Kaçakçılık Suçları ve Cezası
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Kaçakçılık suçları – Madde 3
(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
(2) Eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, hile ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Birinci ila dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Özel kanunları gereğince gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen eşyayı, ithal amacı dışında başka bir kullanıma tahsis eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(7) İthali kanun gereği yasak olan eşyayı ülkeye sokan kişi, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali yasak eşyayı, bu özelliğini bilerek satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(8) İhracı kanun gereği yasak olan eşyayı ülkeden çıkaran kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(9) İlgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla ihracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi gösteren ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik gösteren kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.
(10) Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.
(11) Ulusal marker uygulamasına tabi olup da, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıtı;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, marker içermeyen veya seviyesi geçersiz olan akaryakıtın kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.
(12) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan izin alınmadan; akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî yağ, baz yağ, asfalt ve benzeri petrol ürünlerinden akaryakıt üreten veya bunları doğrudan akaryakıt yerine ikmal ederek üreten, satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Akaryakıt yerine kullanılan diğer ürünler yönünden de bu fıkra uyarınca cezaya hükmolunur.
(13) Her türlü üretim, iletim ve dağıtım hatları dahil olmak üzere sıvı veya gaz halindeki hidrokarbonlarla, hidrokarbon türevi olan yakıtları nakleden boru hatlarından, depolarından veya kuyulardan kanunlara aykırı şekilde alınan ürünleri satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(14) Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(15) Ulusal markeri yetkisiz olarak üreten, satışa arz eden, satan, yetkisiz kişilerden satın alan, kabul eden, bu özelliğini bilerek nakleden veya bulunduranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ulusal markerin kimyasal özelliklerini taşımasa bile, bu madde yerine kullanılmak amacıyla üretilen kimyasal terkipler hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
(16) Tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin ambalajlarına kamu kurumlarınca uygulanan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin taklitlerini imal eden veya ülkeye sokanlar ile bunları bilerek bulunduran, nakleden, satan ya da kullananlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(17) Tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin ambalajlarına kamu kurumlarınca uygulanan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri; ilgili mevzuatta belirlenen şekilde temin etmesine rağmen belirlenen ürünlerde kullanmaksızın bedelli veya bedelsiz olarak yayanlar, bunları alma veya kullanma hakkı olmadığı halde sahte evrak veya dokümanlarla veya herhangi bir biçimde ilgili kurum ve kuruluşları yanıltarak temin edenler, bunları taklit veya tahrif ederek ya da konulduğu üründen kaldırarak, değiştirerek ya da her ne suretle olursa olsun tedarik ederek amacı dışında kullananlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(18) Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.
(19) (Mülga: 18/6/2014-6545/89 md.)
(20) Ticari amaçla; makaron veya yaprak sigara kâğıdını, içine kıyılmış tütün, parçalanmış tütün ya da tütün harici herhangi bir madde doldurulmuş olarak satanlara, satışa arz edenlere, bulunduran ve nakledenlere üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
(21) Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(22) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiiller, teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış gibi cezalandırılır.
(23) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyanın değerinin fahiş olması hâlinde, verilecek cezalar yarısından bir katına kadar artırılır. Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir.
Madde Gerekçesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun genel hükümleri karşısında, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan fiillerin bir kısmı müeyyidesiz kalacağından, söz konusu boşluğun doldurulması amacıyla, madde hükmünde suç tanımları yeniden yapılmış ve bazı fiiller, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre idari para cezasını gerektiren kabahat olarak tanımlanmıştır.
4926 sayılı (mülga) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun mevcut sisteminde, suç oluşturan fiiller 3 üncü maddede, buna karşılık bu fiillerin yaptırımı ise 4 üncü maddede düzenlenmiştir. 3 üncü maddede yapılan değişiklikle, suç veya kabahat oluşturan fiillerin yaptırımı da aynı madde kapsamında düzenlenmiştir.
