Devletin Egemenlik Alametlerine, Organlarının Saygınlığına ve Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
Türk Ceza Kanunu
Kanun Numarası: 5237 Kabul Tarihi: 26/9/2004
Yayımlandığı Resmî Gazete Tarihi: 12/10/2004Sayısı: 25611
Bu Kanunun yürürlük ve uygulama şekli ve 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanununa çeşitli mevzuatta yapılan atıflarla ilgili olarak 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a bakınız.
Birinci Kitap: Genel Hükümler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Kitabının “Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı” üst başlıklı Birinci Kısmında düzenlenen 1. ila 19. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı İkinci Kısmının “Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği, Kast ve Taksir” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 20. ila 23. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı İkinci Kısmının “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 24. ila 34. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı İkinci Kısmının “Suça Teşebbüs” üst başlıklı Üçüncü Bölümünde düzenlenen 35. ila 36. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı İkinci Kısmının “Suça İştirak” üst başlıklı Dördüncü Bölümünde düzenlenen 37. ila 41. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı İkinci Kısmının “Suçların İçtimaı” üst başlıklı Beşinci Bölümünde düzenlenen 42. ila 44. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Cezalar” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 45. ila 52. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Güvenlik Tedbirleri” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 53. ila 60. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi” üst başlıklı Üçüncü Bölümünde düzenlenen 61. ila 63. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Dava ve Cezanın Düşürülmesi” üst başlıklı Dördüncü Bölümünde düzenlenen 64. ila 75. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
İkinci Kitap: Özel Hükümler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Uluslararası Suçlar” başlıklı Birinci Kısmının “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 76. ila 78. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Uluslararası Suçlar” başlıklı Birinci Kısmının “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 79. ila 80. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Hayata Karşı Suçlar” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 81. ila 85. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 86. ila 93. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “İşkence ve Eziyet” üst başlıklı Üçüncü Bölümünde düzenlenen 94. ila 96. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâli” üst başlıklı Dördüncü Bölümünde düzenlenen 97. ila 98. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma” üst başlıklı Beşinci Bölümünde düzenlenen 99. ila 101. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” üst başlıklı Altıncı Bölümünde düzenlenen 102. ila 105. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” üst başlıklı Yedinci Bölümünde düzenlenen 106. ila 124. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Şerefe Karşı Suçlar” üst başlıklı Sekizinci Bölümünde düzenlenen 125. ila 131. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” üst başlıklı Dokuzuncu Bölümünde düzenlenen 132. ila 140. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Malvarlığına Karşı Suçlar” üst başlıklı Onuncu Bölümünde düzenlenen 141. ila 169. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 170. ila 180. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Çevreye Karşı Suçlar” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 181. ila 184. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” üst başlıklı Üçüncü Bölümünde düzenlenen 185. ila 196. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” üst başlıklı Dördüncü Bölümünde düzenlenen 197. ila 212. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Kamu Barışına Karşı Suçlar” üst başlıklı Beşinci Bölümünde düzenlenen 213. ila 222. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar” üst başlıklı Altıncı Bölümünde düzenlenen 223. ila 224. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” üst başlıklı Yedinci Bölümünde düzenlenen 225. İla 229. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Aile Düzenine Karşı Suçlar” üst başlıklı Sekizinci Bölümünde düzenlenen 230. ila 234. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” üst başlıklı Dokuzuncu Bölümünde düzenlenen 235. ila 242. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmının “Bilişim Alanında Suçlar” üst başlıklı Onuncu Bölümünde düzenlenen 243. ila 246. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
Dördüncü Kısım: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” üst başlıklı Birinci Bölümünde düzenlenen 247. ila 266. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Adliyeye Karşı Suçlar” üst başlıklı İkinci Bölümünde düzenlenen 267. ila 298. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
Üçüncü Bölüm: Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar
Cumhurbaşkanına hakaret – Madde 299
(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Madde Gerekçesi
Cumhurbaşkanının Devleti temsil etmesi ve Anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanına karşı hakaret müstakil bir suç hâline getirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, cumhurbaşkanına hakaretin alenen ya da basın ve yayın yoluyla işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Üçüncü fıkraya göre, bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznini gerektirmektedir. Hakaret suçlarının niteliği gereği, suçun böylece bir kovuşturma koşuluna bağlanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
Devletin egemenlik alametlerini aşağılama – Madde 300
(1) Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Anayasada belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaret hakkında uygulanır.
