.2013 tarihli ve 15.01.2014 tarihli yazılarında özetle; Bursa Tedarik Bölge Başkanlığınca desteklenen Çanakkale Deniz Kuvvetleri İkmal Destek Komutanlığının 2012-2013 dönemi ihtiyacı amacıyla 20.500 kg pirinç için yüklenici…Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Pazarlama İnşaat ve Sanayi Anonim Şirketi arasında sözleşme akdedildiği, yazılı ve görsel medyada çıkan haberlerden adı geçen firmadan mal tedarik edilmiş olduğunun tespiti ile ihalesi yapılan pirinçler için GDO analizinin yaptırıldığı, ilgili komutanlığa dört ayrı taksit olarak teslim edilen pirincin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvarı tarafından, ilgili birlik tarafından gönderilen numunelerin üzerinde yapılan ilk analizinde üç taksitin de GDO tespit edildiği, yüklenici firmanın analizlere itiraz etmesi üzerine yine ilgili birlik tarafından gönderilen numuneler üzerinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara Ulusal Gıda ve Referans Laboratuvar Müdürlüğü tarafından yeniden analiz yapıldığı ve ikinci analiz neticesinde de iki taksitte GDO tespit edildiği, diğer taksitte ise GDO tespit edilemediğinin bildirildiği, Eylül 2012 taksitinden kalan 5.395 kg ve Ocak 2013 taksitinden kalan 11.000 kg pirinçlerin tüketiminin durdurulduğu, bu nedenlerle yüklenici firmayla pirinç alımına ilişkin sözleşmenin fesh edildiğinin bildirildiği,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2013 tarihli ve 130865 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine (5000 kg, 1. taksit) analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S diziliminin tespit edildiği, NOS ve FMV diziliminin tespit edilmediği, ölçüm limitinin 0,01 olduğu, numunenin Biyogüvenlik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2013 tarihli ve 130866 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine (5.000 kg, 2. taksit) analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S ve NOS diziliminin tespit edildiği, ölçüm limitinin 0,01 olduğu, numunenin Biyogüvenlik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2013 tarihli ve 130867 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine (5.000 kg, 3. taksit) analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S ve FMV diziliminin tespit edilemediği, NOS diziliminin tespit edildiği, ölçüm limitinin 0,01 olduğu, numunenin Biyogüvenlik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 03.06.2013 tarihli ve 130868 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine (5.000 kg, 4. taksit) analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S, NOS ve FMV diziliminin tespit edilemediği,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 11.06.2013 tarihli ve 131040-1100 sayılı muayene ve analiz raporlarına göre; Çanakkale Deniz Kuvvetleri İkmal Destek Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde NOS diziliminin tespit edildiği, 35S ve FMV diziliminin tespit edilmediği, ( 8.000 kg, 6. taksit, Mart 2013; 8.000 kg 3. taksit Eylül 2012) ölçüm limitinin 0,01 olduğu, numunenin Biyogüvenlik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 11.06.2013 tarihli ve 131041 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Çanakkale Deniz Kuvvetleri İkmal Destek Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S ve NOS diziliminin tespit edildiği, FMV diziliminin tespit edilmediği, (8.000 kg, 3. taksit, Eylül 2012) ölçüm limitinin 0,01 olduğu, numunenin Biyogüvenlik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 09.07.2013 tarihli ve 977 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Çanakkale Deniz Kuvvetleri İkmal Destek Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde NOS diziliminin tespit edildiği, 35S ve FMV diziliminin tespit edilmediği,( 8.000 kg, 6. taksit, Mart 2013) ölçüm limitinin LOD < 10 KS olduğu numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve Yönetmelik’e uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 09.07.2013 tarih ve 978 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Çanakkale Deniz Kuvvetleri İkmal Destek Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği, FMV diziliminin tespit edilemediği, (8.000 kg, 3. taksit, Eylül 2012) ölçüm limitinin LOD < 10 KS olduğu numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve Yönetmelik’e uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 16.08.2013 tarih ve 1290 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Kara Kuvvetleri 4. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde (8.000 kg, 6. taksit, Mart 2013) 35S dizilimlerinin tespit edildiği, NOS ve FMV dizilimlerinin tespit edilemediği, numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve 13.08.2010 tarih ve 27671 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’e uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 16.08.2013 tarih ve 1291-1292 sayılı muayene ve analiz raporlarına göre; Kara Kuvvetleri 4. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S, NOS ve FVM dizilimlerinin tespit edilemediği, (8.000 kg, 5. taksit, Ocak 2013, 8.000 kg, 4. taksit, Kasım 2012) numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve Yönetmelik’e uygun olduğu,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 16.08.2013 tarihli ve 1293-1294-1295-1296 sayılı muayene ve analiz raporlarına göre; Kara Kuvvetleri 4. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen pirinçlerde 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği, FMV diziliminin tespit edilemediği, (8.000 kg, 3. taksit, Eylül 2012; 4.000 kg, 2. taksit, Temmuz 2012; 5.950 kg, 1. taksit, Mayıs 2012; 3.890 kg, 1. taksit, Mart 2012) numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve Yönetmelik’e uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 11.09.2013 tarih ve 11490-11491-11493; 12.09.2013 tarihli ve 11492 sayılı muayene ve analiz raporlarına göre; Kara Kuvvetleri 4. Kolordu Komutanlığının özel isteği üzerine analiz yapılması için gönderilen uzun taneli (Tip C, sınıf 8.000 kg, 6. taksit, Mart 2013 ve 3. taksit, Eylül 2012; 4.000 kg, 2. taksit, Temmuz 2012; Tip C, sınıf 5.950 kg, 1. taksit, Mayıs 2012) pirinçlerde 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin tespit edilmediği, gıda numunelerin uygun olduğu,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 19.09.2013 tarih ve 11494 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Kara Kuvvetleri 4. Kolordu Komutanlığınca özel istek üzerine analiz yapılması için gönderilen uzun taneli (Tip C, sınıf 1, 3.890 kg, 6. taksit, Mart 2012) pirinçlerde 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği, FMV diziliminin tespit edilemediği, gıda numunelerin uygun olmadığı,

İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. O.. Öcalgiray Moleküler Biyoloji – Biyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi (İTÜ-MOBGAM) tarafından 29.04.2013 tarihinde düzenlenen 949-815 sayılı, Yrd. Doçent Dr. A.. Tunga Akarsubaşı’nın adı geçen merkezin müdürü olarak, Yüksek Biyolog Canan Ketre’nin analizi yapan, Dr. M.. Kolukırık’ın ise bilirkişi olarak imzaladığı rapora göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, GDO tarama testi yapılmak üzere merkeze getirilen ürünlerin 35S, NOS, Bt63 ve LLRICE601 dizilimlerini içerdiği, LLRICE diziliminin ABD kökenli Agrobacferium tumfaciens tekniği ile üretilmiş genetiği değiştirilmiş bir pirinç olduğu, ABD tarafından LLRICE601 ve LLRICE604 ırklarının onaylanmamış, LLRICE62 ve LLRICE06 ırklarının onaylanmış olduğu, 2006 yılında Bayer’in, ABD Tarım Bakanlığına LLRICE601’in bir cins uzun pirince bulaştığının bildirildiği, ABD Tarım Bakanlığının yaptığı araştırmada ABD pirincinin %30 undan fazlasının LLRICE601, LLRICE604 ve LLRICE602 pirinciyle kontaminite edildiğinin tespit edildiği, bu nedenle Bayer çiftçilerine tazminat ödendiğini, 2006 ile 2007 yılları arasında 30’dan fazla ülkede ABD den ithal edilen pirinçlerde, Bayer’e ait onaylanmamış 3 adet GD pirinç türünün izlerinin tespit edildiği; Bt63 diziliminin haşaratlara karşı dayanıklı Çin de devlet desteğiyle geliştirilmiş bir pirinç ırkı olduğu, bu dizilimin güve türlerine toksit bir protein ürettiği, farelere yapılan deneylerde bu protein’in alerji benzeri sorunlar oluşturduğu, bu nedenle üretiminin yasak olduğu, merkeze gönderilen numunelerde LLRICE601 ve Bt63 ırklarının ikisinin birlikte var olduğu, (İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün, bilirkişi Dr. M.. Kolukırık’ın rektörlüğün bilgisi olmadan şifai olarak görevlendirildiği, konuya özel yazılı ve resmi bir görevlendirmesinin bulunmadığı, bu nedenle ilgililer hakkında inceleme başlatıldığına ilişkin 14.05.2013 tarihli yazısı ve analizlerin bilimsel açıdan incelemekle görevlendirilen Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz’ın 14.05.2013 tarihinde düzenlediği rapor içeriği suça konu uzun taneli ürünlerin incelemelerini de kapsamaktadır.)

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi Gıda Enstitüsü (TÜBİTAK-MAM) tarafından 03.06.2013 tarihli ve 5328 sayılı rapora göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen uzun taneli çeltik numunelerinde 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edilmediği,

Bureau Verıtas (BV CPS) Test Laboratuvarı tarafından 10.06.2013 tarihli ve (7213) 156-0302 sayılı rapora göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen uzun taneli çeltik numunelerinde, pirinç DNA’sının normal seviyede tespit edildiği, 35S diziliminin tespit edilemediği, NOS diziliminin tespit edildiği, ölçüm limitinin 0,01 olduğu, GDO’nun tespit edilemediği ancak metotların yüksek hassasiyeti sebebiyle tanımlanmış tespit limitinin altında zayıf sinyaller gözlemlendiğinin belirtildiği,

Aynı Laboratuvarın 01.07.2013 tarihinde Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazı ekinde; Mersin Cumhuriyet Savcılığı tarafından gizlilik bilgisiyle gönderilen 4 adet numuneye (2013/18610-18618-18630 sayılı yazı ile) istinaden tespitlerin yapıldığı, analizlerin yurt dışında (Almanya) yapıldığı, analizleri gerçekleştirilen numunelere A006, A007, A008, A009 iç numaralarının verildiği, MRS00022950 ve MRS00034515 olan örneklerin ilk analizinde %0.01 ölçüm limitinin altında MRS00022950 kodlu örnekte NOS dizilimi tespit edildiği, ve 35S diziliminin gözlemlendiği, cry/Ab/c dizilimlerinin negatif olduğu, 35S ve NOS diziliminin neden kaynaklandığının kontrol edildiği, MON40-3-2 için test edildiği, tüm sonuçlar göz önüne alındığında pirinç numunesinin GDO’lu pirinç olması açısından tüm olasılıkların negatif olduğu, ancak sadece Soya MON40-3-2 açısından minör izler ile kombine olduğunu, 35S diziliminin bu pirincin içerisinde ölçüm limitinin altında izler olarak gözlemlendiğini, örnek materyallerin asla %100 homojen olamayacağı, küçük oranda sapmalar meydana gelebileceği, ancak bunun izlerinin de LOD altında uygun sonuçlar olarak bulunduğu, 35S, NOS ve crylAb/c dizilimlerinin başlama için sadece tarama işaretleri olduğu, göze çarpan bir yada birkaç işaretleyici olduğu zaman bu işaretlere neden olanın ne olduğunun araştırılması gerektiği değerlendirmelerine yer verdiği,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 04.12.2013 tarih ve 1791 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından analiz yapılması için gönderilen uzun taneli çeltiklerde 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği, ölçüm limitinin LOD < 10 KS olduğu, ürünlerde Soya MON40-2-3 tespit edildiği, bunun ölçüm limitinin % 0.045 olduğu, pirinçte FMV, LL62, LL601, Bt63 diziliminin tespit edilmediği, numunelerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve 13.08.2010 tarih ve 27671 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik gereğince gıda numunesinin uygun olmadığı,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 16.06.2014 tarihli 829-830 sayılı muayene ve analiz raporlarına göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca analiz yapılması için gönderilen uzun taneli çeltiklerde 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin tespit edildiği, yine ürünlerde Soya MON40-2-3, Soya MON89788 tespit edildiği, bunun ölçüm limitinin %0.045 olduğu, Bt63, LL601, LL62 diziliminin tespit edilmediği, gönderilen ürünlerin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve 29.05.2014 tarih ve 29014 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik’e uygun olmadığı,