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun
Cezai hükümler – Madde 8
Ticari amaç olmaksızın, kendi ürettiği ürünleri kullanarak şahsi tüketimi için elli kilogramı aşmayan sarmalık kıyılmış tütün elde eden veya üçyüzelli litreyi aşmayan fermente alkollü içki imal edenler haricinde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından tesis kurma ve faaliyet izni almadan; tütün işleyenler veya tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara filtresi, etil alkol, metanol ya da alkollü içki üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket edenler ile tesislerinde izin verilen kategori dışında faaliyette bulunanlara da aynı ceza verilir.
(Mülga ikinci fıkra: 28/3/2013-6455/31 md.)
(Mülga üçüncü fıkra: 28/3/2013-6455/31 md.)
(Mülga dördüncü fıkra: 28/3/2013-6455/31 md.)
Tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler piyasasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından gerekli izinleri alarak veya almadan mal veya hizmet üreten, işleyen, ihraç veya ithal eden, pazarlayan, alan veya satan gerçek ve tüzel kişilere aşağıda yazılı idarî yaptırımlar uygulanır:
a) Bu Kanun veya ilgili mevzuat gereğince Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından istenilen ticari faaliyetlerini gösterir satış veya faaliyet raporlarını veya bilgi, belge ve numuneleri yazılı uyarıya rağmen belirlenen süre içinde vermeyenlere, yanlış veya yanıltıcı bilgi veya belge verenlere, gerekli tesis ve yerleri incelemeye açmayanlara ellibin Yeni Türk Lirasından ikiyüzellibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
b) Üreticiden satın aldıkları tütünleri satış merkezlerine veya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına tescil ettirmeyenlere, yazılı sözleşme yapma tarihine uymayanlara, işleme açılış ve kapanışları ile tütün stoklarını ve tütün depolarını süresi içinde bildirmeyenlere, izinsiz standart dışı işleme yapanlara, bu Kanunda tütün eksperi unvanına sahip olanlar tarafından yapılması öngörülen işleri yetkisiz kişilere yaptıranlara, yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile yapılan alım satım kapsamındaki yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmeyenlere onbin Yeni Türk Lirasından ellibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu hüküm Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin almadan bir yere mahsus tütün çeşidinin tohum veya fidelerini başka çeşitlere ayrılmış olan yerlere ekenler, dikenler veya bu amaçlarla taşıyanlar hakkında da uygulanır.
c) İzin almadan veya güncelleme yapmadan, ana girdilerde veya ürün ambalajında değişiklik yaparak ürünleri piyasaya arz edenlere ellibin Yeni Türk Lirasından beşyüzbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
d) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin almaksızın işleme veya üretim tesislerinde proje tadilat kapsamındaki işlemleri yapan, kurulu makinelerini ülke içerisinde kısmen veya tamamen aynı firma tarafından kurulan yeni veya eski bir fabrikaya nakleden, başka bir firmaya devreden ya da ülke dışına çıkaranlara veya bildirimde bulunmaksızın faaliyetini sona erdirenlere ellibin Yeni Türk Lirasından beşyüzbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
e) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin almadan veya bildirimde bulunmadan dökme alkollü içkileri piyasaya arz eden, sevkiyatını yapan veya izin verilen yerlerden farklı yerlerde depolayanlara ikiyüzbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
f) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından belge almamış kişilerden ürün alan veya bu kişilere ürün satan ya da belgesinde belirtilen işyeri dışında satış yapan toptan veya perakende tütün mamulü, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol veya alkollü içki satıcıları ya da açık içki satıcılarına bin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
g) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından satış belgesi almadan tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin toptan satışını yapanlara ellibin Yeni Türk Lirası; perakende satışını yapanlara ise beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
h) (Mülga: 28/11/2017-7061/63 md.)