(2) İstiklal Marşını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
Madde Gerekçesi
Madde metninde, Türk Bayrağını alenen tahkir fiili cezalandırılmaktadır.
Suçun konusu Türk Bayrağıdır. Türk Bayrağından maksat, Anayasanın 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere “şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır”. Ancak, Türk Bayrağının yanı sıra, Anayasa’da belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaretin de bu suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir.
Suçun maddî unsuru, bayrağın aşağılanmasıdır. Bu aşağılama çeşitli suretlerde gerçekleştirilebilir. Madde metninde yer verilen “yırtarak”, “yakarak” kelimeleri, tahkirin gerçekleştiriliş suretleri ile ilgili örnekleri oluşturmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında, millî hâkimiyet alameti olan İstiklal Marşının alenen aşağılanması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, bu suçların Türk vatandaşı tarafından yabancı bir ülkede işlenmesi ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir.
Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama – Madde 301
(Değişik: 30/4/2008-5759/1 md.)
(1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
(4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılamak, suç olarak tanımlanmıştır.
Maddede geçen Türklük deyiminden maksat, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasınlar Türklere has müşterek kültürün ortaya çıkardığı ortak varlık anlaşılır. Bu varlık Türk Milleti kavramından geniştir ve Türkiye dışında yaşayan ve aynı kültürün iştirakçileri olan toplumları da kapsar. Cumhuriyet deyiminden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti anlaşılmalıdır.
Suçun maddî unsuru aşağılamaktır. Bu aşağılamanın alenen gerçekleşmesi gerekir. Aşağılamak, suçun konusunu oluşturan değerlere duyulan saygınlığı azaltmaya yönelik davranışlardan ibarettir.
Maddenin ikinci fıkrasında, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Bu hüküm karşısında, örneğin iktidarın tahkir ve tezyifi hâlinde fiilin Hükûmete yönelik bulunduğu hususunda duraksanmayacak işaret ve alâmetler varsa, fiilin Hükûmete yönelik olduğu kabul edilecektir.
Üçüncü fıkrada bu suçun konusu, işlendiği yer ve faili bakımından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli hâli kabul edilmiştir. Buna göre, Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, ceza artırılacaktır.
Dördüncü Bölüm: Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak – Madde 302
(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/36 md.) Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Madde Gerekçesi
Madde, Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır; korunan hukukî yarar Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir. Bu amaç, madde metninde,
1. Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
2. Devletin birliğini bozmak,
3. Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,
4. Devletin bağımsızlığını zayıflatmak
olarak belirlenmiştir.
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu bakımdan, fiillerin söz konusu neticeleri yaratabilecek nitelikte bulunması, suçun oluşması için şarttır. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklarından bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil, suçun maddî unsurunu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir.
Bu fiillerin, cebrî nitelikli olması gerekir. Maddede ayrıca “yönelik cebrî fiiller” denilmesi gereksiz (lüzumsuz, zait) sayılmıştır; zira maddede belirtilen maksatlar çerçevesinde, fiillerin kendisinin nitelikleri gereği cebrî olması icap ettiği aşikârdır.
Suçun oluşabilmesi için, maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmiş bulunması yeterlidir.
Bu suçun işlenmesi sırasında örneğin kişiler öldürülmüş, kasten yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkrada yer alan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.