Macrogen A.Ş. (Güney Kore) tarafından düzenlenen rapora göre; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen çeltik numunelerinin analizi sonucunda söz konusu numunelerde cry2Ab (kelebek türü böceklere karşı geliştirilmiş basilus trungensiz alt türü, Kumamotoensis), prAct (pirinç aktin düzenleyici), SPS (sakkaros fosfat sentez – takson pirinç için özgül PCR), 18SrRNA (pirinç) sembollerinin mevcut olduğu,

III- Suça konu uzun ve orta taneli çeltik ile pirinçler ile ilgili olarak düzenlenen raporlar;

Soruşturma aşamasında alınan ve Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bilimleri Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. R.. Hatipoğlu, Prof. Dr. H.. Özkan ve Doç. Dr. Ö.. Görmüş tarafından 24.03.2014 tarihinde düzenlenen raporda;

Resmi kayıtlara göre halen Dünyada ticarete konu GDO çeltik ürünlerinin bulunmadığı, Dünya’da resmi olarak ticarete konu GD’lu çeltik olmamasına karşılık bir çok ülke gümrüklerinde ithal edilen özellikle Çin kaynaklı çeltik ve çeltik ürünlerinde GDO saptandığı, Avrupa Birliği’nin gıda ve yem ürünleri ile ilgili bu tür durumlar için acil alarm sistemi kurduğu ve Avrupa Birliği ülkelerine ithalat yoluyla illegal olarak sokulmak istenen ve yakalanan GDO’lu ürünleri internet sitesinde yayınladığı, bu siteden alınan bilgilere göre, 2013 yılında GDO’lu çeltik ürünleri ile ilgili olarak Belçika gümrüklerinde üç vakanın saptandığı, 36.08.2013 tarihinde Çin kökenli fakat ABD’den ithal edilen genetiği değiştirilmiş çeltik DNA’sına rastlanıldığı, İsviçre’de Çin’den ithal edilen dört çeltik ürününde Bt63 dizilimine rastlanıldığı,

Kontaminasyon veya bulaşmanın kirlenme anlamına geldiği, Kirlenmenin fiziki veya genetik olabileceği, fiziki kirlenmenin genetiği değiştirilmiş bir ürünün genetiği değiştirilmemiş bir ürüne karıştırılması anlamını taşıdığı, bu karışmanın gözle görülebilecek bir karışma olabileceği gibi (çeltik daneleri arasında genetiği değiştirilmiş soya daneleri gibi), gözle fark edilemeyecek bir karışmanın da olabileceği, (örneğin soya kabuklarının çeltik kabuğuna yapışması gibi) genetik kirlenmenin ise, bir bitkinin genetik yapısına başka bir bitkiden genetik meteryal eklenmesi olduğu, bu durumun doğada ancak aynı türün bireyleri arasında ve nadiren de olsa yakın akraba türler arasında doğal olarak ortaya çıkan melezlemeler yoluyla (Bir bitkinin çiçek tozlarının başka bir bitkiyi döllemesi) olabileceği, ancak böyle bir melezlenmenin çeltikte ortaya çıkma olasılığının çok düşük olduğu, çünkü çeltiğin kendine döllenen bir bitki olduğu, yani çeltikte genetiği değiştirilmiş bir çeltik ile genetiği değişik olmayan bir çeltiğin yan yana yetiştirilmesi halinde bile genetiği değişik olmayan bitkiye genetiği değişik bitkiden genetik materyal kaçma olasılığının yok denecek kadar az olduğu,

Taşıma ve depolama esnasında soyadan çeltiğe herhangi bir genetik metaryal transferi olamayacağı, ancak kabuğuna soya kabuğu yapışmış çeltik tanelerinde herhangi bir yıkama yapılmadan DNA izolasyonunun yapılması halinde elde edilen DNA’nın yalnızca çeltik DNA’sını değil aynı zamanda soya DNA’sını da içereceği, yani mekanik olarak çeltik DNA’sına soya DNA’sının bulaşmış olacağı, bu durumda, çeltik DNA’sı analiz edildiğinde soya ile ilgili DNA dizilimlerine rastlanabileceği, ancak bilimsel esaslara uygun olarak çalışan bir laboratuvarda böyle bir durumun ortaya çıkmasının söz konusu olamayacağını,

Genetiği değiştirilmiş soyadan çeltiğe GDO bulaşmasının ancak mekanik olabileceği, başka bir ifade ile soya tanelerinin veya kabuklarının çeltik içerisine karışması ve bunların karışık olarak analiz edilmesi sonucunda numunelerde genetiği değiştirilmiş DNA’ya rastlanılabileceği, eğer bir ürüne bir şekilde GDO’lu bir ürün karışmış ise söz konusu ürünün GDO’lu olarak adlandırılacağı, % 0’ın üzerindeki her değer için ürünün GDO’lu olduğunu, pirinçte GDO tespit edilmiş ise çeltiğin GDO’lu olmama ihtimalinin olmadığı, çünkü pirincin çeltiğin işlenmiş hâli olduğu yani çeltik kabuğuna yapışan GDO’lu bir ürünün birlikte analizi ile çeltiğin GDO’lu çıkabileceği, GDO’lu ürünün kabuklu olması nedeniyle çeltiğin işlenip pirinç hâline getirildiğinde GDO içermeyebileceği,

MSM Gıda Kontrol Laboratuvarının 23.12.2011 tarihinde düzenlediği rapora göre, uzun taneli çeltik numunesinde 35S, NOS ve FMV terminatorunun bulunmadığı, yani söz konusu çeltik numunesinin genetiği değiştirilmiş çeltik olmadığı, 35S promotorunun karnabahar mozaik virüsünden, FMV promotorunun ise Figvort mozaik virüsünde izole edilen DNA parçaları olduğu, söz konusu DNA parçalarının bitkiye aktarılmak istenen ve bitkide belirli bir karakteri kontrol eden (hastalığa dayanıklılık, böceğe dayanıklılık, yabancı ot öldürücü kimyasallara karşı tolerans gibi) gen ile birlikte aktarılan ve bitkiye aktarılan genin bitkide fonksiyonel olmasını sağlayan DNA parçaları olduğu, NOS terminatorünün de yine bitkiye aktarılan gen kasetinde yer aldığı ve genin bitkide fonksiyonel olması ile ilgili bir DNA parçası olduğu, eğer bir bitkiye biyolojik yöntemlerle gen aktarılmış ve bitki genetiği değiştirilmiş bitki haline gelmiş ise söz konusu DNA parçalarına gen aktarılmış bitkilerin büyük bir çoğunluğunda rastlanacağı, başka deyişle 35S ve FMV promotorları ile NOS terminatoru herhangi bir bitkiye biyoteknolojik yöntemlerle gen aktarıldığının göstergesi olduğu, bu durumun bitkilerden elde edilen ürünler için de geçerli olduğu,

MRL Merkez Kalıntı Araştırma Laboratuvarının 06.06.2012 tarihli analiz raporuna göre de, orta taneli çeltik numunelerinde 35S, NOS ve FMV içermediği yani numunenin transgenik çeltik olmadığı,

Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce talep üzerine uzun taneli çeltik numunesi ile ilgili olarak 20.06.2013 tarihinde gönderdiği analiz kayıtları ve analizler ile ilgili bilgisayar çıktılarının incelenmesinden, söz konusu numunenin 27.07.2012 tarihinde iki paralelli olarak yapılan analizlerinde bir paralelde 35S dizilimine rastlanırken, diğerinde rastlanılmadığı, bu durum karşısında numunenin 30.07.2012 tarihinde tekrar iki paralelli olarak analiz edildiği ve bu analizlerde her iki paralelde de 35S dizilimine rastlanılmadığının tespit edildiği, yani çeltik numunesinin transgenik olmadığının ortaya çıktığı, laboratuvar analizlerinde özellikle DNA ile ilgili analizlerde bunun gibi tutarsız sonuçların çıkmasının her zaman beklenebileceği, bu durumun, kullanılan aletleri yeteri kadar steril olmamasından, çalışmayı yapan kişinin steril çalışmamasından kaynaklanabileceği,

MSM Gıda Laboratuvarının 04.03.2013 ve 10.04.2013 tarihli analiz raporları, bu raporla ilgili analiz defteri ve analizlerle ilgili bilgisayar çıktıları incelenmesinde raporda da belirtildiği gibi ithal edilen ürünler de 35S, NOS ve FMV diziliminin olmadığı yani uzun taneli çeltik numunesinin transgenik olmadığının anlaşıldığı,

İstanbul Teknik Üniversitesi MOBGAM Müdürlüğünce kurum çalışanı M.. Kolukırık denetiminde sunulan 05.04.2013, 22.04.2013 ve 08.05.2013 tarihli raporların sonuçlarının birbiriyle çeliştiğini, çelişkili olan bu hususların Prof. Dr. A.. Karabay Korkmaz tarafından verilen raporda açıkça izah edildiği,

BV CPS Test Laboratuvarı Ltd. Şti.’nin 10.06.2013 tarihinde gönderdiği raporda, uzun taneli numunenin GDO’lu olmadığı sonucuna ulaşıldığı, ancak numunede NOS dizilimine rastlanılması ve zayıfta olsa 35S dizilimine rastlanılması nedeniyle analizin tekrarlanması gerektiği, çünkü GDO’lu olmayan bir üründe NOS dizilimine rastlanmasının olanaksız olduğu, analiz sırasında DNA bulaşmasının olabileceği gibi, numunede de DNA parçası bulunabileceği bu nedenle analizin tekrarlanması gerektiği,

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığınca düzenlenen 03.06.2013 tarihli raporda uzun taneli üründe GDO’ya rastlanılmadığının belirlendiği, analiz detaylarının ve kayıtlarının incelenmesinde bu numune ile 3 çeltik numunesinin daha analizinin yapıldığı, analizlerden birinin sabah saat 09.39’da diğerinin saat 14.56’da yapıldığını, sabah yapılan analiz sonucuna göre numunelerin 35S ve NOS içermediği, saat 14.56’da yapılan analiz sonucuna göre ise NOS diziliminin tespit edildiği, bir diğer numunede ise hem 35S hem NOS dizilimine rastlanıldığının belirtildiği, bunun nedeninin deney hatası ve özellikle diğer örneklerden DNA bulaşması olabileceği,

… Bursa Tedarik Bölge Başkanlığınca … Gıda ve Sanayi A.Ş’den temin edilen ithalatçı firması Göze Tarım Ürünleri A.Ş. olduğu bildirilen pirinçten alınan 25863-2/3 ve 12250-2/4 parti numaralı numuneler olarak Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilen ve ilgili laboratuvarların 11.06.2013 tarihli ve 131041 sayılı raporunda 12250-2/4 parti pirinç numunesinin 35S ve NOS içerdiği, yani GDO’lu olduğu, 25863-2/3 parti nolu numunenin 13140 nolu raporundan ise 35S içermemesine karşılık NOS içerdiğinin belirlendiği bu nedenle bu numunenin de GDO’lu olduğu, bu raporlara itiraz edilmesi üzerine numunelerin Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğüne gönderildiği ve adı geçen laboratuvarın 09.07.2013 tarih ve 978 sayılı raporundan 12250-2/4 numunenin Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünü doğrular şekilde 35S ve NOS içerdiği ve genetiği değiştirilmiş olduğu, 25863-2/3 numune ile ilgili olarak 09.07.2013 ve 977 sayılı raporundan ise yine Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünü sonucunu doğrular nitelikte numunenin 35S içermemesine karşılık NOS içerdiğinin ve GDO’lu olduğu sonucuna varıldığının anlaşıldığı,