ı) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından uygunluk belgesi almadan enfiye, çiğneme, nargile tütünü veya yaprak sigara kâğıdı ya da makaron ile sigara filtresi üretenler ile satan veya satışa arz edenlere, beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) Yetkili olmadıkları halde, açık olarak içki satışı veya sunumu yapanlar ile satışa sunulan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri arz ambalajlarını bozmak veya bunları bölmek suretiyle satanlara bin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
k) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin, etil alkol, metanol, makaron, sarmalık kıyılmış tütünün ve yaprak sigara kâğıdının tüketicilere satışını; internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya faaliyette bulunanlara yirmibin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Satışın internet ortamında yapılması halinde, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda öngörülen usullere göre erişimin engellenmesine karar verilir ve bu karar hakkında da anılan Kanun hükümleri uygulanır.
l) Tütün mamulleri veya alkollü içkileri satış yerlerindeki raf veya standlara, her türlü teşhir ünitesine, reklam ve tanıtımına ilişkin mevzuata ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı düzenlemelerine aykırılık oluşturacak veya herhangi bir firmaya üstünlük sağlayacak şekilde yerleştirenlere otuzbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
m) Tütün mamulleri kullanımını ve satışını özendirici veya teşvik edici kampanya, promosyon, reklam ve tanıtım yapılmasını önlemek amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bu Kanun uyarınca yapılan düzenlemelere aykırı hareket edenlere otuzbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
n) Tütün mamulleri; otomatik satış makinesi ile satanlara veya bahis oynatmak veya ödül vermek gibi yollarla verenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde ellibin Yeni Türk Lirasından ikiyüzellibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Eyleme konu makineler hakkında müsadere kararı verilmemiş ise ayrıca mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
o) Ticari amaçla sarmalık kıyılmış tütün üretenler ile satan veya satışa arz edenlere ürettikleri, sattıkları veya satışa arz ettikleri tütünün;
50 kilograma kadar (50 kilogram dâhil) olması halinde 250 TL.
50 kilogramdan 100 kilograma kadar (100 kilogram dâhil) olması halinde 500 TL.
100 kilogramdan 250 kilograma kadar (250 kilogram dâhil) olması halinde 1.500 TL.
250 kilogramdan 500 kilograma kadar (500 kilogram dâhil) olması halinde 3.000 TL.
500 kilogramdan fazla olması halinde 5.000 TL.
idari para cezası verilir.
ö) 6 ncı maddenin onikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, kullanımı zorunlu olan miktar ile fiili kullanım miktarı arasındaki farkın, kullanımı zorunlu olan miktara oranının;
1) Yüzde on ve altında olması halinde, kullanmadığı her bir kilogram karşılığında sekiz Türk Lirası,
2) Yüzde otuz ve altında olması halinde, kullanmadığı her bir kilogram karşılığında on Türk Lirası,
3) Yüzde otuzun üzerinde olması halinde, kullanmadığı her bir kilogram karşılığında Oniki Türk Lirası,
idari para cezası uygulanır.
p) Mevzuatta tanımlanmış amacı dışında ya da teknik düzenlemesine uygun olmayan etil alkolü bulunduranlara, satışa sunanlara veya satanlara yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Yukarıda sayılan fiiller dışında, bu Kanun ile 4250 sayılı Kanuna veya bu kanunlara göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere ya da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca verilen belgelerde yer alan şartlara uyulmadığının tespiti halinde, ilgili gerçek ve tüzel kişiler uyarılır ve aykırılığın giderilmesi için uygun bir süre verilir. Her işlem için verilecek süre Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlenir. Verilen süre sonunda aykırılığın devam etmesi halinde veya aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde süre verilmeksizin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca verilen belgeler iptal edilir.
İdarî para cezaları, fiillerin tekrarı halinde, bir önceki cezanın iki katı olarak verilir. Beşinci fıkranın (c) bendinde sayılan fiillerin tekrarı halinde ayrıca ihlale konu ürünün piyasaya arzının bir yıla kadar durdurulmasına; (a), (b), (d), (e), (f), (j), (k), (1), (m) , (n), (o) ve (p) bentlerinde sayılan fiillerin, ilk fiilin işlenmesinden sonraki beş yıl içinde üçüncü defa işlenmesi halinde ise belgelerin iptaline karar verilir. Satış belgesi iptal edilen satıcılar, satış belgesi iptaline konu işyerinde aynı işletme adı altında faaliyette bulunan üçüncü kişiler ile satış belgesi iptal edilen satıcılarca belge iptaline konu işyerinin farklı işletme adı altında fiilen işletilmesi halinde, bu işletme üzerine kayıtlı görünen üçüncü kişiler adına iki yıl süreyle yeni belge başvurusunda bulunulamaz.