Düşmanla işbirliği yapmak – Madde 303
(1) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile savaş halinde olan devletin ordusunda hizmet kabul eden, düşman devletin yanında Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı silahlı mücadeleye giren vatandaş, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Düşman devlet ordusunda herhangi bir komuta görevi üstlenen vatandaş, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(4) Savaş zamanında düşman devlet toprağında bulunup da bu devlet ordusunda hizmete alınmak mecburiyetinde kalan vatandaş hakkında, bu nedenle cezaya hükmolunmaz.
Madde Gerekçesi
Madde metninde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile savaş hâlinde olan devletin ordusunda hizmet kabul etme veya düşman devletin yanında Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı silâhlı mücadeleye girmek suç olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun faili ancak vatandaş olabilir.
Uluslararası askerî ittifaklar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin savaş hâlinde bulunduğu devlet ile aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan bir diğer devletin ordusunda hizmet kabul eden vatandaşın, Türkiye Devleti ile savaş hâlinde bulunan devlet ordusunda hizmet kabul etmiş gibi sayılması gerekecektir.
İkinci fıkrada, düşman devlet ordusunda herhangi bir komuta görevi üstlenilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, düşman devletle savaş hâlinde olunması gerekmemektedir. Henüz savaş hâlinde olmamakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı hasmane hareketlerde bulunan devlet, düşman devlet olarak kabul edilmelidir. Bu suçun faili de ancak vatandaş olabilir.
Bu suçun oluşması açısından dikkat edilecek husus, düşman devlet ordusunda, dolaylı da olsa, yönetme ve idareye etkili olma şeklinde bir görevin üstlenilmiş olmasıdır.
Bir veya ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında örneğin kişiler öldürülmüş, kasten yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin üçüncü fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Savaştan evvel yabancı devlet topraklarında bulunup da, o devlet kanunlarının yüklediği bir hizmeti kabul etmek zorunda kalmış bulunanların cezalandırılamayacakları maddenin dördüncü fıkrasında açıklanmıştır. Gerçekten zorunlu olarak bir şeyi yapmaya zorlanan kimsenin bundan dolayı sorumlu tutulmaması, ceza hukukunda geçerli sübjektif sorumluluk ilkesinin gereğidir.
Devlete karşı savaşa tahrik – Madde 304
(1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Mülga ikinci cümle: 29/6/2005 – 5377/37 md.)
(2) Bu madde uygulamasında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine karşı suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütlerin doğrudan veya dolaylı olarak desteklenmesi, hasmane hareket olarak kabul edilir.
(3) Bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Madde Gerekçesi
Maddenin koruduğu hukukî yarar, esas itibarıyla, Türkiye bakımından dış barışın korunmasıdır. Bu itibarla, yabancı bir devletin Türkiye’ye savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerinin tahrik edilmesi veya bu maksada yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapılması, birinci fıkrada belirtilen suçu oluşturmaktadır. Fıkrada geçen “hasmane hareket”, barış ilişkileriyle bağdaşması olanağı bulunmayan fiil ve hareketleri ifade etmektedir. Böylece hasmane hareket, düşmanca tutumu ifade eder ve hatta savaş nedeni olabilir.
Söz konusu suçun faili vatandaş olabileceği gibi, yabancı da olabilir. Bu suçun özellikle yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapmak suretiyle işlenmesi açısından, yabancı devlet vatandaşı olan, yabancı devlet yetkilileri, yabancı devlet adına görev yapan örneğin bir bakan, milletvekili veya diplomat, fail olabilecektir. Bu bakımdan örneğin Türkiye devletine karşı hasmane hareketlerde bulunmak amacına yönelik olarak Türk vatandaşlarıyla işbirliği yapan yabancı devlet yetkilileri, Türkiye’de bu suç nedeniyle cezalandırılabilecektir.
Bu fıkrada yazılı suçun tamamlanması için, Türkiye açısından savaşın gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur.
Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi, bu suç açısından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında hasmane hareket kavramı açısından önemli bir hükme yer verilmiştir. Buna göre; Türkiye’nin güvenliğine karşı suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütlerin doğrudan veya dolaylı olarak desteklenmesi, hasmane hareket olarak kabul edilecektir. Böylece, belirtilen özellikleri taşıyan suç örgütlerini desteklemek için yabancı devlet yetkililerinin tahrik edilmesi veya bu yönde yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapılması, birinci fıkrada tanımlanan suçu oluşturacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama – Madde 305
(1) (Değişik fıkra: 29/6/2005 – 5377/38 md.) Temel millî yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan vatandaşa ya da Türkiye’de bulunan yabancıya, üç yıldan on yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da aynı cezaya hükmolunur.
(2) (Değişik fıkra: 29/6/2005 – 5377/38 md.) Fiilin savaş sırasında işlenmiş olması hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Suç savaş hali dışında işlendiği takdirde, bu nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
(4) Temel milli yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri anlaşılır.
Madde Gerekçesi
Madde, genel olarak temel millî yararları korumakta ve bunlara karşı fiillerde bulunmak üzere yarar elde edilmesini cezalandırmaktadır. “Temel millî yarar” kavramının gerek içerik gerek kapsamı itibarıyla çok geniş olabileceği bilinmektedir. Bu bakımdan maddenin son fıkrası kısıtlayıcı bir ölçüt olarak kaleme alınmıştır.
Bu nedenle, “kanunsuz suç olmaz” ilkesini kabul etmiş bulunan Türk ceza hukuku sisteminde “temel millî yarar”a karşı eylemde bulunma maksadının belirlenmesi bazen duraksamalara neden olabilir. Ancak maddenin son fıkrası duraksamaların giderilmesine olanak verecek niteliktedir.
Suçun maddî unsuru, para gibi bir yarar kabul etmektir. Ancak bu kabulün belirli temel millî yararlara karşı eylemlerde bulunmak amacıyla veya bu nedenle gerçekleşmesi gereklidir. Sağlanan yararı kabul etmek suçun tamamlanması için yeterlidir; ayrıca fiilen temel millî yararlara karşı eylemde bulunmuş olmak, suçun oluşması için zorunlu değildir.
Madde, failde kastın ötesinde belli bir amacın varlığını aramaktadır: Maddî unsur, temel millî yararlara karşı eylemlerde bulunmak amacıyla gerçekleştirilecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere madde, genel olarak, temel millî yararlara karşı eylemleri cezalandırmaktadır. Bu itibarla kanunda temel millî yararların ihlâli ayrıca özel hükümlerle korunmuş bulunduğu hâllerde o hükümlerin uygulanması gerekecektir.
Maddenin ikinci fıkrasında suçun savaş sırasında işlenmiş olması, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl sayılmıştır. Esasen savaş sırasında “temel millî yarar”ın saptanmasında hiçbir zorluk da bulunmaz; zira artık ölçü vardır: Savaş çabalarını ve zaferin kazanılmasını engelleyici her fiil temel millî yararlara karşı sayılmak gerekecektir.
Keza, bu fıkraya göre, basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak üzere para veya yarar veya vaat kabul edilmiş ise ceza artırılacaktır: Para, yarar veya vaat kabulü suretiyle bugün Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi veya bu konuda Türkiye aleyhine bir çözüm yolunun kabulü için veya sırf Türkiye’ye zarar vermek maksadıyla, tarihsel gerçeklere aykırı olarak, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Ermenilerin soykırıma uğradıklarının basın ve yayın yoluyla propagandasının yapılması gibi.
Maddenin üçüncü fıkrası, “temel millî yarar” kavramının belirlenmesindeki tereddütleri gidermek ve gereksiz kovuşturmalara yer bırakmamak için, suçun kovuşturulmasını barış zamanında Adalet Bakanının iznine bağlamıştır.
