Kamu Düzeni ve Güvenliği Gerekçesiyle Valinin Gösterileri Yasaklaması Mümkün mü

Kamu Düzeni ve Güvenliği Gerekçesiyle Valinin Gösterileri Yasaklaması Mümkün mü- Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru - AİHM Başvuru - AYM Kararları- Kayseri Avukat Zülküf Arslan Hukuk Bürosu

Kamu Düzeni ve Güvenliği Gerekçesiyle Valinin Gösterileri Yasaklaması

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı: 2018/137 Karar Sayısı : 2022/86

Karar Tarihi : 30/6/2022 R.G. Tarih-Sayı : 12/1/2023-32071

İPTAL DAVALARINI AÇANLAR

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 138 milletvekili (E.2018/137)

2. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 132 milletvekili (E.2021/106)

İPTAL DAVALARININ KONUSU

A. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

1. 1. maddesiyle 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafın,

2. 2. maddesiyle 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’na eklenen;

a. 56/A maddesinin birinci fıkrasının “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde askerî birlik komutanının veya askerî kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri…” bölümünün,

b. 56/B maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…gerektiğinde el ile…” ibaresi ile üçüncü ve dördüncü cümlelerinin,

3. 5. maddesiyle 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na eklenen ek 7. maddenin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,

4. 6. maddesiyle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na eklenen 15/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,

5. 8. maddesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak…” ibaresinin,

6. 9. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 7. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının,

7. 10. maddesiyle 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 30. maddesine eklenen dördüncü ve beşinci fıkraların,

8. 11. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesinde yazılı suçları işleyenler” ibaresinin “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 109, 124, 148, 149, 170 ila 172, 179, 185 ila 188, 190, 202, 213 ila 217, 220, 223, 240, 299 ila 339 uncu maddelerinde belirtilen suçları işleyenler” şeklinde değiştirilmesi ile anılan maddeye eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraların,

9. 12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…”  ve  “…bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir…” bölümlerinin,

10. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin,

11. 16. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesinin;

a. (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…Cumhuriyet savcısının istemi üzerine…” ibaresinin “hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından…” şeklinde değiştiren ibarede bulunan “…veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı…” ibaresinin,

b. (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerin,

c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesine eklenen “ya da işlemin uzun sürecek olması” ibaresinin,

12. 21. maddesiyle 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin,

13. 22. maddesiyle 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;

a. Üçüncü cümlesinin,

b. Dördüncü cümlesinin “…Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine…” bölümünün,

c. Dokuzuncu ve on üçüncü cümlelerinin,

14. 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesinin,

15. 24. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,

16. 26. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin,

17. Geçici 1. maddesinin,

B. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

1. 11. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin, 

2. 20. maddesiyle 7145 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesinin, 

3. 23. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesinin (A), (B), (C), (Ç), (D) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,

Anayasa’nın Başlangıç kısmı, 2., 6., 9., 10., 13., 15., 17., 19., 20., 22., 23., 34., 35., 36., 38., 40., 48., 49., 70., 74., 118., 119., 125., 128., 129., 138., 142. ve 153.  maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ

A. 7145 sayılı Kanun’un iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;

1. 1. maddesiyle 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragraf şöyledir:

(Ek paragraf: 25/7/2018-7145/1 md.) Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.

2. – 17. (Anayasa Mahkemesi’nin 2018/137 Esas, 2022/86 Karar sayılı ve 30/6/2022 tarihli kararının diğer bölümlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.)

B. 7333 sayılı Kanun’un iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;

1.- 3. (Anayasa Mahkemesi’nin 2018/137 Esas, 2022/86 Karar sayılı ve 30/6/2022 tarihli kararının diğer bölümlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.)

II. İLK İNCELEME

A. 2018/137 E. Sayılı Başvuru Yönünden

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 17/10/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

B. 2021/106 E. Sayılı Başvuru Yönünden

2. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 13/10/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III. BİRLEŞTİRME KARARI

3. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

A. 11. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,

B. 20. maddesiyle 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,

C. 23. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin (A), (B), (C), (Ç), (D) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,

iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulması talebiyle açılan davaya ilişkin E.2021/106 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2018/137 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esas incelemenin E.2018/137 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 13/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV. ESASIN İNCELENMESİ

4. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Yakup MACİT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A. 7145 sayılı Kanun’un 1. Maddesiyle 5442 sayılı Kanun’un 11. Maddesinin (C) Fıkrasına Eklenen İkinci Paragrafın İncelenmesi

1. Anlam ve Kapsam

5. Dava konusu kural, valinin kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabileceğini, belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebileceğini veya kısıtlayabileceğini, ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabileceğini öngörmektedir.