… Ankara Tedarik Bölge Başkanlığınca gönderilen…Gıda ve Sanayi A.Ş.’den temin edilen ithalatçı firması Göze Tarım Ürünleri A.Ş. olduğu bildirilen pirinçten alınan numunelerin Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı Müdürlüğüne analiz için gönderildiği, bu analizlerle ilgili olarak 12061-2/4 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarih ve 1296 sayılı rapor, 12146-2/5 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarihli ve 1295 sayılı rapor, 1284-2/1 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarihli ve 1294 sayılı rapor ve 12250-2/4 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarihli ve 1293 nolu raporda numunelerin 35S ve NOS içerdiği ve bu nedenle GDO’lu olduğu, aynı firmaya ait 25863-2/3 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarihli ve 1290 sayılı raporda ise söz konusu numunenin 35S içermesine karşılık NOS içermediğinin belirlendiği, yine aynı kapsamda 123210-2/1 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarih ve 1292 nolu rapor ve 32416-1/1 nolu numune için hazırlanan 16.08.2013 tarihli ve 1291 sayılı raporda numunelerin 35S ve NOS içermediği ve GDO’lu olmadığının anlaşıldığı, bu analiz sonuçlarına itiraz üzerine Ankara Gıda Kontrol Referans Laboratuvarı 12061-2/4 nolu numune için hazırlanan 11.09.2013tarih ve 11494 nolu rapordan numunenin Ulusal Referans Laboratuvar Müdürlüğünün sonucunu doğrular nitelikte 35S ve NOS içerdiği ve bu nedenle GDO’lu olduğu, 12146-2/5 nolu numune için hazırlanan 11.09.2013 tarih ve 11493 nolu rapor, 12184-2/1 nolu numune için hazırlanan 12.09.2013 tarihli ve 11492 sayılı rapor, 12250-2/4 nolu numune için hazırlanan 11.09.2013 tarihli 1491 sayılı rapor ve 25863 nolu numune için hazırlanan 11.09.2013 tarih ve 11490 sayılı papordan söz konusu numunelerin Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı sonuçlarının aksine 35S ve NOS içermediği ve GDO’lu olmadığının anlaşıldığı, Ankara Gıda Kontrol Referans Laboratuvarı tarafından bir kısım numuneler için hazırlanan raporların aynı numuneler için Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı tarafından hazırlanan raporlar ile çelişmesine neden olarak, söz konusu numunelerin karışık olması ve her iki laboratuvarda numunelerden analiz için alınan alt örneklerin farklı olması ihtimalinin gösterilebileceği,

Uluslararası Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğü’nün Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca göndermiş olduğu numuneler ilişkin olarak düzenlediği 04.12.2013 tarihli ve 1791 sayılı raporunda, uzun taneli çeltik ürünlerinde 35S, NOS ve Soya MON40-2-3 DNA’sının saptandığının belirlendiği ve numunenin GDO içerdiğinin anlaşıldığı, bu analiz sonucuna göre analiz edilen çeltik numunesinden izole edilen DNA’nın saf olmadığı, içerisinde Soya MON40-2-3 çeşidine ait DNA’nın bulunduğu, numunedeki 35S ve NOS diziliminin söz konusu soya çeşidi kökenli olduğu, bu durumun da ancak bir şekilde çeltiğe soya ile ilgili bazı partiküllerin karışması ile olabileceği, çünkü halen resmi olarak yaygın tarımı yapılmadığı bildirilen tarla denemeleri sürdürülmüş olarak Dünya’da bulunan LL62, LL601 ve Bt63 çeltik çeşitleri ile ilgili bir DNA’ya rastlanılmadığı,

Macro Gen (Güney Kore) firması tarafından verilen analiz sonuçları ile ilgili olarak; bölümlerinde gönderilen flaş bellek içerisindeki verileri okuyacak kapasitede bilgisayar bulunmadığı belirtildikten sonra, rapordan numunenin Cry2ab böceğe dayanıklılık geni ve bu genle ilgili olarak rAct çeltik içerdiği , başka bir genetiği değiştirilmiş ürünle (Soya, Mısır vb.) karışık olmadığının anlaşıldığı,

Sonuç olarak, dosyada yer alan raporların tümünün aynı parti çeltik ile ilgili olup olmadığının tam olarak anlaşılamadığı, İstanbul Teknik Üniversitesi MOBGAM tarafından hazırlanan 3 raporun çok önemli bilimsel hatalar içerdiği, numunelerde NOS dizilimine rastlanmasına karşılık GDO olmadığı şeklinde rapor verildiği, analize gönderilen pirinç örneklerinin bazılarının GDO içerdiği bazılarının ise GDO içermemesi durumunun pirinç partilerinin GDO olan ve GDO olmayan ürünlerin karışımından oluşabilme olasılığından kaynaklanabileceği sonucuna varıldığı,

Yargılama aşamasında Yerel Mahkemece 09.03.2015 tarihinde yapılan keşif sırasında suça konu el konulan uzun taneli ve orta çeltiklerin bulunduğu … 1-2 Antrepolarından alınarak numunelerin analizini yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünün düzenlediği 21.04.2015 tarih ve 3925-3926 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Yerel Mahkemece resmi istek üzerine analiz çalışması için gönderilen uzun-orta taneli çeltiklerde 35S, NOS ve FMV’nin tespit edilemediği,

Keşif sırasında alınan numuneler ile dosyada bulunan raporların değerlendirilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca ismi bildirilen ve Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde görevli olarak çalışan Biyogenetik Laboratuvar sorumlusu H. Aytül Martlı tarafından 21.04.2015 tarihinde (Talimat No: 2015/165 sayılı) verilen inceleme raporunda; Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünün 11.06.2013 tarih ve 131040-131041 nolu muayene ve analiz raporları ile Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 09.07.2013 tarih ve 978 sayılı raporunda, yalnızca tarama analizi yapıldığı yani 35S, NOS ve FMV dizilimlerine bakıldığı ve sonuç olarak 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği FMV diziliminin ise tespit edilemediği, bu analizin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği fakat bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığını göstermediği,

Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 09.07.2013 tarih ve 977 sayılı muayene ve analiz raporunda da yalnızca tarama analizi yapıldığı, yapılan inceleme sonucunda NOS diziliminin tespit edildiği, 35S ve FMV dizilimlerinin tespit edilemediği, bu analizin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği fakat bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığını göstermediği,

Yine Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 04.12.2013 tarih ve 1791 sayılı muayene ve analiz raporunda, tarama analizi, tanımlama ve miktar tayini analizlerinin yapıldığı, sonuçta 35S ve NOS dizilimlerinin tespit edildiği, FMV diziliminin tespit edilmediği, bu analizin de ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği, daha sonra üründe soya olduğunun tespit edildiği ve soya çeşitleri için tanımlama analizleri yapıldığı, MON40 – 3 – 2 çeşidi pozitif bulunduğu, miktar tayini analizi yapıldığı ve ölçüm limitinin altında bulunduğu, burada GDO soya varlığının söz konusu olduğu, yine raporda 3 pirinç çeşidi için tanımlama analizi yapıldığı ve negatif sonuç alındığının görüldüğü, fakat bu sonuçlara bakılarak pirincin GDO’lu olmayacağı sonucuna ulaşılamayacağı çünkü üründeki hem pirinç hem soya yani ikisinin aynı anda da GDO olabileceği, bu durumda bu rapora bakılarak karar verilemeyeceği, pirince aktarılan başka gen bölgelerinin de bulunduğu, bu bölgelere bakılmadığı,

Macrogen A.Ş. (Güney Kore) 63 nolu analiz raporunda, cry2Ab, prAct, SPS ve 18SrRNA bölgelerinin sekans analizlerinin yapıldığı ve pozitif bulunduğu, bunlardan SPS ve 18SrRNA bölgeleri pirinç için referans bölgeleri olduğu, yani sadece ürünlerde pirinç olduğunu gösterdiği, prAct’nin pirinç aktin düzenleyicisi olarak tanımlandığı bu bölgede de aktin yani “bitki spesifik gen” belirlemek amacıyla çalışıldığı, bunun herhangi bir GDO varlığını göstermediği, fakat yine pozitif bulunduğu görülen cry2Ab bölgesi Bt pirinç türlerinde de aktarılabilen GDO bölgesi olduğu fakat bu bölgenin başka bir bitkiye aktarılmış olabileceği yani pirinçten gelebileceği, pirincin içindeki başka bir bitkiye aktarılmış ve bundan dolayı pozitif değer tespit edilebiliyor olabileceği, bu analizlerin hiç birinin pirincin GDO’lu olduğunu göstermediği;

İTÜ’nün 05.04.2013 tarih ve 794 sayılı raporunda sadece GDO analizi yapıldığı için pirincin GDO içerdiğinin söylenemeyeceği, aynı tarihli 813 sayılı rapor da ise pirincin LL601 ve Bt63 çeşitlerini içerdiğinin söylendiği ancak daha önceki raporlarda da belirtildiği gibi bu raporda bakılan türlerin pirince ait referans genleri olduğu bilindiğinden raporun geçerliliğinin bulunmadığı;

TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünün 22.03.2013 tarih ve 719/2719 sayılı raporunda, 1–7 numaralı örneklerin hepsinde GDO tarama testi yapıldığı ve 35S ile NOS dizilimlerinin tespit edildiğinin görüldüğü, bu analizin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiğini fakat bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığını göstermediği;

ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. G. Candan Gültekin’in 04.04.2014 tarihli değerlendirme raporunda ise, örnek 2 ve örnek 3 ün Türkiye’nin de model aldığı Avrupa Birliği rutin GDO analizlerinde uygulanmayan metotlar olduğu, bu deney tasarımının anlam ifade edebilmesi için negatif ve pozitif kontrollerin kullanılması gerektiğinin belirtildiği, ilgili bilirkişi raporunun Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarı ve Ulusal Gıda Kontrol Laboratuvarı tarafından ortak olarak hazırlandığı, her iki laboratuvarın da GDO analizleri konusunda Uluslararası geçerli akreditasyona sahip olduğu ve Avrupa Birliği referans laboratuvarı metotlarını kullandığı, ayrıca her iki laboratuvarın Avrupa GDO Laboratuvar Ağı üyesi olduğu, yapılan çalışmalarda izolasyon işleminden önce, ürünün taşıma ve depolanması esnasında GDO bulaşması ihtimaline karşı yıkama ve çimlendirme metotları kullanıldığı, akreditasyon gereği gerekli bütün kontrollerin kullanıldığı, yani analiz sonuçlarının geçerli olduğu; örnek 1’in de Avrupa Birliği Referans Laboratuvarı metotlarına uygun olarak yapıldığı bu örneklemenin de akreditasyona uygun ve geçerli olduğu, raporda 30921 nolu numunedeki pozitifliğin pirinçteki bir pozitiflikte olabileceğinin belirtildiği, 35S ve NOS dizilimlerindeki pozitifliğin başka bir GDO varlığını gösterdiği, ancak bu pozitifliğin eğer pirinçten kaynaklanıyor olması hâlinde yıkanmış ve çimlendirilmiş numunelerde de rastlanması gerekeceği; taraflarına gönderilen 2015 – G – 3925 (çeltik uzun taneli) ve 2015 – G – 3926 (çeltik orta boy) numaralı 2 adet pirinç numunesinin analiz edildiği ve 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif olduğu yani GDO tespit edilmediği, sonuç olarak elde ettikleri sonuçları daha önce mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda “çeltik numuneleri GDO’lu değildir” sonucunu desteklediğinin belirtildiği,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 23.06.2015 tarihli ve 6409 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; Mahkemece resmi istek üzerine analiz çalışması için gönderilen uzun taneli çeltiklerde 35S, NOS ve FMV diziliminin tespit edilemediğinin bildirildiği,

