375 sayılı KHK Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarma İşleminin İptali Davası - Örnek Mahkeme Kararları
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi: Kamu Görevinden Çıkarma Kararının İptali Davasında Yürütmenin Durdurulması
Karar veren Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince, itiraz dilekçesi ile dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava; Davacı tarafından, Hakkâri İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin 22/09/2020 tarih ve 2020/.. sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı maddi ve özlük haklarının kamu görevinden çıkarıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve … TL manevi tazminatın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında, “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler…” hükmüne yer verilmiştir.
7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26’ncı maddesiyle, 27 Haziran 1989 tarihli 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname‘ye eklenen ve 31/07/2018 tarihinde yürürlüğe giren geçici 35. maddesinde,
“(Ek: 25/7/2018-7145/26 md.) …
B) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen; …
6) Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.”
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin son fıkrasında da, “Bu maddenin (A) ve (B) fıkraları uyarınca haklarında işlem tesis edilecek olanlara yedi günden az olmamak üzere ilgili kurum tarafından uygun vasıtalarla savunma hakkı verilir. Verilen süre içinde savunmasını yapmayanlar, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan yukarıya açık metni aktarılan maddeye göre kamu görevinden çıkarma işleminin tesis edilebilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olması da yeterlidir. Dava dosyasının incelenmesinden, Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında yapılan araştırma, ilgili kurumlardan elde edilen bilgiler neticesinde FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı olduğundan bahisle dava konusu 22/09/2020 tarih ve 2020/.. sayılı işlemle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiği, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde, davacı hakkında, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan dolayı açılan ceza davası neticesinde … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/03/2019 gün, E:2018/… K:2019/.. sayılı kararı ile davacının atılı suçtan beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, UYAP kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı hakkında başkaca bir dava ve soruşturma bulunmadığı, davacı hakkında bu yönde disiplin soruşturması da bulunmadığı, davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı olduğuna ilişkin davalı idarece somut bir tespit ve delil ibraz edilmediği, ceza mahkemesinin beraat kararının içeriği incelendiğinde, davacının 2013 yılında FETÖ’ye müzahir bir evde 2 ay kaldığı sonrasında devlet yurdunda kaldığı, örgüt evinde kaldığı süre içinde örgütsel faaliyetlere katılmadığı, davacının örgüt hiyerarşisi içinde bulunduğuna dair delil bulunmadığı, tanık beyanlarında da davacının örgütsel faaliyetlere katıldığına ilişkin ifade bulunmadığı, ayrıca davacının eşinin çalıştığı özel şirketten aldığı ücretin Bank Asya üzerinden ödenmesi sebebiyle bu bankada hesap açtığı ancak hesap hareketleri incelendiğinde, maaş ve harcama dışında bu hesapta bir hareketlilik olmadığı, ayrıca davacının eşi hakkında herhangi bir soruşturma da bulunmadığı, bu durumda terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olduğu kanıtlanmayan davacının 375 sayılı Yasanın geçici 35. maddesine istinaden kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan dava konusu işlemin uygulanması halinde davacının kamu görevini yerine getiremeyeceği bunun da davacının mesleki kariyeri ve maddi yönden mağduriyetine sebep olacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle; itirazın kabulüne, Van 2. İdare Mahkemesi’nin ../../2020 gün ve E:2020/… sayılı kararının kaldırılmasına, olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen şartların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından teminat aranmaksızın davaya konu işlemin yürütmesinin durdurulmasına, bu kararın kesin olduğunun taraflara tebliğine, 12/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Samsun 1. İdare Mahkemesi: 375 Sayılı KHK Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarma İşleminin İptali
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Samsun Halk Sağlığı Müdürlüğü’nde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yaptığı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesinin (B) fıkrasının 9. alt bendinde yer alan düzenlemeye istinaden 05.04.2019 tarih ve 70… sayılı Bakanlık Olur’u ile kamu görevinden çıkarıldığı, bu işlemin iptali ile yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faizi ile birlikte tazmini istenmektedir.
