Kadın İşçinin Evlilik Sebebiyle Fesih Hakkı ve Kıdem Tazminatına Hak Kazanabilmesinin Yasal Şartları
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3743 Karar No: 2018/81 Karar Tarihi: 24.01.2018
Mahkemesi: İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 9. İş Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne dair 08.11.2012 gün ve 2009/434 E.-2012/632 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 22.04.2013 gün ve 2013/2664 E.-2013/7151 K. sayılı kararı ile;
“…1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
.2- Davacı vekili, işverence iş akdine haksız olarak son verildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının işyerini kendisinin terk ettiğini ve işverenden herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini evlilik sebebiyle feshettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kadın işçinin iş akdini evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır. Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlar. Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanması da olanaksızdır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 5.6.2008 tarihinde işverence haklı sebep bulunmadığı halde feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı vekili ise davacının işyerini 5.6.2008 tarihinde terk ettiğini 23 gün sonra davacının evlendiğinin öğrenildiğini savunmuştur.
Dosya içerisindeki belgelerden davacının 7.8.2008 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğüne başvurduğu ve evlilik dolayısıyla işi bıraktığını ancak yasal haklarının işverence ödenmediğini belirttiği, yine başvuru dilekçesinde işten çıkış tarihini 5.6.2008 tarihi olarak gösterdiği anlaşılmaktadır.
Davacıya ait nüfus kayıt örneğine göre davacının 24.6.2008 tarihinde evlendiği görülmektedir.
1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14. maddesine göre kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlayacağından taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından evlilik sebebine dayanarak ancak evlilik tarihinden önce feshedildiği tespit edilmekle kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 03.09.2001 tarihinden işine son verildiği 05.06.2008 tarihine kadar davalıya ait iş yerinde çalıştığını, haklarının ödenmesi için işverene ve SGK’ya yaptığı başvuruların neticesiz kaldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ücretlerinin ve asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili davacının 01.06.2008 tarihinde öğlen vakti kimseye haber vermeden işi bıraktığını, bu durumun karakola bildirildiğini, üç gün beklendiğini, kendisinden haber alınamayınca halen davalı iş yerinde çalışan abisinin de imzası bulunan 05.06.2008 tarihli tutanağın düzenlendiğini, 24.06.2008 tarihinde evlendiğini, kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için evlilik tarihinden sonra ve bu nedenle işten ayrılmak gerektiğini, davacının işi bıraktıktan 23 gün sonra evlendiğini, kıdem tazminatı hakkı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14’üncü maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş sözleşmesini sona erdirmesi hâlinde kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlandığından, davacının da kanunun aramış olduğu bu şartları yerine getirdiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, kendisi işten ayrıldığından ihbar tazminatı talep edemeyeceği, yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacaklarının da bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenle bozulmuştur.
Mahkemece, davacının evlenme niyetiyle işten ayrıldığı, 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14’üncü maddesinde evlilik sebebiyle fesih hakkının düzenlendiği, fesih hakkının evlilik tarihinden itibaren bir yıllık süreye tâbi olduğunun hükme bağlandığı, evliliğe çok yakın tarihte ve evlenme niyetiyle eşi ile birlikte olan ve hazırlık yapan davacının iş sözleşmesini feshettiği ve evlilik sözleşmesinin de çok kısa bir süre sonra gerçekleştiği, 9. Hukuk Dairesinin bu yönde kararlarının bulunduğu belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı şirket vekili tarafından temyize getirilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından 24.06.2008 tarihinde evlenen ancak resmî evlilikten önce 05.06.2008 tarihinde işten ayrılan davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120’nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesine göre iş sözleşmesini evlilik nedeniyle feshettiğinin kabul edilip edilemeyeceği ve buradan varılacak sonuca göre de kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Kıdem tazminatı Kanunda belirtilen asgari çalışma süresini dolduran işçinin iş sözleşmesinin yine Kanunda belirtilen nedenlerden biri ile son bulması hâlinde işçiye, işçi ölmüş ise mirasçılarına işçinin kıdemi ve ücreti dikkate alınarak işverence ödenen bir miktar paradır.
Kıdem tazminatı, 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14’üncü maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120’inci maddesi uyarınca “25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.”
Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu‘nun geçici 1’inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre;
“Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanunu’na yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.
Bu Kanunun 120’nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının 1’inci ve 2’nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26’ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32’nci maddelerine yapılmış sayılır.”
Bu nedenle kıdem tazminatı ile ilgili olarak 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesine göre değerlendirme yapılması gerekir.
Bu kapsamda Kanunun 14’üncü maddesi uyarınca iş yerinde çalışması en az bir yıl olan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu‘nun 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı nedenler dışındaki bir sebeple feshedilmesi veya işçinin iş sözleşmesine yine aynı Kanunun 24’üncü maddesinde belirtilen nedenlerden birine dayanarak son vermesi hâlinde işçi, kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
Bunun gibi Kanuna göre erkek işçinin iş sözleşmesine muvazzaf askerlik hizmetini ifa etmek amacı ile son vermesi, ya da işçinin yaşlılık aylığı veya toptan ödeme almak için işten ayrılması durumunda işçiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekecektir.