6. Kuralda valilere tanınan yetkideki ortak husus, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması hâlleridir. Söz konusu durumlarda kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişilere yönelik bu kişilerin on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışlarının engellenmesi, bu süreyle sınırlı olmak üzere belirli yerlerde ve saatlerde kişilerin dolaşmaları ve toplanmalarının kısıtlanması ile araçların seyirlerinin düzenlenmesi hususlarında valilere yetki verilmiştir. Yine kuralda belirtilen hâllerde valilere on beş günü geçmemek üzere ildeki ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınmasını ve naklini yasaklayabileceği hususlarında yetki tanınmıştır.

7. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9. maddesinde, valinin, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtası olduğu belirtilmiş, görevleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 11. maddesinin (A) fıkrasında, valinin il sınırları içinde suç işlenmesini önlemek, kamu düzeni ve güvenliğini korumak için gereken karar ve tedbirleri alacağı belirtilmiş, C) fıkrasının birinci paragrafında ise il sınırları içinde huzur ve güvenliğin kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin ve kamu esenliğinin sağlanması ile önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevleri arasında sayılmıştır.

8. Kanun’un 66. maddesinde valiye tanınan söz konusu önleyici kolluk yetkisi kapsamında alınan tedbirlere uymayanların cezalandırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.

9. Kural kapsamında valilerin alacağı karar ve tedbirlerin idari işlem niteliğinde olması nedeniyle bunlara karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, idare mahkemelerince yürütmenin durdurulması kararı verilebileceği açıktır.

2. İptal Talebinin Gerekçesi

10. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kural kapsamında valilere tanınan yetki ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, seyahat özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme hakkına sınırlama getirildiği, temel hak ve özgürlüklere kanunla sınırlama getirilirken kanunun içeriğinin belirli ve sonuçlarının öngörülebilir olması gerektiği, bireyler için öngörülebilirlik sağlamayan bir düzenlemenin Anayasa’da geçen kanunla sınırlama ölçütünü karşılamayacağı, kuralda yer alan kamu düzeninin bozulabileceği yönünde ciddi belirtiler bulunması hâli ile kamu düzenini bozabileceğinden şüphelenilen kişiler, kamu düzeninin olağan hayatı durduracak şekilde bozulması kavramlarının belirli olmadığı, ayrıca kuralda valilerin söz konusu yetkiyi keyfî kullanmasını önleyecek herhangi bir güvenceye yer verilmediği, bu yönüyle kuralın belirsiz ve keyfi uygulamalara yol açabilecek nitelikte olduğu, öte yandan valilere tanınan yetki kapsamında eğitim, çalışma, yaşam hakkı gibi başka pek çok temel hak ve özgürlüğe de sınırlama getirilebileceği, kuralda on beş günlük tedbir süresinin sona ermesi hâlinde yeniden karar alınarak sınırsız bir şekilde söz konusu yetkinin kullanılmasını engelleyecek bir güvencenin düzenlenmediği, yasakları ihlal edenler hakkında idari para cezası veya hapis cezasının uygulanmasının söz konusu olabileceği, bu itibarla kuralla valilere görev alanlarına giren bölgelerde adı konulmamış bir olağanüstü hâl (OHAL) ilan etme yetkisinin tanındığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 13., 19., 23., 34. ve 119. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Paragrafın “…belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve…” Bölümü
i. “…toplanmalarını,…” İbaresi

11. Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı güvenceye bağlanmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bireylerin düşünce açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın, geçici olarak bir araya gelebilme serbestisini korumaktadır (AYM, E.2020/12, K.2020/46, 10/09/2020, § 5).

12. Kural, valilere kişilerin ildeki belli yerlerde veya saatlerde toplanmalarına yönelik düzenleme yapma ve kısıtlama yetkisi tanımak suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sınırlama getirmektedir.

13. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin dikkate alınması gerekmektedir. Anayasa’nın anılan maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” denilmektedir. Buna göre seyahat özgürlüğüne ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına getirilen sınırlamanın Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir.

14. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına getirilen sınırlamanın kanuni bir temele dayandığı açıktır. Ancak sınırlamaya yönelik kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralın keyfilîğe izin vermeyecek şekilde belirli niteliklere sahip olması gerekir. Bu kapsamda düzenlemeler belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olmalıdır.

15. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddelerinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır (AYM, E.2018/90, K.2019/85, 14/11/2019, § 42).

16. Kişiler açısından öngörülebilir bir hukuk güvencesinin sağlanması, kişilerin idari tedbire kimlerin muhatap olacağını, hangi fiillerin tedbiri gerektireceğini önceden bilecek konumda olmaları ile mümkündür. Tedbirlerin ve bu kapsamda uygulanacak yaptırımın öngörülebilir olması, hukuk devleti ilkesinin gereklerindendir. Öngörülebilirlik mevzuat ve yargısal içtihatlarla sağlanabilir. Bu kapsamda kişilerin belirli bir hareketi yapmaktan doğabilecek sonuçları, en azından içinde bulunulan şartların gerektirdiği makul bir ölçüde değerlendirebilmesi, kanunun öngörülebilirlik şartının yerine getirilmesine engel değildir.