Bu Kanuna, 4250 sayılı Kanuna veya 5607 sayılı Kanuna aykırı fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olanlara, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının düzenlemekle yükümlü olduğu piyasalarda faaliyete ilişkin hiçbir belge verilmez, verilmiş olanlar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca iptal edilir. Mahkemece verilecek mahkumiyet kararında, kararın kesinleşmesine kadar faaliyete ilişkin tüm belgelerin askıya alınmasına da karar verilir. Yargılama sonuna kadar üretici ve ithalatçılara yetkili idarece uygun görülecek miktarda bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretler verilebilir. Söz konusu fiillerin kamu sağlığını veya tütün ve alkol piyasasının güvenliğini bozucu nitelikte olması halinde, yargılama sürecinde yetkili mahkemece mevcut delil durumuna göre belgelerin askıya alınmasına tedbiren karar verilir.
Beşinci fıkranın (f), (g), (h), (ı), (j), (n), (o) ve (p) bentlerinde yazılı fiiller hakkında idarî yaptırım uygulamaya ve bu fiillerin konusunu oluşturan her türlü eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesi kararını vermeye mahalli mülkî amirler, diğer bentlerde yazılı fiiller hakkında idarî para cezası vermeye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilidir. Mahalli mülkî amirlerce uygulanan idarî yaptırımlar onbeş gün içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına iletilir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî yaptırım kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir. Ancak, idare mahkemesinde dava, işlemin tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde açılır. İdare mahkemesinde iptal davası açılmış olması, kararın yerine getirilmesini durdurmaz.
İdarî yaptırımlara ilişkin olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı piyasa faaliyetlerine ilişkin olarak tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, işleyen, ihraç veya ithal eden, pazarlayan, alan veya satan gerçek ve tüzel kişiler ile bunların yetkilileri hakkında açılan kamu davalarını katılan sıfatıyla takip edebilir. Bu konularla ilgili olarak suç duyurusunda bulunabileceği gibi mevzuatın uygulanması açısından, adli ve mülki makamlardan yaptırım talebinde bulunabilir.
Bu Kanuna göre idari para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin ve diğer kanunlarda yer alan ceza ve tedbirlerin uygulanmasına engel teşkil etmez.
Her türlü uyuşturucu madde, alkollü içki, tütün ve tütün mamulleri bağımlılığı ile mücadele etmek amacıyla Türkiye Yeşilay Cemiyetine 5018 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi hükmüne tabi olmaksızın yardım yapılmak üzere, Sağlık Bakanlığı bütçesinde gerekli ödenek öngörülür.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Fikri içtima – Madde 44
(1) İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.
Madde Gerekçesi
Madde metninde, farklı neviden fikri içtima düzenlenmiştir. Kişi, işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna neden olabilir; ancak non bis in idem kuralı gereğince bu fiilden dolayı ancak bir defa cezalandırılabilir. Gerçekleştirdiği fiilin birden fazla farklı suçun oluşumuna neden olması durumunda, failin bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç nedeniyle cezalandırılması yoluna gidilmelidir. Böylece, bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının önüne geçilmek amaçlanmıştır.
Bir suçun temel ve nitelikli şekillerinin dışındaki suçlar, fikri içtima uygulamasında farklı suç olarak kabul edilmelidir.
