Gece Hırsızlık Amacıyla Kamu Binasına Girme Halinde Hırsızlık ve İşyeri Dokunulmazlığının İhlali Suçu Oluşur

Gece Hırsızlık Amacıyla Kamu Binasına Girme Halinde Hırsızlık Suçu ve İşyeri Dokunulmazlığının İhlali Suçu Oluşur - Kayseri Ceza Avukatı - Kayseri Ağır Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Hırsızlık Amacıyla Kamu Binasına Girme

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Hırsızlık – Madde 141

(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Suçun gece vakti işlenmesi – Madde 143

(1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Mala zarar verme – Madde 151

(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Konut dokunulmazlığının ihlali -Madde 116

(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Gece Hırsızlık Amacıyla Kamu Binasına Girme Halinde Hırsızlık Suçu ve İşyeri Dokunulmazlığının İhlali Suçu Oluşur

Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2014/157 Karar No: 2014/314 Karar Tarihi: 10.06.2014

Yargıtay Dairesi: 15. Ceza Dairesi

Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi

İçtihat Metni

İşyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan sanıklar A.., Y.. ve M..’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116/2, 116/4, 119/1-c, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 12 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.08.2013 gün ve 506-599 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 13.01.2014 gün ve 32291 – 16 sayı ile;

“…Dosya kapsamına göre hırsızlık amacıyla girilen yerin Trafik Tescil Şube Müdürlüğü hizmet binası olup belli ölçüler içerisinde herkesin girip çıkabileceği kamuya açık, kamu kurumu olması, konut veya işyeri olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle de unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan sanıklar haklarında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin mahkumiyet kararı verilmesi”

isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.01.2014 gün ve 334399 sayı ile;

“…İşyeri dokunulmazlığının ihlâli suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116/2. maddesinde hükme bağlanmıştır. 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu’nda yer almayan bu suç yeni TCK ile birlikte hüküm altına alınmıştır.

Anayasa hukukumuza göre konut dokunulmazlığı, kişi özgürlüğünün devamı niteliğindedir. Çağdaş yönetimlerde başlıca temel hak ve özgürlüklerden sayılan ve kişinin temel haklarından olması nedeniyle hemen hemen bütün Anayasalarda ve uluslararası siyasi belgelerde yer alan konut dokunulmazlığı, aynı zamanda evrensel bir kavramdır. Kanun koyucu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116/2. fıkrasında da işyeri dokunulmazlığının ihlalini de belirli koşullarda suç sayarak yaptırım altına almakla, ayrıca kişinin huzurlu, güvenli ve sakin bir ortamda dilediği gibi iş yapma ve çalışabilme özgürlüğünü korumayı da amaçlamıştır.

İşyeri, işçinin çalıştığı yer, çalışılan yer, ticari ve sınai kuruluş, bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer anlamlarına gelmektedir. Eklenti ise, işyerinin kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan, kolaylaştıran bina ve yapılardır.

Kanun koyucu bu suçun oluşabilmesi için işyeri ve eklentilerinin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan bir işyeri ve eklentisi olmasını aramaktadır. Şu halde herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği örneğin, lokanta, banka şubesi, sinema, tiyatro, kahvehane, market gibi umuma açık yerlere, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. İşyeri dokunulmazlığını ihlal suçu kasten işlenen bir suçtur.

İşyeri dokunulmazlığını ihlal ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya baktığımızda, olayın meydana geldiği yer, Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne yani kamuya ait bir binadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116. madde kapsamında bir işyeridir. Kamuya ait binalara halka açık saatlerde girilmesi halinde suç oluşmayacaktır. Ancak somut olayda gece girilmesi nedeniyle işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunun gerçekleştiği ve sanıklar hakkındaki mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği

görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından 03.03.2014 gün ve 2764 – 3778 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanıklar hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; gece vakti trafik tescil şube müdürlüğü hizmet binasına pencere demirini sökerek giren ve çelik kasayı deldikten sonra 29.900 Lirayı alan sanıkların fiilinin, mala zarar verme ve hırsızlık suçları yanında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Suç tarihinde sanıkların gece saat 23.00 sularında Konya Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü binasına pencere demirini sökerek girdikleri, yanlarında getirdikleri demir matkabı ile trafik dosyalarından harç veya ceza parası olarak alınan paraların muhafaza edildiği çelik kasayı deldikten sonra orada bulunan 29.900 Lira parayı alıp aynı pencereden geri çıktıkları,

