Sigortalılık Süresinin İptal Edilmesi Nedeniyle Yaşlılık Aylığının Kesilmesi ve Aylığın Yeniden Bağlanması

Sigortalılık Süresinin İptal Edilmesi Nedeniyle Yaşlılık Aylığının Kesilmesi ve Aylığın Yeniden Bağlanması - Kayseri İş Hukuku Avukatı - Kayseri İşçi Avukatı - Kayseri Sosyal Güvenlik Avukatı - Av. Zülküf Arslan - 0352 222 16 61

Yaşlılık Aylığının Kesilmesinden Sonra Aylığın Yeniden Bağlanması

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No: 2023/10-282 Karar No: 2024/39 Karar Tarihi: 31-01-2024

Özet: 24.01.2012 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı almakta olan davacının 03.03.2011-31.12.2011 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin iptal edilmesinden sonra geri kalan 4730 prim gün sayısı itibariyle 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (C) bendinin (be) alt bendine göre 60 yaşını doldurduğu 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı, sosyal güvenlik denetmeni tarafından yapılan inceleme sırasında aylığını almaya devam ettiği ve 2012 yılında yapılmış bir tahsis talebi bulunduğu da dikkate alındığında artık yeni bir tahsis talebine gerek olmaksızın 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (B) bendine göre bağlanan aylığın kesilmesinden sonra aynı maddenin (C) bendi kapsamında yaş şartının gerçekleştiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylığının tekrar bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacının 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır. Varılan bu sonuç ise usul ekonomisinin gereği olduğu gibi sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortaların yanı sıra bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasını esas alan sosyal güvenlik hukukunun ilkelerine, ayrıca bu tür davaların kamusal yapısına uygundur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararları da aynı yöndedir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

(2709 s. K. m. 60) (506 s. K. m. 60, 62, Geç. m. 81) (5510 s. K. m. 28, Geç. m. 1) (YHGK 28.09.2011 T. 2011/10-475 E. 2011/560 K.)

Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. Dava

Davacı vekili; yurt dışına gitmeden önce Türkiye’de çalışması bulunan müvekkiline Fransa’da geçen bir kısım hizmetlerini borçlanmasını takiben 01.02.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığını, ancak davalı Kurum tarafından son dönem hizmetlerinden bir kısmının iptal edilmesi üzerine 24.02.2019 tarihinde yaşlılık aylığının başlangıçtan itibaren kesilerek 01.02.2012-24.02.2019 tarihleri arasında ödenen aylıklar sebebiyle 119.747,98 TL yersiz ödeme borcu çıkarıldığını, müvekkilinin iptal edilen hizmetlerinin dışında 1977 yılında 40 gün ve yurt dışı borçlanması karşılığı 4721 gün prim ödeme gün sayının bulunduğunu, 01.01.1957 doğumlu müvekkilinin 01.01.2017 tarihinde 60 yaşını doldurması nedeniyle 506 sayılı Kanun’un geçici 81/C-b maddesi gereğince 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme gün sayısı da bulunduğundan 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığını, 21.03.2019 tarihinde Kuruma başvurarak iptal edilen yaşlılık aylıklarının 01.02.2017 tarihinden itibaren başlatılmasını talep ettiğini ancak Kurum tarafından cevap verilmeyerek başvurusunun reddedildiğini ileri sürerek yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, müvekkilinin 60 yaş, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısının mevcut olması nedeniyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile 01.02.2017 tarihinden itibaren aylık bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. Cevap

