Olası Kastla Adam Öldürme Suçu ile Kasten Öldürme Suçunun Kıstasları – Emsal Yargıtay Kararı

Olası Kastla Adam Öldürme Suçu ve Cezası - Kayseri Ceza Avukatı - Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Olası Kastla Adam Öldürme Suçu ve Cezası

Alanında yetkin Kayseri Ceza Avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin etmek için gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikâyet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza davası konularında müvekkillerimize avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunmaktayız.

Kasten adam öldürme, Kanunda öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlediği fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.

Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Olası kastla adam öldürme suçunda, eylemin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.

Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. Gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması ve herhangi bir hak kaybı yaşanmaması açısından alanında uzman bir avukattan hukuki yardım almaları faydalı olacaktır.

Kayseri Ceza Avukatı kadromuzdan olası kastla adam öldürme suçu ile ilgili dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.

Öldürme Suçunda Doğrudan Kast ile Olası Kast Ayrımına ilişkin Emsal Yargıtay Kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu        

Esas No: 2017/1195 Karar No:2018/407

Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 1. Ceza Dairesi

Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi

Özet: Evde kalabalık bir ailenin yaşadığını ve sabahın erken saatlerinde aile fertlerinin de evde olacaklarını bilen sanığın, ateşlediği silahtan çıkan mermilerin evin içerisinde bulunan birisine isabet edebileceğini öngörebilecek durumda olmasına rağmen meydana gelebilecek muhtemel neticeyi göze alarak ateş edip “olursa olsun” düşüncesiyle hareket etmesi, başka bir deyişle öngördüğü muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalıp kabullenmesi nedeniyle öldürme suçunu olası kastla işlediğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

İçtihat Metni

Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin olası kastla öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 81/1, 21/2, 62, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.03.2011 tarihli ve … sayılı resen temyize tabi hükmün, sanık müdafisi, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 25.09.2012 tarih ve 8393-6802 sayı ile;

“Aynı eylemden yargılanan sanıklar …, … ve … arasında savunma açısından çıkar çatışması bulunduğu, bu nedenle sanıkların aynı vekillerle temsili usulüne aykırı olduğu anlaşılmakla, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 tarih ve 85/242 sayılı kararı da dikkate alınarak, her bir sanık için ayrı müdafi atanması gerektiğinin düşünülmemesi suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 152. maddesine aykırı davranılması,”

isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 26.12.2012 tarih ve … sayı ile; sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Resen temyize tabi olan bu hükmün sanık müdafisi, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.05.2014 tarih ve 870-3174 sayı ile;

