Kadastro Tespitine İtiraz Davası: Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Tescili için Dava Açılabilir mi

Kadastro Tespitine İtiraz Davası: Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Tescili için Dava Açılabilir mi - Kayseri Gayrimenkul Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu 0352 222 1661

Kadastro Tespitine İtiraz Davası

3402 sayılı Kadastro Kanunu

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili -Ek Madde 4

6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

(İptal beşinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 12/5/2011 tarihli ve E.: 2009/24, K.: 2011/75 sayılı Kararı ile.)

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.

6831 sayılı Orman Kanunu – Madde 2

Orman sayılan yerlerden:

A) Öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler,

B) 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim  alanları,

Orman sınırları dışına çıkartılır.

Orman sınırları dışına çıkartılan bu yerler Devlete ait ise Hazine adına, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adına, hususi orman ise sahipleri adına orman sınırları dışına çıkartılır. Uygulama kesinleştikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil işlemi yapılır.

Bu yerler dışında orman sınırlarında hiçbir suretle daraltma yapılamaz.

Bu madde hükümleri; muhafaza ormanı, millî park alanları, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, izin ve irtifak hakkı tesis edilen ormanlık alanlar ve 3 üncü madde ile orman rejimi içine alınan yerlerde bu niteliklerinin devamı süresince; yanan orman sahalarında ise hiçbir şekilde uygulanmaz.

Bu maddenin (B) bendi ile orman sınırları dışına çıkarılıp, 2924 sayılı Kanunun 11 ve 12 nci maddeleri gereğince fiili durumlarına göre ifraz edilerek bedeli karşılığı satılacak yer, yapı ve tesisleri kullananlardan, satış işlemleri tamamlanıncaya kadar ecri misil alınmaz.

Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerde Ayni Hak Sahibi Olmayan Kişi Kadastro Tespitine İtiraz Davası Açabilir mi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2017/16-474 Karar No: 2018/1435 Karar Tarihi: 16.10.2018

Özet: Sahibine herkese karşı ileri sürmek ve doğrudan doğruya bir şey üzerinde mahiyetine göre hakimiyet kurmak yetkisini veren haklara ayni hak denilir. Ayni hakkın kazanılması için gerekli tescili talep yetkisi, üzerinde hak kazanılacak taşınmazın malikine aittir. Ayni hak sahibi olmayan davacı tarafından Hazineye ait taşınmazda mülkiyet değişikliği sonucunu doğuracak türde bir dava açılamaz. Çekişmeli yer öncesinde 2/B uygulaması nedeniyle Hazine adına tapuya kayıtlı 479 parsel iken bu parselin ifrazı sonucu yol olarak ayrılmıştır. Bu nedenle davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan dosya arasında bulunan bilgi ve belgeler, özellikle de bizzat davacı tarafından dayanılan idari men kararından çekişmeli taşınmazın tespit tarihi itibariyle yol olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taşınmaz başında 20.10.2011 tarihinde yapılan keşifte yöntemince dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanıklar da bu yolun 20 yıl önce açıldığını ifade etmişlerdir. Bu durumda tespit tarihi olan 13.05.2010 tarihinde çekişmeli taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek 4. maddesi anlamında davacının kullanımının varlığından söz edilemez.

(3402 S. K. Ek. m. 4) (6831 S. K. m. 2/B)

Dava: Taraflar arasındaki tespite itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 02.10.2012 tarihli ve 2012/266 E., 2012/31 K. sayılı karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 25.06.2013 tarihli ve 2013/6435 E., 2013/7248 K. sayılı kararı ile,

Karar:

“…3402 sayılı Kadastro Kanunu’na 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek 4. madde kapsamında 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sonucu, İnkaya Köyü çalışma alanında bulunan 826 parsel sayılı taşınmaz ile 827 ve 867 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan 607,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümü, haritasında yol olarak gösterilmiştir. Davacı …, fiili kullanıcı şerhi sahibi olduğu 826 parsel sayılı 270,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın devamı olan bölümünün paftasında “yol” olarak gösterildiğini ileri sürerek, bu bölümün, 826 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle Hazine adına tapuya tesciline ve beyanlar hanesinde kendi lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmaz bölümü hakkında tutanak düzenlenmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ve dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 26.10.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda mavi renk ile gösterilen 607,50 metrekare yüzölçümündeki bölümün, 826 parsel sayılı taşınmaza ilavesi ile 826 parselin 878,43 metrekare yüzölçümlü olarak tarla niteliği ile Hazine adına tesciline, 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1960 yılından beri …’in kullanımında olduğu şerhinin tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz, kullanım kadastrosu sırasında haritasında yol olarak gösterilmiştir. 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen Ek 4. maddesinde bu madde gereğince, 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiş olup; 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi kapsamında kalan yerlerin tapuya tescilini isteme hakkı ve yetkisi kişilere değil, mülkiyet hakkı sahibi bulunan Hazineye aittir. Öte yandan, dava konusu taşınmazın öncesi, 479 parsel ile bir bütün iken ifrazı neticesinde yol haline getirildiği dosya kapsamı ile sabittir. Dosya içinde bulunan 3091 sayılı Yasa uyarınca davacı tarafından alınan 10.4.2007 tarihli “men kararı” dahi fiili durumu tespit eder nitelikte olup; sözü edilen men kararından sonra da fiili durumun değişmediği, dosya içindeki CD’de yer alan fotoğraflardan da anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, paftasında yol olarak gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde, davacının fiili kullanımı bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın yol olarak kullanılmaya başlanmadan önce, davacının zilyetliğinin olması mevcut fiili durumu değiştirmeyecektir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar vermek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir.

Davacı … Bursa İli Osmangazi İlçesi İnkaya Köyünde orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarla ilgili yapılan kadastro çalışmalarında 826 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit gördüğünü, taşınmazın beyanlar hanesine 1960 yılından beri Muzaffer kızı …’in kullanımında olduğu belirtmesinin yapıldığını, taşınmazın evveliyatının eski 479 parsele dayandığını, bu parselin tamamının kendi kullanımında olmasına rağmen bir kısım yerin yol boşluğu olarak bırakıldığını, bu kısmın 826 parsele dahil edilmesi gerektiğini, bu yerle ilgili 3091 sayılı Kanun gereği kaymakamlıkça verilen men kararları bulunduğunu ileri sürerek 826 parsel sayılı taşınmazla birlikte kullanımında olan ve yol boşluğu olarak bırakılan kısmın 826 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek Hazine adına tapuya tesciline ve kendi kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, evveliyatının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını, davacının bu yerle bir ilgisinin bulunmadığını, kullanımının Hazineye ait olduğunu, 826 parsele dahil edilmesinin mümkün olmadığını, yıllardır köy yolu olarak kullanıldığından davacının zilyetliğinin de bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkemece davacının taşınmaza 1975 yılından beri zilyet olduğu, 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek 4. maddesi gereğince yapılan çalışmalarda çekişmeli 479 parselin 826, 827, 828 ve 867 parsellere ayrıldığı, keşifte dinlenen tanık anlatımlarına göre eski köy yolunun, (krokide sarı renk ile gösterilen), güzergâh değişmesi ile şimdiki dava konusu edilen ve krokide mavi renk ile gösterilen kısmının yol hâline geldiği, eski 479 parsel sayılı 2/B taşınmazının fiili kullanım durumu ile vasfının değişip değişmeyeceği hususunun davanın ihtilaf noktası olduğu, her ne kadar davacı taşınmazın maliki olmasa da tapunun beyanlar hanesinde gösterilen 2/B kullanıcısı olduğu, tapuya geçen ayni hakların korunması gerektiği, resmî sicil kayıtlarına göre hareket ve güvenin hukuk devletinin ilkesi olması gerektiği, aksi hâlde yeni fiili oluşum ve ihtilaflara yol açılacağı gerekçesiyle davanın kabulüne; 26.10.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda mavi renk ile gösterilen 607,50 metrekare yüzölçümündeki bölümün, 826 parsel sayılı taşınmaza ilavesi ile 826 parselin 878,43 metrekare yüzölçümlü olarak tarla niteliği ile Hazine adına tesciline, 6831 sayılı Orman Kanunu‘nun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1960 yılından beri …’in kullanımında olduğu şerhinin tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, öncesinde 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi uygulaması nedeniyle Hazine adına tapuda kayıtlı olan 479 sayılı parselin kullanım kadastrosu sırasında yol olarak tespit harici bırakılan bölümünün; tapuda Hazine adına kayıtlı ve beyanlar hanesinde davacı lehine kullanım şerhi bulunan İnkaya köyü 826 parsele ilavesi için davacı tarafından açılan davanın dinlenme olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi gereklidir.