Olayda, davacının İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin E:2017/.. K:2018/.. sayılı kararı ile terör örgütüne üye olma suçu ile 9 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, verilen hükme karşı istinaf isteminde bulunulduğu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dava Dairesi’nin E:2018/.. K:2019/.. sayılı kararı ile
“…2009 yılına kadar tüm eylemlerini anlatmış olduğu, 2009 yılından devlet memuriyetine geçmiş olduğu, memuriyeti safahatında örgütle irtibatını devam ettirdiğini gösterir dosya kapsamında hiçbir delilin bulunmadığı, örgüte ait dernekte geçimini temin etmek için maaşlı olarak çalıştığı, çalışmış olduğu yıllar itibariyle cemaat olarak adlandırılan yapının sonradan terör örgütü olacağını ve anayasal düzeni bozmak amacıyla hareket edeceğini bilebilecek durumda ve konumda olmadığı, Bank Asya’da 2005 yılında açtırmış olduğu hesabında birikimlerini değerlendirmek üzere para yatırdığı, çeşitli tarihlerde yatırım hesabı açmış olduğu, her ne kadar 16/01/2004 tarihinde 3500,00 TL’lik bir katılım hesabı açmış ise de sanığın hesap hareketleri incelendiğinde, öncesinde de katılım hesaplarının bulunması, birden fazla temdit işleminin bulunması, sanığın 2014 yılı nisan ayı başında Bank Asya’da bulunan yaklaşık 150.000 TL’yi çektiği, bu şekliyle örgüt liderinin talimatları doğrultusunda hareket etmediği… suçun unsurlarının oluşmadığı… ”
gerekçesiyle incelemeye konu hüküm kaldırılarak, beraat kararı verildiği görülmüştür. Davacının kamu görevinden çıkarılmasına gerektirecek başkaca herhangi bir sebep bulunmadığı görülmekte olup, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Davacının özlük haklarının ödenmesine ilişkin kısma gelince; 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinde, “… görevine iade edilenlerin görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklar ödenir” hükmü gereğince davacının yoksun kaldığı mali ve sosyal haklarına ilişkin kısmın da kabulü gerekmektedir.
Ankara 5. İdare Mahkemesi: 375 sayılı KHK Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarma İşleminin İptali Kararı
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı hakkında terör örgütü üyeliğine yönelik olarak yürütülen soruşturmaların nihai olarak Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde birleştirildiği anlaşılmış olup Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 20.03.2018 tarihli karar ile davacı hakkında; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün organik yapısı ve hiyerarşisi içerisinde görev aldığına, örgütün gizli, hücre tipi ve hiyerarşik yapılanmasından haberdar olduğuna, örgüt faaliyetlerine etkin bir şekilde katıldığına, örgüt bilinci içerisinde mutlak itaat prensibi ile hareket ettiğine, üzerine atılı olan terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğine dair hakkında kamu davasını açma şüphesini gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte delil elde edilemediği, örgütün sohbet adı altındaki toplantılarına 17/25 Aralık 2013 tarihi öncesi gittiği, bu tarihten sonra ise gittiğine dair delil elde edilemediği, suçun bu bakımdan süreklilik ve yoğunluk unsurlarının oluşmadığı, örgütsel faaliyet içerisinde bulunduğuna dair delil elde edilemediği gerekçelerine yer verilmek suretiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına yönelik karar verildiği görülmektedir. Yine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 12.04.2019 tarihinde ”her ne kadar davacı hakkında aynı suçtan yeniden soruşturma başlatılmış ise de; yapılan soruşturma neticesinde davacı ile birlikte 2013 yılı öncesinde okul yıllarında örgüt evine gittiğini belirten dava dışı şahsın ifadesi dışında yeni bir tespit yapılamadığı” belirtilmek ve yukarıda aktarılan soruşturma dosyasında bulunan tespitlere yer verilmek suretiyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar verildiği anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, Mahkememizin; 03.03.2020 tarihli ara kararı ile; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığı’ndan ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’ndan; davacının Bank Asya Katılım Bankası A.Ş.’de hesabının bulunup bulunmadığının, hesapları varsa ne tür bir hesap olduğunun, hesabın açıldığı ve kapatıldığı tarihlerin, bu hesaptaki hareketlerin seyri, miktarı, kimlere ya da kimlerden hangi tarihlerde para aktarımı yapıldığının, hesap hareketleri nedeniyle değişen bakiye tutarlarının, şayet bu hesap bir maaş hesabı ise taşeron işverenin FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının, bu işyeri hakkında işlem yapılıp yapılmadığının sorulmasına, ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, buna cevaben anılan Kurumlarca davacı hakkında herhangi bir hesap bilgisine rastlanmadığı bildirilmiştir.