Gerek doktrinde gerek uygulamamızda, hedefte sapma durumunda da fikri içtima hükmünün uygulanması gerektiği konusundaki görüş hâkimdir. Bu nedenle, kanuni düzenlemede hedefte sapmanın şahısta yanılma ile birlikte değerlendirilmesinden vazgeçilmiştir. Örneğin bir kişiyi yaralamak için fırlatılan sopa, mağduru yaraladıktan sonra veya mağdura isabet etmeden vitrin camına çarparak kırılmasına neden olabilir. Bu durumda, sopa fırlatma fiiliyle hem tamamlanmış veya teşebbüs aşamasında kalmış kasten yaralama suçu hem de başkasının malına zarar verme suçu işlenmiş olmaktadır. Aynı şekilde, bir kişiyi öldürmek için ateşlenen silâhtan çıkan kurşun, mağdura isabet etmeden duvara çarpması nedeniyle sekerek bir başkasının ölümüne veya yaralanmasına neden olabilir. Bu durumda, hedeflenen kişi açısından kasten öldürme suçu teşebbüs aşamasında kalmıştır; ancak, sekme sonucunda ölümüne veya yaralanmasına neden olunan kişi açısından ise, taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçu işlenmiş olmaktadır. Bu gibi durumlarda kişi işlediği bir fiille birden fazla farklı suçun oluşumuna neden olmaktadır ve bu suçlardan en ağır cezayı gerektireni ile cezalandırılmasıyla yetinilmelidir.
Kaçakçılık Suçları: Ticari Amaçla Kaçak Çay ile Bandrolsüz Sigara ve Alkollü İçki Bulundurma Suçu ve Cezası
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/694 Karar No: 2016/90 Karar Tarihi: 23.02.2016
Yargıtay Dairesi: 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi
İçtihat Metni
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’a muhalefet suçlarından sanıkların yapılan yargılamaları sonucunda sanık …’un, 5607 sayılı Kanunun 3/5 maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50 ve 52/4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 3.600 Lira ve doğrudan verilen 100 Lira adli para; 4733 sayılı Kanunun 8/4, TCK’nın 51 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 100 Lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, hak yoksunluğuna; sanık …’un ise, 5607 sayılı Kanun’un 3/5, TCK’nın 31/3, 50, 52/4 ve 62. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 2.000 Lira ve doğrudan verilen 40 Lira adli para; 4733 sayılı Kanunun 8/4, TCK’nın 31/3, 51 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 40 Lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, suça konu kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanunun 13 ve TCK’nın 54. maddeleri uyarınca müsaderesine ilişkin, Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2012 gün ve 353-142 sayılı hükmün katılan vekili ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 19.02.2015 gün ve 5588-10440 sayı ile onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
Karşı Oy Gerekçesi
Daire Üyesi M. Öztürk,
“Sanıkların bulunduğu araçta yapılan aramada kaçak çay, sigara ve alkollü içkiler bulunmuştur. Sanıkların fiili yabancı menşeili kaçak eşyayı taşımak eyleminden ibarettir. Sanıklar bu eylemleriyle hem 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’a hem de 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu aykırı davranmışlardır. Bu durumda sanıklar işledikleri bir fiil ile iki farklı suçun oluşmasına sebebiyet vermişlerdir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca sanıkların işledikleri kabul edilen suçlardan ağır olanından yani 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesinden bir ceza hükmü kurulması gerektiğinden, yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.”
görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.04.2015 gün ve 122041 sayı ile;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un eylemlerinin birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermiş olması nedeniyle, haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi yollamasıyla, 5607 sayılı Kanuna nazaran daha ağır cezayı gerektiren 4733 sayılı Kanun ile mi cezalandırılacakları, yoksa haklarında oluşan her bir suç yönünden 5607 sayılı Kanun ve 4733 sayılı Kanun hükümlerine göre ayrı ayrı ceza mı tayin edileceği, bir başka anlatımla, sanıkların fiillerinin tek olup olmadığı ve yukarıda açıklandığı şekilde cereyan eden eylemlerinin bölüp bölünemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; dava konusu eşyaların aynı anda ve bir arada ele geçmiş olması karşısında, fiilden zarar görenin, suç konusu eşyaların gümrük vergilerinin ödenmeksizin yurda kaçak olarak getirilmesi nedeniyle Devlet Hazinesi olduğu ve sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un yurda gümrük vergileri ödenmeksizin getirilmiş olması dolayısıyla piyasa değerinden düşük fiyatla temin ettikleri gümrük kaçağı çay, sigara ve içkilerin, üzerine kar payı ekleyip piyasaya satarak bir miktar gelir sağlamak maksadı ile hareket ettikleri gözetildiğinde, fiillerinin tek olduğunun kabulü gerekmektedir.