Maddenin son fıkrası, temel millî yararlardan nelerin anlaşılması gerektiğini göstermektedir. Bu fıkra, Fransız Ceza Kanunundan esinlenilerek kaleme alınmıştır. Fransız Kanunu, belirttiği bazı suçların temel millî yararlara ilişkin bulunmasını suçun unsuru saymış ve bu nedenle temel millî yararların neler olduğunu tanımlamıştır. Böylece Fransız Kanunu temel millî yararlara yönelik her hareketi suç saymamakta, bazı suçların cezalandırılması için bu yararlara zarar olasılığını aramakta ve bu nedenle temel millî yararların ne olduğunu tanımlamaktadır.
Bu madde ise, söz konusu kavramı, son fıkrasındaki tanımın çerçevesinde sınırlandırmakta ve bu değerlere karşı harekette bulunmak için yarar sağlanmasını suç saymaktadır.
Yabancı devlet aleyhine asker toplama – Madde 306
(1) Türkiye Devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şekilde, yetkisiz olarak, yabancı bir devlete karşı asker toplayan veya diğer hasmane hareketlerde bulunan kimseye beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiil sonucu savaş meydana gelirse faile müebbet hapis cezası verilir.
(3) Fiil, sadece yabancı devletle siyasal ilişkileri bozacak veya Türkiye Devleti veya Türk vatandaşlarını misilleme tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak nitelikte ise faile iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir.
(4) Siyasal ilişki kesilir veya misilleme meydana gelirse üç yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçun kovuşturulması Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
(6) Bu madde hükümleri, fiili savaş halinde ülke topraklarının tamamını veya bir kısmını işgal eden yabancı devlet kuvvetlerine karşı meşru müdafaa amaçlı direniş hareketleri hakkında uygulanmaz.
Madde Gerekçesi
Madde, Türkiye’yi savaş tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak fiilleri önlemek ve böylece Türkiye bakımından dış barışı korumak amacını gütmekte ve barışa karşı işlenen özel bir suç meydana getirilmiş olmaktadır.
Birinci fıkrada yer alan birinci seçimlik hareket, Ülkede yabancı bir devlete karşı asker toplamaktır; diğeri ise, yabancı devlete karşı hasmane hareketlerde bulunmaktır.
Asker toplama fiilinin Türkiye Devletini savaş tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak şekilde olması gerekir. Böyle bir tehlikenin bulunmadığı hâllerde suç oluşmaz. Söz gelimi Güney Amerika’daki bir ülkede muharip sıfatını almış bulunan ihtilalcilere yardım maksadıyla yabancı devlete karşı asker toplanılması hâlinde, Türkiye bakımından bir savaş tehlikesi ortaya çıkmayacağından, suçun oluştuğundan söz edilmeyeceği gibi, toplanan asker sayısının çok az olması hâlinde de suç oluşmayacaktır.
Suçun oluşabilmesi için, asker toplama hususunda Türkiye Hükûmetinin onamının bulunmaması gerekir.
İkinci ilâ dördüncü fıkralarda, asker toplama veya hasmane hareketlerde bulunma fiillerinin meydana getirebilecekleri neticelere göre faillere ayrı ayrı cezalar verileceği belirtilmiştir. Bu hâllerden birincisi asker toplama veya hasmane hareketler neticesinde savaşın meydana gelmesidir. İkinci hâl, suçun sadece maddî unsurunu oluşturan fiillerin siyasal ilişkileri bozacak veya Devleti veya Türk vatandaşlarını misillemelere karşı bırakacak nitelikte olmasıdır. Bu hâlde belirtilen biçimde bir tehlikenin ortaya çıkması yeterlidir. Üçüncü hâl ise, fiilen ilişkilerin kesilmesi veya misillemelerin gerçekleşmesidir.
Her üç hâlde de neticenin gerçekleşmesi yeterli olup failde sonuçlara yönelik bir kastın bulunması gerekmez.