“… Dosya kapsamına göre, bir tarafta maktul …, annesi mağdur …, babası mağdur… ve kardeşi mağdur sanık …; diğer tarafta ise sanık …, çocukları sanıklar …, …, … ve mağdur sanık … ile yakınları sanık … olmak üzere her iki tarafın da birbirleri ile akraba oldukları, olaydan önce maktulün İstanbul’da bulunan …’ın yanına çalışmak amacı ile gittiği, burada … ve arkadaşları ile aynı evde kaldıkları sırada cinsel tacize uğradığı iddiası ile aralarında …’ın da bulunduğu bazı kişiler hakkında kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği, böylelikle her iki taraf arasında çekişmeler yaşandığı, olaydan bir gün önce bu çekişmelerin etkisi ile … ile… arasında başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında …’ın…, …. ve …’ı tehdit ettiği, ayrıca… ve …’a etkili eylemde bulunduğu, …’in de …’ın yanında yer aldığı, buna karşılık… ve ….’nın da …’ı basit şekilde yaraladıkları, …’ın yarasının ciddi olmamasına rağmen ailesinin bu durumu abarttığı, olayın ardından …’un,…’in evine giderek hakaret ettiği, kendisini ve çocuklarını ölümle tehdit ettiği, bu sırada İstanbul’da bulunan … ve …’in de olayı haber aldıktan sonra akşam saat 22.30 sıralarında yola çıktıkları, savunmalarının aksine HTSL raporlarından da anlaşılacağı üzere babaları … ile görüştükleri, sabah saatlerinde Niğde’ye vardıkları, öncelikle hastanede bulunan …’ı ziyaret ettikleri, ardından evlerine uğradıkları, burada …’in …’a ait olan tabancayı alarak …’la birlikte önceden bilmedikleri…’in evini aramak üzere dışarı çıktıkları, bu sırada …..’un da…’in evinin yakınlarına kadar geldiği, tanıklar …. ve…. ile karşılaştığı, bu karşılaşmadan hemen önce tanıkların önünden araçları ile geçen ….. ve …..’ın…’in evini bulamadıkları, bir gün önceki olayı duyan …. ve….’in sakinleştirme çabalarına, …..’un… ve ailesini kastederek, ‘Onlar nasıl olsa dışarı çıkacaklar, onları vuracağım, beşikteki bebeği olsa bile vuracağım’ sözleriyle karşılık verdiği, ardından traktörü ile oradan ayrıldıktan bir süre sonra ….. ve …..’ın yine tanıkların önünden geçerek, bu kez babaları ……’nın tarifi üzerine…’in evini buldukları, sanıkların izinsiz olarak ikametin müştemilatına girerek o sırada evde olmayan…’i aramaya başladıkları, burada ….. ve yakınlarının kendilerine karşı çıkması ile başlayan tartışma sırasında …..’ın …..’ı darbettiği, ardından …..’in de ‘sizin kökünüzü kazıyacağım’ diyerek, önce evin açık olan mutfak camından, ardından da mutfağın sol tarafında yer alan yatak odasının perde ile tam olarak kapalı olmayan penceresinden birer el ateş ettiği, ilk atış sırasında yatak odasında bulunan maktulün odadan çıkıp kapıyı kapattığı sırada, ikinci yapılan atış sonucu boynundan aldığı isabet sonucu öldüğü olayda;

Sanığın fiilden önce ve fiili sırasındaki söz ve davranışları dikkate alındığında, neticeyi bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirdiği, eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı hâlde, ‘kasten öldürme’ suçundan hüküm kurulması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde ‘olası kastla öldürme’ suçundan hüküm kurulması,”

isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan yerel mahkemece 25.02.2015 tarih ve … sayı ile; sanığın kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, resen temyize tabi bu hükmün de sanık ve müdafisi ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.09.2017 tarih ve 2413-2824 sayı ile; TCK’nın 53. maddesinin uygulanması yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İtirazı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.10.2017 tarih ve … sayı ile;

“… Sanıklar … ve …’ın, …’in evinin önüne geldikleri,…’e dışarı çıkmasını söyledikleri, bağırma sesi üzerine…’in gelini …’nin pencereyi açarak bakması üzerine ‘babanı çağır’ söylemeleri üzerine pencereyi kapatarak eşi ……’yı uyandırdığı, sanıkların duvardan atlayarak avluya girdikleri avluda bağırmaları üzerine…’in eşi …, gelinlerinin annesi …, babası …’nın sanıkların önüne çıktıkları, engel olmaya çalışan …’a vurarak basit şekilde yaraladıkları, sanık …’in önce mutfağa tabanca ile bir el ateş ettiği, ikinci el ateşi mutfağın yanındaki odaya yaptığı, dışardaki sesleri duyan odadan çıkarak hole çıkan kapıyı kapattığı sırada holde başına kurşun isabet eden Hüseyin orada düşerek ölmüştür.

… beyanında ‘…’un oğlu Hüseyin’in yatmış olduğu pencerenin önüne gidip pencere demirine silahı koyup içeriye doğru iki el ateş ettiğini, pencerede beyaz tül ve beyaz kalın perde bulunduğunu, her ikisinin de kapalı olduğunu, içerisinin görünmediğini, ancak …’un karartıyı görüp öyle ateş ettiğini’ söylemiştir.