Davalı … (Kurum/SGK) vekili; davacının yurt dışında olduğu sürelerle sigortalı bildirilen sürelerin çakıştığı tespit edildiğinden fiilen çalışma yapmadığının anlaşıldığını, Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 14.01.2020 tarihli ve 2019/168 Esas, 2020/7 Karar sayılı kararı ile; aylığının kesilmesinden sonraki tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren davacıya yeniden aylık bağlanmış ise de aylığın iptal edilebileceği ihtimali ile kendisine aylık bağlanan kişiden yeniden başvuru yapmasının beklenemeyeceği, bu nedenle 24.01.2012 tarihli tahsis talebinin geçerli olduğunun kabulü ile aylığının iptalinden sonra yeniden talep şartı aranmaksızın önceki talebine değer verilerek 60 yaşını doldurduğu tarihi takiben aylık bağlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 506 sayılı Kanun’un geçici 81/C maddesi gereğince 01.02.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İstinaf

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2021 tarihli ve 2020/807 Esas, 2021/1817 Karar sayılı kararı ile; 506 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin (H) fıkrasında ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 28 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında sigortalının yazılı istekte bulunması hâlinde yaşlılık aylığı bağlanabileceğinin düzenlendiği, somut olayda davacının sahte sigortalılık nedeniyle aylığının iptalinden sonra ilk tahsis talep tarihinin 13.02.2019 olduğu, bu tarihi takip eden aybaşından itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı, daha öncesinde tahsis talebi bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…Davacıya, 24.01.2012 tahsis talebine istinaden 01.02.2012 tarihinden itibaren 506 sayılı yasa kapsamında 5000 prim ödeme gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı, 15.02.2018 tarihli denetmen raporuyla 03.03.2011 – 30.11.2011 tarihleri arasındaki 269 gün çalışmasının fiili ve gerçek olmadığının tespiti üzerine, prim ödeme gün sayısı 5000’in altına düşmesi sebebiyle iptal edilerek tahsis talebi itibariyle tahsis koşullarını kaybeden davacının yaşlılık aylığı bağlandığı tarihten itibaren kesilerek ödenen aylıkların yersiz ödeme adı borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır.

Davacının 01.01.1957 doğumlu olup 60 yaşını 01.01.2017 tarihinde doldurduğu, ilk sigortalılık tarihinin 1977 tarihi olduğu ve 15 yıl şartını fazlasıyla karşıladığı, iptal edilen sigortalılık düşüldükten sonra 4731 gün hizmetinin bulunduğu, davacıya aylık ödenmeye devam edildiği dönemde tahsis talebinde bulunmasının beklenemeyeceği, 24.01.2012 tarihli tahsis talebinin de geçerli olduğu gözetildiğinde, 506 sayılı yasanın Ge. 81/C kapsamında aylık koşullarının sağladığı 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı, davanın kabulü yerine tahsis talebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır….”

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten Kanun gereği yaşlılık aylığı bağlanması için zorunlu şartlardan birinin tahsis talebinin bulunması olduğu talepte bulunanın diğer aylık şartlarının da yine tahsis talep tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre değerlendirileceği, somut olayda davacının 2017 yılına ilişkin herhangi bir tahsis talebinin bulunmadığı gibi davacı vekilinin ne dava dilekçesinde ne de bozma ilâmına karşı sunduğu beyan dilekçesinde iptal edilen hizmetlerinin geçerliliği hususunda bir talebinin olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. Temyiz

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, davacının yaşlılık aylığı alırken tahsis talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, 2012 yılında yaptığı tahsis başvurusuna istinaden aylık bağlanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 24.01.2012 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanan davacının bir kısım sigortalı hizmetlerinin iptal edilmesi neticesinde yaşlılık aylığının kesildiği eldeki davada; yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için tahsis talebi bulunmasının gerekip gerekmediği; buradan varılacak sonuca göre 506 sayılı Kanun’un geçici 81/C maddesine göre tahsis koşullarını tamamladığı 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrası,

(Mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 62 ve geçici 81 inci maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

2. Sosyal güvenlik sosyal hukuk devleti tanımı içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal hukuk devleti, niteliğinin bir gereği olarak sosyal güvenlik kavramını yaşama geçirerek somutlaştırır. Sosyal devletin gerçekleşme aracı olan sosyal güvenlik kavramı insanlığın en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, gelecekten emin olma düşüncesinin bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak sosyal güvenliğin varlık koşulu diğer bir ifadeyle olmazsa olmazıdır.