Maddenin beşinci fıkrası ile, bu maddede yazılı suçların kovuşturulması Adalet Bakanının iznine bağlanmıştır.
Son fıkraya göre; bu madde hükümleri, fiili savaş hâlinde ülke topraklarının tamamını veya bir kısmını işgal eden yabancı devlet kuvvetlerine karşı meşru müdafaa amaçlı direniş hareketleri hakkında uygulanmayacaktır. Böylece, millî direniş hareketlerinin hukuka uygun olduğu, kanun metniyle vurgulanmış olmaktadır.
Askerî tesisleri tahrip ve düşman askerî hareketleri yararına anlaşma – Madde 307
(1) Devletin silahlı kuvvetlerine ait olan veya hizmetine verilmiş bulunan kara, deniz ve hava ulaşım araçlarını, yolları, müesseseleri, depoları ve diğer askerî tesisleri, bunlar henüz tamamlanmamış bulunsalar bile, kısmen veya tamamen tahrip eden veya geçici bir süre için olsa bile kullanılmayacak hale getiren kişiye, altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Suçun;
a) Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin çıkarı için işlenmiş olması,
b) Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş kudret ve yeteneğini veya askerî hareketlerini tehlikeye koymuş olması,
halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tahrip veya kullanılamaz hale gelme, birinci fıkrada belirtilen bina, tesis veya eşyayı elinde bulunduran veya korumak ve gözetlemekle yükümlü olan kimsenin taksiri sonucunda meydana gelmiş veya bu nedenle suçun işlenmesi kolaylaşmış ise, bu kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Savaş zamanında Türkiye Devleti zararına olmak üzere, düşman askerî hareketlerini kolaylaştırmak veya Türkiye Devletinin askerî hareketlerine zarar vermek maksadıyla yabancıyla anlaşan veya anlaşma olmasa da aynı sonuçları meydana getirmeye yönelik fiilleri işleyen kişiye on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.
(5) Dördüncü fıkrada tanımlanan fiil sonucunda, düşman askerî hareketleri fiilen kolaylaşmış veya Türk Devletinin askerî hareketleri zarar görmüş ise faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(6) Dört ve beşinci fıkralarda yazılı suçları işleyen kimse ile anlaşan yabancıya da aynı ceza verilir.
(7) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerin Türkiye Devleti ile aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan devlet zararına olarak Türkiye’de işlenmesi halinde de bu madde hükümleri uygulanır.
Madde Gerekçesi
Bu madde ile;
a) askerî tesislerin tahribi,
b) savaş zamanında düşman askerî hareketlerini kolaylaştırma ve bu suçlarla ilgili diğer fiiller
cezalandırılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında Devletin silâhlı kuvvetlerine ait veya bu kuvvetlerin hizmetine verilmiş kara, deniz ve hava ulaşım araçlarının, yolların, müesseselerin, depoların, diğer askerî tesislerin kısmen veya tamamen tahribi veya kullanılmayacak hâle getirilmesi suç hâline getirilmiştir.
Bu fıkrada tanımlanan suç, mala zarar verme suçunun özel bir şeklini oluşturmaktadır.
İkinci fıkrada ise, suçun ağırlaştırıcı nedenleri gösterilmiştir.
Üçüncü fıkrada, bu tesislere zarar vermeye taksirle neden olma ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise korunan yarar, savaş zamanında Türkiye Devletinin askerî hareketlerine zarar verici fiilleri engellemek ve böylece Devletin savaş çabalarını korumaktır.
Bu fıkrada tanımlanan suçun maddî unsuru, yabancıyla anlaşmak veya anlaşma olmasa da bu maksada yönelik fiilleri işlemektir.