Buna göre, dava konusu olayın gelişim süreci ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden; davalı idarece davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde tespitler uyarınca işlem tesis edilmiş ise de; bahse konu tespitlerin bir kısmının adli mercilere intikal eden hususlara yönelik olduğu bir kısmının ise ifadelere dayalı olduğu, davacı hakkında “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçuna yönelik Cumhuriyet Başsavcılıklarınca devam eden bir soruşturma veya ceza davasına rastlanılmadığı, hakkında açılan soruşturmaların ise kovuşturma yapılmasına yer olmadığına yönelik karar ile sonuçlandığı, bunun dışında herhangi bir verinin dava dosyasına sunulamadığı görülmektedir.
Bu durumda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda anılan karar gerekçeleri ile soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirmesi yapılmak suretiyle tesis olunan kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İstanbul 9. İdare Mahkemesi: Kodlama Nedeniyle Kamu Görevinden Çıkarma İşleminin İptali Kararı
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; hakkında adli soruşturma yürütülmekte olan dava dışı C.A. isimli şahsın alınan beyanında, … ‘un da 2012-2013 yıllarında FETÖ/PDY grubunun toplantılarına katıldığı, himmet verdiği, ancak 17/25 Aralık sürecinden sonra toplantılara katılmadığını belirttiği, bu ifadeye istinaden davacı hakkında da adli soruşturma başlatıldığı, davacı hakkında yapılan adli soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacının Bylock programı kullanımı, FETÖ/PDY’ye ait eğitim kurumlarında kaydı, Zaman Gazetesi aboneliği, Bank Asya hesabı gibi FETÖ/PDY terör örgütüne irtibat ve iltisaklı bulunduğu şeklinde değerlendirilebilecek kayıtlar bulunmadığı; diğer yandan, KOM Daire Başkanlığının ../../2018 tarihli Veri İnceleme Raporunda davacı hakkında kodlamalar bulunmakla birlikte SAY (FETÖ mensubu olup, her şeyi ile teslim olan, ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memurlarını ifade ettiği) kodlamasının davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen dönemdeki dosya kapsamına yansıyan durumlarla örtüşmediği, başka bir anlatımla bu dönemde davacının her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş bir kişi durumunda olduğuna dair herhangi bir kriter tespit edilmediği, SC (17/25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarının tekrar kazanılması ile ilgili bir kodlama olduğu değerlendirilmiştir) kodlamasının ise tanımlardan da anlaşılacağı üzere örgüte irtibat ve iltisaklı değil tam tersine örgüte uzak kişilere ilişkin olduğu, bu haliyle davacının, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakı bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin bir delil ortaya konulamadığından, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakı bulunduğundan bahisle davacının kamu görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İstanbul 10. İdare Mahkemesi: Kodlama Nedeniyle Kamu Görevinden Çıkarma İşleminin İptali Kararı
Olayda; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nun ../../2017 tarih ve 20../…sayılı soruşturması kapsamında ele geçirilen micro SD kartın KOM Daire Başkanlığı’na teslimi üzerine yapılan incelemelerde Emniyet Mahrem Yapılanması kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin FETÖ/PDY üyeleri tarafından fişlendiği ve personelle ilgili; örgüt mensubunun örgüte bağlılık derecesi, katıldığı örgütsel toplantı sayısı, örgüt evinde kalma durumu ve verdiği himmet miktarı, örgütten zaman içinde ayrılmış eski örgüt üyesinin örgüte bakışı, örgüte geri dönme potansiyeli, varsa katıldığı örgütsel toplantı sayısı ve verdiği himmet miktarı, örgüt mensubu değilse örgüte bakış açısı, sosyal hayattaki tavrı, yaşam tarzı, örgüt mensubu olsun olmasın bazı personelin özel ve meslek hayatına ilişkin kişi özelinde hazırlanmış açıklamaların yer aldığı ve örgüt perspektifiyle çeşitli sistematik kodlar verildiğinin tespit edildiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda düzenlenen ../../2021 tarihli Veri İnceleme Raporu’nda davacının Tüm Listede; Derece 1 hücresinde EA (FETÖ içerisinde olup örgüt benim örgütüm diyen ancak bazı zaafları olan kişileri ifade ettiği), Derece 2 hücresinde 0 (hakkında bilgi olmayan personeli ifade ettiği), Güncel Listede; yok kazanma durumu hücresinde # YOK (hakkında bilgi olmayan personeli ifade ettiği), C hücresinde E (farklı hayat görüşünden olan, işini iyi takip eden ve hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile ilgisi olmayan kişileri ifade ettiği), 2015 Mart Alan hücresinde EA (FETÖ içerisinde olup örgüt benim örgütüm diyen ancak bazı zaafları olan kişileri ifade ettiği), 2015 Mart Alan