Bilirkişi raporunda ‘Keşif heyeti huzurunda keşif mahallinde ikametin avlusundan (pencere camına 18 cm mesafede) dışında demir korkuluğu bulunan oturma odasının penceresine 1 metre kadar yaklaşıldı ve perdesi tamamen kapalı ancak açılabilen bölümün bulunduğu yerin perdesi aralanmış açık olan pencereden ikamet içerisine doğru bakıldığında camda havanın aydınlık olmasından ve güneş ışığının yanmasından dolayı göze parlaklık hissi verdiğinden oda içerisini ve oda içerisindeki birisinin varlığının belli olmasının görülmesinin mümkün olmadığı, 1 metre kadar uzaklıktan camdaki mermi deliğinden oda içerisinin görülmediği ve içerde birisinin varlığının tespitinin kesin olarak görülemediği, demir korkuluğunun 18 cm uzakta olması nedeniyle cama yaklaşarak içerisinin görülmesini engellemektedir. Olay günü çekilen fotoğraflara bakıldığında camında mermi deliği bulunan pencerenin güneşlik perdesinin yaklaşık 30 cm kadar açık olduğu, güneşlik ve tül perdenin olduğu, içerde bulunan şahsın görünmediği içerideki camda mermi deliğinin oluşturduğu kırık ve çatlaklardan oluşan oturma odası camının buzlu 4 mm kalınlığında cam olduğu’ belirtilmiştir.

Dosyadaki deliller, keşif ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde sanık … ve …’un, ….’ün evinin önüne geldiklerinde ‘Veysel’ diye bağırdıkları,…’i dışarı çağırdıkları, gelmeyince duvardan atlayarak bahçeye girdikleri, engel olmaya çalışan…’in eşi …’ı yaraladıkları, önce mutfak penceresinden sonra oturma odasının penceresinden bir el olmak üzere iki el ateş ettiği, oturma odasında yatan, sesler üzerine odadan çıktıktan sonra kapıyı kapatırken pencere camı ve oda kapısındaki buzlu camı delen mermi çekirdeğinin …’ün kafasına isabet etmesi ile yaralanması sonucu öldüğü, olası kastla kurulan hükmü bozan daire kararının gerekçesinde ‘sanığın fiilden önce ve fiili sırasında söz ve davranışları dikkate alındığında neticeyi bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirdiği eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu’ belirtilmiş ise de, sanığın evin önüne geldiğinde…’i dışarı çağırdığı, pencereden bakan gelini …’ye ‘babanı çağır’ diyerek amaçlarının… olduğu, bir gün önce kavga içinde yer alan…’in eşi bahçede bulunduğu hâlde engelleme nedeniyle basit şekilde yaraladığı, ailenin diğer fertlerine yönelik bir eylemi bulunmadığı, olay öncesi söz ve davranışlarının değil, sanığın olay sırasındaki fiillerinin kastını belirlediği, mutfaktan bir el ateş ettiği, odadan bir el ateş ettiği, Hüseyin’in keşif ve bilirkişi raporundan da anlaşıldığı gibi oda içerisinde kimsenin görülemeyeceğinin belirlendiği, Hüseyin’in odadan çıktıktan sonra holde kapının arkasında vurulduğu, bir el ateş edildiği gözetildiğinde hedef alınarak ateş edilmediği kanaatine varıldığı, neticenin sanık tarafından bilinerek ve istenerek gerçekleşmediği, ancak mutfakta ve odada aile fertlerinin bulunabileceğini öngörmesine rağmen ateş ettiği, öldürme olayını istemese dahi öngördüğü, sonucu istemese dahi olursa olsun düşüncesiyle meydana gelebilecek sonuca kayıtsız kalarak hareket ettiği, sanığın savunması, katılanların ve tanıkların beyanları diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın olası kastla öldürme suçunu işlediği”

görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2017 tarih ve 2892-4617 sayı ile; itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık … Ö… hakkında kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mercisince itirazın reddine karar verilmek suretiyle; sanık… …. hakkında kasten yaralama suçundan verilen kesin nitelikteki mahkûmiyet hükmü, Özel Dairece temyiz isteminin reddine karar verilmesi suretiyle; sanık … hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri ile hakaret suçundan verilen beraat kararı, sanık … hakkında kasten yaralama ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile hakaret suçundan verilen beraat kararı, sanık … hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri, sanık … hakkında kasten yaralama, silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından verilen mahkûmiyet kararları, sanık …. hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ve sanık … K… hakkında kasten öldürme suçuna azmettirmeden verilen beraat kararı Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş; sanıklar … ve … hakkında kasten öldürme suçuna yardım etmeden verilen beraat kararları ise Özel Dairece bozulmuş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kasten öldürme suçunu doğrudan kastla mı yoksa olası kastla mı işlediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Suç yeri inceleme raporunda; 26.06.2010 tarihinde saat 07.00 sıralarında Niğde ili, … kasabasında bulunan katılan …’ün evinin önünde meydana gelen olaya ilişkin yapılan incelemelerde, tek katlı müstakil evin batısında avlu içerisinde bir adet 9 mm çapında kovan ele geçirildiği, evin güneydoğu köşesindeki odaya ait pencere camında toprak zeminden 164 cm yüksekte, 25×35 mm ebadında bir adet ateşli silah deliği görüldüğü, odanın iç zemininden 89 cm yüksekte evin güneydoğu köşesindeki odanın giriş kapısı üzerinde bulunan buzlu camın alt kenarında evin zemininden 135 cm yüksekte bu deliklerin içerisinden ip gerildiğinde merminin evin güneybatısındaki odasının giriş kapısının sağ üst köşesine isabet ettiği, söz konusu bölgedeki duvar ve ahşap kısımda herhangi bir delinme veya sekme izinin bulunmadığı, evin girişinde bulunan holdeki minder ve halı üzerinde 120×31 cm ebadında yayılmış ve kurumuş hâlde kan lekesinin bulunduğu; 27.06.2010 günü Jandarma Karakoluna gelen bir şahsın, olayın meydana geldiği evin mutfak penceresinin altında bir delik fark ettiğini beyan etmesi üzerine olay yerinde tekrar yapılan incelemede, evin dış cephesinde mutfak penceresinin altında bir adet 9 mm çapında deforme olmuş mermi çekirdeği bulunduğu, deliğin evin zemininden 136 cm yukarıda olduğunun belirtildiği,

02.07.2010 tarihli tutanakta; Niğde Devlet Hastanesinde bulunan kamera kayıtlarının incelenmesinde, olay günü saat 05.40’ta sanık … ile kardeşi olan inceleme dışı sanık …’un bir araç ile hastaneye geldikleri, saat 05.40.16’da 2 numaralı müşahede odasına girdikleri, saat 05.45’te geldikleri araç ile hastaneden ayrıldıklarının tespit edildiği,

05.07.2010 tarihli tutanakta; katılan… …..’ün evinin avlu ve giriş kapılarında yapılan incelemelerde, kapıların ikisinin de demir olduğu ve herhangi bir zorlama izine rastlanılmadığının bildirildiği,

25.06.2010 tarihinde saat 22.30’da Yahyalı Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; sanık …’in kardeşi inceleme dışı sanık ….’un başında 5 ve 3 cm, sağ omzunda 2 cm uzunluğunda kesiler olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte olmadığı, Niğde Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 26.08.2010 tarihli raporda ise, …’un yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte olduğu bilgilerine yer verildiği,

Niğde Devlet Hastanesince düzenlenen 26.06.2010 tarihli raporda; maktul …’in annesi olan katılan …’ün, başının sağ tarafı ile sağ el bileğinde hafif ağrı ve şişlik, karın sol tarafı ile sağ bacak uyluk ön yüzde hafif ekimoz ve ağrı olduğu, aynı hastane tarafından düzenlenen 12.07.2010 tarihli raporda, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,