Yerel Mahkemenin talebi üzerine keşif sırasında alınan numuneler ile dosyada bulunan raporların değerlendirilmesi için ismi bildirilen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde görevli analiz sorumluları E. Berna Çıbık, Gamze Demir Hersan ve İlknur Çayır Arslantaş tarafından düzenlenen 23.06.2015 tarihli (Talimat No: 2015/303) sayılı raporunda;

Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünün düzenlediği 11.06.2013 tarihli ve 131040 sayılı muayene ve analiz sonuç raporlarına göre; numunelerde 35S ve FMV tespit edilmediği ancak NOS tespit edildiği, aynı tarihli 131041 sayılı raporunda 35S ve NOS tespit edildiği ancak FMV tespit edilmediği, bu analizlerin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği ancak bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığı konusunda bilgi vermediği,

Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 09.07.2013 tarih ve 978 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; numunelerde 35S ve NOS tespit edildiği ancak FMV tespit edilmediği, aynı tarihli 977 sayılı raporuna göre, numunede NOS tespit edildiği ancak 35S ve FMV tespit edilmediği, bu analizlerin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiğini ancak bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığı konusunda bilgi vermediği,

Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünün 04.12.2013 tarih ve 1791 sayılı muayene ve analiz raporuna göre; numunelerde 35S ve NOS tespit edildiği ancak FMV tespit edilmediği, bu analizin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği, ancak daha sonra üründe soya olduğunun tespit edildiği ve bunun tarama analizlerinin yapılarak üründe MON40-3-2 çeşidinin pozitif bulunduğu, miktar analizi yapıldığında ölçümün limitin altında tespit edildiği, burada GDO soya varlığının söz konusu olduğu, ayrıca yine raporda üç pirinç çeşidi için tanımlama analizi yapıldığı ve negatif sonuç alındığının görüldüğü, bu sonuçlara bakılarak pirincin GDO’lu değildir denilemeyeceği çünkü soya yanında pirinçte GDO olabileceği, pirince aktarılan başka gen bölgeleri de bulunduğu, (LL604, KeFeng6, KMD1, PE-7-Rice) ancak bu bölgelere bakılmadığı,

Macrogen A.Ş. Güney Kore’nin analiz raporuna göre; raporda cry2ab, p-rAct, SPS ve 185RNA bölgelerinin analizlerinin yapıldığı ve pozitif bulunduğunun görüldüğü, bunlardan SPS ve 185RNA’nın pirinç için referans bölgeleri olduğu yani sadece üründe pirinç olduğunu gösterdiği, p-rAct’ın pirinç aktin düzenleyicisi olarak tanımlandığı, bunların herhangi bir GDO varlığını göstermeyeceği, fakat pozitif bulunduğu görülen cry2ab’nin Bt pirinç türlerine de aktarılan GDO bölgesi olduğu, fakat bu bölgenin başka bir bitkiye de aktarılmış olabileceği, yani pirinçten yada pirincin içindeki başka bitkiye aktarılmış ve bundan dolayı pozitif tespit edilebileceği,

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 05.04.2013 tarihli ve 22.04.2013 tarihli raporlarında sadece GDO analizi yapıldığından pirincin GDO içerdiğinin söylenemeyeceği, 949-813 sayılı raporunda LL601 ve Bt63 çeşitlerini içerdiğinin söylendiği ancak sonrasında 11.11.2013 tarihli inceleme raporunda da belirtildiği gibi bu raporda bakılan türlerin pirince alt referans genler olduğu bilindiğinden raporun geçerliliğinin olmadığı,

TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü’nün 22.03.2013 tarihli ve 719/2719 sayılı test ve analiz sonuçlarında, örneklerin hepsinde GDO tarama testi yapıldığı, ve 35S ve NOS bölgelerinin tespit edildiği, bu analizin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği ancak 35S ve FMV tespit edilmediği, bu analizlerin ürünün GDO’lu olduğunu gösterdiği ancak bu pozitifliğin pirincin kendisinden mi yoksa herhangi bir bulaşandan mı kaynaklandığı konusunda bilgi vermediği,

ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümünde görevli Prof. Dr. Candan Gültekin’in 04.04.2014 tarihli değerlendirme raporunda, Örnek 2 ve 3′ ün Türkiye’nin model almış olduğu Avrupa Birliği rutin GDO analizlerinde uygulanmayan metotlar olduğu bu deneyin anlam ifade edebilmesi için negatif ve pozitif kontrollerin kullanılması gerektiğinin söylediği, ancak atıf yapılan raporun Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü ve Ulusal Gıda Kontrol Laboratuvarı tarafından ortak olarak hazırlandığı, her iki laboratuvarın GDO analizleri konusunda Uluslararası geçerli akreditasyona sahip olduğu ve Avrupa Birliği Referans Laboratuvarı metotlarının kullanıldığı, yapılan çalışmalarda izolasyon işleminden önce, ürünün taşınma ve depolanması esnasında GDO bulaşması ihtimaline binaen yıkama ve çimlendirme metotları kullanıldığı, akreditasyon gereği ISO24276’da da belirtilen sertifikalı referans maddelerini de içeren gerekli bütün kontrollerin kullanıldığı, yani analiz sonucunun geçerli olduğu, tarama testlerinde 30921 nolu numunedeki pozitifliğin pirinçteki bir pozitiflikte olabileceğinin söylendiği, 35S ve NOS bölgelerindeki pozitifliğin başka bir GDO varlığını gösterdiğini, ancak bu pozitifliğin eğer pirinçten kaynaklanıyor olsaydı yıkanmış ve çimlendirilmiş numunelerde de rastlanılacağı,

Mahkemece gönderilen 2015-6409 numaralı çeltik numunelerinin (orta taneli çeltik- uzun taneli çeltik) herhangi bir işleme tabi tutulmayarak geldiği hali ile analiz edildiği ve 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu, numunelerin dış yüzeyinin steril su ile yıkandıktan sonra öğütülerek analiz edildiği ve yine 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu, ayrıca çimlendirilmesi istenen numunelerin çimlendirilememiş olması nedeniyle bu yöntemle analiz yapılamadığının sonuç olarak laboratuvarlarda çalışılan 35S, NOS ve FMV tarama test analiz sonuçlarına göre numunenin GDO’lu olmadığının belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

H.. Önel 11.04.2013 tarihinde Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce alınan beyanında; söz konusu eşyadan numune ve şahit numuneyi 21.02.2013 tarihinde … Antreposu deposundan aldığını, alınan numunenin şeffaf poşetlere konulduğunu, daha sonra siyah iki poşete analiz yapılacak numune ve şahit numunenin ayrı ayrı konulduğunu, akabinde poşetlerin mühürlendiğini, numune ve şahit numunenin numarasının 33.012.29003 olduğunu, numunelerin bu şekilde Özel MSM Gıda Laboratuvarının irtibat bürosuna teslim edildiğini, numuneleri mühürledikten sonra laboratuvara teslim ettiğini, bu saklama süresince şahit numunelerinden laboratuvarın sorumlu olduğunu,

Bilgisine başvurulan MSM Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde görevli Laboratuar çalışanı Zeki Hazır 27.02.2013 tarihinde Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce alınan beyanında; MSM Özel Kontrol laboratuvarının irtibat bürosunda çalıştığını, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden teslim edilen numuneleri ve özel istekle gelen numuneleri teslim alıp analiz yapmak üzere laboratuvara gönderdiğini, ayrıca analizi yapılan ürünlerin çıkan raporlarının zimmetli olarak Tarım Gıda Müdürlüğüne teslim ettiğini, 21.02.2013 tarihinde Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünce … Antreposunda Göze Tarım Ürünleri Firmasına ait çeltik türü üründen alınan ve laboratvarlarınca 22.02.2013 tarihli ve 51301998 sayılı rapor düzenlenen ürünlerin numunesinin ve şahidinin tarafından teslim alındığını ve laboratuvara analiz yapılması için gönderildiğini, numune ve şahidin irtibat bürolarında görevli Tarım, Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü çalışanı H.. Önel tarafından teslim edildiğini, genelde bakliyat türü ürünlerin siyah poşete konulduğunu, söz konusu ürünlerin de siyah poşette ve mühürlü olarak getirildiğini,

Bilgisine başvurulan MSM Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünde görevli Laboratuvar çalışanı Ersin Öztürk 13.04.2013 tarihinde Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce alınan beyanında; 22.02.2013 tarihli ve 51301998 sayılı rapora konu düzenlenen ürünlerin numunesinin ve şahidinin personel tarafından teslim edildiğini, numuneyi kendisinin teslim aldığını, numunenin 33.012.29003 mühür numaralı olarak siyah poşet içerisinde getirildiğini, poşet içerisinde şeffaf poşetlere konulmuş toplam 4 adet çeltik numunesi olduğunu, numunenin analizinin yapılması için birimlere gönderdiğini, siyah poşet içerisinde kalan GDO ve kimyasal fiziksel numuneyi ise yine poşet içerisinde bulunan şahit 33.012.29003 numaralı mühür ile aynı siyah poşet içerisine mühürlediğini, şahit numuneyi de numunelerin saklandığı soğuk hava deposuna bıraktığını, basında çıkan haberlerden dolayı şahit numuneyi imha etmeyip sakladıklarını,