3. Bu nedendir ki, sosyal güvenlik hakkına temel insan hakları arasında yer verilmiş ve uluslararası hukuk normları ile Anayasalarda güvence altına alınmıştır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 60 ıncı maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı hükme bağlanmıştır.

4. Sosyal güvenlik hakkı kapsamında sigortalılara sağlanan haklardan biri de yaşlılık aylığı bağlanmasıdır. Zira insanlar genellikle belli bir yaşa ulaştıktan sonra çalışma gücünü kısmen ya da tamamen kaybetmeleri nedeniyle aktif çalışma hayatına son verme ihtiyacı duyarlar. Aktif olarak çalışıp gelir elde etme imkânından yoksun oldukları bu dönemde gelir kaybına uğrarlar. İşte uzun vadeli sigortalı kollarından biri olan yaşlılık sigortasının temel amacı sigortalıya ömrünün iş göremediği geri kalan kısmında yardım etmek ve geçimini sağlayacak sürekli bir gelir sağlamaktır.

5. Ancak yaşlılık aylığı bağlanması kanunlarda belli koşullara bağlanmıştır. Bunlar hizmet akdine tabî olarak çalışan sigortalılar yönünden belli bir yaşa ulaşma, belli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme ile yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma yazılı istekte bulunma olarak sayılabilir.

6. Türk sosyal güvenlik sisteminde hizmet akdine tabî olarak çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar yönünden zorunlu emeklilik öngörülmediğinden yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşması üzerine … tarafından sigortalının talebi olmadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bu itibarla sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunması zorunludur.

7. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki; “17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca davanın yasal dayanağını mülga 506 sayılı Kanun’un 62 ve geçici 81 inci maddeleri oluşturmaktadır.

8. Nitekim 25.08.1999 tarihinde kabul edilerek 08.09.1999 tarihli ve 23810 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun ile eklenen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve sonrasında 4759 sayılı Kanun ile bir bölümü değişikliğe uğrayan 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesindeki düzenlemeler kapsamında yaşlılık aylığı bağlama koşullarının 4447 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.09.1999 ve 4759 sayılı Kanun’un kabul edildiği 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresinin kaç yıl olduğu dikkate alınarak belirlenmesi gerekir.

9. Buna göre 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddenin (A) bendi uyarınca 4447 sayılı Kanun’un yürürlükten tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında 4447 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanacaktır.

10. Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 81 inci maddesinin (B) bendi ile maddenin (A) bendindeki şartları taşımayan sigortalılar yönünden 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresi esas alınarak kademeli bir sistem benimsenmiştir. Bu kapsamda olmak üzere 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (B) bendinin (b) alt bendinde sigortalılık süresi 21 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 23 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları durumunda yaşlılık aylığından yararlanabilecekleri belirtilmiştir.

11. Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 81 inci maddesinin (C) bendinin (a) alt bendinde ise 23.05.2002 tarihinde 15 yıl sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri hâlinde yaşlılık aylığı bağlanacağı belirtilmiştir. Sözü edilen bu bentteki koşulları 23.05.2002 tarihi itibariyle yerine getirmeyenler yönünden de yine kademeli bir geçiş düzenlenmiştir. Bu bendin (be) alt bendine göre 23.05.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getirmeyenlerden bu şartları 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkeklerin 60 yaşını doldurmuş olmaları hâlinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı hüküm altına alınmıştır.

12. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki 506 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinde yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını taşıyan sigortalıya yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanacağı belirtilmiş, aynı yöndeki düzenlemeye 5510 sayılı Kanun’un 28 inci maddesinde de yer verilmiştir. Bu nedenle yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte (tahsis talebinde) bulunulması gerekmektedir.