Maktul … hakkında Niğde Devlet Hastanesince 26.06.2010 tarihinde saat 07.45’te düzenlenen raporda; genel durumunun kötü, sol oksipital bölgede 1×1 cm ebadında kurşun giriş deliği olduğu, beyin tomografisi alınan maktulün hayati tehlikesinin bulunduğu bilgilerine yer verildiği,

01.07.2010 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; hastanede beş gün tıbbi tedavi gören maktulün ensesinde sol oksipital bölge alt kısmından giren ateşli silah mermi çekirdeğinin arkadan öne, hafif aşağıdan yukarıya seyirle sol arka, alt kafa çukurunu katederek kafatasına girdiği, beyincik sol lobu parçalayarak traje boyunca beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması yaparak sol orta kafa çukurundan mastoid sellerin içerisinden ilerleyerek iç kulak yakınındaki kemik içerisinde sonlandığı, maktulün vücuduna isabet eden bir adet ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasının müstakilen öldürücü nitelikte bulunduğu, ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği ile cilt altı tıbbi müdahale görmüş ve giriş deliği bölgesindeki kemiğin operasyonda çıkartılmış olduğundan atış mesafesi tayini yapılamadığı, maktulden bir adet tamamen deforme olmuş mermi çekirdeği elde edildiği, mermi çekirdeği deforme olduğu için özelliklerinin ayırt edilemediği, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı, kafatası kemik kırıkları ile müterafik beyin doku harabiyeti, beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,

Kayseri Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğünce düzenlenen 19.07.2010 tarihli raporda; maktulün otopsi esnasında vücudundan çıkarılan nüvenin teşhis niteliğinin bulunmadığı, bu itibarla bir adet mermi çekirdeği gömlek parçası ile bir adet nüve arasında karşılaştırma yapılamadığı, inceleme konusu bir adet mermi çekirdeği gömlek parçasının, inceleme konusu 9×19 mm çap ve tipinde bir adet kovana ait olup olmadığı ve aynı ya da farklı silahtan atılıp atılmadığı yönünde tespit yapılabilmesinin mümkün olmadığının bildirildiği,

Mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 25.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda; oturma odasının 18 cm dışında demir korkuluğu bulunan pencereye bir metre yaklaşılıp perde aralığından evin içerisine doğru bakıldığında, havanın aydınlık olması ve güneş ışığının yansımasından dolayı camın parladığı, bu nedenle oda içerisinin ve oda içerisindeki birisinin görülebilmesinin mümkün olmadığı, pencere camındaki mermi deliğinden içerisinin görülebilmesi için gözün veya yüzün delik olan kısma tamamen veya 5 ila 10 cm kadar yaklaştırılması gerektiği, ancak pencere camı önünde bulunan demir korkuluğun, cama yanaşarak oda içerisini görmeyi engellediği, bahse konu odanın içini dışarıdan yalnızca mermi giriş deliğinden görülebildiğinden başka türlü görülebilmesinin mümkün olmadığı, olay günü çekilen fotoğraflara bakıldığında camında mermi çekirdeği deliği bulunan penceredeki güneşliğin yaklaşık 30 cm kadar açık olduğu, açılan pencere camı kanadı kadar dışa bakan kısımda, güneşliğin arkasında tül perdenin olduğu, beyaz renkli güneşlik kumaşının kalın olduğu, pencere önünde bulunan bir şahsın içeriden ve dışarıdan görülmesini engellemekte olduğu tespitlerine yer verildiği,

Dosya içerisinde örneği bulunan Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/209 esas sayılı dava dosyanın incelenmesinde; inceleme dışı sanık … ile ev arkadaşları olan diğer sanıklar hakkında, 2005 yılının Aralık ayında maktul …’e karşı basit cinsel saldırı suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 14.06.2011 tarihli ve 209-361 sayılı kararla inceleme dışı sanık … ile ev arkadaşları hakkında beraat kararı verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,