İnceleme dışı sanık …; Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin Mersin depo sorumlusu aynı zamanda adı geçen şirketin hissedarı da olduğunu, Mersin Limanına getirilen ve ithal edilen adı geçen şirkete ait mallara yönelik işlemlerin idaresini sanık … denetiminde birlikte yürüttüklerini, diğer sanık …’ın ise genellikle İstanbul’da bulunduğunu, buradaki işlemlerle ilgilenmediğini, dava konusu olan ve ithal edilen malzemeleri daha önce irtibat kurdukları firmadan iç piyasaya sürmek amacıyla ithal ettiklerini, firmalarının bakliyat alım satımı, ihracat – ithalat ve işleme faaliyeti gösterdiğini, söz konusu çeltikleri Amerika’dan aldıklarını, “ADM RICE” firması ile İstanbul’da bulunan firmalarının merkezi tarafından brokerler vasıtasıyla irtibat kurulduğunu ve ürünlerin alındığını, ürünlerin Jüpiter pirinç olarak adlandırıldığını, bu ürünlerin sadece Amerika’da üretildiğini ve yetiştirildiğini, ürünlerin Arkansas eyaletinden geldiğini, “ADM RICE” firmasının da tedarikçi firma olduğunu, ürünlerin numunelerinin Tarım İl Müdürlüğünden görevlendirilen memurlar tarafından alındığını, numuneyi alan ve analiz yapan memurları tanımadığını, Mersin İl Tarım Müdürlüğünce her seferinde farklı laboratuvarlarda analiz yaptırıldığını, söz konusu eşyaların limana geldiğinde Tarım Bakanlığının akredite etmiş olduğu Mersin’de bulunan laboratuvardan uygunluk belgesi alındığını, bu belge alındıktan sonra ithal edilen malların millileştirilerek iç piyasaya satıldığını, ayrıca dahili işleme kapsamında yurt dışına ihraç kaydıyla da ithal yaptıklarını, hatta en son Libya’ya bu şekilde ihraç ürünü gönderdiklerini, ithal edilen bu ürünlerin Tarım Bakanlığı tarafından akredite edilmiş laboratuvarlardan alınan raporlarda da belirtildiği üzere herhangi bir şekilde GDO’lu olmadığının tespit edilmesi nedeniyle ilgili ürünlerin satış işleminin yapıldığını, ithalatçı firma tarafından ürünler için verilen GDO yoktur sertifikalarının bulunduğunu, bu sertifikayı Amerika da bulunan Eurofins firmasının verdiğini, söz konusu bu belgeyi her çeltik aldıklarında istediklerini, bu belgeleri savcılığa sunduklarını, Tarım İl Müdürlüğünce üründe GDO olmadığına dair analiz raporu ve uygunluk belgesi verilmesi üzerine ithalatı gerçekleştirerek beyannameyi kapattıklarını, ithalat beyannamesi ürünlerinin C deposunun bir tarafında dökme olarak istiflendiğini, kamyonların boş kısma Mersin limanında gemiden aldıkları çeltiği boşalttıklarını, kepçe operatörüne C deposundaki eski çeltiği kamyonlara yükleyerek fabrikaya getirmesi talimatını verdiğini, kepçe operatörünün ise sadece C depolarındaki ithalat beyannamesi yüklerini yüklediğini, C deposunda bulunan antrepo beyannamesi ürünlerinin çeltik fabrikalarına getirilmediğini, B-1 deposuna gemiden getirilen çeltiğin kepçe operatörünün dalgınlığından dolayı yüklendiğini, kendilerinin bunu yüklenirken fark ettiğini, kepçe operatörüne B-1 deposundan herhangi bir eşya yüklenmesi yönünde talimat vermediğini, numune alma aşamasını gümrük takipçilerinin takip ettiğini, antrepoda bulunan kameraların harekete duyarlı olduklarını, bu nedenle hareketi algılamayıp görüntü kaydetmemiş olabileceğini, farklı laboratuvarların neden farklı raporlar verdiği konusunda bilgisinin bulunmadığını, antrepoya alınan ürünleri işleme rejimi kapsamında önceden ihracat yapıp, ihracatlarını kapattıktan sonra ithalat yaptıklarını, ithal edilen ürünlerin GDO’lu olmadığını, GDO’lu iseler de bu konuda bilgilerinin bulunmadığını,

İnceleme dışı sanık …; Fettahoğlu Gıda A.Ş. şirketinin finans müdürü aynı zamanda Göze A.Ş.’nin ortağı olduğunu, pirinçlerin analizlerinin Tarım Bakanlığınca yapıldığını, analiz sonucunda da pirinçlerin GDO’suz olduğuna karar verilerek yine Bakanlıkca bu pirinçlerin ithaline izin verildiğini, pirinçlerin satıldığı askeri birliklerce muayene ve analizin yaptırıldığını, askeri birliklerde pirinçlerin saklandığı yerde ve koşullardan pirinçlere GDO bulaşmış olabileceğini, Mersin’de bulunan Göze A.Ş.’ nin işlerinin genellikle sanık … tarafından yürütüldüğünü bu nedenle konuya ilişkin bilgisinin olmadığını,

İnceleme dışı sanık …; Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin ortağı olduğunu, bu şirketin pirinç, çeltik, kuru bakliyat ithalat ve ihracat işlemleri yaptığını, bu işlemlerin Mersin’de bulunan şirket ortağı olan … tarafından gerçekleştirildiğini, kendisinin Trakya Bölgesi Gıda Ürünleri Satış sorumlusu olduğunu, şirketlerinin aile şirketi olup her ortağın şirketlerde sorumluluk alanlarının farklı olduğunu, kendisinin firmanın Mersin’deki işlemleriyle ilgilenmediğini, konu hakkında da bilgisinin olmadığını, suça konu ürünlerde GDO bulunmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık …; … Gıda Antrepoculuk Ltd. Şti. ve Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’de yönetim kurulu başkan yardımcısı aynı zamanda her iki şirketin ortağı olduğunu, bu şirketlerin yönetim, ithalat, ihracat ve pazarlama işlemlerinde tek yetkili kişi olduğunu, iç piyasaya ve dışarıya ihraç etmek için dönem dönem pirinç ve çeltik ihracatı yaptıklarını, genelde ithalatlarını ABD’de bulunan firmadan yaptıklarını, ayrıca ihracat miktarlarının 40 milyon doları bulduğunu, yapılan ithal işlemlerinde ürünlerin bulunduğu geminin limana yanaşmadan önce ilgili ürünlerde gerekli analizler için numuneler alındığını ve Tarım Bakanlığı tarafından akredite edilmiş laboratuvarlarda GDO bakımından herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadığı hususunda inceleme yapıldığını, gerekli işlemleri ve izin belgelerini almalarına rağmen antrepoda bulunan ve işlem yapılacak ürünlerin mühürlendiğini, kasıtlı olarak GDO’lu ürün ithal etmelerinin ve piyasaya sürmelerinin söz konusu olmadığını, bu olaylar nedeniyle ihraca yönelik anlaşmalar çerçevesinde ilgili yerlere ürünleri gönderemediklerini, bu nedenle mali yönden kayıplarının bulunduğunu, ithal ettikleri ürünlerde GDO olmadığına dair ürün sertifikasının bulunduğunu, yaklaşık 15 milyon dolar civarında ürünün herhangi bir işleme tabi tutulmadan bekletildiğini, uzun taneli çeltikleri 05.11.2011 tarihinde limana getirdiklerini, 29.11.2011 tarihinde antrepodaki mallara Gümrük Muhafaza tarafından el konulduğunu, 09.12.2011 tarihinde ise savcılık tarafından el koyma kararı kaldırılarak malların kendilerine teslim edildiğini, bu tarihten sonra yaptırılan tetkikler neticesinde numunelerin temiz çıkması üzerine gerekli beyannameleri açarak bir kısım çeltiği iç piyasaya sürdüklerini, numunelerin Tarım Bakanlığının kabul ettiği laboratuvarlardan alındığını, alınan raporlarda herhangi bir şekilde GDO’ya rastlanmadığını, ancak daha sonra bir kısım uzun taneli çeltiği çektikten sonra 2013 yılı içerisinde yeniden operasyon yapılarak söz konusu mallarına el konulduğunu, sonrasında aldırılan raporlarda GDO olduğu tespit edildiğini, hangi laboratuvar raporuna güveneceklerini anlamadıklarını, ürünler GDO’lu ise de bu durumu bilmeden ithalat yaptıklarını, kaldı ki alınan raporlar da bulaşma olarak tabir edilecek şekilde on binde bir şekilde tespit edildiğini, bunun çeltiğin içinde değil dışında bulaşma şeklinde oluşabilecek bir durum olduğunu,

Sanık …; … Gıda Sanayi Antrepoları ve Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirketlerin aile şirketi olması nedeniyle diğer kardeşleriyle birlikte herkesin farklı alanlarda faaliyet gösterdiğini, Mersin’deki işlemleri kardeşi olan sanık …’ın yürüttüğünü, ancak çalışma sistemlerine göre ön bilgi verildiğini, eğer işler yolunda gidiyorsa işlemlerin çok fazla sorgulanmadığını, dava konusu edilen ürünlerin satış işleminin de yine bu şirketler vasıtasıyla sanık … önderliğinde gerçekleştiğini, ithal edilen ürünlerde GDO olmasının söz konusu olmadığını, Tarım Bakanlığı tarafından akredite edilmiş ve belirlenmiş laboratuvarlardan uygunluk belgesi verildiğini, bu uygunluk belgesi verildikten sonra gerekli işlemlerin yapılarak ürünlerin piyasaya sürüldüğünü, kaldı ki ithal edilen ürünlerin ilgili firmasının da GDO’lu ürün olmadığına dair sertifika sahibi bir firma olduğunu, el konulan ve işlem yapılamayan ürünler nedeniyle şirketlerinin zor duruma girdiğini, birleşen dosyaya yönelik olarak şirketleri tarafından verilen malların yakıldığını, bu nedenle …’nın herhangi bir zararının olmadığını, bir çok bölgeye aynı nitelikte mal vermelerine rağmen sadece Bursa ve Çanakkale bölgelerine verilen mallarda sıkıntı yaşandığını, bunun sebebinin saklama koşulları olabileceğini, ana dosyada önemli ölçüde mal bulunduğunu, bu malların uzun süre işlenmemesi hâlinde mali yönden batma noktasına gelineceğini, her iki dava dosyasının malların, gerek menşei gerekse ithal tarihlerinin farklı olduğunu, birbirleri ile irtibatlı olmadığını, daha sonra açılan dava konusu malların 2011 yılında ithal edildiğini, asıl dava dosyasına konu malların ise 2013 yılında ithal edildiğini,

Savunmuşlardır.

Bilim ve teknoloji alanında meydana gelen hızlı gelişmeler, modern biyoteknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle farklı canlı türleri ve sınıfları arasında gen aktarılmasını mümkün hâle getirmiştir. Yeni gen tekniklerinin kullanılması yoluyla geliştirilen ürünler, piyasalarda tarım ve gıda için üretim ve tüketime sunulmuştur. Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) insan, hayvan ve bitki sağlığı ile bitkilerin olumsuz çevre şartlarına dayanıklılığının geliştirilmesi ve ürün kalitesinin arttırılması bakımından bazı faydalarının bulunduğu bilinmektedir. Gen teknolojisinin insanın, hayvanın ve çevrenin refahına hizmet edecek şekilde kullanılması hâlinde bir problem olmayacaktır. Ancak genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde önemli derecede zarar oluşturma riski taşıdığı ve hatta bu zararların ortaya çıkması durumunda geri dönüşün olmadığı da bilimsel çevrelerce ileri sürülmektedir. İşte bu risklerle mücadele etmek, insanları, hayvanları ve çevreyi gen teknolojisinin kötüye kullanımından korumak için çeşitli tedbirler alınmaya başlanmıştır. Biyoteknolojik yollarla üretilen GDO türlerinin insan ve hayvan sağlığında yapabileceği olumsuz etkilerle, çevreye vermesi muhtemel zararlara karşı biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynakların kullanımından sürdürülebilir kullanımı ile genetik kaynakların kullanımından doğacak faydanın adil şekilde paylaşımını sağlamak ve bilimde meydana gelebilecek ilerlemelere engel olmayacak şekilde hukuki düzenlemeler yapmak amacıyla Uluslararası alanda bağlayıcılığı olan “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” ve “Cartagena Biyogüvenlik Protokolü” düzenlenmiş, ülkemiz pek çok ülke tarafından kabul edilerek onaylanan ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde hazırlanan “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”ne 26.08.1996 tarihinde, adı geçen sözleşme kapsamında hazırlanan “Cartagena Biyogüvenlik Protokolü”ne de 17.06.2003 tarihinde taraf olmuştur.