Maddî unsuru oluşturan iki hareketten birisinin Türkiye Devletinin zararına olmak üzere düşman hareketlerini kolaylaştırmak veya Türkiye Devletinin hareketlerine zarar vermek maksadıyla yapılmış bulunması gerekmektedir. O hâlde bu maksatla anlaşma yapmak suçun oluşması için yeterlidir. Anlaşma sonucu düşman askerî hareketleri fiilen kolaylaşmış veya Türkiye Devletinin askerî hareketleri zarar görmüş ise ceza artırılarak verilecektir. Anlaşma olmadan bu neticeleri meydana getirmeye yönelik fiillerin işlenmesi hâlinde de, suçun oluşması için, söz konusu neticelerin meydana gelmesine ihtiyaç yoktur. Bu hâlde de neticenin meydana gelmiş olması beşinci fıkra hükmünce, ağırlaştırıcı neden sayılacaktır.
Suçun faili vatandaş veya yabancı olabilir. Fiil, anlaşma maddî unsurunun gerçekleşmesi suretiyle işlendiği takdirde çok failli bir suç teşkil edecektir. Bununla birlikte her türlü duraksamayı gidermek için, maddenin altıncı fıkrasında anlaşan yabancıya da aynı cezanın verileceği belirtilmiştir.
Maddenin son fıkrasına göre, bu maddede tanımlanan suçların Türkiye Devleti ile aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan devlet zararına olarak Türkiye’de işlenmesi hâlinde de, bu madde hükümleri uygulanacaktır.
Düşman devlete maddi ve mali yardım – Madde 308
(1) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin savaş halinde olduğu devlete, savaşta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aleyhine kullanılabilecek her türlü eşyayı karşılıklı veya karşılıksız, doğrudan veya dolaylı olarak veren vatandaş, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Türkiye’de oturan yabancı hakkında da uygulanır.
(2) Savaş zamanında, düşman devlet yararına yapılan borçlanmalara veya her ne nedenle olursa olsun ödemelere katılan veya bunlara ilişkin işlemleri kolaylaştıran vatandaşa veya Türkiye’de oturan yabancıya aynı ceza verilir.
(3) Savaştan evvel başlamış olsa bile, birinci fıkrada yazılı haller dışında, nerede bulunursa bulunsun düşman devlet vatandaşıyla veya düşman devlet topraklarında oturan diğer kimselerle Türkiye Devleti zararına veya düşman devletin savaş gücüne olumlu etki yapacak nitelikte doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ticaret yapan vatandaşa veya Türkiye’de oturan yabancıya iki yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerin düşman devletle aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan devlet yararına işlenmesi halinde de bu madde hükümleri uygulanır.
Madde Gerekçesi
Madde, savaş hâlinde vatandaşın veya Türkiye’deki yabancıların, düşmanla her türlü ticarî veya iktisadî ilişkilerde bulunmalarını yasaklamakta ve böylece Devletin savaş çabalarına, ne suretle olursa olsun, engel olunmamasını sağlamak amacını gütmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında yazılı suçun maddî unsuru, savaş zamanında düşman devlete savaşta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aleyhine kullanılabilecek her türlü eşyanın verilmesidir. Bu şeylerin verilmesi ister doğrudan doğruya olsun isterse bunları veren kişinin kendisini saklayarak dolaylı bir yolu seçmesi suretiyle gerçekleşsin, suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrası ise, düşman devlet lehine malî kolaylıklar sağlanması fiillerini suç hâline getirmektedir. Suçun maddî unsuru, düşman devlet yararına yapılan borçlanmalara veya her ne nedenle olursa olsun ödemelere katılmak veya bunlara ilişkin işlemleri kolaylaştırmaktır. Demek oluyor ki, ikinci fıkrada yer alan suç seçimlik hareketlidir.
Üçüncü fıkrada, düşman devlet vatandaşıyla veya düşman devlet topraklarında oturan diğer kimselerle ticaret yapılmasını cezalandırmaktadır. Ancak suçun oluşması bazı koşullara bağlanmıştır. Ticaretin doğrudan doğruya veya dolaylı olmasının önemi yoktur. Her iki hâlde de fiil suç oluşturur.