13. Somut olayda 01.01.1957 doğum tarihli olan davacıya 24.01.2012 tarihli tahsis talebi üzerine 4691 gün yurt dışı borçlanması ve 339 gün prim ödeme gün sayısı olmak üzere 5030 prim ödeme gün sayısı üzerinden 01.02.2012 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (B) bendinin (b) alt bendi gereğince yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurum denetmeni tarafından düzenlenen 15.02.2018 tarihli ve 2018/16 sayılı denetmen raporunda davacının dava dışı Başel Boya Hırdavat Tic. Ltd. Şti. ünvanlı 1006663 sicil numaralı işyerinde 03.03.2011-31.12.2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının yurt dışında olduğu sürelerle çakıştığının tespit edilmesi üzerine bu çalışmalarının Kurumca iptal edildiği, buna bağlı olarak da yaşlılık aylığının başlangıçtan itibaren kesilerek 01.02.2012-24.02.2019 tarihleri arasında yapılan ödemelerin davacı adına borç kaydedildiği, davacının Kurum kayıtlarına 21.03.2019 tarihinde giren dilekçesinde iptal edilen çalışmalarından sonra geriye kalan prim gün sayısı itibariyle 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (C) bendine göre 01.02.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına müstehak olduğunu, bu tarihten itibaren aylık bağlanarak iade ile sorumlu olacağı miktarın buna göre belirlenmesini talep ettiği, davacının ayrıca 13.02.2019 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurum tarafından 4730 prim gün sayısı esas alınarak 01.03.2019 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı tespit edilmiştir.

14. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 24.01.2012 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı almakta olan davacının 03.03.2011-31.12.2011 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin iptal edilmesinden sonra geri kalan 4730 prim gün sayısı itibariyle 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (C) bendinin (be) alt bendine göre 60 yaşını doldurduğu 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı, sosyal güvenlik denetmeni tarafından yapılan inceleme sırasında aylığını almaya devam ettiği ve 2012 yılında yapılmış bir tahsis talebi bulunduğu da dikkate alındığında artık yeni bir tahsis talebine gerek olmaksızın 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (B) bendine göre bağlanan aylığın kesilmesinden sonra aynı maddenin (C) bendi kapsamında yaş şartının gerçekleştiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylığının tekrar bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacının 01.01.2017 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır. Varılan bu sonuç ise usul ekonomisinin gereği olduğu gibi sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortaların yanı sıra bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasını esas alan sosyal güvenlik hukukunun ilkelerine, ayrıca bu tür davaların kamusal yapısına uygundur.

15. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2011 tarihli ve 2011/10-475 Esas, 2011/560 Karar, 30.03.2022 tarihli ve 2019/(21)10-803 Esas, 2022/425 Karar, 02.11.2022 tarihli ve 2021/10-226 Esas, 2022/1418 Karar, 09.11.2022 tarihli ve 2021/10-231 Esas, 2022/1470 Karar, 10.11.2022 tarihli ve 2021/10-152 Esas, 2022/1488 Karar ile 26.04.2023 tarihli ve 2022/1051 Esas, 2023/360 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.

16. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

17. O hâlde direnme kararı bozulmalıdır.

VII. Karar

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.01.2024 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları – Madde 28

Yaşlılık sigortasından sigortalıya sağlanan haklar şunlardır:

a) Yaşlılık aylığı bağlanması.

b) Toptan ödeme yapılması.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7200 gün olarak uygulanır.

b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;

1) 1/1/2036 ilâ 31/12/2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,

2) 1/1/2038 ilâ 31/12/2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,

3) 1/1/2040 ilâ 31/12/2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,

4) 1/1/2042 ilâ 31/12/2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,

5) 1/1/2044 ilâ 31/12/2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,

6) 1/1/2046 ilâ 31/12/2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,

7) 1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65,

olarak uygulanır. Ancak yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır.

Sigortalılar, ikinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yer alan yaş hadlerine 65 yaşını geçmemek üzere üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı veya engelliliği bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) % 50 ilâ %59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,

b) % 40 ilâ %49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 50 olarak uygulanır.