Dünyada biyogüvenlik ve GDO politikalarının “Temel Eşdeğerlik Prensibi” ile “İhtiyatlılık Prensibi” olmak üzere iki yönlü olduğu görülmektedir. Temel eşdeğerlik, herhangi bir organizmanın moleküler karakterizasyonunu, temel besin yapısını, toksit yapısını ve fenotipik karakterlerini içeren bir kavramdır. Buna göre, bir GDO veya ürününde yapılan analiz sonuçlarının geleneksel karşılığı ile aynı temel eşdeğerliğe sahip olduğu sonucuna varılmışsa, o organizma veya ürün, geleneksel karşılığı ile aynı kabul edilmekte ve ek bir güvenilirlik araştırmasına ihtiyaç duyulmamaktadır. İhtiyatlılık prensibinde ise, trangenik ürünler geleneksel ürünlerden farklı görülmekte ve ayrı bir yasal düzenlemeye tabi tutulmaktadır. Avrupa Birliği, ihtiyatlılık prensibi gereğince olası risklere kontrol sağlayarak ve temkinli bir düzenleme sistemi kurarak, GDO’lu ürünlerin diğer ürünlerden farklılık arz edebileceği düşüncesiyle sadece ürün bazında değil, işleme bazında da düzenlemelerin yapılması gerektiği görüşünü benimsemekte ve transgenik ürünler için ek yasal zorunluluklar getirmektedir. Ülkemiz de Avrupa Birliğiyle uyum kapsamında, insan, hayvan ve bitki sağlığını koruma ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebirliği için GDO’ların neden olabileceği zararları önlemek amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik olarak, politikasını “İhtiyatlılık Prensibi” esasına göre belirlemiş ve yasal düzenlemelerini buna göre yapmıştır. (Sayıt Mahmut Erdoğan, AB Uzmanlık Tezi, Eylül 2015, s.6)

Ülkemizde GDO’lar ile ilgili olarak çıkarılan ilk mevzuat bitkisel üretim talebi ile yapılan başvuruların değerlendirilmesi için hazırlanan ve 14.05.1998 yılında yürürlüğe giren “Transgenik Kültür Bitkilerinin Alan Denemeleri Hakkında Talimat”dır. Bu talimattan sonra mevzuat geliştirme yönünde ihtiyaçlar doğarak yönetmelik çalışmalarına başlanmış ve 26.10.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Ancak bu konunun Kanun ile düzenlenmesi gerektiği bazı sivil toplum kuruluşlarınca ileri sürülerek söz konusu Yönetmelik’in iptali ve yürütmesinin durdurulması istemi ile Danıştay’a açılan davalar sonucunda Yönetmelik’in durdurulması kararları alınmıştır. (Mehmet Nâfi Artemel, Biyogüvenlik Hukuku, İstanbul 2014, s. 22-23; O.. Mahmut Eryurt, AB Uzmanlık Tezi, Eylül 2015, s.56; A. Bostan- S. Gün, Namık Kemal Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt: 10, Sayı:1, Yıl 2013, s.92)

Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle konuyla ilgili olarak ülkemizde düzenlenen mevzuat üzerinde durulması gerekmektedir.

26.03.2010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun Amaç başlığını taşıyan 1. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Bu Kanunun amacı; bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla biyogüvenlik sisteminin kurulması ve uygulanması, bu faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.

(2) Bu Kanun; genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsar.”

Aynı Kanunun Tanımlar başlıklı 2. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Bu Kanunun uygulanmasında; …

c) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, …

d) Biyogüvenlik: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği korumak için GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapılmasını, …

ğ) Bulaşan: Gıda veya yeme kasten ilave edilmeyen ancak, gıdanın birincil üretim aşaması dâhil üretimi, imalatı, işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması, ambalajlanması, paketlenmesi, nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel bulaşma sonucu gıdada bulunan, hayvan tüyü, böcek parçası gibi yabancı maddeler hariç olmak üzere her tür maddeyi, …

i) Genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO): Modern biyoteknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle gen aktarılarak elde edilmiş, insan dışındaki canlı organizmayı,

j) GDO’lardan elde edilen ürünler: Kısmen veya tamamen GDO’lardan elde edilmekle birlikte GDO içermeyen veya GDO’dan oluşmayan ürünleri,

k) GDO ve ürünleri: Kısmen veya tamamen GDO’lardan elde edilen, GDO içeren veya GDO’lardan oluşan ürünleri,

l) İlgililer: GDO ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlerde bulunanları, …

ö) Karar: GDO veya ürünlerine ilişkin yapılan bir başvuru hakkında bilimsel esaslara göre yapılan risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme sonuçlarına göre Biyogüvenlik Kurulu tarafından verilen kararı,

p) Komite: Bilimsel değerlendirmeleri yapmak üzere Kurul tarafından oluşturulan komiteleri,

r) Kurul: Biyogüvenlik Kurulunu, …

ifade eder.”

Aynı Kanun’un “Başvuru, değerlendirme ve karar verme” başlıklı 3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) … GDO veya ürünlerinin ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi ile genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilir. Risk değerlendirme sonuçlarına göre risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için verilen kararın geçerlilik süresi on yıldır.

(2) Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya ithalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından Bakanlığa başvuru yapılır. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin bilgiler ile GDO ve ürününün ne amaçla kullanılacağının belirtilmesi zorunludur. GDO ve ürünü için birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapılabilir. Birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapıldığında, her bir amaç için ayrı başvuru yapılmış sayılır.

(3) Yapılan bir başvurunun sonucu başka başvurular için emsal teşkil etmez.

(4) Alınan başvurular Bakanlık tarafından Kurula iletilir. Kurul doksan gün içerisinde başvurunun kabul edilip edilmediğini ve diğer değerlendirmelerini Bakanlığa gönderir. Bakanlık on beş gün içerisinde başvuru sahibine bildirimde bulunur. Ek bilgi veya belge talebi nedeniyle geçen süre, bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.

(5) GDO ve ürünlerinin;

a) İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmesi,

b) Üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldırılması,

c) Çevrenin ekolojik dengesinin ve ekosistemin bozulmasına neden olması,

ç) GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riskinin olması,

d) Biyolojik çeşitliliğin devamlılığını tehlikeye düşürmesi,

e) Başvuru sahibinin biyogüvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirleri uygulamak için yeterli teknik donanıma sahip olmadığının anlaşıldığı, durumlarda bu başvurular reddedilir.

(12) GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvurular hakkında risk ve sosyo-ekonomik değerlendirmeye ilişkin bilimsel raporlar, Kurul tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması vasıtasıyla kamuoyuna açıklanır. Kurul, bu görüşleri de dikkate alarak nihai değerlendirme raporu ile olumlu kararını toplantı tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde gerekçeleri, varsa karşı oy gerekçeleri ve imzaları ile birlikte tekemmül ettirmek ve Bakanlığa sunmak zorundadır. Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer.”

Kanun’a göre herhangi bir GDO ve ürününün ithalatı için gen sahibi veya ithalatçı, gerçek ve tüzel kişiler tarafından Bakanlığa başvuruda bulunulması gerekmektedir. Yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için de Bakanlığa başvuru yapılması gerekmektedir. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin bilgiler ile GDO ve ürününün ne amaçla kullanılacağının belirtilmesi zorunludur. Bakanlığa yapılmış olan başvuruları Bakanlık, Biyogüvenlik Kurulu’na iletir. Kurul ise doksan gün içerisinde başvuruya ilişkin kararını ve değerlendirmelerini Bakanlığa gönderir.

Aynı Kanun’un Yasaklarbaşlıklı 5. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) GDO ve ürünlerine ilişkin aşağıdaki fiillerin yapılması yasaktır:

a) GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi.

b) GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması.

c) Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi.

ç) GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı.

d) GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması.”

Aynı Kanun’un “Bakanlığın görev ve yetkileri” başlıklı 8. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Bakanlığın görev ve yetkileri şunlardır: …

c) Bu Kanunda belirtilen iş ve işlemlerin uygulanması, istenmeyen GDO bulaşıklarının engellenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimini sağlamak…

f) Kurul ve bilimsel komitelerin faaliyetleri ile ilgili usul ve esasları belirlemek…

h) Kurulun görüşleri doğrultusunda GDO ve ürünlerinin özelliklerine göre eşik değerini belirlemek.

(4) Bakanlık; insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla bu Kanun kapsamına giren ürünler hakkında tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, ürünün mahrecine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirleri almaya ve her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir.”

Görüldüğü gibi, Biyogüvenlik Kurulu tarafından karar sonrasında kararda verilen koşullara uyulup uyulmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilecek kontrol ve denetim yetkisi Bakanlığa verilmiştir. Kararda belirtilen koşulların ihlali veya yeni bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda verilen kararın Kurul tarafından iptal edilebileceği, GDO ve ürünlerinin toplatılıp imha edileceği belirtilmektedir.

Ayrıca, Bakanlığın görev ve yetkilerini düzenlediği 8. madde kapsamında, istenmeyen GDO bulaşıklarının engellenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimini sağlamak, GDO ve ürünlerinin Kanun’da düzenlenen haller dışındaki dolaşımını ve kullanımını önlemek, eşik değerleri belirlemek, etiketlemelere ilişkin usul ve esasları belirlemek ve acil durumlarda uygulanacak yöntem ile acil eylem planlarını hazırlamak ve uygulamak Bakanlık yetkisine verilmiştir.

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun 14. maddesinde hukuki sorumluluğa ilişkin temel ilkeler belirlemiş olup; “İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan” ve izin alma zorunluluğu olduğu hâlde, Kanun’da belirlenen faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirilmesinden, GDO’ların çevreye serbest bırakılmasından ve üretiminden dolayı GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar ve ortaya çıkacak olan zarara “Sebep olanlarla, bunları ticari olarak üretenler, işleyenler, dağıtanlar ve pazarlayanlar” da sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanun’un Ceza Hükümleri başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;

“GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun yürürlüğe girmesiyle birlikte 26 Ekim 2010 tarihli “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen Bakanlık talimatları ve Bilimsel Komite kararları yürürlükten kaldırılmış, Biyogüvenlik Kanunu’na dayanılarak 13.08.2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 26.09.2010 tarihinde yürürlüğe giren “Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik” çıkarılmıştır.

13.08.2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve suç tarihinde yürürlükte bulunan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’in Amaç başlıklı 1. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Bu Yönetmeliğin amacı, bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek risklerin engellenmesi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması için;

a) Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, işleme, ihracat, etiketleme, izleme, piyasaya sürme, denetim ve kontrole,

b) Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ile ilgili araştırma, geliştirme ve deneysel amaçlarla yapılacak faaliyetlerin, harici çevre ile temasını önleyecek şekilde, kontrollü şartlar altında, sınırlandırılmış belirli bir alanda denemelerinin yapılmasına,

c) Genetik yapısı değiştirilmiş mikroorganizmalar ve ürünleri ile ilgili araştırma, geliştirme, başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, ihracat, işleme, etiketleme, piyasaya sürme, izleme, denetim, kontrol ve kapalı alan faaliyetlerine dair usul ve esasları belirlemektir.”

Aynı Yönetmelik’in Kapsam başlıklı 2. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) Bu Yönetmelik;

a) Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, işleme, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, piyasaya sürme, ithalat, ihracat, transit geçiş, izleme, denetim ve kontrole,

b) İthal edilecek veya yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünlerinin araştırma, geliştirme ve kontrollü şartlar altında deneme çalışmalarına,

c) GDM’ler ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, ihracat, işleme, etiketleme, piyasaya sürme, izleme, denetim ve kontrol faaliyetleri ile kapalı alan faaliyetlerinin yürütüleceği laboratuvar, tesis gibi kapalı alan koşullarına dair hükümleri kapsar.”

Aynı Yönetmelik’in suç tarihinde yürürlükte bulunan Tanımlarbaşlıklı 3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre “Eşik değer; onaylanmış genler için, Kurulun görüşleri doğrultusunda Bakanlıkça belirlenen, ürünün GDO’lu olarak etiketlenmesini gerektiren alt limiti” ifade eder.

