Kamuda Çalışan İşçilerin Eş Durumu Mazeretine Dayalı Naklen Atama Talebinin Reddi

Kamu kurumlarında çalışan sürekli işçilerin eş durumu mazeretine dayalı naklen atama talebinin reddi halinde iş mahkemelerinde dava açılmalıdır. - Görevli Mahkeme - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Kayseri İdare Hukuku Avukatı Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kamuda Çalışan İşçilerin Eş Durumu Mazeretine Dayalı Naklen Atama İşlemleri

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü

Esas No: 2021/185 Karar No: 2021/143 Karar Tarihi: 05.04.2021

Özet: İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesiyle iş mahkemelerinin görevli kılınmış olması; daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi ile de 4857 sayılı İş Kanunu’na veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinin bakacak olması karşısında, işçi olan davacı ile işvereni arasında iş akdinden doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

(2709 s. K. m. 128) (657 s. K. m. 4) (2577 s. K. m. 15, 27) (2247 s. K. m. 14, 19, 27) (375 s. KHK. Geç. m. 23) (696 s. KHK. m. 127) (5521 s. K. m. 1)

I. Dava Konusu Olay

1. Davacı vekili, müvekkilinin Balıkesir ili, Altıeylül İlçesi, Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesinde sürekli işçi kadrosunda veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak çalıştığını, eşinin ise Tekirdağ ili, Saray İlçesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 41. Komando Tugay Komutan Yardımcılığı, Lojistik Destek Komutanlığında astsubay olarak görev yaptığını, müvekkilinin eşinin çalıştığı Tekirdağ ili, Saray ilçesine atanma talebinde bulunduğunu ancak bu atama talebinin İdarece reddedilip atamasının yapılmadığını, müvekkilinin eşinin görev yaptığı Tekirdağ İli ile kendi görev yeri olan Balıkesir İline gidiş gelişin kolay olmaması nedeniyle aile birliğinin zedelenebileceğini, ilgili Yönetmelik kuralı uyarınca Askeri hizmetler sınıfında görev yapanların atandıkları yere memur olan eşinin atanmasında norm kadro sayılarına ilişkin hükümlerin uygulanamayacağını ifade ederek; eş durumu nedeni ile atanma talebine ilişkin 13/12/2019 tarihli başvurunun reddine ilişkin Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 19/12/2019 tarihli ve E.5399 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

II. Uyuşmazlığa ilişkin Başvuru Süreci

A. İdari Yargıda

2. Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin 03/02/2020 tarihli ve E.2019/1049 sayılı dosyasında, hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 27. maddesi uyarınca yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

3. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi Başkanlığının 24/02/2020 tarihli ve E.2020/86 sayılı dosyasında, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen kararda hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle; itiraz isteminin kabulüne, Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin 03/02/2020 tarihli, E.2019/1049 sayılı yürütmenin durdurulması talebinin kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş ve dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

4. Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin 09/03/2020 tarihli ve E.2019/1049, K.2020/302 sayılı dosyasında, işçi-işveren arasında ortaya çıkan uyuşmazlık kapsamında kaldığı anlaşılan davanın görüm ve çözümünde 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı Kanun uyarınca İş Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesinin 09/02/2021 tarihli ve E.2021/117, K.2021/105 sayılı dosyasında istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verilmiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

“…mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, sürekli işçi kadrosuna geçiş yapılmadan önceki ve statü değişikliği kapsamında kalan idari başvurular neticesinde ortaya çıkan uyuşmazlıklarla ilgili olarak İdari Yargı’nın görevli olduğu tartışmasız olmakla birlikte, sürekli işçi statüsüne geçiş yapıldıktan sonra (statüye geçtikten sonra) işveren ile işçi arasında çıkan uyuşmazlıkların çözüm yerinin değişiklik arz ettiği ve genel hükümler kapsamında İş Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının sürekli işçi statüsüne geçiş yaptığı ve bu tarihten sonra 13/12/2019 tarihli dilekçesiyle Tekirdağ İline naklen atanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmekte olup, işçi-işveren arasında ortaya çıkan uyuşmazlık kapsamında kaldığı anlaşılan davanın görüm ve çözümünde 4857 sayılı Kanun ve 5521 sayılı Kanun uyarınca İş Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.”

5. Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

6. Balıkesir 1. İş Mahkemesinin 20/01/2021 tarihli ve E.2020/128, K.2021/9 sayılı dosyasında, Mahkemelerinin görevsizliğine, talep halinde Balıkesir l. İdare Mahkemesi ile Mahkemeleri arasındaki görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; bu karar kesinleşmiş ve daha sonra davacı vekilinin talebi üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

“…İlgili mevzuat hükümleri incelendiğinde; zorunlu yer değiştirmeye tabi olan memurun, kamu görevlisi olan eşinin yer değiştirme talebinin öncelikle yerine getirileceği, mülki idare hizmetleri sınıfı, emniyet hizmetleri sınıfı, subay, astsubay, hakim ve savcılar gibi zorunlu yer değiştirmeye tabi kamu görevlilerinin atandıkları yere, memur olan eşlerinin atanmalarında eşin görev yaptığı kurumla ilgili olarak norm kadro sayılarına ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı, kurumların hizmet puanı veya kadro yetersizliği gibi mazeretler ileri sürerek zorunlu atamaya tabi personelin memur olan eşini atamama veya ücretsiz izin almaya dolaylı olarak zorlama gibi bir yola başvuramayacakları açıktır.

Somut olayda davacının eşinin Astsubay Çavuş olarak Tekirdağ iline mecburi hizmet kapsamında zorunlu yer değiştirmeye tabi olarak atanması sebebiyle başka bir ile naklinin mümkün olmadığı dosya kapsamı ve ilgili mevzuat hükümleri ile sabittir.

Her ne kadar davalı idarenin red işleminde 375 sayılı KHK’da tayine ilişkin hüküm bulunmaması durumu gerekçe olarak gösterilmiş ise de davacının 375 sayılı KHK’nın geçici 23. Maddesi kapsamında kamuda sürekli işçi olarak istihdam edildiği, dolayısıyla idarenin tek yanlı olarak ve kamu gücüne dayanarak belirlediği şartlar çerçevesinde çalışmaya başladığı, davacının KHK hükümleri kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilmesine ilişkin işlemin idari bir işlem olduğu, uyuşmazlığın esasen kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenleyen mevzuattan doğduğu, davacının tayin talebinin söz konusu kadronun kullanılmasına ilişkin olduğu ve bu itibarla idari nitelikte olduğu değerlendirilmekle idari yargının görevli olduğundan bahisle mahkememizin yargı yolu bakımından görevli olmadığı anlaşılmış ve açılan davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiştir…”

III. İlgili Hukuk

7. Anayasa’nın 128. maddesi şöyledir:

“Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir…”

8. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstihdam Şekilleri” başlıklı 4. maddesinde “Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.” denilmiş ve aynı maddede;

“D) İşçiler: (A), (B) ve (C) fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir. Bunlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.”

IV. İnceleme ve Gerekçe

A. İlk İnceleme

9. Uyuşmazlık Mahkemesinin ……’nın başkanlığında, Üyeler .., …, …, …, … ve …’ın katılımlarıyla yapılan 05/04/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

10. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir.”

Anılan hükme göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

11. 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;

“Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.”

12. Aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

13. Kanunkoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

14. Olayda, adli yargı yerince, 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı ile Mahkemeleri dosyası arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından dolayı, görevsizlik kararı yanında, görevli yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiği; ancak bunun ara kararı ile değil, dosyanın kapatılıp karar numarası alınmak suretiyle yapıldığı ve kararın kesinleşmesinden sonra, davacı vekilinin dilekçesi dikkate alınarak Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapıldığı görülmüştür.