6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi gereğince 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini yitirmiş olan taşınmazlar ancak Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılabilirler.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda değişiklik yapan 5831 sayılı Kanunun Ek 4. maddesinin amacı ise Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazların fiili kullanım durumlarını belirlemek, dolayısıyla tespit tarihi itibariyle taşınmazın fiilen kimin kullanımında bulunduğu, varsa üzerindeki muhdesatın (yapı ya da ekili-dikili şeyler gibi) kime ait olduğu, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten beri kullanıldığı hususlarını tespit etmektir. Bu hüküm ayrıca orman niteliği kalmamış taşınmazların ayni hak sahibi Hazine tarafından kullanıcılara satışı amacına yönelik bir düzenlemedir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bu tür yerlerin mülkiyeti Hazineye aittir.

Sahibine herkese karşı ileri sürmek ve doğrudan doğruya bir şey üzerinde mahiyetine göre hakimiyet kurmak yetkisini veren haklara ayni hak denilir (Bertan.S.: Ayni Haklar, Ankara 1976, s.27).

Ayni hakkın kazanılması için gerekli tescili talep yetkisi, üzerinde hak kazanılacak taşınmazın malikine aittir (Oğuzman, K., Seliçi, Ö., Oktay-Özdemir, S.: Eşya Hukuku, İstanbul 2017, s.1999).

Ayni hak sahibi olmayan davacı tarafından Hazineye ait taşınmazda mülkiyet değişikliği sonucunu doğuracak türde bir dava açılamaz.

Çekişmeli yer öncesinde 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi uygulaması nedeniyle Hazine adına tapuya kayıtlı 479 parsel iken bu parselin ifrazı sonucu yol olarak ayrılmıştır. Bu nedenle davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.

Öte yandan dosya arasında bulunan bilgi ve belgeler, özellikle de bizzat davacı tarafından dayanılan idari men kararından çekişmeli taşınmazın tespit tarihi itibariyle yol olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taşınmaz başında 20.10.2011 tarihinde yapılan keşifte yöntemince dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanıklar da bu yolun 20 yıl önce açıldığını ifade etmişlerdir.

Bu durumda tespit tarihi olan 13.05.2010 tarihinde çekişmeli taşınmazda Kadastro Kanununun Ek 4. maddesi anlamında davacının kullanımının varlığından söz edilemez.

Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma kararında gösterilen nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Tapu iptali ve tescil davası, önalım davası, kira bedelinin tespiti ve kiracının tahliyesi davaları, ecrimisil davası, kamulaştırma bedelinin tespiti davası ile tenkis davası başta olmak üzere gayrimenkul ve taşınmaz hukuku ile ilgili süreçlerde herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir gayrimenkul avukatından hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.

Gayrimenkul hukuku alanında uzman Kayseri gayrimenkul avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; kamulaştırmasız el atma ile ilgili dava sürecinde müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri gayrimenkul avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.