Aynı Yönetmelik’in Numune alma ve analiz başlıklı 23. maddesi ise;

“(1) GDO ve ürünleri ile GDO’lardan elde edilen ürünlerden Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa göre numune alınır ve analizi yapılır.

(2) Analiz işlemleri, Bakanlık tarafından belirlenen laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilir.”

biçiminde iken, suç tarihinden sonra 29.05.2014 tarihli ve 29014 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında da bahsi geçen Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine;

“nn) GDO Bulaşanı: Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO’ları”

fıkrası,

Yönetmelik’in “Numune alma ve analiz” başlıklı 23. maddesinin başlığı “Numune alma, analiz ve değerlendirme” olarak değiştirilerek aynı maddeye;

“(3) Bakanlık ulusal ve uluslararası düzenlemeleri dikkate alarak numune alma, analiz ve değerlendirme yöntemleri belirler.

(4) Analiz sonucunda üründe % 0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir.

(5) GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir.”

fıkraları eklenmiştir.

Görüldüğü gibi, ülkemizde yapılan yasal düzenlemeler 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, genetiği değiştirilmiş ürünlerin ticaretini engellememektedir. Kanun, genetiği değiştirilmiş ürünlerin kullanımı için başvuru ve Biyogüvenlik Kurulu’nun kararına bağlanmıştır. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ülkemize ithalatının gerçekleştirilmesi amacıyla üründe yer alan tüm gen çeşidinin kullanım amacına uygun olarak onaylanması esastır. Onay almayan genler için öncelikle Biyogüvenlik Kuruluna başvuru yapılması, kurulunda söz konusu başvuru hakkında bilimsel esaslara göre yapılan risk değerlendirmesi ve sosyoekonomik değerlendirme sonucunda uygun olduğunun karar vermesi gerekmektedir. Ancak, Biyogüvenlik Kurulu, bugüne kadar 7’si soya ve 25’i mısır çeşidi olmak üzere toplamda 32 GDO çeşidinin sadece yem ya da yem hammaddesi olarak ithal edilerek kullanılmasını onaylamış olup, Biyogüvenlik Kurulu tarafından bugüne kadar gıda amaçlı onay verilmiş bir gen olmadığından ithalat kontrollerinde GDO tespit edilen gıdaların yurda girişine izin verilmemektedir. İthalat aşamasında ürün ve ülke bazında risk esaslı kontrol uygulanmaktadır. Bu amaçla, ithalatçı firmalardan, ithal edilecek GDO ve ürünlerinin miktarı ve içerdiği gen çeşidi ile ilgili orijin ülke veya yüklendiği ülke yetkili otoriteleri tarafından düzenlenmiş belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenmekte, GDO açısından riskli olan ürünlerin GDO’lu üretim ve ticaretinin olduğu ülkelerden yapılması durumunda %100 analiz edilmektedir. Yapılan GDO kontrolleri sonucunda GDO tespit edilen gıdalar ile onaylanmamış gen içeren yemlerin yurda girişine izin verilmemektedir. (Mehmet Nâfi Artemel, s.137-138-162; Sayıt Mahmut Erdoğan, s.90; O.. Mahmut Eryurt, s.60-61; A. Bostan- S. Gün, s.93-94)

Suç tarihinde yürürlükte bulunan 13.08.2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’te tanımı yapılan “eşik değer”, Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış genler için söz konusudur. Eşik değer, Kurulun görüşleri doğrultusunda Bakanlık tarafından belirlenir ve bir ürünün GDO’lu olarak etiketlenmesini gerektiren alt limiti ifade eder. Tüketim amaçlı piyasaya sürülebilecek olan gıda ve yemlerde kullanılmak üzere onaylanmış genlerin oranı, Bakanlık tarafından belirlenen limitin altında kaldığı sürece ürünlerin GDO’lu olarak etiketlenmeleri söz konusu olacaktır.

Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, ülkemizde Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmamış herhangi bir GDO için eşik değer mevzubahis değildir. Başka bir deyişle onaylanmamış genlerde “sıfır tolerans” kuralı kabul edilmiştir.

Mevzuatımızın Avrupa Birliği mevzuatı ile uyumlu hâle gelmesi amacıyla suç tahinden sonra yürürlüğe giren ve uyuşmazlık konusuyla ilgili 29.05.2014 tarihli Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te, GDO ve ürünleri ile GDO’lardan elde edilen ürünlerden Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’na göre numune alınarak, Bakanlıkça belirlenen laboratuvarlar tarafından, analiz yapılacağı, analiz sonucunda üründe %0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durumun GDO bulaşanı olarak değerlendirileceği, GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünlerin onay amacına uygun olarak kullanılabileceği hükmü getirilmiştir. Suç tarihinden sonra yapılan bu yeni düzenleme kapsamında, bir GDO’nun GDO bulaşanı olarak nitelendirilmesi ve söz konusu üründe %0,9 oranına kadar mevcudiyetin kabul görmesi için, GDO bulaşanı olarak nitelendirilen GDO’nun Biyogüvenlik Kurulu tarafından hem gen çeşidi olarak hemde ilgili genin kullanım amacına yönelik olarak gıda veya yem olarak onaylanmış olması ve GDO bulaşanı olarak nitelendirilen GDO’nun ancak ve yalnız Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanan amaca uygun olarak kullanılması gerekir. Buna göre, gıda veya yemde Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmamış bir gen teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşmış olsa dahi söz konusu gen GDO bulaşanı olarak kabul görmeyecek ve ithali veya kullanımı Kanun’un ihlâli anlamına gelecektir. GDO’nun, mevzuata göre “bulaşan” olarak kabul edilmesi ve bu doğrultuda bir ürünün “GDO bulaşanı” içermesine karşın Türkiye’de piyasaya sürülebilmesi, ancak söz konusu GDO’nun Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış bir gen olması ve de onaylanmış kullanım amacıyla sınırlı kalması şartıyla mümkündür. Örneğin, Biyogüvenlik Kurulu tarafından Türkiye’de hayvan yemi olarak kullanımı onaylanmış olan genetiği değiştirilmiş belirli bir sayıda soya geni çeşidinin, geleneksel ya da organik ürün olarak kullanılan emtia içinde tespit edilmesi hâlinde ve söz konusu GDO’nun oranı %0,9 oranını aşmadığı takdirde bu üründeki GDO, GDO bulaşanı olarak nitelendirilir. Ancak yem amaçlı kullanılması onaylanan söz konusu GDO insanların tüketeceği besinlere bulaştığı ya da besinlerde kullanıldığı takdirde Kanun ihlâl edilmiş olacaktır. (Mehmet Nâfi Artemel, s. 162-163-164; Sayıt Mahmut Erdoğan, s.91-92; Osman Mahmut Eryurt, s.61-62-63-64; A. Bostan- S. Gün, s.95-96)

Ancak, yapılan değişiklik sonucu tanımlanan “GDO bulaşanı” kapsamının bu haliyle de yeterli olmadığını savunan bazı kesimler, genetiği değiştirilmiş ürünlerin Dünya üzerindeki yayılımı göz önüne alındığında, GDO bulaşanı vakalarının daha sık gündeme gelmesinin doğal bir sonuç olduğu, genetiği değiştirilmiş ürünlerin taşıma, depolama, yükleme veya diğer safhalarda bulaşmasının kuvvetle muhtemel olduğu, bu nedenle özellikle gemi taşımacılığı ile ülkemize ithal edilen ürünlerde, daha önce başka bir ülkeye yapılan sevkiyatta yapılan taşımada bulaşan onaysız genlere rastlanıldığı ve bu ürünlerin mahrece iade edildiği, ithal ürüne dayalı sektörlerde bu nedenle ürün sıkıntısının yaşandığı ve maliyetlerin de arttığı, yapılan düzenlemenin uluslararası ticaret koşullarına uyum sağlayacak ve serbest rekabete imkân taşıyacak nitelikte olmadığını, mevzuatın mevcut durumuyla, Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmamış genlerden bulaşma ihtimalinin dikkate alınmadığı ve bu tür genlere “sıfır tolerans” politikası uygulanarak ticari faaliyetlerin gelişimine engel olunduğu, GDO bulaşanları söz konusu olduğunda onaylı ve onaysız GDO’ların bulaşma şekillerinde herhangi bir fark olmadığı saptandığında %0,9 altında kalan onaysız GDO bulaşıklarının da GDO bulaşanı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek onaylanmamış genlerinde GDO bulaşanı olarak değerlendirilebileceği yönünde mevzuatta değişiklik yapılması gerektiği ve onaysız GDO ürünlerini de kapsayacak şekilde GDO bulaşanı vakalarındaki cezai yaptırımların Kanun’da ayrıca tanımlanarak cezai hükümlerin hafifletilmesinin uygun olacağını savunmuşlardır.(O.. Mahmut Eryurt, s.61-62-63-64; Mustafa Özen, 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nda Düzenlenen Suçlar, TBB Dergisi 2014, s. 294-297)

Bu aşamada, uyuşmazlık konusunu oluşturan 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fıkrasının yer alan suçun konusu, unsurları, mağdurları, failleri ve bu suçlar ile korunmak istenilen hukuki değerlerin irdelenmesi gerekmektedir.

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun Ceza Hükümleri başlıklı 15. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

(1) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya işlenen GDO’ları veya GDO ve ürünlerini, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, dört yıldan dokuz yıla kadar hapis ve yedi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya işlenen GDO’lardan elde edilen ürünleri, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Yalan beyanda bulunarak bu Kanun hükümlerine göre alınması gereken ithal veya işleme iznini alan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu izne dayalı olarak GDO’ların, GDO ve ürünlerinin veya GDO’lardan elde edilen ürünlerin ithal edilmesi, işlenmesi, kullanılması, satışa arz edilmesi, satılması, devredilmesi, kabul edilmesi, nakledilmesi veya bulundurulması halinde, ayrıca yukarıdaki fıkralardaki hükümlere göre cezaya hükmolunur.

(5) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve yararına olarak işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye yüz bin Türk Lirasından iki yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir ve ayrıca tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”

Maddede düzenlenen suçlarla korunan hukuki değer, genel anlamda “toplumun sağlığı”dır. Bu suçlarla toplumu oluşturan bireylerin sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakları korunmak istenmiş, genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin insan, hayvan ve çevre sağlığı bakımından oluşturabileceği riskleri engellemek ve biyolojik çeşitliliği korumak amacıyla bu suçlar ihdas edilmiştir.

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nda düzenlenen suçlar soyut tehlike suçu olup, genetiği değiştirilmiş organizmaların insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde doğurabileceği risklerin zarara sebebiyet verilmesi aranmamaktadır.

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu‘nun uyuşmazlık konumuzla ilgili 15. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve suçun konusunu oluşturan GDO ve ürünleri”, Aynı Kanun’un ikinci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, “GDO ve ürünleri: Kısmen veya tamamen GDO’lardan elde edilen, GDO içeren veya GDO’lardan oluşan ürünleri ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

Yine aynı Kanun’un 15. maddesinin birinci fıkrasında suç teşkil eden fiiller, “ithal etme”, “üretme” ve “çevreye serbest bırakma” olarak gösterilmiştir. Bu fiillerden herhangi birisinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Bu suç, seçimlik hareketli olduğu için, failin maddede sayılanların hepsini birden gerçekleştirmesi hâlinde de tek bir suç oluşacaktır. Örneğin, GDO ve ürünlerinin ithal edilmesinden sonra çevreye serbest bırakılması vb. Seçimlik hareketlerden birkaçının gerçekleşmesi hâlinde, hâkim bu durumu temel cezayı belirlerken göz önünde bulundurmalıdır. (Prof. Dr. Mahmut Koca, Genetiği Değiştirilmiş Ürünler Sebebiyle Cezai Sorumluluk, s.115-116; Mustafa Özen, s.286-287) Maddede düzenlenen suçların faili, suç olarak kabul edilen yasaklanmış hareketleri işleyen herkes olabilir. Mağduru ise suçla korunan hukuksal değerin sahibi olan toplumdur.

