Yargıtay, Kayınvalide ve Kayınbabaya “Anne, Baba” Diye Hitap Etmemeyi Boşanmada Kusur Saydı

Yargıtay, Kayınvalide ve Kayınbabaya "Anne, Baba" Diye Hitap Etmemeyi Boşanmada Kusur Saydı - Aile Hukuku - Kayseri Aile Avukatı - Kayseri Boşanma Avukatı - Avukat Zülküf Arslan

Kayınvalide ve Kayınbabaya Soğuk Davranma ve "Anne, Baba" Diye Hitap Etmeme

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas No: 2023/3942 Karar No: 2024/1978 Karar Tarihi: 21-03-2024

İncelenen Kararın

Mahkemesi: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İlk Derece Mahkemesi: Bursa 8. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulüne, kadının davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen erkeğin davasının kabulü ve tedbir nafakasına yönelik karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin erkeğin davasının kabulü ve tedbir nafakası kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan tarafların bu yönlerden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; kadının; erkeğin davasının kabulü yönünden ve erkeğin; tedbir nafakası yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. Dava

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesi ile özetle;kadının davacının anne ve babasına gereken saygıyı göstermediğini, anne-baba dahi demediğini, küçük olayları abartarak ve davacıyı sebepsiz yere baskı ve kıskanmalarının olduğunu, kadının Aralık 2018’de “evlilikten beklentilerimi karşılamıyorsun, evlilikte sadece yatak ilişkimiz var, ben böyle bir evliliği istemiyorum” diyerek ortak çocuğu da yanına alarak evi terk ettiğini, sonrasında hakaret içeren ve küçük düşürücü mesajlar gönderdiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini ve ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. Cevap

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; erkeğin iddialarının doğru olmadığını, sürekli bahaneler üretip eşine ve çocuğuna vakit ayırmadığını, ilgisiz olduğunu, küfürlü mesaj gönderdiğini, kalbini ve gururunu kırdığını, ters cevaplar verdiğini, istemediğini ifade ettiğini, kapıyı gösterdiğini, kadının evden gitmek zorunda kaldığını, 2 hafta boyunca eve gelmediğini, telefonları açmadığını, fikrini sormadığını, eşinin yüzüne bakmadığını, umursamadığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir/iştirak nafakasına, aylık 400,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının kayınvalidesi ve kayınpederine “anne-baba” şeklinde hitap etmediği, onlara karşı soğuk davrandığı, eşine karşı aşırı kıskançlık sergilediği, eşini ablasından, yeğeninden hatta annesinden dahi kıskanarak eşine psikolojik şiddet uyguladığı, “salak, manyak” şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği, eşine ismi ile seslenmek yerine “şşşt, pşşt” diyerek yada dürterek seslendiği, “ben böyle bir evlilik istemiyorum” diyerek ortak konutu terk ettiği kadının kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği, tanık beylanları ile sabit olduğu üzere kadının ve babasının bahsettiği fatura ve iftira olayının 2012 yılında meydana geldiği, bu olaydan sonra kadının eşini affederek yada en azından hoşgörü ile karşılayarak birlikte yaşamaya devam ettiği, affedilen yada en azından hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak boşanmanın istenemeyeceği, yine bu tanığın beyanları ile sabit olduğu üzerine erkeğin, kadının ailesine karşı herhangi bir saygısızlıkta bulunmadığı, şiddet, küfür ve hakaret tarzı eylemlerinin olmadığı, kadının ortak konutu terk etmesinden sonra erkeğin kadının babasına kıskançlık nedeniyle artık yapamadığı için birlikte yaşamak istemediğini söylediği, erkeğin borçlarının olması nedeniyle kendisine yardım teklifinde bulunan kayınpederine “arabayı satıp borçları kapatıp Büşra’nın hakkını da vereceğim” şeklinde beyanda bulunduğu, erkeğin bu beyanından evliliği devam ettirmek istemediği sonucunun çıkarılamayacağı, erkeğe atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı babaya verilmesine, annesi ile kişisel ilişki tesis edilmesine, babanın ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadının maddî manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine bağlanan aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir

IV. İstinaf

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, karşı davanın reddi, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde “evlilik birliği içerisinde davalı/karşı davacının kayınvalidesi ve kayınpederine ‘anne-baba’ şeklinde hitap etmediği” şeklindeki davranışın evlilik birliğini temelinden sarsacak şekilde kusur olmaması nedeni ile davalı-karşı davacı kadına bu vakıanın kusur olarak yüklenmesinin yanlış olduğu, yine gerekçede karşı davacı kadına kusur olarak yüklenen “eşine ismi ile seslenmek yerine “şşşt, pşşt” diyerek ya da dürterek seslendiği” şeklindeki vakıasına dilekçeler aşamasında dayanılmadığı, karşı davacı kadının kusurlu davranışları arasından çıkartılması gerektiği, bunun yanında karşı davacı tanığının beyanına göre, davacı erkeğin, “davalı kadın ile yaşamak istemediğini” söylediği, karşı davada dayanılan bu vakıanın ispatlandığı, bu vakıanın da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, tarafların kusur durumları karşılaştırıldığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları, davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğin asıl boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmalarına yönelik istinaf talebi bulunmadığından, erkeğin asıl davasındaki boşanmaya ilişkin hüküm kesinleşmekle, kadının karşı davadaki boşanma talebi konusuz kaldığından, davalı-karşı davacı kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, karşı davadaki boşanma talebinin konusuz kalması sebebiyle, kadının karşı davasında haklılık durumuna göre istinaf incelemesi yapıldığında, tespit edilerek düzeltilen kusur durumuna göre kadının karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin yanlış olduğu, davalı-karşı davacı kadının karşı dava açmakta haklı olduğu, davalı-karşı davacı kadının açtığı boşanma davasında yapılan yargılama giderlerinin ve kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacı kadın yararına AAÜT uyarınca takdir edilecek vekâlet ücretinin davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesi gerektiği, kadının ağır kusurlu olmadığı, dava tarihinde çalışmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği, karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesinin yerinde olacağı gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine davalı-karşı davacı kadının karşı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına maktu vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine, kadın yararına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. Temyiz

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, velâyet, kendi davasının kabulü gerektiği belirterek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer’îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmemiş olup kadının davasında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde verilen hükmün yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a) 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Yapılan incelemede; Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen “davalı kadın ile yaşamak istemediğini” söylemesi vakıasının, tarafların ayrılık dönemlerinde davalı-karşı davacı kadının babasına, eşi ile barışmak istemediği iradesini beyan etmesi niteliğinde olduğu anlaşılmış olup erkeğe bu vakıa kusur olarak yüklenemez. Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre davalı-karşı davacı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurludur. Buna göre; İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi isabetli olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı kadının boşanma davası hakkında kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak erkeğin kabul edilen davası istinaf kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, kadının boşanma talebinin konusuz hale geldiğinden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi ve davalı-karşı davacı kadın yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerekmiştir.

b) Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıda (a) bendinde açıklandığı üzere, boşanmaya sebep veren olaylarda davalı-karşı davacı kadın tam kusurlu olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 175 inci maddesinin koşulları somut olayda davalı-karşı davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. Karar

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tedbir nafakası, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise erkeğin davasının kabulüne ilişkin temyizi yönünden temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, yargılama gideri ve vekâlet ücreti, yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

3. Davalı-karşı davacı kadının tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Alanında yetkin Kayseri boşanma avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davalarında Kayseri boşanma avukatı ve arabulucu olarak tazminat davası, nafaka davası, velayet davası, mal rejiminin tasfiyesi gibi aile hukuku ile ilgili her türlü konuda avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri Boşanma Avukatı kadrosu ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, boşanma davası sırasında ve sonrasında müvekkillerimize gerekli hukuki danışmanlık desteği sağlamaktadır. Kayseri boşanma avukatı kadromuz; boşanma davası, anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanma, zina nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, tanıma ve tenfiz davası, nafaka davası, tazminat davası, velayet davası, mal rejimi davası gibi aile hukuku davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, ayrıca hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti de vermektedir.

Kayseri boşanma avukatı kadromuz; anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası, boşanma sonrası mal paylaşımı, nafaka davası, velayet davası ve velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat davası gibi aile hukuku alanına giren konularda uzmanlığa ve 15 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Kayseri boşanma avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan boşanma süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile boşanma davası ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.