Kaçakçılık suçlarını düzenleyen mülga 1918 sayılı Kanun, 4926 sayılı Kanun ve halen yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kanunun ilk düzenlendiği dönemlerde, yurda kaçak getirilen eşyanın cins, nevi ve türüne göre ayrımı yapılmaksızın yasada tek ceza öngörülmekteyken, 5752 sayılı Kanun ile değişik 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinin 15.05.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, gümrük kaçağı eşyanın, yabancı menşeli içki ve sigara olması halinde, kaçakçılık kanununa göre daha ağır ceza öngörmesi nedeniyle, 4733 sayılı Kanunun 5752 sayılı Kanun ile değişik 8/4. maddesinin uygulanması öngörülmüştür.
Bu durumun uygulamada birçok aksaklıklara neden olmasından dolayı yasa koyucu, bu uygulamadan vazgeçerek, 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun 3. maddesinde değişik yaparak, kaçak tütün mamulleri ve alkollü içkilerle ilgili düzenlemeleri, 4733 sayılı Kanun metninden çıkartarak, 5607 sayılı Kanuna aktarmıştır.
Anılan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, bu tür kaçakçılık olaylarda eylemin tek kabul edilmesi yönünde irade belirtmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesinde yer alan, ‘İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’ şeklindeki yasal düzenleme dikkate alındığında; somut olayda, sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un işledikleri bir fiille birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermiş olduklarının kabul edilerek, 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi uyarınca, işledikleri suçlardan ağır olan 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesi gereğince cezalandırılmaları gerekmektedir.”
düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 04.06.2015 gün ve 13634-16479 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların kaçak olduğu tespit edilen çay ile bandrolsüz olduğu anlaşılan sigara ve alkollü içkiyi ticari amaçla bulundurmak şeklindeki eylemlerinin eşyanın niteliğine göre 5607 sayılı Kanunun 3/5 maddesi ile 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinde yer alan iki ayrı suçu mu oluşturacağı, yoksa eylemlerinin tek fiil kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca anılan suçlardan en ağır cezayı gerektiren 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesi uyarınca uygulama yapılması mı gerektiğinin tespiti noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya kapsamından;
29.03.2011 tarihinde sanık …’ın sevk ve idaresindeki, içerisinde diğer sanık …’nin de bulunduğu araçta usul ve yasaya uygun olarak yapılan aramada kaçak olduğu anlaşılan 1 kg.lık 28 paket çay, 165 paket sigara ve değişik markalarda 19 şişe alkollü içkinin ele geçirildiği,
Antakya Gümrük Müdürlüğünce ele geçirilen çay, sigara ve alkollü içkinin yurda ithalinin yasak olmadığının ancak çay için Tarım ve Köy işleri Bakanlığından; sigara için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan, alkollü içkiler için ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan izin alınması gerektiğinin bildirildiği,
Mahkemece yapılan keşifte ele geçirilen sigara ve içkilerin tamamının yabancı menşeili olup yasal yollardan ithal edildiklerine dair üzerinde herhangi bir bandrol veya barkodun bulunmadığının tespit edildiği,
Sanık …’nin aşamalarda benzer şekilde; diğer sanığın ağabeyi olduğunu, arama sırasında araçta beraber olduklarını, suça konu kaçak eşyanın kendisine ait olduğunu, bunları Hatay Yayladağı’nda Suriyeli şahıslardan satın aldığını ve bagaja koyduğunu, kendisinin kullanacağını, ağabeyinin bundan haberinin olmadığını, ağabeyinin işlerini görmek için araçtan ayrılmasından sonra eşyayı alarak bagaja koyduğunu beyan ettiği,
Sanık …’ın da sigara, çay ve içkilerin kendisine ait olmadığını, kardeşi olan sanık …’ye ait olduğunu savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde isabetli bir hukuki sonuca varılabilmesi için öncelikle kaçakçılık suçlarına ilişkin mevzuat ve bu mevzuatta yapılan değişiklikler üzerinde durulmalı, daha sonra da fikri içtima hükümleri üzerinde durulmalıdır.