55 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu bulunanların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenir ve eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indirilir.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca, yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması zorunludur.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yaşlılık aylığının hesaplanması – Madde 29

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.

Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.

Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için %2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı %90’ı geçemez.

28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60’a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, %50’yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, %50 oranı da %40 olarak uygulanır.

Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.

Yaşlılık aylığının başlangıcı ve kesilmesi – Madde 30

4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden sonraki,

b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yetkili makamdan alınan emekliye sevk onayı üzerine görevleriyle ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,

c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan her ne şekilde olursa olsun görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanlar ile kontrol muayenesi sonucu aylığı kesilenlerden yaşlılık aylığına hak kazananlara ise istek tarihini takip eden,

ay başından itibaren aylık bağlanır.

Aylığın ödenmesine başlanacağı tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta olan sigortalının yaşlılık aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihi takip eden ay başından başlar. Ancak, bağlanacak yaşlılık aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark birinci fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olan kişilerden yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hariç olmak üzere bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. Bunlardan bu Kanuna tabi çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınır. Yaşlılık aylığı kesilenlerden, işten ayrılarak (…) yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara ya da emekliye ayrılan veya sevk edilenlere, yazılı istek tarihini veya görevinden ayrıldığı tarihi takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden yaşlılık aylığı hesaplanarak bağlanır. Yeni aylık, eski aylığın kesildiği tarihten sonra aylıklara yapılacak artışlar uygulanarak bu fıkrada belirtilen aylık başlangıç tarihi itibarıyla bulunan tutarı ile emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmi aylığın toplamından oluşur. Emeklilik sonrası çalışmaya ait kısmı aylık, talep tarihindeki emeklilik öncesi ve sonrası prim ödeme gün sayısı ve emeklilik sonrası çalışmaya ait prime esas kazançları üzerinden 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylığın emeklilik sonrası prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlardan aylıklarının kesilmesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıkları talep tarihini takip eden ay başından itibaren kesilir. Bu sigortalılar hakkında bu fıkranın (a) bendi hükümleri uygulanır.

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri – Geçici Madde 1

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı ve 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı kanunlara göre ödenmekte olan sosyal yardım zammı ile telafi edici ödeme tutarları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ödenen tutarlar esas alınarak, ilgililerin gelir ve aylıklarına ilâve edilerek ödenir. Sosyal yardım zammının ilavesinde tamamı dağıtılacak şekilde, hak sahiplerinin gelir ve aylıklardaki hisseleri esas alınır.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılanlara ve bunların hak sahiplerine bağlanmış olan aylık ve gelirler, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre artırılır.

506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı kanunlar kapsamında geçen sigortalılık süresi fiili hizmet süresi ve prim ödeme gün sayısı, genel sağlık sigortasının uygulanmasında gerekli olan sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayılarında dikkate alınır.

İş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin dava ve uyuşmazlıklarda taleplerin etkili bir biçimde ileri sürülmesi ve hak kaybına uğramamak için iş hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek alınması faydalı olacaktır.  Kayseri iş hukuku avukatı kadromuz, iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanında 15 yılı aşan deneyimi ile güncel mevzuat ve Yargıtay kararları çerçevesinde; ihbar tazminatı davası, kıdem tazminatı davası, işe iade davası, fazla mesai alacağı, ilave tediye alacağı ve benzer davaların açılması ve takibi, mobbing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davaların açılması ve takibi, fazla mesai ücretleri ve yıllık ücretli izinlerin kullandırılması, hesaplanması ve tahsili davaları açılması ve takibi konuları başta olmak üzere -bunlarla sınırlı olmamak üzere- iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku ile ilgili her türlü konuda müvekkillerine avukatlık, arabuluculuk ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.

Kayseri iş hukuku avukatı arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile dava ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; iş hukuku ve sosyal güvenlik hukukuna ilişkin detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.