Dışı hücresinde 0 (hakkında bilgi olmayan personeli ifade ettiği), Alan hücresinde SC (17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarının tekrar kazanılması ile ilgili bir kodlama olarak değerlendirildiği), Ad hücresinde SCD (17-25 Aralık sürecinden etkilenmiş olan FETÖ mensuplarından tekrar kazanılmaya dördüncü derecede yakın kişiler, kazanılması zor olan kişi olarak ifade edildiği), Ofis (örgüt evinde kalıp kalmadığına ilişkin) hücresinde HAYIR olarak kodlama yapıldığının, Açıklama hücresinde süreçten dolayı mesafeli duruyor, devam yazıldığının, zümre başkanı, öğretmeni, asil vekil hanesinin karşısında bir isme yer verildiğinin görülmesi, bu veri inceleme raporu düzenlenmeden önce ise aynı hususlara ilişkin .. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20../… sayılı soruşturması kapsamında yer alan veriler doğrultusunda daha önce aynı şekilde değerlendirme yapılarak … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan 20../… sayılı FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne yönelik soruşturma kapsamında itirafçı …’dan alınan ifadeler dikkate alınarak davacının FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne mensubiyeti, iltisakı ve irtibatı bulunduğunun değerlendirilmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca ../../2018 tarih ve …-(..)-(..)-… sayılı Araştırma Raporu’nun düzenlenmesi ve sonrasında da davacının savunmasının yeterli görülmeyerek kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği diğer taraftan; davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dolayı başlatılan soruşturma sonucunda … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ../../2018 tarihli, 20../… soruşturma ve 20../… karar numaralı kararıyla özetle;
“…itirafçı olan … ‘ın … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınan ../../2018 tarihli itirafçı beyanı içeriği incelendiğinde … Meslek Yüksekokulu dönemi olarak belirtilen kısımda yer alan ifadede adı geçen… … ,… ‘nun itirafçının kendisi gibi cemaat evlerinde kalan diğer öğrenciler olduklarının öne sürüldüğü, itirafçının beyanında geçen öğrenci arkadaşlarının sohbetlere katılmak dışında başkaca örgütsel sorumluluklarının olduğuna dair iddia ileri sürülmediğinin belirlendiği, Kolluk birimlerince yapılan araştırma neticesinde düzenlenen ../../2018 tarihli araştırma tutanağı gereğince, ihbara konu şahısların tamamının 2008-2010 yılları arasında … İlçesi’nde öğrenci olarak bulundukları, bu tarihten sonra … İlçesi’nde ikamet etmedikleri, bu nedenle ihbarda adı geçen şahısları … İlçesi’nde tanıyan ve bilen bulunmadığı ve ihbarda adı geçen … … … ‘nın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerine dair haklarında kamu davası açılması için gerekli olan yeterli şüphenin oluşmadığı…”
gerekçesiyle atılı suçtan Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerden, davacı hakkında düzenlenen Havuz Sorgu Raporunda; Bylock kaydının bulunmadığı, kayyum atanan şirketler, FETÖ/PDY kapsamında tedbir uygulanan şirketler, KHK ile kapatılan kurumların bağlı olduğu şirketlerle ilgili kaydına rastlanılmadığı, terör örgütüne müzahir şirketlerde SGK kaydının bulunmadığı, Bank Asya kaydına rastlanılmadığı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası işlem yapılan şahıslar listesinde ismine rastlanılmadığı, söz konusu raporda ayrıca davacı hakkında örgütsel faaliyet kapsamında herhangi bir beyan/teşhis ya da başkaca bir delil bulunduğuna ilişkin bir veriye de yer verilmediği görülmüştür.
Bu durumda, davacı hakkında “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçundan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında verilen karar ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; micro SD kart içinde ele geçirilen kodlama dışında, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulu’nca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hiçbir bilgi, belge, delil bulunmadığından, davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35/B-6. maddesi kapsamında kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava sürecinde herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Danıştay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.
İdare hukuku alanında yetkin avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; 375 sayılı KHK geçici 35. madde kapsamında kamu görevinden çıkarma, rütbenin alınması, görevden uzaklaştırma veya açığa alma işlemlerine karşı açılacak iptal davasında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Hukuk Büromuz, ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır.
İdare hukuku alanında uzman bir avukat arıyorsanız; avukat kadromuzdan dava süreciniz, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.