Biyogüvenlik Kanunu’nun 15. maddesinde düzenlenen suçlar, kasten işlenebilen suçlardır. Kastın varlığı için failin, suçun kanuni tanımındaki unsurlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması gerekir. Yani, failin, GDO ve ürünlerini, Biyogüvenlik Kanunu hükümlerine aykırı olarak ithal ettiğini, ürettiğini veya çevreye serbest bıraktığını bilmesi gerekir. Bu suçların taksirli hali, Kanun’da suç olarak düzenlenmediğinden, taksirle işlenmesi mümkün değildir. (Prof. Dr. Mahmut Koca, s.118; Mustafa Özen, s. 296-297)

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin ortağı ve yetkilileri olan sanıklar Bayram ve Fuat’ın, Amerika’da bulunan “ADM RICE” isimli şirketten 12.04.2012 tarihinde Mersin Limanına “M/V Free Hero” isimli gemi ile getirdikleri ve bir kısmını işleyerek iç piyasaya sürdükleri toplam 16.524.400 kilogram orta taneli, 23.02.2013 tarihinde “Universal Durban” isimli gemi ile getirdikleri 16.232.620 kilogram orta taneli ve 17.11.2011 tarihinde Mersin Limanına “M/V OKSYWİE” isimli gemi ile getirdikleri 10.518.547 kilogram uzun taneli çeltiklerden bir kısmını işleyerek katılan … Bakanlığına ihale yoluyla sattıkları olayda;

Yerel Mahkemece orta taneli çeltiklerden alınan numunelere ilişkin olarak düzenlenen 21.11.2013 tarihli (Talimat No: 2013/476 sayılı) raporda, gönderilen çeltiklerin hiçbir işlem uygulanmamış hâliyle yapılan tarama analiz sonuçlarında numunelerin pozitif, başka bir deyişle GDO’lu olduğunun, çamaşır suyu ve steril su ile yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde ise GDO tarama analiz sonucunun negatif olduğu, diğer bir deyişle numunelerin GDO’lu olmadığının, hiçbir işlem uygulanmamış numunelerde tarama analiz sonuçlarının pozitif çıkması nedeniyle bu pozitifliğin nereden kaynaklandığının tespit edilmesi amacıyla ürünlerin içeriğine yönelik yapılan analizde, numunelerde soya bitki spesifik gen bölgelerinin tespit edildiği, yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde GDO tarama analiz sonuçları negatif olduğundan çeltiğin GDO’lu olmadığı sonucuna varıldığı; GDO’lu olduğu kabul edilerek el konulan ürünlerin devamı olan ve serbest dolaşıma sokulan orta taneli çeltik ürünleri ile ilgili olarak izlenebilirliğin sağlanmasına yönelik yeniden numune alınması sonucunda Mersin Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce 15.04.2013 tarihinde düzenlenen analiz raporunda, orta taneli pirinçlerde yapılan tarama testlerinde 35S, NOS ve FMV dizilimleri saptanmadığının belirtildiği,

Soruşturma sırasında uzun taneli pirinçlerin analiz ve değerlendirmesini yapan Bureau Veritas (BV CPS) Test Laboratuvarınca, analizleri gerçekleştirilen numunelere ait örneklerin ilk analizinde %0.01 ölçüm limitinin altında NOS dizilimi tespit edildiği ve 35S diziliminin gözlemlendiği, bu diziliminin neden kaynaklandığının kontrol edildiği ve sadece soya MON40-3-2 açısından minör izler ile kombine olduğunun belirlendiği, 35S diziliminin bu pirincin içerisinde ölçüm limitinin altında izler olarak gözlemlendiği, bu nedenle pirinç numunelerinin GDO’lu pirinç olması açısından tüm olasılıkların negatif olduğu; aynı şekilde Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünce 04.12.2013 ve 16.06.2014 tarihlerinde düzenlenen analiz raporlarında da benzer şekilde uzun taneli çeltiklerde ölçüm limitinin altında 35S ve NOS dizilimleri ve soya MON40-2-3 DNA’sının saptandığının ifade edildiği;

Katılan … Bakanlığına satılan uzun taneli pirinçler ile ilgili olarak, Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2013 tarihli ve Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 11.09.2013 tarihli analiz raporlarına göre, aynı parti uzun taneli pirinçlerin bir kısmında 35S, NOS ve FMV dizilimlerine rastlanırken bir kısmında bu dizilimlere rastlanmadığı;

Soruşturma aşamasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bilimleri Bölümü Öğretim Üyelerinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, Uluslararası Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünce 04.12.2013 tarihinde düzenlenen analiz raporuna göre, analizi yapılan numunedeki 35S ve NOS diziliminin soya çeşidi kökenli olduğu, bu durumun ancak bir şekilde çeltiğe soya ile ilgili bazı partiküllerin karışması sonucu ortaya çıkabileceği, fiziki kirlenmenin genetiği değiştirilmiş bir ürünün genetiği değiştirilmemiş bir ürüne karıştırılması anlamına geldiği, bu karışmanın gözle görülebilecek bir karışma olabileceği gibi (çeltik taneleri arasında genetiği değiştirilmiş soya taneleri gibi) gözle fark edilemeyecek bir karışma sonucu da olabileceği (örneğin soya kabuklarının çeltik kabuğuna yapışması gibi), genetik kirlenmenin ise bir bitkinin genetik yapısına başka bir bitkiden genetik materyal eklenmesi olduğu açıklamalarında bulunularak, gönderilen analiz raporlarının değerlendirilmesi sonucunda, analize gönderilen pirinç örneklerinin bazılarının GDO içerdiği bazılarının ise GDO içermemesi durumunun pirinç partilerinin GDO olan ve GDO olmayan ürünlerin karışımından kaynaklanabileceği sonucuna varıldığı;

Yine yargılama sırasında suça konu orta ve uzun taneli çeltiklerden alınan numunelere ilişkin olarak Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 21.04.2015 ve 23.06.2015 tarihli analiz raporlarında, söz konusu çeltiklerde 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin tespit edilmediği; analizi yapan bilirkişi heyetinin 23.06.2015 tarihli (Talimat No: 2015/303) değerlendirme raporunda, mahkemece gönderilen çeltik numunelerinin (orta taneli çeltik- uzun taneli çeltik) herhangi bir işleme tabi tutulmayarak geldiği hâli ile analiz edildiği ve 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu, numunelerin dış yüzeyinin steril su ile yıkandıktan sonra öğütülerek analiz edildiği ve yine 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu tespit edilerek numunelerin GDO’lu olmadığı sonucuna varıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde;

Suça konu çeltik ve pirinç numuneleri üzerinde yapılan tarama testleri sonucunda, bir kısım ürünler için GDO dizilimlerine rastlanırken bir kısım ürünler için bu dizimlere rastlanmadığının tespit edilmesi, GDO dizilimlerinin saptandığına dair verilen analiz raporları ile bu raporların değerlendirmesini yapan bilirkişilerce GDO dizilimi yönünden verilen pozitifliğin pirincin kendisinden, diğer bir ifadeyle genetiğinden kaynaklandığı yönünde kesin bir sonuca varılmaması, yine ürünlerde ölçüm limitinin altında genetiği değiştirilmiş soya varlığının bulunduğunun belirlenmesi, soya tanelerinin veya kabuklarının çeltik içerisine karışması ve bunların karışık olarak analiz edilmesi sonucunda numunelerde genetiği değiştirilmiş DNA’ya rastlanabilmesi ve genetiği değiştirilmiş soyadan çeltiğe GDO bulaşmasının ancak fiziki yollarla mümkün olabilmesi karşısında, suça konu orta ve uzun taneli çeltikler ile pirinçlerin GDO’lu olmadığı, ancak ürünlerde rastlanan GDO ölçüm limitinin azlığı gözetildiğinde suça konu ürünlere fiziki olarak genetiği değiştirilmiş soya DNA’sı bulaştığının kabul edilmesi gerekmektedir.

Genetiği değiştirilmiş soya DNA’sı bulaşanı içeren suça konu çeltik ve pirinçlerin ithal edilmesi nedeniyle sanıkların ceza hukuku anlamında sorumlu tutulup tutulamayacakları hususuna gelince; her ne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılan ithalat kontrolleri sırasında, suça konu çeltik ve pirinçlere yönelik olarak akredite edilen laboratuvarların, ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin muayene ve analiz raporlarına dayanılarak Mersin Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından verilen ithalata uygunluk belgeleri ile ithal edilen ürünlerde GDO bulunmadığına ilişkin ithalatçı firma tarafından verildiği ileri sürülen sertifika örnekleri dosyada mevcut ise de, dosya kapsamından sanıkların ortağı ve yetkilisi oldukları Göze Tarım Ürünleri A.Ş.’nin uzunca bir süre çeltik ve pirinç ithali işiyle iştigal ettiklerinin anlaşılması, sanıkların sahip oldukları iş deneyimi ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülükleri dikkate alındığında, ithalleri sırasında mevzuata aykırı olmasalar bile piyasaya sürülmek üzere bulundurulmaları sürecinde, somut olayda oldukça yüksek miktarlarda olduğu görülen suça konu ürünlere herhangi bir nedenle genetiği değiştirilmiş organizma bulaşabileceğini bilmemelerinin hayatın olağan akışına uygun düşmemesi, bu nedenle sanıkların söz konusu ürünlerin taşındığı gemilerde daha önce taşınmış GDO’lu ürünlerden ithal ettikleri ürünlere GDO bulaşabileceği, genetiği değiştirilmiş ürünlerin taşıma, depolama, yükleme veya diğer safhalarda da bulaşmasının mümkün olabileceği, ürünlerde GDO olmadığına ilişkin sertifikalarının bulunduğuna ve buna güvenerek ithalat yaptıklarına ilişkin savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olması, yine mevzuatımıza göre bir ürünün “GDO bulaşanı” içermesine karşın ülkemizde piyasaya sürülebilmesinin, ancak Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış bir gen olması ile onaylanmış kullanım amacıyla sınırlı kalması şartıyla mümkün bulunması ve Biyogüvenlik Kurulu tarafından bugüne kadar gıda amaçlı onay verilen bir gene rastlanmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, yem olarak kullanılmak üzere onaylanan herhangi bir genetiği değiştirilmiş organizmanın insanların tüketimine sunulan besinlere bulaşması ya da bu besinlerde kullanılması hâlinde Biyogüvenlik Kanunu’nun ihlâl edilmiş olacağının ve bu itibarla sanıklara atılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Öte yandan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında sanıklardan …’nun suça konu ürünlerin ithal işlemlerine katılmadığı ve devam eden işlemlerde de dahilinin olmadığı ileri sürülerek atılı suçtan sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş ise de söz konusu şirketin yönetim kurulu başkanı olan sanık …’ın, suça konu ürünlerin ithali sürecindeki iş hacmi ve parasal miktarlar ile şirketin ticaret siciline yansıyan genel işleyişi gözetildiğinde, suç teşkil ettiği anlaşılan eylemlerden sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.02.2019 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 14.03.2019 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.