15. Bu haliyle, İş Mahkemesi kararı 2247 sayılı Kanun’da öngörülen yönteme uymamaktadır.

16. Ancak, idari ve adli yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, İş Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun’un 14. ve 19. maddelerinde öngörülen durumun aksine, idari yargı dava dosyası temin edilmeden yalnızca kendi dosyaları gönderildiğinden ve bu dosya içeriğinden idari yargı kararının kesinleşme durumu anlaşılamadığından, idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenilmesiyle yetinildiği ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından, idari ve adli yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

17. Raportör-Hâkim’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ……. ile Danıştay Savcısı …….’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

18. Dava, 375 sayılı KHK’nin Geçici 23. maddesi kapsamında Balıkesir İli, Atatürk Şehir Hastanesinde sürekli işçi kadrosunda görev yapan davacının, Tekirdağ İli, Saray İlçesinde astsubay olarak görev yapan eşinin bulunduğu yere atanma talebine ilişkin 13/12/2019 tarihli başvurusunun reddine dair Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 19/12/2019 tarihli ve E.5399 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

19. Davalı idarenin bir kamu kuruluşu olduğu çekişmesizdir.

20. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda ilk üç istihdam şeklinin dışında kalan kişiler olarak belirtilen işçiler hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağına işaret edilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında statü hukuku dışında kalan istihdam şekli de benimsenmiş olup, kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir yasal düzenleme de öngörülmemiş bulunduğundan, bunların iş hukukuna tabi oldukları kuşkusuzdur.

21. Olayda, davacının Balıkesir ili Atatürk Şehir Hastanesinde taşeron şirket nezdinde çalışmakta iken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 127. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Geçici 23. madde kapsamında sürekli işçi kadrosuna (4/D) geçiş yaparak görevine başladığı; Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü ile aralarında Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi imzalandığı, anılan sözleşmede, sözleşmenin uygulanması ve sona ermesine ilişkin hususlarda 4857 sayılı İş Kanunu’na yollamada bulunulduğu; davacının, eşinin görev yaptığı Tekirdağ iline eş durumu nedeniyle naklen atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle görev uyuşmazlığına konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

22. Bu duruma göre, davalı İdare ile davacı arasındaki hukuki ilişki İş Kanunu’na tabi hizmet sözleşmesine dayalı olarak kurulmuş bir iş hukuku ilişkisi niteliğini taşıdığından, davacının naklen atanma isteminin reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemin, idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu açıktır.

23. Aksine bir düşünce, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle, statü hukukuna tabi olmayan personeli hakkındaki tüm yazılı irade beyanlarının idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğurur.

24. Belirtilen tüm bu hususlara göre ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi ile, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesiyle iş mahkemelerinin görevli kılınmış olması; daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi ile de 4857 sayılı İş Kanunu’na veya 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinin bakacak olması karşısında, işçi olan davacı ile işvereni arasında iş akdinden doğan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

25. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Balıkesir 1. İş Mahkemesinin yönteme uymayan 20/01/2021 tarihli ve E.2020/128, K.2021/9 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. Hüküm

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Balıkesir 1. İş Mahkemesinin yönteme uymayan 20/01/2021 tarihli ve E.2020/128, K.2021/9 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

05/04/2021 tarihinde, OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas No: 2022/19 Karar No: 2022/24 Karar tarihi: 01.06.2022

Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 12/11/2021 tarih ve E:2021/73, K:2021/73 sayılı kararıyla;

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2020/4764, K:2021/1628 sayılı kararı ile İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2019/1102, K:2019/1373 sayılı kararı arasındaki aykırılığın giderilmesinin istenmesi nedeniyle,

“Aykırılığın, davanın görev yönünden reddi yolundaki Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği” görüşüyle, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 3/C maddesinin 5. fıkrası uyarınca karar verilmesi için dosyanın Danıştay’a gönderilmesi üzerine,

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten sonra konu ile ilgili kararlar ve yasal düzenlemeler incelenerek gereği görüşüldü:

I- Aykırılığın Giderilmesi İstemine Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararları

A- Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin E:2020/4764 Sayılı Dosyasına Konu Yargılama Süreci

Dava konusu istemin özeti: Kırıkkale Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde hizmet alım sözleşmesi ile görev yapmakta iken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 23. maddeye istinaden sürekli işçi (antrenör) olarak görev yapan davacı tarafından; eşinin Ankara ilinden başka yerde şubesi bulunmayan Çankaya Belde A.Ş. bünyesinde çalıştığından bahisle eş durumu mazeretine dayalı olarak Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü emrine naklen atanması talebiyle 17/06/2020 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 17/06/2020 tarih ve E.616427 sayılı Kırıkkale Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.

