Elektrik Aboneliğinde Tahsil Edilen Kayıp Kaçak Bedelinin İadesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/992 Karar No: 2018/632 Karar tarihi: 28.03.2018
Mahkemesi: Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; … Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) davanın kabulüne dair verilen 19.12.2012 gün ve … sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03.04.2013 gün ve 2013/4523 E., 2013/5644 K. sayılı kararı ile:
“…Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin deri OSB arıtma tesisi ile arıtma tesisi su kuyusuna ait olmak üzere iki aboneliğinin bulunduğunu, elektrik tüketim miktarına göre tahakkuk edilen faturalara “K/K Bedeli” adı altında kayıp kaçak bedeli de yansıtıldığını, bu bedellerin haksız ve hukuksuz olarak tahsil edildiğini iddia ederek ödenen 13.717,19 TL’nin iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kayıp kaçak bedelinin alınmasının davalı kurumun iradesine bağlı olmadığını, EPDK Kurul kararları doğrultusunda işlem yapıldığını, kurul kararının iptali için Danıştay’da dava açılması gerektiğini, bu bedellerin mevcut yasal hükümler uyarınca tahsil edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalı elektrik dağıtım şirketinin kendi kusurundan kaynaklanan kaçak ve kayıp bedelini borcunu ödeyen dürüst abonelerine yükletmesinin EPDK ‘nın genelgesi ile hukukilik kazanmayacağı, kayıp kaçak engelleme işi dağıtım işini üstlenen şirketin görevi olduğu, yerine getiremediği bir görevin bedelini dürüst vatandaşlara yükletmenin hakkaniyete de aykırı olacağı, ihalede bu bedelin tahsil edilebileceği belirtilmiş ise veya EPDK tarafından bu hukuki görülüyor ise bunun devlet tarafından karşılanmasının hukuki olacağı, ancak vatandaşa ödetmenin hukuki olmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘nun 1/1.maddesine göre; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır.” Yine aynı Kanunun 4/1. maddesine göre; “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise “… bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur.” (4/2-son) Yine Kurulun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (5/6-c)
Somut olayda; davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘nun geçici 9.maddesinde “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarifede EPDK’nın 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında davalının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK’nın bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır.
4628 sayılı Kanunun 6352 sayılı Yasanın 64.m. ile değiştirilen 12.maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür.
O halde, tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı göz önünde bulundurularak davanın kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, elektrik aboneliği bulunan tüketiciden kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili elektrik aboneliği bulunan müvekkilinden kayıp kaçak bedeli adı altında haksız yere tahsilat yapıldığını belirterek ödenen paranın iadesini talep etmiştir.
Davalı vekili EPDK kurul kararları doğrultusunda işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davalı elektrik dağıtım şirketinin kendi kusurundan kaynaklanan kaçak ve kayıp bedelini borcunu ödeyen dürüst abonelerine yükletmesinin EPDK’nın genelgesi ile hukukilik kazanmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine verilen karar, Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davalı Kurumun abonelerinden tahsil ettiği kayıp kaçak bedelinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce bozma kararında yer alan “…davanın kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş…” ifadelerinin maddi hataya dayalı olarak yazıldığı, bu kısmın “…davanın reddi cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmemiş…” olarak anlaşılması ve karar metninin bu şekilde değiştirilmesi gerektiği kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin kavramların, 17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un ve değişiklikten önceki yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir.
Kayıp kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Yapılan değişiklikten önce lisans sahibi şirketler, 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemesine rağmen, bu maddeye dayanak olarak yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği gerekçe gösterilerek, tüketicilerden kayıp kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında bir bedel tahsil etmekte ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454E., 2014/679K kararında da belirtildiği gibi abonenin faturalara yansıtılan kayıp kaçak, ve sayaç okuma bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi de mümkün bulunmamakta idi.
17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesine eklenen (şş) bendinde teknik ve teknik olmayan kayıp tanımlanmış, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen, teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği belirtilmiştir.
Yine anılan Yasa’nın 17. maddesinin 1 numaralı bendinde “…Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenleme getirilmiş, 10.bendinde de “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan aynı Yasa’nın Geçici 19. maddesinde, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” denilmekte; Geçici 20. maddesinde “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Özetle: 17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde kayıp kaçak bedelinin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Kanun’un değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise; mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı hükme bağlanmış, nihayet Geçici 20. maddesinde, “…Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” düzenlemesi getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 28.12.2017 tarihli toplantısında 6446 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 19. ve Geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise iptaline karar vermiştir.
Yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan söz konusu yasa değişikliklerinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak, bu Yasa değişikliği öncesinde açılan ve hâlen devam eden davalarda da uygulanması gereken düzenlemeler yapıldığından, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘nun Değişik 17., Geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
O hâlde yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: I) Özel Daire bozma kararında yer alan “…davanın kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş…” ibarelerinin çıkarılarak yerine “…davanın reddi cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmemiş…” ibarelerinin eklenmesine ve maddi hatanın bu şekilde DÜZELTİLMESİNE,
II) Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
Dava sürecinde etkin bir temsil için hukuk alanında deneyimli ve güncel mevzuat ile içtihatlara hakim bir avukattan hukuki destek almanız büyük önem arz etmektedir. Tüketici hukuku alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek tüketici hukuku davalarında sürece katılan taraflara avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermekte ve taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
Dava sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
Kayseri tüketici avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.