17. Kuralda öngörülen tedbir kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması şartlarına bağlanmış, kişi yönünden ise kapsamı tedbirin uygulandığı yerde bulunan herkesi içerecek şekilde geniş belirlenmiştir.

18. Kuralda öngörülen tedbirin şartlarını belirleyen kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması ibareleri belli ölçüde soyut olmakla birlikte bunların belirsiz ve öngörülemez nitelikte sonuçlar doğurabileceği söylenemez. Bu ibarelerin hukuki niteliği ve objektif anlamı yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumdadır. Ayrıca yetkinin tanındığı makam, yetkinin kapsamı ve süresi kuralda herhangi bir tereddüde yer yermeyecek şekilde açık ve net olarak tespit edildiği dikkate alındığında kuralın kanunilik ilkesine aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşılmaktadır.

19. Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Buna göre demokratik toplumda vazgeçilmez bir hak teşkil eden toplantı ve gösteri yürüyüşleri, Anayasa’da belirtilen meşru amaçlardan birine dayanılarak ancak istisnai hâllerde sınırlandırılabilir. Ayrıca anılan maddenin üçüncü fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği belirtilmek suretiyle kanun koyucuya düzenleme yetkisi tanınmıştır.

20. Dava konusu kuralda idari tedbirlere konu eylemler kamu düzeni ya da güvenliğinin bozulmasına neden olabilecek fiillerdir. Bunlar, ceza hukuku anlamında suç ya da kabahat olabilir. Kuralla kamu düzeni ya da güvenliğinin bozulmasına sebebiyet verecek fiillerin önlenmesinin amaçlandığı gözetildiğinde kuralın kamu güvenliği ve kamu düzeninin sağlanması şeklinde meşru bir amaca yönelik öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

21. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması, bir başka ifadeyle demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Toplumsal düzenin bozulmasına neden olabilecek fiilleri önleyerek kamu güvenliği ve düzeninin sağlanmasını amaçlayan kuralın demokratik bir toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaya yönelik olmadığı söylenemez.

22. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca ölçülü olması gerekir. Ölçülülük ilkesi ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18 ; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38; Mahmut Üçüncü, B. No. 2014/1017, 13/7/2016, § 81).

23. Kuralın, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması hallerinde, bu durumun doğmasına neden olan olguları bertaraf etme ve bu suretle kamu düzeni ve güvenliğini sağlama amaçlarına ulaşma bakımından elverişli olduğu açıktır.

24. Kanun koyucunun hukuka aykırı fiillerin gerçekleştirilmesini sağlayacak koşulların ortadan kaldırılması hususunda takdir yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde kuralda öngörülen tedbirin söz konusu amaçlara ulaşma bakımından gerekli olmadığı da söylenmez.

25. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik sınırlamanın orantılılığı değerlendirilirken tedbir süreci bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda kuralla valiye tanınan yetkinin şartları, kapsamı, süresi, keyfilîği önleyecek güvencelerin varlığı ve tedbirlere karşı öngörülen denetim mekanizmasının etkinliğinin dikkate alınması gerekir.

26. Hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların istisnai nitelik taşıması zorunludur. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, temel hak ve özgürlüklerin kullanımını aşırı derecede zorlaştırmaması gerekir. Bu açıdan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına kamu güvenliği ve düzeninin sağlanması amacıyla getirilen sınırlamanın söz konusu hakka en az müdahaleye imkân veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olması gerekir.

27. Dava konusu kuralda olduğu gibi devletin belli amaçlarla başvuracağı tedbirlerin geçici, ölçülü ve denetime açık olması gerekir. Bu da tedbirlerde, hedeflenen meşru amacı gerçekleştirmeye elverişli en hafif müdahale yöntemlerinin uygulanmasını zorunlu kılar. Bunun yanında temel hakka sınırlama getiren düzenlemelerin kapsam ve sınırları itibarıyla idarenin keyfî uygulamalarını önleyecek niteliğe de sahip olması gerekir. Aksi halde hukuk devletinin gerektirdiği meşru amaç ve araç arasında makul ve uygun bir denge kurulması mümkün olamaz.

28. Kuralda, kamu düzeni veya güvenliğini olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozacak ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtileri doğuracak durumların tespiti valinin değerlendirmelerine bırakılmıştır. Ancak kuralda tedbirin şartlarını oluşturan söz konusu olguların var olup olmadığı ya da bunların gerçekten kural kapsamında kalıp kalmadığı yönündeki takdir yetkisinin objektif ölçütlere göre yargı mercileri tarafından denetlenmesi mümkündür.

29. Tedbir kararına karşı öngörülen yargı denetiminin varlığı bunun işlevsel olmasıyla bir anlam ifade eder. Aksi durum denetimin, idarenin keyfî uygulamalarını önleme fonksiyonunu ortadan kaldırır. Kural kapsamında alınan tedbirlere karşı açılacak davalarda yargı mercileri tarafından kısa sürede karar verilmemesi ihtimali kategorik olarak yargı denetiminin etkisiz olduğu sonucunu doğurmaz. Nitekim idari yargılama usulüne göre “idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması” ve “idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması” durumunda yürütmenin durdurulması kararı verilmesi mümkündür.

30. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında verdiği bir kararda benzer nitelikte bir tedbir olan sokağa çıkma yasağını idari işlem olarak nitelendirmiş, tedbire karşı idari yargıda açılacak iptal davasında, yasağın makul sürede yürütmesinin durdurulmasının mümkün olması nedeniyle söz konusu davanın etkili bir başvuru yolu olarak değerlendirilebileceğini, yürütmenin durdurulmasına makul sürede karar verilmemesi hâlinde ise davanın fiilen etkisiz hâle geleceğini belirtmiştir (Senih Özay, B.No: 2020/13969, 9/6/2020, §§ 28, 34). Dolayısıyla tedbire karşı dava açma ve makul sürede yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi imkânı denetim mekanizmasını işlevsel hale getirmektedir.

31. Orantılılık incelemesinde kuralda öngörülen tedbir süresine de değinilmesi gerekir. Kuralda tedbir kararının on beş günü geçmemek üzere verilebileceği düzenlenmiştir. Kuralda süre sınırına ilişkin olarak kullanılan bu ibarenin tedbire neden olan her bir olay için verilebilecek azami süreyi ifade ettiği, valinin söz konusu yetkiyi ancak bu süre içinde bir defada kullanabileceği anlamına geldiği açıktır. Dolayısıyla kuralda öngörülen sürenin makul olmadığı söylenemez.

32. Dolayısıyla kuralda öngörülen tedbirin niteliği, süresi dikkate alındığında idari yargı denetiminin keyfî uygulamalara karşı etkili ve ivedi denetim mekanizması sağladığı sonucuna ulaşılabilir.

33. Bu itibarla kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde valilere on beş günü geçmemekldeki belli yerlerde ve saatlerde kişilerin toplanmalarına yönelik düzenleme ve kısıtlama yapma yetkisi tanıyan kuralın, kamu düzeni ve güvenliğini sağlama amacı bakımından toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği söylenemez.

34. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 34. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 34. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Kuralın Anayasa’nın 19., 23. ve 119. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

ii. Bölümün Kalan Kısmı

35. Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.” şeklindeki düzenlemede yer alan hürriyet sözcüğü, özgürlük ve bağımsızlığın yanı sıra serbestlik anlamına da gelmektedir. Bu anlamda kişi hürriyetine yönelik bir sınırlamanın varlığından bahsedebilmek için kişinin hareket serbestisinin maddi olarak sınırlandırılmış olması gerekir. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir sınırlama için kişi, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulmalıdır (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 34).

36. Anayasa’nın anılan maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak özgürlüklerinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey, bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt, § 35).

37. Anayasa’nın “Yerleşme ve seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde herkesin yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir. Seyahat özgürlüğü, kişilerin gidip-gelme, dolaşma, hareket özgürlüklerini güvenceye almaktadır (AYM, E.2000/82, K.2002/193, 26/11/2002). Bireylerin serbestçe yer değiştirme hakkını ifade eden seyahat özgürlüğünün yurt içi ve dışı seyahatleri kapsadığı açıktır.

38. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile seyahat özgürlüğüne yönelik sınırlama arasındaki temel fark, nitelik ve esastan ziyade sınırlamanın derece ve yoğunluğu ile ilgilidir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı bağlamında hareket serbestisine yönelik kısıtlama, seyahat özgürlüğüne yönelik bir sınırlamaya göre çok daha ileri derecede ve yoğun olmalıdır. Sınırlamalardaki derece ya da yoğunluğun değerlendirilmesinde, tedbirin niteliği, süresi, etkileri ve uygulanma tarzı gibi çeşitli faktörler ile bireyin gündelik hayatının devlet tarafından ne ölçüde denetim altında tutulduğunun dikkate alınması gerekir (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 44).

39. Bu bağlamda kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde vali tarafından on beş günü geçmemek üzere kamu düzeni ya da güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişilerin ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışlarının sınırlanabileceğini, belli yerlerde ve saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve araçların seyirlerini düzenleyebileceğini veya kısıtlayabileceğini hükme bağlayan kuralın seyahat özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

40. Kural, valilere kamu düzeni ya da güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler yönünden on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışlara kısıtlama getirme, kişilerin belli yerlerde veya saatlerde dolaşmaları ve araçların seyirlerinin düzenlenmesi ve kısıtlanmasına karar verme yetkisi tanımak suretiyle seyahat özgürlüğüne sınırlama getirmektedir.

41. Seyahat özgürlüğüne sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin göz önüne alınması gerekmektedir.

42. Seyahat özgürlüğüne getirilen sınırlamanın kanuni bir temele dayandığı açıktır. Ancak sınırlamaya yönelik kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralın keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli niteliklere sahip olması gerekir. Bu kapsamda düzenlemenin belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerekir.