Kırıkkale İdare Mahkemesinin 22/09/2020 tarih ve E:2020/468, K:2020/310 sayılı kararının özeti

Davacının sürekli işçi statüsüne 2018 yılında geçiş yaptığı ve bu tarihten sonra artık sürekli işçi statüsünde çalıştığı ve davaya konu uyuşmazlığın da, davacının, eşinden dolayı Ankara iline atamasının yapılıp yapılmayacağından kaynaklandığı dikkate alındığında, sürekli işçi statüsüne geçiş yapıldıktan sonra işçi-işveren arasında ortaya çıkan uyuşmazlık kapsamında kaldığı anlaşılan davanın görüm ve çözümünde 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı Kanun uyarınca İş Mahkemelerinin (Adli Yargının) görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2020/4764, K:2021/1628 sayılı kararının özeti

Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf isteminin reddine kesin olarak karar verilmiştir.

B- İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin E:2019/1102 Sayılı Dosyasına Konu Yargılama Süreci

Dava konusu istemin özeti: İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 23. maddesi hükmü kapsamında sürekli işçi kadrosunda istihdam edilen davacı tarafından, eşinin Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinde görev yaptığından bahisle, eş durumu mazereti sebebiyle eşinin bulunduğu Van iline naklen atanma isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 05/07/2018 tarih ve 25133186-929 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 23/01/2019 tarih ve E:2018/1866, K:2019/285 sayılı kararının özeti

Mahkemece işin esasına girilerek, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2019/1102, K:2019/1373 sayılı kararının özeti:

Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı idarenin istinaf isteminin reddine kesin olarak karar verilmiştir.

II- Başkanlar Kurulunun Hukuki Görüşü

Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu; yerleşik yargısal kararların, işçi statüsüne girmeden önce güvenlik soruşturmasının olumsuz olması, sağlık şartlarını veya diğer koşulları taşımaması v.b. nedenlerle atamama veya açıktan atanma istemlerinin reddi şeklinde oluşan işlemlerle statü değişikliğine ilişkin işlemlerin (geçici işçi statüsünden sürekli işçi statüsüne geçirilme-geçirilmeme, memurluğa atanmama vb) statüye geçmeden önceki işlemler olması ve bu aşamada tesis edilen işlemlerin İş Kanunundan kaynaklanmayan idarenin İş Kanunu dışındaki mevzuata dayanarak tek taraflı olarak tesis ettiği işlemler olması nedeniyle, bu tür işlemlerden doğan uyuşmazlıkların idari yargının görevine girdiği yönünde olduğu, statüye girip iş akdi imzalandıktan sonra ücret, iş akdi feshi, iş yeri değişikliği, pozisyon ve kadro değişikliği v.b. işlemler nedeniyle işçi – işveren arasında çıkan uyuşmazlıkların ise 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı Kanun hükümleri uyarınca adli yargının (İş Mahkemelerinin) görevine girdiği,

Ayrıca anılan Kanunlarda bu konuda işçinin kamu kurumu işçisi veya özel sektör işçisi olması yönünden bir ayrım yapılmadığı,

Aksine bir yorumun, kamu kurum ve kuruluşlarında İş Kanununa tabi işçi olarak çalışan kişilerin iş akdi feshinden, ücret uyuşmazlıklarından ve işvereni ile arasında çıkan tüm uyuşmazlıkların idari yargının görev alanına alınması gibi bir sonuç doğuracağı, bu durumun Danıştay’ın ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olacağı gibi 4857 sayılı Kanun’un ve 5521 sayılı Kanun’un hükümlerine ve 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesine aykırı bir durumun ortaya çıkmasına neden olacağı,

Uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle, aykırılığın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği görüşündedir.

III- İnceleme ve Gerekçe

Maddi Olay

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 23.maddeye istinaden sürekli işçi kadrosunda istihdam edilen personelin eş durumu mazeretine dayalı olarak naklen atama taleplerinin reddine ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda görevli yargı merciinin belirlenmesi noktasında verilen farklı nitelikteki kararların kesinleşmesi üzerine incelenen aykırılığın oluştuğu görülmüştür.