Ceza mevzuatımızda suç ve ceza kurallarını içeren temel kanun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmakla birlikte, kanun koyucu giderek gelişen ve karmaşık bir hal alan toplumsal hayatta düzeni sağlayıp korumak için işlenen fiillerin özelliklerini de göz önüne alarak özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar düzenlemekte, çağın ihtiyaçlarını karşılama ve uygulama birliğini sağlama gibi kaygılarla da bu kanunlarda değişiklik yapma yoluna gitmektedir.
Bu kapsamda kanun koyucu, kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin uzun yıllar uygulanıp çok sayıda değişiklik geçiren ve artık çağın ihtiyaçlarını karşılayamayan 07.01.1932 tarih ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun yerine 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kabul etmiş, bu Kanundan sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile 4926 sayılı Kanunun suç ve kabahate ilişkin düzenlemelerinin uyumlu hale getirilmesi amacıyla da 4926 sayılı Kanunu ilga ederek 31.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren yeni 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununu düzenlemiş, bu Kanunda da 6455 ve 6545 sayılı Kanunlarla bazı değişiklikler yapmıştır.
Esasında kaçakçılık suçlarını düzenleyen 1918, 4926 ve 5607 sayılı Kanunlarda eşyanın nevine göre bir ayrıma gidilmemiştir. Ancak 15.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5752 sayılı Kanunla değişik 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8/4. maddesiyle suçun konusu bakımından özel bir düzenleme yapılarak ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleriyle ilgili yeni bir suç tipi ihdas edilmiş; fakat bu hüküm 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve genel gerekçesinde amacı kaçakçılıkla mücadelenin etkin bir şekilde ve uzman personel eliyle yürütülmesi, uygulamadaki tereddütlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılması olarak belirtilen 6455 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılıp, 5607 sayılı Kanuna müstakil bir suç olarak aktarılmıştır. Bu değişikliklerden sonra da her bir eşya kategorisi bakımından ayrı suç olarak tanımlanmanın ortaya çıkardığı içtima sorununu çözme amacı taşıdığı genel gerekçesinde vurgulanan 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile bu suç, 5607 sayılı Kanunda tanımlanan suçların nitelikli haline dönüştürülmüştür.
Bu kapsamda 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un suç tarihinde yürürlükte bulunan 8/4. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
“Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ürünleri ya da taklit işaretleri taşıyan ürünleri ticari amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar ile ambalajları üzerinde bulunan ürün bilgileri ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin içerdiği bilgilerin farklı olması halinde, bu ürünleri üreten veya ithal edenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen ürünlere el konulması, muhafazası ve tasfiyesi ile bunları ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine ikramiye ödenmesi hususlarında 21.03.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda kaçak eşya için öngörülen usuller uygulanır. Bu ürünlere el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde, numune alınarak ve gerekli tespitler yapılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından imha suretiyle tasfiye kararı verilebilir.”
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun suç tarihinde yürürlükte bulunan 3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
“(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın Türkiye’ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye’ye ithal edilmesi halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
(2) Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin, Türkiye’ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Birinci ilâ dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Görüldüğü üzere 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8/4. maddesinde yer alan suçun konusunun ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleri, 5607 sayılı Kanunun 3/5. maddesinde yer alan suçun konusunun ise gümrük kaçağı eşya olduğu görülmektedir. Yine 4733 sayılı Kanun kapsamında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun; 5607 sayılı Kanun kapsamında ise Gümrük İdaresinin açılan davalara katılan sıfatıyla kabul edilmesi öngörülmüştür.
Bu aşamada fikri içtima hükümleri üzerinde de kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanmasında “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır“ ilkesi esas alınmış, dolayısıyla da gerçek içtima kuralı benimsenmiştir. Nitekim Adalet Komisyonu raporunda bu husus; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır.” şeklinde ifade edilmiştir (TBMM Adalet Komisyonu’nun 03.08.2004 gün ve 1/593-60 sayılı Raporu). Bu kuralın istisnalarına ise, Türk Ceza Kanunu’nun “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu’nda, aynı nev’iden fikri içtima ile farklı nev’iden fikri içtima tek madde halinde 79. madde de düzenlenmiş iken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bu iki hal birbirinden ayrılarak, aynı nev’iden fikri içtima, zincirleme suçun düzenlendiği 43. maddenin 2. fıkrasında, farklı nev’iden fikri içtima ise Kanunun 44. maddesinde düzenlenmiştir.