43. Kuralda yer alan tedbirlerin uygulanması kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması şartlarına bağlanmış ve kapsamı da ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışın engellenmesi açısından kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişilerle sınırlandırılmıştır. Buna karşılık belli yerlerde veya saatlerde dolaşma, araçların seyirlerinin düzenlenmesi veya kısıtlanmasına yönelik tedbirler için kişiler yönünden herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.

44. Bir önceki başlık altında incelenen kuralın kanunilik denetiminde yapılan açıklamalar bu kısım için de geçerli olmakla birlikte anılan kuraldan farklı olarak dava konusu kuralda yer alan ildeki belli yerlere giriş ve çıkışın sınırlandırılması tedbirine yönelik olarak tedbire muhatap kişilerin kapsamını belirlemek için kullanılan kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler ibaresinin de hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumda olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla belirli ve öngörülebilir olduğu anlaşılan kuralın kanunilik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

45. Anayasa’nın 23. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğünün, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabileceğine ilişkin teminatın niteliği itibarıyla ancak bireysel durumlarda işlerlik kazanabileceği, dolayısıyla bu özel sınırlama sebebinin yalnızca bireysel olarak belirli kişi veya kişilerin yurt dışına çıkış haklarının sınırlanması hâlinde söz konusu olabileceği, buna karşılık yurt dışına çıkış hakkını genel olarak sınırlayan düzenlemelere yönelik herhangi bir sınırlama nedenine Anayasa’nın 23. maddesinde yer verilmediği anlaşılmaktadır (AYM, E.2019/94, K.2022/32, 24/03/2022, § 117).

46. Nitekim Anayasa’nın söz konusu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun’un 3. maddesinin gerekçesinde de Maddede yapılan değişiklikle, idare tarafından, vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin sınırlandırılmasına son verilmekte; yurt dışına çıkma hürriyetinin, sadece suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırılabilmesi ilkesi benimsenmektedir.” denilmektedir. Bu bağlamda Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler yurt dışına çıkma özgürlüğüne sınır teşkil edebilir (AYM, E.2019/94, K.2022/32, 24/03/2022, § 118).

47. Anayasa’nın 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını sağlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Bu yönüyle devletin kamu düzeni ya da güvenliğinin bozulmasına neden olabilecek fiilleri önlemek üzere gerekli tedbirleri alması söz konusu olabilir. Kural kapsamında kamu düzeni ya da güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler yönünden on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışlara kısıtlama getirmek, kişilerin belli yerlerde veya saatlerde dolaşmaları ve araçların seyirlerinin düzenlenmesi ve kısıtlanmasına yönelik tedbir almak kamu düzeni ve güvenliğini tesis etmek suretiyle kişilerin ve toplumun huzur ve refahını sağlama amacına hizmet etmektedir. Bu açıdan kuralın meşru bir amaca yönelik öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

48. Seyahat özgürlüğüne getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesi gereğince ölçülü olması gerekir. Kuralın, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulması ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması hallerinde, bu durumun ortaya çıkmasına neden olan olguları bertaraf etmek ve bu suretle kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması amaçlarına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olduğu açıktır.

49. Seyahat özgürlüğüne yönelik sınırlamanın orantılılığı ile ilgili bir önceki başlık altında açıklanan gerekçeler uygun olduğu ölçüde dava konusu kural yönünden de geçerlidir.

50. Bu itibarla dava konusu kuralla kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde valilere on beş günü geçmemek üzere kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler yönünden ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışlara sınırlama getirme, belli yerlerde ve saatlerde kişilerin dolaşmaları ve araçların seyirlerini düzenleme ve kısıtlama yetkisi tanıyan kuralın kamu düzeni ve güvenliğini sağlama amacına ulaşma bakımından seyahat özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirdiği söylenemez.

51. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 23. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 23. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Kuralın Anayasa’nın 19., 34. ve 119. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

b. Paragrafın Kalan Kısmı

52. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 35. maddesi yönünden de incelenmiştir.

53. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir./ Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir./ Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir. Anayasa’nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası mümkün olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

54. Mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, onun semerelerinden yararlanma ve ondan tasarruf etme imkânı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, onun semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).

55. Kuralla kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde valinin on beş günü geçmemek kaydıyla ildeki ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınmasını ve naklini yasaklayabileceğinin öngörülmesi suretiyle mülkiyet hakkına sınırlama getirilmektedir.

56. Kural kapsamında valiye tanınan yetkinin kapsamı, şartları ve süresinin herhangi bir tereddüde yer yermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlendiği gözetildiğinde kuralın temel hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanması ölçütüne aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

57. Anayasa’nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlanabilmektedir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlanması imkânı vermekle bir sınırlama amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörmek ve bu anlamda bir sınırlamanın da sınırını oluşturmak suretiyle mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, § 53).

58. Ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin kamu düzeni ya da güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde il sınırları içinde taşınmasının ve naklinin yasaklanmasını öngören kuralın kamu güvenliği ve düzeninin sağlanması ve korunması suretiyle kamu yararını hedeflediği, bu yönüyle sınırlamanın Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen sınırlama sebebine uygun olduğu anlaşılmaktadır. Ancak kuralın anayasal bağlamda meşru bir amacının bulunması yeterli olmayıp sınırlamanın ölçülü olması gerekir.

59. Esasen ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin kamu düzeni ya da güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde taşınmasının ve naklinin yasaklanmasının kamu güvenliği aleyhine yürütülen faaliyetlerin ortadan kaldırılması ve bu suretle kamu düzeninin sağlanarak kamu yararı amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.

60. Mülkiyet hakkına yönelik sınırlamanın orantılılığı ile ilgili Kanun’un 1. maddesiyle 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafta geçen “…toplanmalarını,…” ibaresine yönelik açıklanan gerekçeler uygun olduğu ölçüde dava konusu kural yönünden de geçerlidir.

61. Bu itibarla valilere il içinde belli yerlerde ve saatlerde ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklinin yasaklanması hususunda yetki tanıyan kuralla, kamu güvenliğinin sağlanması ve korunması amacına ulaşma bakımından kişilerin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirildiği söylenemez.

62. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 35. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Kuralın Anayasa’nın 19., 23., 34. ve 119. maddeleriyle bir ilgisi görülmemiştir.

63. – 1202. (Anayasa Mahkemesi’nin 2018/137 Esas, 2022/86 Karar sayılı ve 30/6/2022 tarihli kararının diğer bölümlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.)

V. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ

1023. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrasında kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.

1024. 7145 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 2941 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesinde yazılı suçları işleyenler…” ibaresinin “…26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 109, 124, 148, 149, 170 ila 172, 179, 185 ila 188, 190, 202, 213 ila 217, 220, 223, 240, 299 ila 339 uncu maddelerinde belirtilen suçları işleyenler…” şeklinde değiştirilmesi ile anılan maddeye eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraların iptalleri nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan maddenin kalan kısmının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

1025. 7145 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesinin (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkranın birinci cümlesinin iptali nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan maddenin kalan kısmının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

1026. 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinin (A) fıkrasının birinci paragrafının ikinci ve üçüncü cümlelerinde yer alan “…Resmî Gazetede yayımlanır…” ibarelerinin iptali nedeniyle anılan cümlelerin kalan kısımlarının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptalleri gerekir.

1027. 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinin (Ç) fıkrasının birinci paragrafının “…üç yıl….” ve “…19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca müşteri sırrı kapsamında kabul edilenler hariç,…” ibareleri dışında kalan kısmının iptali nedeniyle “…19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca müşteri sırrı kapsamında kabul edilenler hariç,…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

1208. 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinin (D) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmının iptali nedeniyle fıkranın ikinci ila altıncı cümlelerinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

1029. 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinin (D) fıkrasının birinci cümlesinin iptali nedeniyle anılan maddenin (E) fıkrasında yer alan “… ve (D)…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

1030. 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddesinin (D) fıkrasının birinci cümlesinin iptali nedeniyle anılan maddenin (F) fıkrasında yer alan “… ve (D)…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.

VI. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ

1031. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların bu hâliyle uygulanmasının telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasına sebebiyet vereceği belirtilerek kuralların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

A. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

1. 2. maddesiyle 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’na eklenen;

a. 56/A maddesinin birinci fıkrasının “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde askerî birlik komutanının veya askerî kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri…” bölümüne, 

b. 56/B maddesinin birinci fıkrasının;

i. İkinci cümlesinde yer alan “…gerektiğinde el ile…” ibaresine, 

ii. İkinci cümlede yer alan “…aracı,…” ibaresi yönünden üçüncü ve dördüncü cümlelerine,

2. 5. maddesiyle 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na eklenen ek 7. maddenin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresine, 

3. 6. maddesiyle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na eklenen 15/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresine,  

4. 9. maddesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 7. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasına,

5. 10. maddesiyle 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 30. maddesine eklenen beşinci fıkraya,

6. 11. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun ibare değişikliği yapılan ve fıkra eklenen 17. maddesine,

7. 12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin;

a. “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…” bölümünde yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti ve…” ibarelerine,

b. “…bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir.” bölümüne,

8. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin (c) bendine,

9. 21. maddesiyle 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen üçüncü cümleye,

10. 22. maddesiyle 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;

a. Dördüncü cümlesinin “…Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine…” bölümüne,

b. Dokuzuncu cümlesinde yer alan “…ile mali hakları…” ibaresine,

c. On üçüncü cümlesine,

11. 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesine,

12. 26. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin;

a. (A) fıkrasının birinci paragrafının;

i. Birinci cümlesinde yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerine,

ii. İkinci ve üçüncü cümlelerine,

iii. Beşinci cümlesinde yer alan Görevden uzaklaştırılanlar veya…” ibaresine,

b. (B) fıkrasının;

i. Birinci paragrafında yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerine,

ii. Dördüncü paragrafının;