Kadın işçi iş sözleşmesini evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi arzusu ile sona erdirirse, kıdem tazminatı hakkı doğar.
Gerçekten de 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14’üncü maddesinin birinci fıkrasında;
“Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1.İşveren tarafından bu Kanunun 17’nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2.İşçi tarafından bu Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca,
3.Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,
4.Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
5 (Ek: 25/8/1999- 4447/45 md.) 506 Sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81’inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hâllerinde, işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.”
düzenlemesi ile kıdem tazminatına hak kazandıran hâller sayılmış ve bu arada evlilik nedeni ile iş sözleşmesi fesheden kadın işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı da hüküm altına alınmıştır.
Kadın işçinin, bu hükümden yararlanması, elbette Medeni Kanun hükümlerine göre bir nikâhla evlenmesine bağlıdır. Yine hükmün uygulanması bakımından kadının, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini feshetmiş olması gerekir; bu süre hak düşürücü süredir (Mollamahmutoğlu, H./ Astarlı, M./ Baysal, U.: İş Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 6. Bası, Anakara 2014, s. 1122).
İşten ayrıldıktan sonra evlenmiş olan kadın işçinin de bu hükme göre kıdem tazminatından yararlanması mümkün değildir. Yine kadın işçinin, yapacağı evlilik nedeni ile iş sözleşmesini feshetmiş olması; yani müstakbel bir evlilik için sözleşmeyi feshetmesi de bu hükme göre kıdem tazminatına hak kazandırmaz. Şu hâlde bu hükme göre kıdem tazminatından yararlanabilecek olan; bir işverene bağlı olarak çalışmakta iken evlenen ve evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini fesheden kadın işçidir (Mollamahmutoğlu, H./ Astarlı, M./ Baysal, U., a.g.e, s. 1122).
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2016 gün ve 2014/9-1136 E.-2016/968 K. sayılı kararında da aynı sonuca varılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı vekili, müvekkilinin işine haksız olarak son verildiğini iddia ederek diğer işçilik alacakları yanında kıdem tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı vekili davacının işten ayrıldıktan sonra evlendiğini, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını savunmuştur.
Mahkemece davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, davacı Bursa Bölge Çalışma Müdürlüğüne verdiği, 07.08.2008 tarih ve 70763 sayısı ile kayda alınan şikâyet dilekçesinde, 03.09.2001-05.06.2008 tarihleri arasında aylık net 520,00 TL ücretle çalıştığını, sigortasının geç başlatıldığını, evlilik dolayısıyla eşinin çalışmasını istememesi nedeni ile işi bırakacağını işverene bildirmesine rağmen, haklarının ödenmediğini belirterek Mayıs ayına ait 270,00 TL ücreti ile asgari geçim indirimi ve kıdem tazminatının ödenmesini talep etmiş, Bölge Çalışma Müdürlüğünce bu şikâyet üzerine yapılan incelemeye ilişkin raporun sonuç kısmında şikâyetçinin (davacının) iş yerinden ayrılma tarihinin dilekçesinde belirttiği üzere 05.06.2008; evlilik tarihinin ise 24.06.2008 olduğu, önce işten ayrılıp sonra evlendiği, 1475 sayılı İş Kanunu‘nun 14’üncü maddesine göre evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde işten ayrılması hâlinde kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğinden tazminat talebi ile ilgili yapılacak bir işlem olmadığı belirtilmiştir.
Ayrıca bu evraka ekli evlilik cüzdan fotokopisinde davacının evlilik tarihi 24.06.2008 olarak görünmekte, mahkemece UYAP üzerinden 01.10.2009 tarihinde temin edilen nüfus kaydında da davacının 24.06.2008 tarihinde evlendiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan hizmet cetvelinden de davacının davalıya ait iş yerinde 05.06.2008 tarihinden sonra çalışması bulunmadığı açıktır.
Bu durumda davacının iş sözleşmesini 05.06.2008 tarihinde eylemli olarak feshettiği, resmî evlilik işleminin ise 24.06.2008 tarihinde gerçekleştiği dikkate alındığında, resmî evlilik işleminden önce müstakbel bir evlilik için başka bir anlatımla yapacağı evlilik nedeni ile iş sözleşmesini feshetmesi halinde kadın işçinin, 1475 sayılı Kanunun 14’üncü maddesindeki hüküm karşısında kıdem tazminatına hak kazanması mümkün değildir.
O hâlde belirtilen bu maddi ve kanuni olgular gözetildiğinde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.01.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
İş sözleşmesi hazırlanması ve sözleşmenin feshi gibi iş hukuku davası ve uyuşmazlıklarda taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için iş hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır. Kayseri iş hukuku avukatı kadromuz, iş hukuku alanında 15 yılı aşan deneyimi ile güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde; ihbar tazminatı davası, kıdem tazminatı davası, işe iade davası, fazla mesai alacağı ve benzer davaların açılması ve takibi, mobbing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davaların açılması ve takibi, fazla mesai ücretleri ve yıllık ücretli izinlerin kullandırılması, hesaplanması ve tahsili davaları açılması ve takibi konuları başta olmak üzere -bunlarla sınırlı olmamak üzere- iş hukuku ile ilgili her türlü konuda müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kayseri iş hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.