Farklı neviden fikri içtima 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesinde; “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, bu hükmün uygulanabilmesi için işlenen bir fiille birden fazla farklı suçun oluşması gerekmektedir.
Kanun koyucu, işlediği bir fiille birden fazla farklı suçu işleyen failin, fiilinin tek olması nedeniyle en ağır ceza ile cezalandırılmasını yeterli görmüş, bu şekilde “non bis in idem” kuralı gereğince bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının da önüne geçilmesini amaçlamış, “erime sistemi”ni benimsemek suretiyle, bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilmesi ile yetinilmesini tercih etmiştir.
Bu bağlamda, “tek fiil” veya “bir fiil”den ne anlaşılması gerektiğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Doğal anlamda gerçekleştirilen her bedeni hareket ayrı bir hareketi oluşturmakta ise de, hukuki anlamda hareketin tek olması ile ifade edilmek istenen husus, doğal anlamda birden fazla hareket bulunsa dahi, bu hareketlerin, hukuki nedenlerden dolayı değerlendirmede birlik oluşturması suretiyle tek hareket olarak kabulüdür. Fikri içtimada da, fiil ya da hareketin tek olması, doğal anlamda değil hukuksal anlamda tekliği ifade etmektedir. Bir kısım suçların işlenmesi sırasında doğal olarak birden fazla hareket yapılmakta ise de, ortaya konulan bu davranışlar suçun kanuni tanımında yer alan hukuki anlamdaki “tek bir fiili” oluşturmaktadır. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Bası, Ankara, 2013, s.484 ve 495)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri arasında yer alan fikri içtima kuralları, şartlarının bulunması halinde kural olarak her suç için uygulanabilir ise de, kanun koyucunun açıkça istisna öngördüğü hallerde bu kuralın uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Nitekim, 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesinde, sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacağı belirtilerek, açıkça farklı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanması engellenmiştir.
Bu anlatımlara göre, farklı neviden fikri içtimaın şartları, hareket ya da fiilin hukuki anlamda tek olması, tek fiille birden fazla farklı suçun işlenmiş olması, işlenen suçlarla ilgili kanunda açıkça fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının engellenmemiş olması şeklinde belirlenebilecektir.
Görüldüğü gibi, kanuni istisnalar dışında, hukuki anlamda tek bir fiille birden fazla farklı suçun işlenmesi halinde, bu suçlardan en ağır cezayı gerektirenin cezasına hükmolunması kanun gereğidir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Suç tarihi itibari ile 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8/4. maddesinde yer alan suçun konusunun ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretler taşıyan tütün ve alkol ürünleri olduğu dikkate alındığında somut olaydaki ele geçen ve ticari amaçla bulundurulan bandrolsüz sigara ve alkollü içkilerin 4733 sayılı Kanunun 8/4 maddesi kapsamında, kaçak çayın ise 5607 sayılı Kanunun 3/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. Söz konusu suçların konusunun ve suçtan zarar gören kurumların farklı oluşu nazara alınıp 4733 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun düzenlenme amaçları da gözetildiğinde; sanıkların kaçak çay ile bandrolsüz tütün ve alkollü içkilere yönelik eylemlerinin tek fiil oluşturduğu kabul edilemez. Bu nedenle sanıklar hakkında ele geçirilen kaçak çay bakımından 5607 sayılı Kanunun, bandrolsüz alkollü içkiler ve sigara bakımından ise 4733 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6455 ve 6545 sayılı kanunlarla eşyanın niteliğine göre 4733 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunda düzenlenen eylemler tek Kanunda birleştirilmişse de ceza miktarı itibariyle bu düzenlemeler açıkça sanığın aleyhine olup lehine bir sonuç doğurmayacaktır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Sonuç:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.
Kayseri Ceza Avukatı
Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir.
Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.
Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.