Anlaşılmaktadır…

Sanık … soruşturma aşamasında; olaydan önceki akşam kardeşi …’a telefon geldiğini, Niğde’de bulunan kardeşi …’ın kafasına nacakla vurulduğunu ve durumunun kötü olduğunu öğrendiklerini, kardeşinin durumunu öğrenmek için arkadaşı …’i aradığını, …’in de …’ın durumun ağır olduğunu ve hemen gelmelerini söylediğini, bunun üzerine kardeşi … ile aynı akşam yola çıktıklarını, … ile beraber ertesi sabah erken saatlerde Niğde’ye geldiklerini, ilk önce hastaneye gidip kardeşine baktıklarını, kardeşi …’ın yoğun bakımda ve bilincinin kapalı olduğunu görünce şok geçirdiğini, hastanede bulunan annesi ve ablasıyla konuştuğunu, katılan… ve ailesinin neden böyle bir şey yaptıklarını sorduğunu, onların da ortada herhangi bir şey olmadığını söylediklerini, bunun üzerine katılan… ile bu olayı konuşmaya karar verdiklerini ve hastaneden ayrıldıklarını, ancak önce babalarını görmek amacıyla kasabadaki evlerine uğradıklarını, burada kardeşi ….’a ait ruhsatlı silahı ne olur ne olmaz düşüncesiyle yanına aldığını, silahı yanına aldığından kardeşi …..’ın haberi olmadığını, babalarının evde olmadığını, bunun üzerine katılan…’in evinin önüne gittiklerini, ‘Veysel ağabey’ diye bağırdığını, avlunun içinden …’ün kendilerine hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediğini, bu duruma sinirlenen kardeşi …..’ın da …..’a küfrettiğini, avlu kapısından içeri girdiklerini, ….’ın elindeki oklavayla kardeşi …..’ın kafasına vurduğunu, …..’ın da oklavayı alıp …..’ı iteklediğini, kendisinin yaşananlara çok sinirlendiğini ve korkutmak amacıyla pencereye doğru iki el ateş ettiğini, kardeşi …..’ın ‘Ne yapıyorsun’ diyerek kendisini iteklediğini, bunun üzerine olay yerinden ayrılıp evlerine geri döndüklerini, dışarıdan bir kadının ‘Çocuğu vurmuşlar’ diye bağırdığını, maktulü kendisinin vurmuş olabileceğinden şüphelendiğini, kimseye haber vermeden araçla yola çıktığını, giderken bilincinin yerinde olmaması nedeniyle tabancayı uçuruma doğru fırlattığını, önce İstanbul’a ailesinin yanına gittiğini, arkasından kendi rızasıyla teslim olduğunu, olay nedeniyle çok pişman olduğunu,

Mahkemede bu beyanlarından farklı olarak; olay gününden beş gün önce İstanbul’dan Niğde’ye geldiğini, kasabada bir gün pikniğe giderken kardeşi …’a ait ruhsatlı silahı yanına aldığını, İstanbul’a döndüğünde silahı da yanında getirmiş olduğunu fark ettiğini, kardeşi ….’ın dövüldüğünü öğrenmeleri üzerine Niğde’ye gelirken silahı da geri vermek üzere yanına aldığını, olay günü katılan…’in evinin önüne gittiklerinde avludan önce katılan…’in dünürü olan …’ın çıktığını, kardeşi ….’ı niçin dövdüklerini sorduğunu, …’ın da kendisine önemli bir şey olmadığını söylediğini, …. ile samimi bir şekilde sohbet ederken evin garajından … ile …’ın çıkıp kendilerine hakaret ve tehdit içeren sözler sarf ettiklerini, …..’ın elindeki değnek ile kardeşi …..’ın kafasına vurduğunu, bu sırada …..’ın da kardeşi …..’a taş atmaya başladığını, kardeşi …..’ın da …..’ye çıkıştığını, bu kez …..’nin kocası olan …’ın da gidip kardeşine yumruk ile vurduğunu, …..’ın cebinden bir bıçak çıkarttığını, bıçağı açmaya çalıştığı sırada korkutmak amacıyla rastgele iki el ateş ettiğini, ….’ı veya herhangi birisini hedef almadığını, ancak silahı tuttuğunda namlusunun eve doğru olduğunu, evin içerisinde birisinin olup olmadığını bilmediğini, zaten ….’ın da evde kimsenin olmadığını söylediğini, kendisinin bilerek maktul …’i vurmadığını,

savunmuştur.

Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için; kast ve olası kast kavramları üzerinde durulması gerekmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun “Kast” başlıklı 21. maddesinde yer alan düzenlemeye göre;

“1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.”

Anılan maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast tanımlanmış, ikinci fıkrasında; öğreti ve uygulamada “dolaylı kast, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı” olarak da adlandırılan “olası kast” tanımına yer verilmiştir.

Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlediği fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.

Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.

Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve “olursa olsun” düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.

Kast ve olası kast arasındaki ilişkiyi kısaca özetlemek gerekirse; gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi ve istenmesi hâlinde doğrudan kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast söz konusu olacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Maktul …’ün yaklaşık dört yıl önce İstanbul’a çalışmak için gittiği ve akrabası olan inceleme dışı sanık …’un arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı bekâr evinde dört ay kadar kaldığı, bu süre zarfında maktul …’in evde cinsel istismara maruz kaldığını iddia etmesi üzerine … ve ev arkadaşları hakkında basit cinsel istismar suçundan kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği 25.06.2010 tarihinde kasabadaki bir düğünde maktul …’in babası olan katılan…’in … ile karşılaştığı, aynı gün …’a mahkemeden gelen çağrı kâğıdı nedeniyle çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, katılan… ve oğlu olan …… ile … ve arkadaşı …. arasında yaşanan kavgada ….’ın başına aldığı darbeler nedeniyle hastaneye kaldırıldığı, katılan… ve ailesinin ise evlerine gittikleri, oğlu …’un hastaneye kaldırıldığını öğrenen inceleme dışı sanık …..’un traktörle katılan…’in evinin önüne gelip “Veysel çık dışarı seninle görüşeceğiz” diye bağırarak küfrettiği, katılan… ve ailesinin karşılık vermemesi üzerine sanık …..’un oradan ayrıldığı, Niğde Devlet Hastanesine kaldırılan …’un müşahede altına alınmasına rağmen İstanbul’da yaşayan ağabeyleri sanık … ile inceleme dışı sanık …..’a, ….’ın yoğun bakıma alındığı ve durumunun çok kötü olduğu, hemen gelmeleri gerektiği yönünde bilgi verildiği, bunun üzerine sanık … ile inceleme dışı sanık …..’ın İstanbul’dan Niğde’ye gelmek üzere akşam birlikte yola çıktıkları, bu sırada katılan…’in de düğünde yaşanan kavga ve tehdit olayları nedeniyle rapor aldırıp ifade vermek üzere karakol komutanıyla birlikte Niğde Devlet Hastanesine gittiği ve geç saate kadar Niğde’de kalması nedeniyle evine dönmeyip geceyi bir akrabasının evinde geçirdiği, sanık … ile inceleme dışı sanık …..’ın sabah saat 05.40 sıralarında Niğde Devlet Hastanesine gelip kardeşleri ….’ın durumuna baktıkları, arkasından katılan…’in evine gitmek üzere hastaneden ayrıldıkları, ancak daha önce Dündarlı kasabasında bulunan babaları …..’un evine gittikleri, …..’un evde olmadığı, sanık …’in evde bulunan kardeşi ….’a ait bulundurma ruhsatlı silahı yanına aldığı ve kardeşi …..’la birlikte katılan…’in evine gitmek üzere yola çıktıkları, bu arada sabah erken saatlerde evinden çıkan inceleme dışı sanık …..’un traktörle katılan…’in evinin yakınlarına geldiği, orada bulunan otobüs durağında tanıklar … ve…. Özel ile karşılaştığı, bir gece önceki kavga olayını duyan tanıklar …. ve ….’in …..’u sakinleştirmeye çalıştıkları, ancak …..’un tanıklara hitaben katılan… ve ailesini kastederek “Dışarı çıksınlar vuracağım onları, beşikteki bebeklerini bile vuracağım” dediği ve oradan ayrıldığı, kısa bir süre sonra sanık … ile inceleme dışı sanık …..’