Sanıklar hakkında hırsızlık, mala zarar verme ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından açılan kamu davasının yargılaması sonucunda tüm suçlardan mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu,

Anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için, işyeri kavramı ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu üzerinde durulması gerekmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun “Konut dokunulmazlığının ihlali” başlıklı 116. maddesinin birinci fıkrası; Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.“, ikinci fıkrası ise; “Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasının gerekçesinde yer verilen açıklamaya göre;

“Birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada sözkonusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süpermarketlere, dükkânlara, mağazalara, halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar”

İşyeri, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; “Bir görevin yapıldığı yer, işçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer” olarak tanımlanmış, öğretide de; “esas olarak belirli bir zaman dilimi içinde ya da sürekli, sınai, sanatsal, bilimsel ve benzeri amaçlara hizmet eden, sabit ya da sabit olmayan kapalı işletme veya satış yerleri” şeklinde açıklanmıştır. (Serap Keskin Kiziroğlu, Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 68)

Kural olarak işyerleri; sahibi ya da çalışanlarının iznine ihtiyaç duyulmaksızın, zımni bir rızanın varlığı kabul edilerek herkesin girebileceği ve sunulan hizmeti alabileceği, lokanta, dükkân, mağaza, manav, kasap, alışveriş merkezi, tiyatro, kahvehane, hastane, banka şubesi, sinema, okul gibi yerlerdir. Belirtilen yerlere halka açık bulundukları sırada veya mesai saatleri içinde girilmesi suç teşkil etmeyecektir. Ancak girildikten sonra işyeri sahibi ya da çalışanların çıkılması konusundaki uyarılarına rağmen içeride kalınmaya devam edilmesi veya kapandıkları ya da çalışmaya ara verdikleri saatte, örneğin; öğle saatlerinde veya açılmadan önce girilmesi durumunda, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu oluşacaktır.

Açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olmayan şirket binası, doktorun muayenehanesi, avukatlık bürosu, işyerlerinin üretim yapılan atölyesi veya lokantaların mutfak kısmına girilmesi konusunda kural olarak işyeri sahibinin rızasının bulunmadığı varsayılır. Bu nedenle açık bir rıza bulunmadan söz konusu yerlere girilmesi, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturabilecektir. Öte yandan işyerinin bir bölümünün sahibi veya çalışanları tarafından konut olarak kullanılması ve ilgililerin rızaları dışında belirtilen yerlere girilmesi ya da uyarılara rağmen çıkılmaması durumunda ise, işyeri dokunulmazlığının ihlali değil, konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşabilecektir.

Belli bir görevin ifa edilmesi nedeniyle, emniyet trafik tescil şube müdürlüğü, adliye veya benzeri resmi kurum binaları da 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olarak kabul edilmelidir.

Uyuşmazlık bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;

Emniyet trafik tescil şube müdürlüğü binaları da diğer kamu binaları gibi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olduğundan, suç tarihinde gece vakti trafik tescil şube müdürlüğü hizmet binasına pencere demirini sökerek giren ve çelik kasayı deldikten sonra 29.900 Lirayı alan sanıkların fiilinin, mala zarar verme ve hırsızlık suçları yanında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturacağının kabulü gerekmektedir.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 10.04.2012 gün ve 141-142 sayılı kararında; devlet hastanesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 116/2. maddesi kapsamında işyeri olarak kabul edilmiştir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlere ilişkin Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan sanıklar hakkındaki yerel mahkeme hükmünün bu suç yönünden de onanmasına karar verilmelidir.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 13.01.2014 gün ve 32291-16 sayılı işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlere ilişkin bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Usul ve kanuna uygun bulunan Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.08.2013 gün ve 506-599 sayılı hükmünün işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden de ONANMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.06.2014 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.