(1) Birinci Cümlesinde yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerine,

(2) Üçüncü ve dördüncü cümlelerine,

c. (C) fıkrasının “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmına,  

ç. (Ç) fıkrasının;

i. Birinci paragrafının “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmına, 

ii. İkinci paragrafının “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmına,

d. (D) fıkrasının “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmına,  

e. (E) fıkrasında yer alan “…ve (D)…” ibaresine,

f. (F) fıkrasına,

g. (G) fıkrasının

i. Birinci;

(1) Paragrafında yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerine,

(2)  Paragrafının (a) bendine,

ii. İkinci paragrafına,

13. Geçici 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,

B. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 23. maddesiyle 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin (C), (Ç) ve (D) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesine,

yönelik yürürlüğün durdurulması taleplerinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,

C. 7145 sayılı Kanun’un;

1. 1. maddesiyle 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafa,

2.  2. maddesiyle 211 sayılı Kanun’a eklenen 56/B maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…üstleri,…” ve “…eşyaları…” ibareleri yönünden üçüncü ve dördüncü cümlelerine,

3. 8. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…, vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak…” ibaresine,

4. 10. maddesiyle 2937 sayılı Kanun’un 30. maddesine eklenen dördüncü fıkraya,

5. 12. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…” bölümünde yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti ve…” ibarelerinin dışında kalan kısmına,

6. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin;

a. (a) ve (b) bentlerine,

b. (a), (b) ve (c) bentleri dışında kalan kısmına,

7. 16. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesinin;

a. (1) numaralı fıkranın birinci cümlesinin “…Cumhuriyet savcısının istemi üzerine…” ibaresinin “…hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından…” şeklinde değiştirilmesinde yer alan “…veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı…” ibaresine,

b. (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerine,

c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…ya da işlemin uzun sürecek olması…” ibaresine,

8. 22. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının dokuzuncu cümlesinin “…ile mali hakları…” ibaresi dışında kalan kısmına,

9. 24. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesine,

10.  26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddenin;

a. (A) fıkrasının;

i. Birinci paragrafının;

(1) Birinci cümlesinin “…üç yıl…”, “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibareleri dışında kalan kısmına,

(2) Dördüncü cümlesine,

(3) Beşinci cümlesinin Görevden uzaklaştırılanlar veya…” ibaresi dışında kalan kısmına,

ii. İkinci paragrafının birinci ve ikinci cümlelerine,

b. (B) fıkrasının;

i. Birinci paragrafının “…üç yıl…”, “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibareleri dışında kalan kısmına,

ii. İkinci ve üçüncü paragraflarına,

iii. Dördüncü paragrafının;

(1) Birinci cümlesinin “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerinin dışında kalan kısmına,

(2) İkinci cümlesine,

c. (E) fıkrasının “…ve (D)…” ibaresi dışında kalan kısmına,

ç. (G) fıkrasının;

i. Birinci paragrafının “…üç yıl…”, “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibareleri ile (a) bendi dışında kalan kısmına,

ii. Üçüncü paragrafına,

11. Geçici 1. maddesinin;

a.  (1) numaralı fıkrasının “…üç yıl…” ibaresi dışında kalan kısmına,

.b. (3) numaralı fıkrasına,

Ç. 7333 sayılı Kanun’un;

1. 11. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesine,

2. 20. maddesiyle 7145 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesine,

3. 23. maddesiyle 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin (A), (B) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesine,

yönelik iptal talepleri 30/6/2022 tarihli ve E.2018/137, K.2022/86 sayılı kararla reddedildiğinden bu fıkralara, paragraflara, bentlere, kısımlara, bölümlere, cümlelere, ve ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,

D. 7145 sayılı Kanun’un;

1. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin bentlerini bağlayan hükmünde yer alan “…üç yıl…” ibaresine,

2. 22. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesine, 

3. 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. maddenin;

a. (A) fıkrasının birinci paragrafının birinci cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine,

b. (B) fıkrasının birinci paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine, 

c. (C) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine, 

ç. (Ç) fıkrasının;

i. Birinci paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine,

ii. İkinci paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine,

d. (D) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine, 

e. (G) fıkrasının birinci paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine, 

4. Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresine, 

yönelik iptal talepleri hakkında 30/6/2022 tarihli ve E.2018/137, K.2022/86 sayılı kararla  karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden bu ibarelere ve cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması talepleri hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

30/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

VII. HÜKÜM

A. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

1. 1. maddesiyle 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafın;

a. “…belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR’ın  karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

b. Kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

2. 2. maddesiyle 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’na eklenen;

a. 56/A maddesinin birinci fıkrasının “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde askerî birlik komutanının veya askerî kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Muammer TOPAL, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

b. 56/B maddesinin birinci fıkrasının;

i. İkinci cümlesinde yer alan “…gerektiğinde el ile…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Üçüncü ve dördüncü cümlelerinin;