ın araçla tanıklar …. ve….’in önünden geçerek saat 07.00 sıralarında katılan…’in evinin önüne gittikleri, bu sırada…’in eşi katılan … ile dünürü olan tanık …..’nin avlu içerisindeki tandırda bazlama pişirdikleri, …..’nin eşi tanık …..’in de yanlarında beklediği, maktul …’in evin oturma odasında bulunduğu, ağabeyisi …’nın yatak odasında uyumakta olduğu, …’nın eşi olan tanık ….’nin ise evde kahvaltı hazırladığı, evin önüne gelen sanık … ile inceleme dışı sanık …..’ın avlu dışından “Veysel çık ulan dışarı” diye bağırarak sinkaflı sözlerle küfrettikleri, avlu kapısı kilitli olduğu için duvardan atlayarak avluya girdikleri, katılan … ile tanıklar …. ve …..’nin kendilerine engel olmaya çalıştıkları, inceleme dışı sanık …..’ın katılan …’ı darbederek “Daha dur kökünüzü kazıyacağım” dediği, sanık …’in benzer cümlelerle tehdit edip sövdükten sonra yanında getirdiği tabancayı çıkartarak önce mutfak penceresine doğru bir el ateş ettiği, arkasından bir iki metre yan tarafa geçerek evin dışından oturma odasının penceresine bir el ateş ettiği, o sırada oturma odasında yatmakta olan maktul …’in ilk silah sesinden sonra odadan çıktığı ve kapıyı arkadan kapattığı esnada sanık …’in silahından çıkan ikinci merminin oturma odasının pencere camını ve oda içerisindeki buzlu camı deldikten sonra maktul …’in ensesinin sol üst tarafına isabet ettiği, hastaneye kaldırılarak beş gün tedavi gören maktul …’in ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak hayatını kaybettiği olayda; sanık … ile inceleme dışı sanık …..’ın aşamalardaki istikrarlı savunmaları, katılan … ile tanık …..’in anlatımları ve olay yeri fotoğrafları ile bilirkişi raporuna göre, oturma odasındaki güneşlik ile perdenin çekili olması ve pencerenin dışında demir korkuluk bulunması nedeniyle sanık …’in odanın içerisini görmeden ateş ettiğinin anlaşılması, oda kapısının buzlu camına isabet eden merminin yönü ve maktulün holde yere düşmüş olmasına göre maktulün odadan çıkıp kapıyı kapattığı sırada isabet alması nedeniyle, sanığın ilk atışını mutfak penceresinden yaptığı da göz önüne alındığında silahla hedef gözeterek ateş etmediğinin anlaşılması, sanığın imkânı olmasına rağmen…’in eşi olan katılan … ile dünürleri olan tanıklar ….. ve …..’ye silah doğrultmaması karşısında, sanık …’in ölüm neticesini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmediği anlaşıldığından doğrudan kastla hareket etmediği kabul edilmelidir.

Öte yandan, olayın sabah saat 07.00 sıralarında meydana geldiği de göz önüne alındığında, katılan…’e ait evde kalabalık bir ailenin yaşadığını ve sabahın erken saatinde aile fertlerinin de evde olacaklarını bilen sanığın, ateşlediği silahtan çıkan mermilerin evin içerisinde bulunan birisine isabet edebileceğini öngörebilecek durumda olmasına rağmen, meydana gelebilecek muhtemel neticeyi göze alarak ateş edip “olursa olsun” düşüncesiyle hareket etmesi, başka bir deyişle öngördüğü muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalıp kabullenmesi nedeniyle, sanığın öldürme suçunu olası kastla işlediğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Kayseri Ceza Avukatı

Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir. 

Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.

Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.