İlgili Mevzuat
1- Anayasa

Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler: Genel ilkeler – Madde 128

Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.

Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.

2- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstihdam şekilleri’’ başlıklı 4. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür…

.D) İşçiler:

(A), (B) ve (C) fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir. Bunlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.”

3- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 23. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında; ödemeleri merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden karşılanan 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlar;

a) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak,

b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,

c) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,

ç) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek,

kaydıyla, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvurabilirler. Başvuranların şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, bu tespite itirazların karara bağlanması, şartları taşıyanların idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınması, sınav sonuçlarına itirazların karara bağlanması ve sınavda başarılı olanların kadroya geçirilmesine ilişkin süreç bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde idarelerince sonuçlandırılır…”

4- 4857 sayılı İş Kanunu

4857 sayılı İş Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.

Bu Kanun, 4 üncü Maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.

İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, 3 üncü maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı olurlar.”

5- 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Görev” başlıklı 5. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“(1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara,

ilişkin dava ve işlere bakar.”

6- 2576 sayılı Kanun

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulu” başlıklı 3/C maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre;

“4. Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun görevleri şunlardır: …

c) Benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında veya farklı bölge idare mahkemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunması hâlinde; resen veya ilgili bölge idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların bu aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, istemin uygun görülmesi hâlinde kendi görüşlerini de ekleyerek Danıştay’dan bu konuda karar verilmesini istemek…

5. Dördüncü fıkranın (c) bendine göre yapılacak istemler, konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna iletilir. İlgili dava daireleri kurulunca üç ay içinde karar verilir. Aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”

Hukuki Değerlendirme

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda personel istihdam şekillerinin; memur, sözleşmeli personel ve işçiler olarak belirlendiği, bu istihdam şekilleri arasında yer alan işçilerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memur ve sözleşmeli personel istihdam şeklinin dışında kalan kişiler olarak tanımlandığı ve bu kapsamda istihdam edilenler hakkında, 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlemesine yer verildiği anlaşılmaktadır.

Aykırılığa konu yargı kararlarına ilişkin somut olaylarda, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 23. maddeye istinaden sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacıların, eş durumu mazeretine dayalı olarak naklen atama talepleri kamu kuruluşu olan davalı idarelerce reddedilmiştir.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan, 4857 sayılı İş Kanunu’na veya 11/01/2011 tarih ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinin görevinde olduğu yönündeki düzenleme ile dava konusu işlemlerin idarenin yetkili organı tarafından işveren sıfatıyla tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu ve kamuda çalışan işçiler hakkında özel bir kanuni düzenleme de öngörülmediği dikkate alındığında, işçi statüsünde istihdam olunan personelin iş hukukuna tabi olduğu hususunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.

Aksine bir düşünce, işverenin salt bir kamu kuruluşu olması nedeniyle, statü hukukuna tabi olmayan iş mevzuatına göre istihdam edilen işçileri hakkındaki tüm yazılı irade beyanlarının idari işlem niteliğinde görülerek, özel hukuk alanına dahil bulunan uyuşmazlıkların da idari yargı denetimine tabi kılınması sonucunu doğuracaktır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 29/11/2021 tarih ve E:2021/461, K:2021/608 sayılı kararı da bu yöndedir.

IV- Sonuç

Açıklanan nedenlerle; Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, davada adli yargıyı görevli gören Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1.İdari Dava Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2020/4764, K:2021/1628 sayılı kararı doğrultusunda giderilmesine kesin olarak, 01.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin dava ve uyuşmazlıklarda taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için iş hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Kayseri iş hukuku avukatı kadromuz, iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanında 15 yılı aşan deneyimi ile güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde; ihbar tazminatı davası, kıdem tazminatı davası, işe iade davası, fazla mesai alacağı, ilave tediye alacağı ve benzer davaların açılması ve takibi, mobbing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davaların açılması ve takibi, fazla mesai ücretleri ve yıllık ücretli izinlerin kullandırılması, hesaplanması ve tahsili davaları açılması ve takibi konuları başta olmak üzere -bunlarla sınırlı olmamak üzere- iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku ile ilgili her türlü konuda müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri iş hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; iş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.