(1) İkinci cümlede yer alan “…aracı,…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(2) İkinci cümlede yer alan “…üstleri,…” ve “…eşyaları…” ibareleri yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptalleri talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

3. 5. maddesiyle 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na eklenen ek 7. maddenin birinci fıkrasında yer alan“…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Muammer TOPAL, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

4. 6. maddesiyle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na eklenen 15/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Muammer TOPAL, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

5. 8. maddesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…, vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

6. 9. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 7. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

7. 10. maddesiyle 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 30. maddesine eklenen;

a. Dördüncü fıkranın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. Beşinci fıkranın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Kadir ÖZKAYA, Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

8. 11. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun;

a. 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesinde yazılı suçları işleyenler…” ibaresinin “…26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 109, 124, 148, 149, 170 ila 172, 179, 185 ila 188, 190, 202, 213 ila 217, 220, 223, 240, 299 ila 339 uncu maddelerinde belirtilen suçları işleyenler…” şeklinde değiştirilmesinin ve anılan maddeye eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraların Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. 17. maddesinin birinci fıkrasının kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

9. 12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin;

a. “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…”;

i. Bölümünde yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti ve…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Bölümünün kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. “…bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir.” bölümümün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE, 

10. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin;

a. Bentlerini bağlayan hükmünde yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

b. (a) bendinin;

i. Birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. İkinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

c. (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

ç. (c) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

d. Kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

11. 16. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesinin;

a. (1) numaralı fıkranın birinci cümlesinin “…Cumhuriyet savcısının istemi üzerine…” İbaresinin “…hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından…” şeklinde değiştirilmesinde yer alan “…veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…ya da işlemin uzun sürecek olması…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

12. 21. maddesiyle 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Kadir ÖZKAYA, Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

13. 22. maddesiyle 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;

a. Üçüncü cümlesine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

b. Dördüncü cümlesinin “…Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

c. Dokuzuncu;

i. Cümlesinde yer alan “…ile mali hakları…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Cümlesinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

ç. On üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

14. 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesinin;

a. (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. Kalan kısmının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

15. 24. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

16. 26. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin;

a. (A) fıkrasının;

i. Birinci paragrafının;

(1) Birinci;

(a) Cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(b) Cümlesinde yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(c) Cümlesinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 

(2) İkinci ve üçüncü;

(a) Cümlelerinde yer alan “…Resmî Gazetede yayımlanır…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(b) Cümlelerin kalan kısımlarının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(3) Dördüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 

(4) Beşinci;

(a) Cümlesinde yer alan Görevden uzaklaştırılanlar veya…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

(b) Cümlesinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

ii. İkinci paragrafının;

(1) Birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 

(2) İkinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 

b. (B) fıkrasının;

i. Birinci;

(1) Paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(2) Paragrafında yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(3) Paragrafının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

ii. İkinci paragrafının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

iii. Üçüncü paragrafının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

iv. Dördüncü paragrafının;

(1) Birinci;

(a) Cümlesinde yer alan “…Millî Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(b) Cümlesinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

(2) İkinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

(3) Üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

(4) Dördüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

c. (C) fıkrasının;

i. Birinci cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

ii. Kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ç. (Ç) fıkrasının;

i. Birinci;

(1) Paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(2) Paragrafının Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren…süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle hakkında inceleme ve soruşturma yürütülen kişiler ile bunların eş ve çocuklarına ilişkin olarak yetkili kurul, komisyon ve diğer mercilerce ihtiyaç duyulan, … telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti de dâhil olmak üzere her türlü bilgi ve belge, kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşlarca vakit geçirilmeksizin verilir.” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

(3) Paragrafının kalan kısmının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. İkinci;

(1) Paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(2) Paragrafının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

d.  (D) fıkrasının;

i. Birinci;

(1) Cümlesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(2) Cümlesinin kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Kalan kısmının 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

e.  (E);

i. Fıkrasında yer alan “…ve (D)…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Fıkrasının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

f. (F);

i. Fıkrasında yer alan “…ve (D)…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

ii. Fıkrasının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olduğuna İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

g. (G) fıkrasının;

i. Birinci;

(1) Paragrafında yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

(2) Paragrafında yer alan “…Milli Güvenlik Kurulunca…” ve “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

(3) Paragrafının (a) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE Kadir ÖZKAYA, Muammer TOPAL, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

(4) Paragrafının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

ii. İkinci paragrafının Anayasa’ya aykırı olduğuna İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

iii. Üçüncü paragrafının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

17. Geçici 1. maddesinin;

a. (1) numaralı;

i. Fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresine ilişkin iptal talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

ii. Fıkrasının kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

b. (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,

c. (3) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;

1. 11. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

2. 20. maddesiyle 7145 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,

3. 23. maddesiyle 375 sayılı KHK’nın geçici 35. maddesinin;

a. (A), (B) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ‘in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

b. (C), (Ç) ve (D) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,

30/6/2022 tarihinde karar verildi.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.