Her üç fıkrada yazılı suç, nerede oturursa otursun vatandaş tarafından işlenebildiği hâlde, ancak Türkiye’de oturan yabancı tarafından bu suçlar işlenebilir. Dolayısıyla maddede yer alan fiilleri dışarıda işleyen yabancılar hakkında madde uygulanmayacaktır.
Ticarî ve malî ilişkiler ve yardım faaliyetleri savaştan önce başlamış bulunsa bile, savaş sırasında sürdürüldüğü takdirde, suç gerçekleşmiş olacaktır.
Maddenin son fıkrasına göre, bu maddede tanımlanan suçların düşman devletle aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan devlet yararına işlenmesi hâlinde de, bu madde hükümleri uygulanacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” üst başlıklı Beşinci Bölümünde düzenlenen 309. ila 316. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” üst başlıklı Altıncı Bölümünde düzenlenen 317. ila 325. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” üst başlıklı Yedinci Bölümünde düzenlenen 326. ila 339. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı Dördüncü Kısmının “Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar” üst başlıklı Sekizinci Bölümünde düzenlenen 326. ila 339. maddelerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
Dokuzuncu Bölüm: Son Hükümler
Geçici Madde 1
(Ek: 11/4/2013-6459/14 md.)
(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 235 inci maddesinde yapılan değişiklik sebebiyle görülmekte olan davalarda görevsizlik kararı verilemez.
Yürürlük – Madde 344
(1) Bu Kanunun;
a) “İmar kirliliğine neden olma” başlıklı 184 üncü maddesi yayımı tarihinde,
b) “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı 181 inci maddesinin birinci fıkrası ile “Çevrenin taksirle kirletilmesi” başlıklı 182 nci maddesinin birinci fıkrası yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra,
c) Diğer hükümleri 1 Haziran 2005 tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme – Madde 345
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
5237 sayılı Kanuna İşlenemeyen Hükümler
1- 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi
Geçici Madde 1
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
Kayseri Ceza Avukatı
Alanında yetkin Kayseri ceza avukatı kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz; ceza yargılamalarında savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek taraflara avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir.
Ceza davalarında gerekli başvuru veya itirazların zamanında ve usulüne uygun yapılması açısından alanında uzman bir Kayseri ceza avukatı veya ağır ceza avukatından hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Yargılama sırasında herhangi bir mağduriyete ve hak kaybına uğramamak için güncel mevzuat ve Yargıtay kararlarının takip edilmesi önem arz etmektedir.
Alanında yetkin Kayseri Avukat kadrosu ve 15 yılı aşkın deneyimi ile Zülküf Arslan Hukuk Büromuz, savunma hakkını ve hak arama özgürlüğünü temin ederek Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde taraflara hukuki yardım sunmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru sürecinde herhangi bir mağduriyete veya hak kaybına uğramamak için gerekli başvuruların zamanında ve usulüne uygun yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte, alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır. Zülküf Arslan Hukuk Bürosu olarak; Yalçınkaya Kararı başta olmak üzere AİHM kararlarının Türkçe çevirilerini yapan Eski AİHM Hukukçusu Dr. Orhan Arslan koordinatörlüğünde müvekkillerimize Anayasa Mahkemesi ve AİHM başvurusunun yanı sıra emsal AYM ve AİHM Kararları çerçevesinde yeniden yargılama başvurusu hususunda da hukuki destek vermekteyiz.
Kayseri ceza avukatı veya Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne başvuru yapmak ve süreci takip etmek için bir avukat arıyorsanız 15 yılı aşkın deneyimi ile avukat kadromuzdan dava süreci, hukuki statünüz, haklarınız ile başvuru ücret ve masrafları konusunda ön bilgi alabilir; detaylı bilgi ve tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya yüz yüze görüşmek için Zülküf Arslan Hukuk Büromuzu ziyaret edebilirsiniz.